A.A
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2008 22:16
“Ergenekon” davasının tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, “Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmadığını” belirterek, “Ergenekon, 'derin devlet' diye algılanmamalı” dedi.
İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugünkü duruşmasında çapraz sorgusuna geçilen Sayın'a, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklardan Behiç Gürcihan ile ilgili verdiği farklı ifadeler olduğunu anımsattı.
Sayın, bunun üzerine, “Farklı zamanlarda olduğu için farklı ifadeler vermiş olabilirim. Bunlardan birinde 'kilit adamdır' gibi ifadeler kullandım, o zaman eksik bilgiye dayalı kanaattir. Şu anda aynı kanaatte değilim” diye konuştu.
Sayın, sanıklardan Sevgi Erenerol ile görüşmesine ilişkin soru üzerine, Erenerol ile bundan 2-3 yıl kadar önce bir tez öğrencisi için, misyonerlik faaliyetleri konusunda kilisede görüştüklerini söyledi.
Bir internet sitesinden yazılarının çıkartılmasıyla ilgili olarak 18 Haziran 2007'de bazı kişilere gönderdiği elektronik postada, “bazı komutanlarla konuştuğunu söylediği” anımsatılan Sayın, bu komutanların kim olduğunun sorulması üzerine, emekli Albay Aziz Ergen ile görüştüğünü dile getirdi.
Sayın, bu konunun Ümraniye'de bombaların bulunmasından sonra gerçekleştiği hatırlatılarak, neden tedirgin olduğunun sorulması üzerine de aynı sitede yazı yazan insanlarla takibata uğrayacağını düşündüğünü anlatarak, “Nitekim de öyle oldu” dedi.
Bu sırada söz alan Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin, Cumhuriyet savcılarının daha önce sorulan soruları yeniden sorduğunu ve bunların yorum içerdiğini savunarak, itirazda bulundu.
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel de amaçlarının, maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu kaydetti.Sayın, Pekgüzel'in, “Doğu Perinçek'in İstanbul Üniversitesinde görev almasıyla ilgili, ABD'den geldikten sonra çalışması olup olmadığı” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.
Pekgüzel'in, “Tuğrul Derme'yi tanımadığını söylediğini, fakat o kişinin ifadesinde telefonla görüştüklerini aktardığını” söylemesi üzerine Sayın, “Tuğrul Derme diye birini hatırlamıyorum” dedi.
Sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk ile bir görüşmelerinde, plütonyum maddesiyle ilgili konuşma geçtiğinin hatırlatılması ve bunun ne amaçla olduğunun sorulması üzerine Sayın, plütonyumun atom bombasının ana maddelerinden biri olduğunu belirterek, “Zor koşullarda yapılan bir şey, öyle basit bir şey değil. Öylesine gevezelikle söylenmiş laflar onlar” şeklinde konuştu.
ELE GEÇEN DOKÜMANLAR
Sayın, ele geçen birtakım dokümanlarda, YÖK ve Denetleme Kurulu üyelerinin yanlarında notlar yazıldığının belirtilmesi üzerine, şöyle dedi:
“İstihbarat toplamadım. Benden böyle bir şeyin çıktığını düşünmüyorum. Ek delil oluşturmak için polislerin yazdığını düşünüyorum açıkçası. Ya dışarıdan gelmiştir ya da polis tarafından oluşturulmuştur. Bende öyle bir belge yoktur.”
Kıbrıs'taki sivil toplum örgütlerine ilişkin yazdığı e-maille ilgili bir soru üzerine de Sayın, bunun beyin jimnastiği olduğunu, bu e-mailleri Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'a da gönderdiğini, ancak bir cevap gelmediğini anlattı.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ilgili faaliyeti olup olmadığı da sorulan Sayın, ABD'deyken derneğin temsilciliğini yapmasının istendiğini, fakat herhangi bir faaliyeti olmadığını dile getirdi.
“DERİN DEVLET”
Sayın, savcı Nihat Taşkın'ın, “derin devlet” üzerine yazdığı ve çeşitli internet sitelerinde yer alan yazısını anımsatması üzerine de o yazıda, Türkiye içinde derin çetelerin olduğundan, derin devletin olmadığından bahsettiğini anlattı. Sayın, “Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmıyorum. Ergenekon, 'derin devlet' diye algılanmamalı” dedi.
