Güncelleme Tarihi:
Cuma namazını İstanbul, Altunizade’deki Hz. Ali Camisi’nde kılan Erdoğan, çıkışta şunları söyledi:
SÜRECİ BAŞLATAN BENİM
“Çözüm Süreci’ni başlatan benim. Demokratik açılım olarak bu süreci başlattık. Demokratik açılımdan sonra aldığımız mesafe ile bunu milli birlik ve kardeşlik projesine dönüştürdük. Yaptığımız bütün istişareler neticesinde, bu akil insanlar vesaire bu çalışmalarla, bunu Çözüm Süreci’yle taçlandıralım istedik. Buna ülkede karşı çıkanlar olduğu gibi, sahiplenenler de oldu. Güneydoğu’da halkımızın bunu sahiplendiğini çok açık net gördük. Bizim buradaki derdimiz neydi? Bir defa ülkede birliğin beraberliğin, bu ülkede Kürt, Türk, Çerkez, Roman vesaire 78 milyonun kardeş olduğu bir yapıyı tesis edilelim istedik. Bunlar benim başbakanlık dönemimde yürüyen süreçlerdir. Bütün bunlardan sonra gelinen nokta, biliyorsunuz 7 Haziran seçimleri aslında bir umuttu. Ama öyle oldu ki, 7 Haziran seçimlerinden sonra, maalesef arzu edilmeyen çok çok çirkin olaylar, yani demokrasinin çok daha güçlü hale geleceği beklenirken, demokrasinin ülkemizde çok daha farklı bir şekilde taçlanacağı beklenirken, tam aksi olaylar oldu. Bunun öncesi sonrasında biliyorsunuz, 6-7- 8 Ekim olayları, aslında bu sürecin en talihsiz gelişmeleriydi. 50 vatandaşımız o zaman öldü ve burada bir şey dikkati acımasızca çekiyordu. Öldürülen Kürt vatandaşlarımızdı. Ama öldürenler de Kürt’tü. Manidardır. Peki sokaklara bunları çeken, davet eden kimdi? Buna baktığımız zaman da bölücü terör örgütünü arkasına alan bir siyasi partinin eşbaşkanı. Ve buna tabii bu ülkede yine bazı egemen güçler, ama medyada ama sermaye çevrelerinde, çok ciddi destekler verdiler. Alladılar pulladılar, zaman geldi eline saz verdiler. Ve bu ülkede bir farklı sürece doğru gidildi. İşte Diyarbakır’da 15 yaşındaki bir Yasin Börü, 3’üncü kattan atılmak suretiyle, üzerinden araba geçirilmek suretiyle, şehit edildi. Bunları yaşadık. Ama buna ülkemizdeki birçok siyasi partiler ses çıkarmadı. Sessiz kaldılar. Bu gerçekleri görmemezlikten geldiler.
SANCAK’A GEÇMİŞ OLSUN DİLEDİ
(Murat Sancak’a silahlı saldırı) Dün kendilerini aradım. Gerek Murat Bey ile gerek Ethem Bey ile görüşme yaptık. Tabi bu ülkede fikir hürriyetinden, özgürlüklerden bahsedenlerin aslında özgürlüklere tahammül edemeyişlerinin en güzel ifadesidir. Burada gerek Murat Bey’e yapılan saldırı, daha önce Star Medya Grubu’na yapılan saldırı bir şeyi gösteriyor. Kim ne kadar özgürlüklerden yana? Bu ortada. Bu malum bölücü terör örgütünden gücünü alan partinin başındakiler de yatıp kalkıp hep özgürlük diyor. Ama biz hiç onlarda bir özgürlük görmedik. Bu süreç içersinde zaten tehdit alıyorlardı. O olaydan sonra da ‘Biz sizin peşinizi bırakmayacağız’ diyorlardı. Onlar da bir şeye inanıyorlar. ‘Güneydoğu’da, Doğu’da şehit olan kardeşlerimizin canları bizden daha değersiz değil’ dediler. Bu çok çok anlamlı bir ifade. Medya kendi içersinde nasıl özgürlüklere sahip olduğunu da gösteriyor. Kimler bu olayla ilgili ne gibi başlıklar atmış, bunlar da çok çok manidar. Hep söylediğim, bu Paralel Yapı’nın yayın organlarına bakın, onların birbiriyle dayanışma halinde oldukları yayın organlarının yayınlarına bakın, burada da basın özgürlüğü noktasında onların da havalarını, tavırlarını görüyoruz. Ama inanıyorum ki milletimiz bunları gayet güzel teftik edecektir.”
YAKIYORLAR... DERTLERİ BİZ BU ÜLKEYİ NASIL BÖLERİZ
Daha dün Güneydoğu’da bir şantiyede 30 tane iş makinesi ateşe verildi. Bunlar kim için? Bu bölge için. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yapılan yatırımlar bunlar. Ama bunlar böyle bir şeyi dinliyor mu? Bunların bir defa, benim Güneydoğu’da yaşayan yurttaşımın dertleriyle dertlenmek diye bir dertleri yok. Yolmuş, havalimanıymış böyle bir dertleri yok. Bunların tek derdi var. Biz bu ülkeyi nasıl karıştırırız, sonunda biz bu ülkeyi nasıl böleriz. ‘Biz bölücü değiliz, bilmem ne değiliz’. Bunların hepsi yalan. A’dan Z’ye yalan. Tam manasıyla bölücüdürler, takiye yapıyorlar, kendilerini gizliyorlar. Maalesef bu ülkenin evlatlarını birbirine düşürmenin gayreti içerisindedirler. Bizler yapılan operasyonlarla bu adımları atıyoruz. Burada yeri geliyor, canımız çok yanıyor. Şehitlerimiz oluyor. Onların kanı yerde kalmayacak.