Güncelleme Tarihi:
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolun'un avukatı İlkay Sezer: Savunma hakkını yok farz eden, hukuka aykırı kararlar almaktan sakınmayan bu mahkemeden kamu vicdanını rahatsız edecek bir karar çıkacağını düşünüyorum. Adil yargılama ilkeleri ihlal edilerek alınan kararlarla yıllarca devam edilen bu yargılamada mahkeme, son kararı ile adına yargılama yaptığını belirttiği milletin huzurunda hükmü açıklamak istemediğini ortaya koydu. Mahkemeler son kararını yani hükmü açık duruşmada açıklamak zorunda, bu son karar mahkemenin kanun hükümlerini açıkça nasıl çiğnediğine yalnızca bir örnek! Yargılanan insanların en azından aileleri, yakınları salonda olmalıydı"
Ergenekon davasının firari sanığı emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı'nın avukatı Mahir Işıkay: Ergenekon Davası, soruşturmanın başından yargılamanın sonuna kadar yaşanan hukuksuzluklar açısından dünya hukuk literatürüne girecek ve tez konusu olabilecek bir davadır.Evrensel hukuk ilkelerinin nasıl ihlal edildiği, adalete, insan hak ve özgürlüklerine nasıl tecavüz edildiği, adil yargılanmanın nasıl ayaklar altına alındığı bu davada görülmüştür. Ergenekon Davası; Sokrates, Gallileo, Dreyfus Davaları gibi insanlık tarihine geçecek hukuk cinayetleri zinciridir. Ve maalesef bu hukuk katliamı Türkiye’nin adıyla eşanlamlı olarak anılarak dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecektir.Bu dava mutlaka ve mutlaka hukuk fakültelerinde ayrı bir ders olarak okutulmalıdır ki gelecek nesiller bir yargılamada nelerin yapılmaması gerektiğini öğrensin.Nihayet dünkü duruşmaya izleyici alınmayacağına ilişkin son İstanbul valiliği ve 13. Ağır Ceza Mahkemesi ortak kararı da gösterdi ki nasıl başlarsa öyle biter.Hukuksuz başladı hukuksuz bitecek"
Ergenekon davasında mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesi ile hakkında 17 ayrı dava açılan avukat Vural Ergül: "Ergenekon davası en başından beri kurgulanmış bir süreç idi. Dünya hukuk tarihinde, siyasallaştırılan yargı eliyle gerçekleştirilmiş en acımasız infaz olarak yerini almıştır. Süreç içerisinde hiç bir zaman, hukuken itibar edilebilir, evrensel hukuk ölçütlerinde bir yargılama yapmak,karar vermek amacı olmamıştır. Amaç gerçekleştirilmiştir. Hükümetin amaçları doğrultusunda muhalifler sindirilmek istenilmiş ve ordu biçimlendirilmek istenilmiştir. Verilecek karar bozulmak için verilmektedir. Kararı verecek olanlar bunu çok iyi bildikleri gibi bozma sebeplerini de bizzat kendi elleri ile gerçekleştirmişlerdir.5 Ağustos günü karar okunamayabilir. heyet güvenlik gerekçesi ile kararı okumak yerine yazılı olarak da verebilir. Verilecek karar ile birlikte süreç son bulmayacak. Kararı verenler, soruşturmayı yürütenler hiç kuşkusuz yasadışı uygulamalarının hesabını verecekler. Ancak en acısı o dur ki; Yargı Şehidimiz Mustafa Yücel Özbilgin'i katledenler, onun kanına bulanmışlar Ergenekon kurgusu, uydurması adı altında aklandıkları gibi cezasız da kalmaktadırlar. Ve bir hukukçu olarak gerçekten utanç duyuyorum ki, yargı şehidimizin kanı yargı eliyle yerde kalmıştır. Güya Ergenekon davası ile Yargı Şehidimiz Mustafa Yücel Özbilgin nezdinde bu kez yargı eliyle adalet, vicdan katledilmiştir"
Avukat Murat Ergün: "Ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin haklı olmanıza rağmen hukuki sonuç almanız mümkün olmuyorsa, tehlike çanları çalıyor demektir. Bu ise ancak yargının siyasallaşması ile mümkündür. Türkiye, bu ve benzeri davalar sayesinde ilerisi için çok önemli bir tecrübeye sahip oldu. Şunu öğrendik; Hukukun eğemen olduğu günlerde ilk yapılacak şey, uygulamadan doğabilecek hak ihlalleriyle karşılaştığımızda, buna karşı başvurulabilecek çabuk ve etkili bir müracat yolu geliştirmek olmalı. Anladık ki; Tam bağımsız, tarafsız ve evrensel hukuk değerlerine bağlı bir yargı, her türlü ilerlemenin ön koşuludur. Karar ve kontrol mekanizmaları yarım aksak çalışan bir yargı, özgürlüklerin önündeki en büyük engeldir"