Güncelleme Tarihi:
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) siyasi parti genelbaşkanlarıyla yapacağı toplantıların ilkinde konuşan BaşbakanErdoğan,Ankara'daki patlamaya değindi.
Terörün, insanların yoğun bir biçimde bulunduğu bir saatte haince,gaddarca saldırısına bir kez daha şahit olunduğunu ifade eden BaşbakanErdoğan, şunları kaydetti:
“Her zaman söylüyoruz, terörün dini, ırkı, vatanı, milleti yok ve masuminsanların yaşamlarına kasteden bu bombalı saldırı tabii ki tümmilletimizi derinden üzüntüye boğmuştur. Terör; nerede, kimi, nasıl,niçin, ne zaman vuracağı belli olmayan bir fenomen... Bu menfur hadiseyibir kez daha şiddetle, nefretle telin ediyorum, yaşamlarını yitirenvatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı,yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Tabii dün akşam biz anında olay yerinde incelememizi, tetkiklerimiziyaptık. Daha sonra hastanelerdeki vatandaşlarımızı ziyaret ettik.Emniyet örgütümüz bütün hassasiyetiyle, güvenlik güçlerimizçalışmalarını yaptılar ve şu anda sabah Terörle Mücadele Yüksek KuruluBaşkanımız Abdullah Bey'in başkanlığında, heyet çalışmalarını yapıyor vebütün laboratuvar çalışmalarının neticeleri de kurula getirilmişvaziyette ve bir an önce bu konudaki net açıklamayı da, kurulumuzaçıklamasını yapmak suretiyle olayların bundan sonraki sürecine yönelikadımlarını atmaya devam edeceğiz. Kaldı ki daha 3 gün önce TerörleMücadele Yüksek Kurulumuz yine periyodik olarak yapmakta olduğuçalışmalarını yapmış ve bu yaz sezonuna girerken özellikle büyükşehirlerimizde, turizm bölgelerimizde terör örgütünün bu tür eylemleregirebileceği endişesini zaten taşımaktaydık.”
Terörün nasıl tedbir alınırsa alınsın bunun bir noktaya kadarolabileceğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“ABD'de İspanya'da, İtalya'da, Fransa'da, İngiltere'de birçokyaşadığımız olaylar var, görüyoruz. Dünyanın her yerinde en güçlügüvenlik tedbirlerini alabilen ülkelerde de yine benzerlerini yaşadık,yaşıyoruz. Bununla beraber yaşayacağız, ama teröre karşı da birliğimizi,beraberliğimizi herhangi bir farklı siyasi ranta bu işi dönüştürmedenmilletçe alacağız.
Çünkü bu benim, senin, onun değil, hepimizin ortak sorunudur. Hattabelli bir ülkenin de değil uluslararası ortak bir mücadele platformunuoluşturmak suretiyle buna karşı mücadele etmeye mecbur olduğumuz birkonu. Ancak şundan kimsenin şüphesi olmasın; milletimiz bu tür hainsaldırılar sonrası bundan önce olduğu gibi daha çok birbirineyakınlaşmakta, kenetlenmekte, sahip olduğu kazanımları da koruma azminiartırmaktadır. İstikrar ve huzurumuza kast edenlere verilecek en güzelcevap, yine milletçe birlik ve beraberlik içinde huzur ve istikrarımızadaha çok sahip çıkmak olacaktır. Toplumsal barışımızı zaafa uğratmadandaha da güçlendirmenin gayreti içerisinde olmalıyız. İşte böyle birzamanda Türkiye'nin tam da konuşması gereken şey şüphesiz ki siyasi veekonomik istikrardır.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiyeolarak bizim iktidarımızın hedefi gelişmiş ülkeler. Biz oraya bakarakkendimizi yönlendiriyoruz. Yoksa arkada, geride kalanlara bakarak 'bizçok iyi durumdayız' dersek kusura bakmayın olduğumuz yerde patinajyapmaya devam ederiz” dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) siyasi parti genelbaşkanlarıyla yapacağı toplantıların ilkinde konuşan Başbakan Erdoğan,demokratik istikrarın Türkiye için vazgeçilmez öneminin herkestarafından paylaşıldığını vurguladı.
“Demokratik istikrar olmadan ekonomik istikrarı kimse konuşamaz” diyenErdoğan, Türkiye'nin geçmişte ekonomik alanda ne kaybettiyse, demokratikistikrarı kaybetmesinden veya demokratik yaşamın zedelenmesindenkaybettiğini söyledi.
