Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Muayede Salonu'nda "Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öldüren 'Allah-u Ekber' diyor. Ölen de 'Allah-u Ekber' diyor. Sorulduğu zaman Allah için öldürüyor, ölen de Allah için ölüyor. Bu nasıl bir şeydir? Bunu anlamak ve anlatmak mümkün değil. Gerileri döndük" dedi.
'DİNİMİZ İSLAM BARIŞ DİNİDİR'
"Dinimiz İslam barış dinidir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanın dünya imtihanının bir parçası olan bu durumu görmezden gelmek yerine sorunun çözüm yollarını göstermiştir. İslam'da kardeşlik hukuku mümin kardeşine destek olmak yanında, sıkıntılarına taraf olmayı da gerektirir. Bir mümin içinde yaşadığı toplumdan kendisini kesinlikle bir defa bertaraf edemez. Kendisini oradan tecrit edemez" şeklinde konuştu.
'HANGİ SİLAH OLURSA OLSUN BU SUÇTUR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kendi aramızdaki meseleleri, çıkan bütün bu çatışmaları Müslümanlar olarak kendimiz çözmüyoruz, burası sıkıntı. İslam'ın dışındakiler bunu çözüyor. Onlara kaldığı zaman da işte varil bombaları yağmaya başlıyor. Adını da koyuyorlar. Bunun adı zaman zaman kimyasal silah oluyor zaman zaman konvansiyonel silahlar oluyor. Adı koymak kolay. Neymiş, geçmişte bir anlaşma yapılmış. Kimyasal silahlara karşı uluslararası kuruluşlar tavır koymalıymış. Neticesi ölüm olduktan sonra sebebi hangi silah olursa olsun bu suçtur. Bakın buna buradan yanaşmıyorlar. Şuanda kimyasal silahlarla Ortadoğu'da bin kişi ölmüşse; ama konvansiyonel silahlarla yüz binler öldürüldü. Hiç bunu konuşmuyorlar. Dile getirdikleri hep bu. Bu tespitlerimizin özellikle içinde yaşadığımız süreçte son derece mühim olduğunu düşünüyorum. 11 Eylül terör saldırılarından bu yana Müslümanlar olarak çok taraflı, çok katmanlı bir saldırı dalgasıyla yüzleşiyoruz. Eli kanlı çeteler üzerinden istikbalimizin karartılmaya çalışıldığını, hak ve hürriyetlerimizin gasp edilmek istediğini görüyoruz. İşte DEAŞ, Boko-Haram, El-Şebab, FETÖ gibi katil sürülerinin terör eylemleri bize zarar vermesinin yanında, İslam karşıtı çevrelere dört gözle bekledikleri fırsatı da veriyor. 'Sizin İslam dediğiniz bu mu? Hani Müslüman kan dökmezdi. Hani siz barış diniydiniz' diyorlar. Biz onlara malzeme veriyoruz. Öyleyse bu işi bizim tersine çevirmemiz lazım" ifadesini kullandı.
'AHLAKSIZLIĞIN DANİSKASI ONLARDA'
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu örgütlerin hunharca katlettiği veya hayatını kararttığı Müslümanların masumiyeti görmezden gelindiği gibi, işlenen vahşi cinayetlerin faturası da dinimize ve müminlere kesiliyor. Birçok Batı ülkesi kendi iç sorunlarını perdelemek için adeta bu işe benzin döküyor. Çok temizler ya. Ahlaksızlığın daniskası onlarda. Katliamların daniskasını onlar yaptılar. Utanmadan, sıkılmadan buradan kalkıp fatura kesiyorlar. Durun bakalım"
'KAN KOKUSU ALMIŞ KÖPEKBALIĞI GİBİ...'
