Güncelleme Tarihi:
Ergenekon davası avukatları, dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını, usulden ve esastan bozmasını değerlendirdi.
Celal Ülgen, bozma kararını tarihi olarak niteleyerek, yargılama sırasında yaptıkları itirazların hemen hemen tümünün bozma nedeni sayıldığını kaydetti.
Mahkeme sırasında yargılamanın bir çete tarafından yapıldığını söylediğini belirten Ülgen, "Geldiğimiz noktada hukuku bir hatadan Yargıtay kararıyla geri dönülüyor ama bu bizim için yetmez. Bizim için en önemli şey bu çetenin birebir ortaya çıkarılmasıdır. Yani bunların bir başka olaydan tutuklu olması veya yargılanması bizi hiçbir zaman bağlamaz. Beklentimiz Ergenekon, Odatv ve Balyoz davalarının kumpasını kuranların teker teker ortaya çıkartılması, deşifre edilmesi ve yargılanmasıdır. Hatta yargılanmalarından ve ceza almalarından daha önemli olan her davanın kumpasçılarının deşifre edilmesidir ve kamuoyuna gösterilmesidir." diye konuştu.
Ülgen, bu çetenin mensuplarının yargılanması için sonsuz bir çaba içinde olacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bunları tek tek ortaya çıkaracağız ve yargının eline teslim edeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu çeteden bahsederken, mahkeme ve savcının önünde alçak çete olduğunu defalarca söylemiştim. Ama ben bunlara paralel yapı, yamuk yapı diyemem. Bunlar benim için çok aşağılık bir çete. Ama paralel denen yapı birebir o yapıdır. Benim elimde çetenin izlerini, yaptıkları usulsüzlükleri gösteren sayısız kanıtlar var. Vatan Caddesi'nde konuşlanmış bir çetenin hem mahkeme kararlarını hem savcının talepnamesini gösteren yazdığı belgeler, dosya içinde imzasız kararlar, peşin olarak alınmış imzalar ve mühürler var. Bunların hepsini tek tek ortaya çıkaracağız."
"Yargıtayın Ergenekon davasında verdiği karar memnuniyet vericidir"
Avukat Hüseyin Ersöz de, Ergenekon davasının Türk hukuk tarihinin en karanlık dönemine denk geldiğini söyledi.
Yüz yılda yaşanmış tüm hukuka aykırılıkları, 2008-2013 yıllarında Silivri'de yapılan Ergenekon yargılamasında toplu olarak görmenin mümkün olduğunu dile getiren Ersöz, şöyle devam etti:
"Bu mahkemelerdeki hakimlerin hukuka aykırı işlemleri, savunma hakkı ihlalleri, adil yargılama hakkına aykırı durumlar bugün Yargıtay 16 Ceza Dairesi tarafından teyit edilmiştir. Öyle ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk devleti olma yönündeki iradesi ortada iken bu tür yargılamaların Türkiye açısından çok ciddi sıkıntılar doğurduğu Yargıtay tarafından bir kez daha ortaya konulmuştur. Bu davanın savcısı Zekeriya Öz, yurtdışında kaçaktır, davanın hakimlerinin büyük bir kısmı görevlerinden el çektirilmiştir. Yargıtayın Ergenekon davasında verdiği karar memnuniyet vericidir. Türk hukuk sisteminin normalleşmesi, bu tür hukuka aykırı yargılama süreçlerinin bir daha yaşanmaması açısından ben bu kararı önemsiyorum. İlker Başbuğ'un Anayasa Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğine ilişkin kararı bu nokta 2011'den bu yana ileri sürülmesine rağmen ne yazık ki Silivri'deki özel yetkili mahkeme tarafından dikkate alınmamıştır. Sanıklarla avukatları arasındaki mahremiyetin tavandan sarkıtılan mikrofonlarla ortadan kaldırılması, müebbet hapisle yargılanan sanıkların savunmalarının bir saatle sınırlandırılması, hukuka aykırı toplanan dijital delillerin göz önüne alınarak yapay bir örgütsel ilişkinin tespit edilmesi gibi birçok hukuka aykırılık bugün Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozma nedeni olarak bulunmuştur. Türk hukuk sisteminin normalleşmesi ve Türk hukuk sistemi içindeki hukuka aykırı yapılanmanın ortadan kaldırılması açısından da önemli bir karar olduğunu düşünüyorum."
Ersöz, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev alan cumhuriyet savcıları ve hakimlerle ilgili şikayetlerinin şu anda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda olduğunu hatırlatarak, konuyla ilgi görevlendirilen müfettişlere de hem kendisinin hem de müvekkillerinin ifade verdiğini belirtti.
Ersöz, soruşturma süreçlerinde görev yapan ve bir kısmı tutuklu olan polisler hakkındaki şikayetlerinin cumhuriyet savcıları tarafından araştırıldığını ifade ederek, "Bizim şikayetlerimizin geçerli ve dayanaklı olduğu Yargıtayın bu kararıyla teyit edildi. Yargı sistemi içinde halen görev alan savcıların, hakimlerin ve bu soruşturmalarda görevli polislerin hukuka aykırı bu eylemlerinden dolayı ceza alması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Gerçekten çalışmışlar, hukukun hakkını vermişler"
Emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun avukatı olan kızı Nazlı Çubuklu ise, Yargıtaydaki duruşmaya katıldığını aktararak, "Güzel bir karar verildiğini düşünüyorum" dedi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin esas açısından ve usul yönünden gayet kapsamlı bir inceleme yaptığına dikkati çeken Çubuklu, "Yerel mahkemenin kararını gayet güzel bir şekilde yerle bir eden bir karar. 231 sayfalık karar özetini okudular. Esas yönünden bozma nedenleri bizim açımızdan çok önemliydi. Danıştay saldırısı, hükümete karşı suç anlamında güzel bir karar. Babamın da içinde bulunduğu İnternet Andıcı, genel olarak Yüce Divan konusu var İlker Başbuğ ile birlikte. Genel olarak çok güzel bir inceleme, gerçekten çalışmışlar, hukukun hakkını vermişler. Kendilerini hakim zannedip bu kararı veren insanları da rezil etmenin en güzel yoluydu. Çok güzel bir karar." şeklinde konuştu.
Çubuklu, kararı gördükten sonra yol haritasını belirleyeceklerini ifade etti.