Erdoğan, “Artık biz bunu yapmak istemiyoruz ve bunun bedeli ne olursaolsun bu bedeli ödeme gayretiyle yola çıkmış bir partidir, AKPartidir... Türkiye'nin yıllar yılı ortaya müşterek bir iradeçıkaramayan, birlikte karar alamayan zayıf koalisyon hükümetleriyleneler kaybettiğini, enerjisini ne kadarını toprağa gömdüğünü, dışpolitikadan dış ticarete ne büyük zayiatlar verdiğini siz sanayicilerçok iyi biliyorsunuz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 1946-2002 yılları arasında 14 kez milletvekili genelseçimlerinin yapıldığını ve 1946'dan bu yana 6 kez erken seçim gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “AKParti hükümeti de üçlü koalisyon hükümetinin Türkiye'yi sürüklediği siyasi, ekonomik, sosyalistikrarsızlıktan sonra mecbur kaldığı bir erken genel seçim sonrasındakurulmuştur” dedi.
Çok partili siyasi hayata geçilen 1946'dan 2006'ya kadar 60 yıldaTürkiye'de 45 hükümet kurulduğunu anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöylesürdürdü:
“Bu 45 hükümetin iktidar süresi ne kadar? 17 ay. 17 ayda siz bu ülkeyene verebilirsiniz? Bırakın vermeyi sizin bir defa kadrolarınızıtanımanız mümkün değil. Hazırladığınız eylem planının hayata geçirmenizbile mümkün değil. İngiltere'de, Almanya'da, Fransa'da böyle bir tablodüşünülebilir mi? Ben size geri kalmış ülkelerden bahsetmiyorum. Bizimböyle bir hedefimiz yok. Türkiye olarak bizim iktidarımızın hedefigelişmiş ülkeler. Biz oraya bakarak kendimizi yönlendiriyoruz. Yoksaarkada, geride kalanlara bakarak biz çok iyi durumdayız dersek, kusurabakmayın olduğumuz yerde patinaj yapmaya devam ederiz. Onun için bizbüyük hedeflere konuşlanmış bir iktidarız.”
Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin 367 ile ilgili bir karar verdiğini belirterek, “Bu karar, kesinleşmiş bir karardır ve tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır” dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) düzenlediği toplantıda konuşan Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde yaşanan her şeyin millettin gözü önünde cereyan ettiğini, en doğru hakem olarak milletin her şeyi değerlendirecek demokratik vakara sahip olduğunu söyledi.
Muhalefetin kesintisiz demokrasinin olmazsa olmaz unsuru olduğunu ancak, muhalefet etmenin, meşruiyet çizgilerini çiğnemek, demokrasiye gölge düşürmek, evrensel değerleri göz ardı etmek olmaması gerektiğini belirten Erdoğan, “Türkiye'ye yeni bedeller ödettirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur” dedi.
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili olarak niçin millete gitme yolunu seçtik? Belki bunu bilmiyorsunuz. Belki gelişmelerden haberiniz olmadığı için burada açıklamak durumundayım. Sayın merhum Turgut Özal, oradan alıyorum... Yapılan seçimlerde siz hiç 367 diye bir şey duydunuz mu? Anayasa'da zaten bu çok açık net. Burada 367 diye bir toplantı yeter sayısı yoktur. Toplantı yeter sayısı 367 olmaz, olsa, orada birinci ve ikinci turda 367'nin aranıp üçüncü turda 276, 4'üncü turda ise en fazla oy alan iki kişiden birinin 276 almasının yeterli olması ifadesi neden yer alsın? Efendim filanca böyle yazmış, filanca öyle yazmış olabilir ama ülkeyi filancanın söylediği üzerinden yönetemeyiz. Eğer filancanın dediği rağbet görseydi. Anayasa'da onun ifadeleri yer alırdı. Bu ülke Anayasa'ya göre yürütülen bir Türkiye'dir. Bu ülke birinin yorumuna göre yürütülen bir Türkiye değildir. İdeolojik yaklaşımlarla yürütülen bir Türkiye değildir. Olmamalıdır. Eğer bunu yaparsak bu ülkeye yazık etmiş oluruz.”
Anayasa Mahkemesi'nin 367 ile ilgili bir karar verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Hepimiz, karara saygı duymak zorundayız. (Bu nihai karardır, efendim bunun üzerinde konuşulmaz) Hayır bal gibi de konuşulur. Niye konuşulmasın? Bu karar kesinleşmiş bir karardır. Tarih bu kararı alanları hep yargılayacaktır. Buna inanıyorum.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI ÇÖZÜM MAKAMI”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği paketiyle ilgili olarak da millete gitmeye karar verdiklerini belirterek, bu işin zor olmadığını, rahatlıkla bu seçime bile yetişebileceğini anlattı.
Erdoğan, şu anda değişiklik paketinin Cumhurbaşkanı'nda olduğunu ifade ederek, “Şu anda sayın cumhurbaşkanında, bakın kaç gün oldu? 15 günlük hakkı var. Sayın cumhurbaşkanı şimdi bu hakkını kullanıyor. Niye? 'Acaba bu işi geciktirip ne kadar erteleriz' Peki bunu nasıl izah edeceğiz? İstenirse, bu işe objektif yaklaşılırsa, hakikaten bir çözüm üretme noktası ki ben Cumhurbaşkanlığı makamını çözüm makamı olarak görüyorum” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, gerekli değerlendirmelerin yapılması ve üzerinde konuşulması gerekli maddelerin görüşülmesinden sonra bu paketi seçime kadar yetiştirebileceklerini vurgulayarak, “Ama demek ki Sayın Cumhurbaşkanının da ön kabulü var. Belki o da millete gidilmesini istemiyor” dedi.
Kendilerinin Anavatan Partisi'nden gelen değişiklik tekliflerini destekleyerek Meclis'ten geçirdiklerini ancak, CHP'nin bundan uzak durduğunu belirten Erdoğan, “CHP halk partisi ya, millete gitmekten kaçtı ve parlamentoya girmedi” dedi.
Başbakan Erdoğan, 1982 Anayasası ile TBMM'nin yasama döneminin 4 yıldan 5 yıla çıkarıldığını ancak, bu tarihten sonra hiçbir hükümetin 5 yıllık süreyi tamamlayamadığını ifade eden Erdoğan, 6 erken genel seçimin 5'inin bu dönemde yapıldığını, 1982'den 2003'e kadar 15 hükümet kurulduğunu anlattı.
“ERKEN GENEL SEÇİM SAYILMAZ”
Erdoğan, “AKP iktidarı ile birlikte Türkiye'de ilk kez Anayasal süre olan 5'inci yasamı yılını dolduruyor. Haziran ayının sonu 5'inci yasama yılını dolmasıdır. Burada biz 27 gün öne çekiyoruz çünkü, 3 Haziran'da Meclis'İ tatile çıkarıyoruz. 22 Temmuz 2007'de yapılacak olan seçimler 5'inci yasama yılı dolduktan sonra yapılacağı için bir erken genel seçim sayılması mümkün değildir” dedi.
Erdoğan, bunun Türk demokrasisi için büyük bir kazanç, demokrasi tarihinin yüz akı olduğunu söyledi.
Göreve geldikten bu yana 165'inci Bakanlar Kurulu Toplantısını yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, “Göreve geldiğimizden bu yana ve krizlerin eksik olmadığı günlerden... Bir gecede Türkiye'nin varlığının yarısını kaybettiği günlerden bu günlere geldik” diye konuştu.
Geride bıraktıkları süre zarfında Türkiye'nin bütün üretici dinamiklerine, sivil toplum örgütlerine sadece kulak vermediklerini aynı zamanda birçok ulusal projeyi birlikte hayata geçirdiklerini belirten Başbakan Erdoğan, TBMM'nin bu dönemde “saati şaşmadan çalışırken” yürütme organının büyük bir özenle ülke meselelerini ele aldığını ve eş zamanlı olarak 81 ilin kaderine sahip çıktıklarını söyledi.
Türkiye'nin dış politikadaki tezlerini tüm dünyaya kararlılıkla anlattıklarını ifade eden Erdoğan, “AB istikametinde başarılamaz denileni başardık” dedi.
Başbakan Erdoğan, en az gittiği il'e iki kez gittiğini, Türkiye'de gitmediği il kalmadığını belirterek, “Maalesef 81 vilayeti başbakan sıfatıyla gidip dolaşan hemen hemen yok” dedi.
