Oluşturulma Tarihi: Ekim 01, 2012 13:46
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 274 sanıklı “Ergenekon” davasının 237'inci duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 33 tutuklu sanık katıldı.
Duruşmaya, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Sedat Peker ile 16 celse men edilen gazeteci Tuncay Özkan ve CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık gelmedi.
Duruşmada tutuksuz sanık eski polis müdürü Adil Serdar Saçan da hazır bulundu.
Mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hüsnü Çalmuk, sanıklardan Adil Serdar Saçan'ın talebi üzerine çağrılan İstanbul eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu'nun dinlenilmesine devam edileceğini belirtti.
Tuncay Güney'in 2001 Mart ayında yapılan mülakatına ilişkin video görüntülerinin izletildiği duruşmada, Güney'in Susurluk kazasına ilişkin anlatımları üzerinde duruldu.
Güney'in, “Susurluk kazasının ardından Abdullah Çatlı'ya ait olduğu iddia edilen çantayı 'Drej Ali' lakaplı Ali Yasak'ın alarak Veli Küçük'e verdiği” yönündeki beyanları üzerine açıklama yapan İhtiyaroğlu, 1999 yılında Haluk Kırcı'yı emniyet olarak kendilerinin gözaltına aldığını belirtti.
İhtiyaroğlu, “Kırcı, Susurluk kazasında kaybolan çantayı kendisinin aldığını söyledi. Hatırladığım kadarıyla çantayı hastaneden almış. Güney ise farklı söylüyor. Ben de bu yüzden mülakatı sırasında Tuncay Güney'e çanta ile alakalı sık sık soru sordum” dedi.
Güney'in, Çatlı'nın kazanın ardından öldürüldüğüne ilişkin ifadeleri üzerine İhtiyaroğlu, “Bu anlatımları otopsi raporları ve önceki beyanlarla çelişiyor. Soruya soruyla cevap veriyor, konuyu değiştiriyor. Biz, Susurluk kazasıyla ilgili bilinenleri ortaya çıkardık” dedi.
İhtiyaroğlu, Güney'in anlattığı birçok konuya ilişkin yapılan soruşturmalarda bizzat kendisinin yer aldığını ifade ederek, Güney'in beyanlarının çeliştiğini kaydetti.
Gözü kapalı ifade alınmaz
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel de Güney'in “Bugün daha rahat söylüyorum. Daha rahat aklıma geliyor. Gözüm kapalı bir yerde konuşsaydık yine aklıma gelmeyecekti” sözleri üzerine, “Buna göre Güney'in daha önceden gözü kapalı bir yerde konuştuğu anlaşılıyor” dedi.
İhtiyaroğlu da video kaydı yapmadan bir gece önce Güney ile mülakat yaptıklarını, notlar alındığını ifade ederek, Güney'in gözünün kapatılmadığını söyledi.
Hakim Hüsnü Çalmuk'un, “Gözü kapalı ifade alınmıyor mu. Gözü kapatmadaki amaç nedir. Terör şubesi için böyle bir iddia var” sözlerinin ardından İhtiyaroğlu, “Hayır efendim. Böyle bir şey yok. Nezaret psikolojisinde insanlar genelde az anlatır. Güney, Asayiş Şube'de kalırken belki tedirgin olmuştur. İstihbarat şubenin elemanlarıyla beraber kalmışlar. Organizede bizimkiler deşifre olmamak için bazen kar maskesi takar. Ama bizde şüphelinin gözünü kapama yoktur” diye konuştu.
Güney'in, organize şubedeki mülakatın görüntüye alınmasının sonradan kararlaştırıldığını dile getiren İhtiyaroğlu, “Görüntü almayacaktık. Normal ifadeye geçecektik. Görüntü alın denildiği için kayıt yapıldı” dedi.
Kim tarafından görüntü alınmasının istendiği sorusu üzerine de İhtiyaroğlu, “Adil bey (Adil Serdar Saçan) başsavcı Cengiz beyle (Aykut Cengiz Engin) görüşmüş” diye konuştu.
Tanık İhtiyaroğlu, “Ergenekon” soruşturması kapsamında kendisi hakkında inceleme başlatıldığını belirterek, hakkında verilen takipsizlik kararının bir örneğini de mahkemeye sundu.
Duruşma, İhtiyaroğlu'nun dinlenilmesiyle devam ediyor.
"