Derin devletin, devlet bağlantılı, kurumlarını da içeren bir yapı olduğunu ifade eden Sayın, savcı Taşkın'ın, söz konusu yazısında Ergenekon, TİT, İBDA/C gibi örgütlerin kurulduğundan bahsettiğini hatırlatması üzerine, “Ergenekon diye bir hayalet vardı, ondan bahsettim” diyerek, yazıda bahsettiği Ergenekon ile dava konusu Ergenekon'un aynı olmadığını savundu.
Sayın, savcı Taşkın'ın, İhsan Güven'i tanıyıp tanımadığını sorması üzerine, bu kişiyle herhangi bir ilişkisi olmadığını savundu.
Zihin kontrolü ve psikolojik savaş konusundaki sunumunu kime hazırladığının sorulması üzerine Sayın, bunu birçok yerde gösterdiğini, askeri yerlerde de sunum yaptığını söyledi.
“ALPARSLAN ARSLAN'I TANIYOR MUSUN?”
Savcı Taşkın'ın, “Alparslan Arslan'ı tanıyor musunuz?” sorusuna Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin tepki göstererek, yönlendirici soru sorulamayacağını ifade etti.
Aytekin, “Alparslan Arslan ile ilişkisi olmadığını zaten müvekkilim ifade etmişti” dedi. Sayın da Arslan ile hiç görüşmediğini dile getirdi.
Taşkın'ın, ajandasındaki bazı notlara ilişkin sorusuna karşılık Sayın, bunları niye not aldığını bilmediğini, fakat kitap ya da makale okurken aldığı notlar olabileceğini söyledi.
Bir görüşmesinde “Habmit”ten kastedilen kişinin Hablemitoğlu olduğunun zannedildiğini belirten Sayın, Hablemitoğlu'nu kimin sıkıştırdığının sorulmasını üzerine de bunun 2001'de yapılmış bir konuşma olduğunu ve kimden bahsettiğini hatırlamadığını savundu.
SANIKLAR ARASINDA TARTIŞMA
Savcı Nihat Taşkın'ın, cezaevinde tehdit edilip kendisine dilekçe yazdırıldığı yönündeki beyanını hatırlatması üzerine Sayın, “Hayrettin Ertekin'in bana dikte ettiğine dair mahkemede beyan vermiştim daha önce” dedi.
Bunun üzerine tutuklu sanıklardan Ertekin söze girerek, Sayın'ın, “Hasta, ne yaptığını bilmeyen, her gün cezaevi yönetimine dilekçe veren, pis, bakımsız, uyuşuk bir insan” olduğunu ileri sürdü. Ertekin, “Benim alakam yok. Ben koğuş ağası falan değilim. 3 kişinin olduğu yerde koğuş ağası mı olur?” dedi.
Sayın'ın avukatı Aytekin bunun üzerine, “İstenen gerçekleşmiştir. Sanıkların birbirine düşürülmesi hareketidir bu” şeklinde konuştu.
Bu arada Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, hakaret edilmemesi konusunda uyarıda bulundu.
MASONLUK DERECELERİ
Taşkın'ın, “Masonluk mavi locasının 3. derecesinde olduğunuzu söylüyorsunuz, bu 33. derece masonluktan daha üst bir derece midir?” diye sorması üzerine Sayın, “Mavi localar 3. dereceye kadardır. 4. dereceden 33. dereceye kadar kırmızı localar vardır. Mavi localar ön gruptur” dedi.
Habip Ümit Sayın ayrıca, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in mason olmadığını ifade ederek, bunu net olarak bildiğini söyledi.
Bir başka soru üzerine Sayın, emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a karşı hazırlanmış bir siteye ilişkin 'IP' numaralarını saptamaya çalıştığını, bunun ABD'nin Boston şehri merkezli bir site olduğunu söyledi.
“Davanın sanıkları arasında o sitede yazı yazan var mı?” diye sorulması üzerine Sayın, “Fethullahçıların yaptığı, büyük ihtimalle Fethullahçılar diyorum, çünkü bilgisayar işlerinden iyi anlıyorlar. Burada olanlardan hiçbirinin o sitede yazdığını sanmıyorum” dedi.
Taşkın'ın, “Necip Hablemitoğlu ile arasının neden açıldığı” sorusuna Sayın, “2 binli yılların başındaydı. Aramızın neden açıldığını hatırlamıyorum. Kısa bir süre sonra düzeldi” cevabını verdi.
Sayın, bir başka soru üzerine Osman Yıldırım ve Osman Gürbüz'ü tanımadığını söyledi.