Cumhurbaşkanı konuşmasında "Müslümanların kanı, canı ve hayatı söz konusu olduğunda sergilenen çifte standart karşısında bizim sahada olmamız gerekiyor. Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını, ortalığı nasıl ayağa kaldırdıklarını hepimiz görüyoruz. Mesele, petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama aynı ülkelerin Filistin'deki katliamlara, Arakan'daki soykırıma, komşumuz Suriye'de yüz binlerce masumun hayatına mal olan zulme nasıl sırtlarını döndüklerini de gayet iyi farkındayız" dedi.
'GEÇEN BİRİSİNE SÖYLEDİM'
Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: Geçen bir tanesine söyledim telefonda; 'Siz, (dedim) Cezayir'de 5 milyon insanı katletmediniz mi? Önce bunun hesabını verin. '5 milyon insanı siz Cezayir'de katlettiniz şimdi kalkıyorsun Suriye'yle ilgili bana akıl veriyorsun' dedim. Sadece orada mı? Libya'da yaptınız, Ruanda'da yaptınız. Buralardaki insanları katlettiniz. Bunun hesabını verdiniz mi? Hayır, vermediler ve vermeyecekler de. Bir diğeri bakıyorsun başka ülkede, bir diğeri başka ülkede ama eğer Müslüman olursa bu, Müslümana kestikleri fatura çok ağır. Bunlara bu fırsatı bizim vermememiz lazım. Batı dünyası İslam karşıtlığı üzerinden kendi ideolojisini, kendi hayat biçimini tahkim etmek istiyor. Onu güçlendirmek istiyor. Modern insanın buhranlarına cevap verebilecek yegane din olan İslam, proje mahsulü teröristler üzerinden yaftalanmaya, lekelenmeye çalışılıyor. İşte bunlar, son dönemlerin proje terör örgütleridir."
MÜSLÜMANLARA YÖNELİK SALDIRILAR
Dünyanın birçok ülkesinde kültürel ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığı gibi hastalıkların yayılmasının, Neonazi partilerin iktidara ortak olacak konuma gelmesinin nedenin bu olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün demokrasi ve hukuk havariliği yapan birçok devlette Müslümanlara ve mültecilere yönelik saldırılar sıradan hale gelmiştir. Müslümanların iş yerleri, evleri, ibadethaneleri, hemen her gün ırkçıların ve faşist grupların hedefi oluyor ve bunun en önemli şu anda zemini de işte Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa. Şimdi buralarda bunlar devam ediyor. Müslüman kadınlar, sırf başörtüsü taktıkları için sokakta, çarşıda, iş yerlerinde tacize uğruyor. Bunun da en önemli örneği Fransa. Sadece o mu? Başörtüsüyle kalmıyor, bunun yanında bunlar insanları da ayırıyorlar. Mesela Fransa, Romanları Fransa'dan derdest etti. Hani sen Avrupa Birliği üyesiydin. Avrupa Birliği müktesebatında sen kalkıp da herhangi bir ırka mensup olanı derdest edebilir misin? Ülkenden, topraklarından atabilir misin? Atamazsın ama bunlar Romanlara karşı bunu uyguladı. Peki bizde böyle bir şey var mı? Ben Romanlarla iç içeyim. Onların içinde doğdum, onların içinde büyüdüm, onların içinden Milletvekili oldum, Belediye Başkanı oldum, Başbakan oldum, Cumhurbaşkanı oldum. İşte onlar Roman. Bu incelikleri bizim yakalamamız lazım ve dinimizi bu örneklerle de bizim güçlendirmemiz lazım. Çünkü bizim dinimizde ayrım yok ve biz bunları da yapmadık. Adı Ahmet, Muhammet, Ali, Mustafa olanların resmi kurumlarda ve özel sektörde iş bulma imkanları kısıtlanıyor Batı'da. Müslüman çocukların hiç olmadık bahanelerle eğitim öğretim hakları elinden alınıyor."
Hazreti Muhammed'in bir hadisinde "Öyle bir zaman gelecek ki dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı davranıp Müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır