Güncelleme Tarihi:
12 Haziran 2007’de Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na yapılan ihbarla İstanbul Ümraniye’de bir gecekonduda yapılan aramada 27 elbombasının ele geçirilmesiyle başlayan ve Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen Ergenekon davası ikinci kez karara bağlandı. 12 yıl sonra 235 sanık hakkında ikinci kez kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların ‘Ergenekon örgütü adı altında örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte yardım etmek’ suçlarından delil yetersizliğinden beraatına karar verdi. Davaya ilişkin 30 Kasım 2018’de görüşünü açıklayan duruşma savcısı ise “Var olduğu kesin olarak saptanamayan örgütün, suçun işlenmesinden sorumlu tutulma olanağı da hukuken ve fiilen yoktur” demişti.
Mahkeme heyeti, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan’ı ağırlaştırılmış müebbet, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine molotof atılması eylemlerinin sanıklarından Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu’nu müebbet hapis cezasına çarptırarak Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır’ın tutuklanmasına karar verdi. Eski Esenyurt Belediyesi Başkanı Gürbüz Çapan, eski Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin ile Ergenekon soruşturmasının başlamasına neden olan elbombalarının sahibi olduğu öne sürülen emekli astsubay Oktay Yıldırım’ın da arasında bulunduğu 14 kişi ise 10 ay ile 11 yıl 4 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Ceza verilen 9 sanık hakkında hükmün açıklanması geri bırakılırken Şener Eruygur hakkındaki dava sağlık sorunları, Salih Kunter hakkındaki dava ise ölümü nedeniyle düşürüldü. Bir sanığın dosyasının ayrılması, 206 sanık hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verildi.
İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Alparslan Arslan, başka suçtan tutuklu Bedirhan Şinal, Erhan Timuroğlu ile Oktay Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 29 sanık hazır bulundu. Osman Yıldırım’ın da arasında bulunduğu 8 sanık ise SEGBİS ile katıldı.
‘BU SEFER KURBAN EDİLMEK İSTEMİYORUM’
Son savunmasını yapan sanıklardan Bedirhan Şinal şunları söyledi: “Çocukluğumu kullanan şahısların kurbanı oldum. Beni kullanan polisler hakkında bildiklerimi anlattım. Beni kullanan terör örgütü Ergenekon’un 50 kat büyüklüğündedir. Gördüklerim, duyduklarım da beni yanıltmadı. Susmayınca, Ergenekon’un kimler tarafından kumpas olduğunu söyleyince hayatında Cumhuriyet gazetesi görmeyen bana 20 yıl hapis cezası verdiler. Ben onları ifşa ettim onlar beni savcı Muammer Akkaş’ın odasında gizli tanık olmaya çağırdılar. Kullanıldım. Cumhuriyet gazetesi ile asla alakam yoktur. Beni kullanan devlet zannettim, ben de aldatıldım, pişmanım. O sefer kurban seçildim, bu sefer kurban edilmek istemiyorum.”
Son sözleri sorulan sanıklardan Alparslan Arslan beraatını talep etti.
Emekli yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım, “Bu davada kumpası kuran hâkim, savcı ve emniyet mensupları hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum” dedi.
‘DELİL YETERSİZLİĞİNİ KABUL ETMİYORUM’
Vatan Partisi MYK üyesi Nusret Senem ise “Savcı delil yetersizliğinden beraatımızı talep ediyor. Ne delil yetersizliği, bunu kabul etmiyorum. Burada FETÖ’nün işlediği bir kumpas var. Ortada FETÖ tarafından işlenen bir suç vardır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-a-b (Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması) gereğince beraat kararı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu. Duruşmaya SEGBİS ile katılan Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine molotof atılması eylemleri sanıkları arasında yer alan Osman Yıldırım ise “Devlet başkanının isteği ile AK Partiyi kapatılmaktan kurtardığımızın bu dava somut örneğidir. Kurtardığım AK Parti iktidarını devirmekle suçlanmam çelişkilidir. Bu nedenle 14 yıllık esaretime son verilmesini daha önce beraat ettiğim gibi bu davada da beraatıma karar verilmesini istiyorum” dedi.
‘UMARIM TÜRK YARGISINA DERS OLUR’
Avukat Serdar Öztürk ise “Umarım bu davanın soruşturma ve yargılama aşaması Türk yargısına ve Türk milletine ders olur” diye konuştu. 235 sanık hakkındaki kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların “Ergenekon örgütü adı altında örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte yardım etmek” suçlarından delil yetersizliğinden beraatına karar verdi.
‘HESAP SORMAYA ‘HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek: “Bu davalar kapsamında yaklaşık 3.5 yıl tutuklu kaldım. Olmadık iddialarla üzerimize geldiler. Bu kumpası kuranları yargılıyoruz, hesap soruyoruz. Bu beraat kararı yargılanan fetöcü hâkim ve savcıların ‘davanın devam ettiğine’ dair iddia ve tezlerini de yerle bir etti. Mağdur olan, hayatını kaybeden bütün arkadaşlarımız için yargıda hesap sormaya devam edeceğiz.”
‘HAKKIMI HELAL ETMİYORUM’
Tuğba Güder Şahin: “Babam Gazi Güder 17 ay tutuklu kaldı. Cezaevindeyken hastalandı. Ergenekon davasında ilk tahliye edilen de oydu. Hem itibarı zedelendi hem de sağlığı bozuldu. Tahliye olduktan sonra da zor günler yaşadı. Herkesler korktu, ilişkiyi kestiler. Bütün hayatını vatanına adamıştı. Bilgisayar teknolojileri ve yazılım konusunda en iyi eğitilmiş subaylardan biriydi. Beraat ettiğini bile öğrenemedi. Onun gibi daha birçok kişi mağdur oldu. Hem maddi hem manevi eziyetler çektiler. Hayatını kaybedenler oldu. Sorumluluğu olan hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum.”
‘BU BİR DERS OLMALI’
KUDDUSİ Okkır, ‘silahlı terör örgütü üyesi olmak’ suçlamasıyla tutuklanmıştı. Cezaevinde kansere yakalandı. Bütün başvurularına rağmen tedavisine ancak komalık hale gelince başlanabildi. Hastaneye kaldırıldıktan 2 ay sonra da vefat etti. Ergenekon mağdurlarının sembolü haline gelen Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, son karara dair şu değerlendirmeyi yaptı:
TEK MAĞDUR BEN DEĞİLİM
“Şimdi ne oldu? Eşim üyelik suçundan tutuklanmıştı. Cezaevine girdikten 8 ay sonra hastalandı. 11’inci ayından sonra koma halinde hastaneye gönderildi. 13’üncü ayında da vefat etti. Cezaevindeki insanların da normal insanlar gibi tedavi olma hakları var. Eğer eşim Kuddisi bir sembol haline geldiyse, bari bundan sonra başkaları bu şekilde mağdur olmasın. Ders alınsın. Hem adalet işlesin hem de tutuklu bile olsalar sağlık haklarından faydalanabilsinler. Böyle bir dava bu kadar sene sonra mı sonuçlanmalıydı? Bu kadar insan neden mağdur oldu? Tek mağdur ben değilim. Evet, benim kaybım çok büyük ama çok mağdurlar var. Eşimin itibarı iade edildi ama bu onu geri getirir mi? Ergenekon değildi de ne oldu? Şimdi beraat kararı çıkması çok bir şey ifade etmiyor. Bu sürece seyirci kalan herkes sorumlu. Keşke basın da üzerine düşeni hakkıyla yapabilseydi o zamanlar bugünlere gelmezdik. Hukukçulardan siyasetçilere kadar herkesin sorumlu olduğunu düşünüyorum. İnsanlarımıza yazık oldu. Keşke o günleri hiç yaşamamış olsaydık da bugünleri de görmeseydik”