“İdeal olanlar hemen gerçekleşti mi?” diyen Erdoğan, hala daha eğitimden sağlığa, adaletten ulaşıma daha yapılacak çok işleri olduğunu bütün alanlarda bu adımları atmaya devam ettiklerini kaydetti.
Ülke meselelerini hep bir bütün olarak ele aldıklarını, Cumhuriyet Tarihi'nin her alanda rekorlarını kırdıklarını aktaran Erdoğan, “Kişi başına milli gelir 4 yılda ikiye katlandı. Türkiye, artık irade zaaflarıyla mağlup olan Türkiye değildir” diye konuştu.
Başbakan, göreve geldiklerinde 181 milyar dolar olan milli gelirin 2006 sonu itibarıyla 400 milyar dolara ulaştığını vurguladı. Erdoğan, “Rakamlar konuşuyor ben konuşmuyorum. Herhalde bu yan gelip yatarak olmadı, çalışarak oldu” dedi.
2013 hedeflerini şimdiden görebilen bir Türkiye'nin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, “Bize göre zaaflarımızı değil, imkanlarımızı ve kaynaklarımızı konuşmalıyız. Türkiye'nin istikrarsızlığı davet edecek, kaybetmeyi göze alacak bir tek günü, bir tek saati yoktur. Türkiye, büyük uğraşlarla tesis ettiği istikrar ortamını kolay kolay kaybetmeyecektir. AKP olarak da önceliğimiz her zaman Türkiye ve Türk milletinin daha ileri noktalara ulaşması olmuştur” dedi.
Demode politikalarla 21'inci yüz yılda Türkiye'nin ideallerinin temsil edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, artık gelecek yüz yılı konuşmak gerektiğini belirtti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Birbirimizin gücünden eksilterek, ne milli gelirimizi artırabiliriz ne üretim yapabiliriz ne de Cumhuriyetimizin muasır medeniyetler hedeflerine koşabiliriz... Enerjimizi bu ülkeye artı değer sağlayacak şekilde kullanmalıyız. Enerjimizi birbirimizi yormaya, yıpratmaya harcamamalıyız. Bundan böyle suları tersine akıtmak, demokrasinin işleyen saatini durdurarak rol çalmak, kişisel ikbal ve ihtiras arzularıyla iktidardaki AKP'ye zarar verelim diye Türkiye'ye zarar vermek kimsenin hakkı değil.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir çok iftiralar atacaklar, kitaplar yazacaklar. Gazete köşelerinden saldıracaklar, vuracaklar. Benimle ilgili kitaplar yazılıyor. Yahudi deniyor, Rum deniyor. Bunu hangi edebe, hangi adaba, hani kaleme sığdırabilirsiniz?” dedi
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) düzenlediği toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, ideal devleti sadece demokratik veya sadece laik devlet olarak görmediklerini, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak gördüklerin vurguladı.
Bu dört unsurun tamamı bir arada olduğunda ideal devletin yakalanacağını ifade eden Erdoğan, “Hem demokratik, hem laik olacak, hem sosyal hem hukuk devleti olacak. Kanun devleti değil hukuk devletinden bahsediyorum” diye konuştu.
Demokrasinin arkasında eğilmeden, bükülmeden dimdik durulması gerektiğini dile getiren Erdoğan, şunları kayedtti:
“Hep yargının bağımsızlığını konuşuyoruz. Yargı bağımsız... Ben de bugün yeni bir ifade oraya koyuyorum. Yargının tarafsızlığını istiyorum. Bunu başarmak durumundayız. Bundan gücenenler olabilir. Ben zaten şamarını yemişim bilirim. Tadını da bilirim. Fakat bu ülkede bu tarafsızlığı savunanların sayısı arttıkça bu da yerine oturacak.”
Konuşmasında dokunulmazlıkların kaldırılması konusuna da değinen Erdoğan, parti programına herkes için dokunulamazlığın kaldırılmasının sağlanmasını koyduklarını hatırlatarak, “Herkes için dokunulmazlığın kaldırılmasını sağlayalım. istisnasız herkes... Tüm kamu kurumlarında çalışanlar da dahil olmak üzere yargısına varıncaya kadar hepsinin dokunulmazlığı kaldırılacak. Biz buna varız” şeklinde konuştu. Erdoğan, eşitliğin bu şekilde sağlanabileceğini vurguladı.
