Güncelleme Tarihi:
Gazeteciliğe başladığım 90’lı yılların başında ilk ödül aldığım haberlerden biriydi Çorlu Deresi atıkları. Etrafında bırakın yaşamayı, yolunuz düşse sizi pişman edecek kadar kötü kokardı. O yıllarda suçlamaların adresi deri sanayicileriydi. Onlara arıtma tesisi kurduruldu ama sorun bitmedi. Çünkü Saray, Çerkezköy, Lüleburgaz ve Çorlu’daki tüm sanayi ve evsel atıklar, derelere salınıyor ve bu dereler Ergene Nehri ile birlikte Saroz Körfezi’ne ulaşıyordu. Yıllar içinde pek çok arıtma tesisi inşa edildi, çok sayıda proje hayata geçirildi ama Ergene bir türlü temizlenmedi. Aksine günden güne etrafı yaşanmaz hale geldi.
İÇTİĞİM SU BİRKAÇ KİLOMETRE SONRA ZEHRE DÖNDÜ
3 yıl önce Ergene Nehri’ni oluşturan dereleri ve doğdukları noktaları, nasıl kirlendiğini gözlemlemek üzere bir araştırma gezisine çıkmıştım. Yıldız Dağları’ndan hayat kaynağı olarak doğan kaynak suların kilometreler sonra nasıl zehir saçar hale büründüğüne kendi gözlerimle şahitlik ettim. Trakya’yı baştan başa dolaşan 285 kilometre uzunluğundaki Ergene Nehri’ni oluşturan 7 kol var. Çorlu Suyu, Sulucak Deresi, Lüleburgaz Deresi, Şeytan Dere, Teke Dere, Ana Dere ve Hayrabolu Deresi. Lüleburgaz Deresi Kırklareli’nin Kaynarca beldesinden doğuyor, Pınarhisar Deresi ile buluşuyor. Kaynarca’da nehrin doğduğu noktada bir bardak su doldurup afiyetle içmiştim. Berrak, mis gibi bir suydu. Ancak birkaç kilometre sonra o içtiğimiz sudan geriye eser kalmamıştı. Hatta 10 kilometre sonrasında o berrak su yerini zift gibi simsiyah bir suya bırakıyordu. Bırakın içmeyi kokudan yaklaşamıyordunuz.
PARTİZANLIĞI BIRAKALIM
Şimdi Ergene’yi kurtarmak için büyük bir proje başlatıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün projenin tünel kısmının açılışını gerçekleştirdi. Lakin şu uyarıyı yapmadan geçemeyeceğim; partizan bir tavırla hareket edilip yerel yönetimler kendi mücavir alanlarında akan dereleri halkın bilinçsiz kullanımından korumaz, evsel atıkların dere yataklarına dökülmesine göz yumar, çevredeki küçük sanayi işletmelerin vidanjörle atıklarını derelere bırakılmasına ses çıkarmaz ise (Ergene havzasındaki belediyelerin neredeyse tamamı CHP’de) milyarlarca lira harcadığımız bu dev proje hiçbir işe yaramaz. Ergene yine bildiğimiz gibi akmaya devam eder. Doğduğu noktada içilebilir haldeki suyun tüm Trakya’yı dolaşarak Saroz’a aynı temizlikte dökülmesi için el ele vermemiz şart. Ergene Çevre Koruma Projesi son şansımız.
BÜYÜK YATIRIM YAPILDI
KANSEROJEN MADDE İÇERİYOR
Ergene’yi oluşturan derelerin etrafı maalesef ıslah edilmemiş her türlü evsel ve sanayi atıklarına maruz kalıyor. Kaçak vidanjörlerle derelere atık su salınımı yapılıyor. Bazı belde belediyeleri evsel atıkları bu derelere salıyor. Yine bilinçsiz vatandaş dere kenarlarını her türlü atıkla dolduruyor. Ancak bunlar dereleri bu hale getirir mi? Elbette getirmez. Asıl kanser yayan ve Ergene’yi yaşanmaz hale getiren sanayi atıkları. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin çalışmasına göre en tehlikeli kanserojenlerden biri kabul edilen ‘kadmiyum’ Ergene Nehri çevresinde yaşayan tümörlü hastalarda normalin 3 katı oranında bulunuyor. Üstelik bu zehirli suyun tarım arazilerinde kullanıldığına, hayvanların sulandığına şahitlik ettik. Buralarda seçim kazanan belediyelerin derelerin ıslahı, kirlenmenin önüne geçilmesi, halkı bilinçlendirme noktasında epey geride kaldığını gözlemledik.