Bomba yapımı planlarına ilişkin konuşmalarının sorulması üzerine Sayın, “Hepsi hayalı, fantezi, öyle bir plan olmadı. Geyik muhabbeti. Anlamam ben patlayıcıdan, benim konum değil” dedi.
EMEKLİ ORGENERAL TOLON İLE GÖRÜŞMESİ
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile görüşme yaptığına ilişkin beyanlarının hatırlatılması üzerine Sayın, “Evet, 2005 yılı Haziran ya da Temmuz ayı idi” dedi.
Sayın, Tolon ile ne konuştuklarının sorulması üzerine, İstanbul Üniversitesindeki son gelişmeleri konuştuklarını, o sırada Adli Tıp Enstitüsü müdürünün değişmesi ile ilgili Tolon'un bilgi aldığını söyledi.
Habip Ümit Sayın ayrıca, Tolon ile emekli olduktan sonra da bir kez görüştüğünü anlattı.
Bir başka soru üzerine Sayın, askeri müdahaleyi savunmadığını, bu konudaki dünya görüşünün çok değiştiğini dile getirdi.
Saatin geç olması nedeniyle Sayın'ın çapraz sorgusuna sonraki celse devam edilmek üzere ara verildi.
TALEPLER
Mahkeme Heyeti, daha sonra bazı sanıklar ile sanık avukatlarının taleplerini aldı.
Söz alan sanıklardan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Savcının benim hakkımda masonluk dedikodusu çıkarma girişimini gördük. Hiç kimse bana mason olmayı önerme cesaretini gösteremez” diye konuştu.
Savcıların dünkü celsede hakkında suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Perinçek, “Dünkü konuşmamda Gladyo'ya alet olduklarından söz ederken, bunu kasıtlı olarak yaptıkları konusunda bir kanaatim olmadığını özellikle vurguladım. Bunun dikkate alınmasını istiyorum” dedi.
Amerika ve AB Parlamentosunun Ergenekon'un üzerine gidilmesi yönündeki açıklamasının ardından savcıların konunun üzerine gittiklerini söyleyen Perinçek, savcıların bu şekilde talimat aldıklarını öne sürdü. Perinçek, hakkında suç duyurusunda bulunulmamasını istedi.
SEMİH TUFAN GÜLALTAY
Başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay, Ertuğrul Yılmaz'ın 1998'de Düzce Cezaevinden kaçırılması olayına ilişkin Mehmet Eymür'ün oğlunun sorgulandığını ifade ederek, Yılmaz'ın cezaevinden kaçırılması ve daha sonra öldürülmesine ilişkin Eymür hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti.
Gülaltay ayrıca, Mahmut Yıldırım'ın da 1998'den bu yana kayıp olduğunu, ağabeyinin bu konuda Eymür'ü sorumlu tuttuğunu anlatarak, “Mehmet Eymür bir televizyon programında Mahmut Yıldırım'ın öldürüldüğünü ikrar etmiştir. Vurgulamak istiyorum, öldüğünü değil öldürüldüğünü. Mahmut Yıldırım'ın ölümüyle ilgili Eymür hakkında suç duyurusunda bulunulsun” dedi.
“BEN HARİÇ HERKESİ SERBEST BIRAKIN”
Tutuklu sanık Hayrettin Ertekin, “Ergenekon örgütünün” terör örgütü olmadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu adın arasına terör kelimesi sokulmamalıdır. Ergenekon örgütü vardır. Ben bu örgütün bir üyesiyim ve her doğan çocuk da bu örgütün üyesi olacaktır. Türk milletinin hepsi bu örgütün üyesidir. Siz mahkeme başkanım, siz de bu örgütün mensubusunuz. Savcılar da bu örgütün üyesi. Kimse bu örgütün sonuna terör kelimesini yakıştıramaz. Buradaki herkesi, ben hariç herkesi serbest bırakın. Ben konuşacağım.”
Ertekin, iddianamenin tam karşılığı olan 2 bin 455 sayfa savunma hazırladığını ve sırası geldiğinde ayrıntılı açıklamalarda bulunacağını bildirdi.
Tutuklu sanık Ergün Poyraz da daha önce sözlü bildirdiği bazı talepleri mahkemeye yazılı olarak verdi.
Diğer bazı tutuklu sanıklar ile avukatları da tahliye talebinde bulundu.
Talepler konusundaki görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, Semih Tufan Gülaltay'ın duruşmalardan vareste tutulması talebinin kabul edilmesini ve tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.