“SINIRLARI ZORLAYAN TİPLER BİZE ÇAMUR ATAMAZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde dokunulmazlığının bulunmadığını ve kendisiyle ilgili dosyaların hepsinin o dönemden olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ne zaman ki partimi kurdum o zaman 51 tane daha dosya açıldı. Bunlar hep Türkiyede oldu. Niye? Yaklaşımlar ideolojik, ama halkım gerçek manada kimi nasıl sahipleneceğini iyi biliyor. Geldik, bir çok iftiralar atacaklar, kitaplar yazacaklar. Gazete köşelerinden saldıracaklar, vuracaklar, eşime, çocuklarıma... Benimle ilgili kitaplar yazılıyor, Yahudi deniyor Rum deniyor. Kimisi Musa'nın çocuğu diyor. Arkadaşım Abdullah Bey için Musa'nın gülü deniyor. Bütün bunları yapıyorlar. Neden? Bunu hangi edebe, hangi adaba, hangi kaleme sığdırabilirsiniz? Ben bu ülkenin evladıyım, bu ülkenin çocuğuyum ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının verdiği 14 milyon oyla biz bu ülkede iktidarız.
Beni kimse kalkıp da olduğumdan farklı bir şekilde gösteremez. Buna hakkı yoktur. Milletvekili olma yeterliliğine sahip bir vatan evladına herhangi bir etik açıdan sınırları zorlayan, sınırları aşan tipler bizi gölgeleyemez, bize çamur atamaz. Kimse güneşi balçıkla sıvamaya kalkmasın. Bunlar tutmaz. Halkım bunlara 22 Temmuz'da en güzel cevabı verecektir. Biz sabırlıyız, bugüne kadar sabırla geldik yine sabırla hizmet kervanımızı yolunda götüreceğiz.”
“TÜRKİYE'Yİ ZAAFA UĞRATACAK YANLIŞLARDAN SAKINALIM”
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin içinde bulunduğu dönemde konuşması gereken şeyin siyasi ve ekonomik istikrar olduğunu vurgulayarak, toplantıya katılanlara hitaben, “5 yıl önce Türkiye nasıl bir Türkiye'ydi, neredeydik? 5 yıl sonra nasıl bir Türkiye, şu anda neredeyiz? Bunu en iyi yaşayan sizlersiniz. Bütün parametreler çok açık, net ortada. Sizlerle hamaset yapmaktan çok öyle inanıyorum ki rakamlar boyutu bu işi çok daha açık ve net ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
AB sürecinde kaydedilen gelişmelere de değinen Erdoğan, bu adımların Avrupalılar tarafından da hayretle izlendiğini ve Avrupa'da birçok çevreyle yaptıkları görüşmelerde kendilerin, “Siz, siyaset yelpazesinde şurada olsanız daha isabetli olmaz mı?” diyenlerin olduğunu aktardı.
TÜSİAD'ın düzenlediği toplantının Türkiye'nin gerçek gündeminin konuşulduğu bir platform olması açısından önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, “Bütün gözler Türkiye'nin üzerindedir. Türkiye'yi zaafa uğratacak her türlü yanlış eylemden, yanlış söz ve beyandan özenle sakınmak durumundayız” dedi.
Bundan önceki seçimde kendilerine ilk 100 günde ne yapacaklarının sorulduğunu ifade eden Erdoğan, “Ben, sizlere gelince (ilk 100 günde şunu yapacağız) demeyeceğim. Çünkü bizim ilk 100 günümüz geride kaldı. Şimdi biz başladığımız ve devam eden bu yolculuğumuzu güncelleştirmek suretiyle bunları sizlerle paylaşacağım” diye konuştu.
“SEÇİM BEYANNAMEMİZİ AÇIKLAYACAĞIZ”
2013 ve bunun yanı sıra Cumhuriyetin 100'üncü yılı hedeflerine yönelik düşüncelerini paylaşacağını dile getiren Erdoğan, “Şu anda çalışmaları devam eden ve inşallah seçim startıyla beraber yapacağımız ilk toplantıda, biz 2013 yılına kadar olan seçim beyannamemizi orada açıklayacağız. Şu anda geniş bir ekip bunun üzerinde çalışmalarını sürdürüyor, Cumhuriyetin 100'üncü yılına yönelik nasıl adımlar atacağız” görüşünü dile getirdi.
AKP'nin iktidarı döneminde girişimcilere destek veren bir politika izlediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, “Biz modern dünyaya bu kadar entegre olmuş, küreselleşen dünyada gücüyle ve vizyonuyla orantılı olarak pozisyon almış, gücünü bu kadar hissetmiş bir ülkeyi bu saatten sonra kimsenin içe kapatmasına müsaade etmedik” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, bu nedenle küresel sermayeyi Türkiye'ye çekmek için ülke ülke dolaştıklarını, kendi iktidarlarından önceki 10 yılda yıllık ortalama 1 milyar dolar olan küresel sermaye girişini geçen sene 20 milyara çıkardıklarını ve bu senenin ilk 4 ayında 14 milyar dolara ulaşıldığını anlattı.
AB üyeliği konusunda son 4,5 yılda önemli mesafeler kaydedildiğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “AB ülkelerindeki yeni siyasi değişimleri yeni kadroları dikkatle izleyerek, önümüzdeki dönemde yeni bir hamleye hazırlanıyoruz” diyerek, yeni süreçte çok daha güçlü ve kararlı diplomatik ataklar gerçekleştireceklerini ifade etti.
Türkiye'deki ekonomik aktörlerin de her alanda istikrarı savunarak Türkiye'nin geleceğini iyileştirme konusundaki düşüncelerini ifade etmekten kaçınmayacağını inancında olduğunu belirten Erdoğan, beklentilerin iyimser tutulması, hedeflerin tutturulabilir olması, istikrar ve güven ortamının kökleşmiş olması sayesinde ekonomide ciddi ilerlemeler kaydedilebileceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, son 4 yılda dünyadaki ekonomik büyüme oranının yüzde 3 Türkiye'de ise yüzde 7,3 olduğuna işaret ederek, “Hani Türkiye'deki işler dünyadaki konjonktürden dolayı iyi gidiyor diyenler var ya, onların Türkiye'nin bu ortalamanın çok çok üzerindeki başarılarını görmelerini temenni ediyorum” görüşünü aktardı.
AB'ye üyelik konusunda önümüzdeki 7 yılda izlenecek yol haritasının şekillendirdiklerini dile getiren Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın süreci yakından izleyerek, atılması gereken adımları zamanında attıklarını kaydetti.
“AB'YE PEŞKEŞ...”
Şu anda, ana muhalefet de dahil olmak üzere Türkiye'de AB düşmanlığı yapanların bulunduğunu, kendilerini “adeta Türkiye'yi AB'ye peşkeş çeken bir iktidar” olarak vasıflandıranların bulunduğunu belirten Başbakan Erdoğan, IMF konusunda da benzer eleştirilerin yapıldığını, ancak kendilerinin borç yükünü azalttığını bildirdi.
AB karşıtlığı konusunda Türkiye ihracatının yüzde 75'inin bu ülkelere yapıldığını, ayrıca birçok ortak yatırım gerçekleştirildiğine değinen Erdoğan, seçimler başlayınca şu anda muhalefet edenlerin de AB taraftarı haline geleceğini söyledi.
Türkiye'nin komşu ülkelerle ilişkilerini de anlatan Erdoğan, “Ekonomide elde edilen başarıyı Türkiye'nin demokratikleşme sürecinden soyutlayamayız. Türkiye demokrasi mücadelesinde ne kadar kazançlı çıkarsa, ekonomi mücadelesinden de o kadar kazançlı çıkacaktır” dedi.
Paradan 6 sıfır atılması konusunda “kariyer sahibi olanların da karizma sahibi olanların da” enflasyonda patlama yaşanacağını söylediklerini ifade eden Erdoğan, “Enflasyon patlamadı, tam aksine çatladı ve tek haneye indi” diye konuştu.
Erdoğan, kurlar ve faizlerde ideal düzeyin tam olarak yakalamadığını, ancak bunların piyasa tarafından belirlendiğini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, turizmdeki gelişmelere de işaret ederken, artık bu alanda bir çeşitlendirmenin benimsendiğini, sadece güneşe, kuma, denize bakan turizmcinin olmadığını ifade etti.
Şu anda attıkları adımlarla turizmcilere yönelik yeni bazı desteklerin olacağını kaydeden Erdoğan, KDV ve gıda ile ilgili bu adımların geçen hafta Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğünü, kendi aralarında karara bağlandığının Maliye Bakanlığının da kısa bir zaman içinde bununla ilgili kararı Bakanlar Kurulu'na ileteceğini bildirdi.