Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Vicdanları yerine başka bir takım güçlerini emirlerini ikame eden hukukçular ülkemize ve milletimize büyük zararlar vermişlerdir.,
Biz emri haktan almalıyız. İradesine ipotek koyduranlardan adalet beklemeyiniz. İrade hakka teslim olursa Allah’ın izniyle orada başarıyı yakalarız
Ülkemizin yakın tarihinde adalet konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşadığımız bir gerçektir. 2003 başından itibaren ülkemizde adalet teşkilatını diğer güçlerin baskılarından kurtarmak için çok önemli adımlar attık. TCK’nın, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunları baştan aşağıya yeniledik
'YARGININ FİZİKİ VE TEKNİK ALTYAPISINI YENİLEDİK'
Hakim ve savcı sayısını, yardımcı personel sayısını çoğalttık. Anayasada değişik yıllarda yaptığımız değişikliklerle önemli düzenlemeleri hayata geçirdik
Yeni bir anayasa kazandırma çalışmamızı maalesef diğer partilerin olumsuz tutumu nedeniyle başarıya ulaştıramadık
17-25 Aralık’ta yargı içindeki bir çetenin ki bu çete tabanı ibadet, ortası ticaret tavanı ise ihanet olan bir çetedir.
Aldandık. Tavanda ihaneti doğrusu tespit edememenin zaafı içinde olduk.
'ONLAR KAÇACAK, BİZ KOVALAYACAĞIZ'
Hakim savcı ünvanı taşıyan bazı kişilerin bu girişimi milletin ve sizlerin desteğiyle akamete uğrattık. Hukukun ve vicdanlarının değil bağlı oldukları bir yapının ve kendilerine imam olarak tayine dilen kişilerin emrine giren bu hakim ve savcılar adalet sistemine çok ciddi zarar verdiler.
İnlerine gireceğiz demektir. Gireceğiz. Onlar kaçacak, biz kovalayacağız
'BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİLDİR'
Ama hala biliyoruz ki yargı içinde hala bu yağının mensubu olanlar var. Bunları isim isim biliyoruz
Biz mücadelemizi hukuk devleti ilkeleri sınırları içinde ürütmek zorundayız
Bu ülke yol geçen hanı değildir
Bu yapının emniyet teşkilatında diğer kamu kurumlarında faaliyet gösteren mensupları için de geçerlidir
'SEN HAKİMSİN, HUKUKÇUSUN NASIL OLUYOR DA...'
Sen hakimsin, hukukçusun nasıl oluyor da bu iradeyi hakka ters bir iradeye teslime diyorsun? Niye kaçtın? Haklıysan niye kaçtın? Kaçma hakkını savun. O da ne durumda olduğunu biliyor da ondan kaçtı. Paralel devlet yapılanması adı verilen bu yapıyı er veya geç çökerteceğiz. Bunun hiç lamı cimi yok
Vicdanımın sesini dinleyerek siz kardeşlerime sesleniyorum: Güneydoğu’yu dolaşırken şu malum terör örgütüyle birlikte bunların müşterek hareket ettiğini gördüğümde vicdanım kan ağladı. Hele hanımların o bölücü terör örgütüyle birlikte hareket ettiğini gördüğümde vicdanım kan ağladı.
Adalet sisteminde görev yapanların ibrası nasıl olacak? Asıl denetimi yapacak olan bu kişilerin vicdanlarıdır.
27 Mayıs’ta Yassıada, 12 Eylül’de Mamak’ta yargılama yapanlar ile 17-25 Aralık’ta gerçek yüzlerini ortaya koyanların hiçbir farkı yoktur
Bu yapı milletimizin kutsal değerlerini istismar etmesi sebebiyle diğerlerinden daha tahrikkardır
Birliğinizi, beraberliğinizi bozmayın. Dayanışma halinde olun. Küçücük meseleleri aramızda ayrılık meseleleri haline getirmeyelim. Çünkü bizim davamız büyük. Milletimizin değerlerine saygı duymayan herkesle sonuna kadar mücadele edeceğiz
Gezi olayları 17-25 Aralık darbe girişiminden bağımsız değildir. Bölücü terörün yeniden kan dökmeye başlaması bu kurgunun dışında değildir.
Suriye halkının rejimine karşı verdiği mücadele İstiklal savaşına dönüşmüştür. Suriyeli kardeşlerimizi çok iyi anlıyoruz, mücadelelerini destekliyoeruz.2011’den beri 2,5 milyon kardeşimizi sınırlarımız içinde misafir ettik. 8 milyar dolar yaptığımız harcama. Halep’e yönelik saldırının artmasıyla yeni bir göç dalgasının başladığına dair güçlü emareler var
Avrupalı ülkeler sıkıştı. 2 hafta önce Brüksel’deydim. Tusk ile Guncker ile çalışma yemeği yedik. Hepsi biz Türkiye’ye muhtacız ifadesini kullanır hale geldiler. Şu kapıları açtığımız anda bu insanların Avrupa’ya gittiğini düşünün. Kalkıyor 30-40 bin kişiden fazlasını alamam diyor. Bu ifadeyi kullandığı için kalkıyor Nobel’e aday gösteriliyor. Bizim derdimiz Nobel değil. Derdimiz rabbimizin rızasını kazanmaktır
Mevcut durumun sürdürülemez olduğunu, kardeşlerimizin evlerine kavuşmak istediğini de biliyoruz. Onun için terörden arındırılmış bölge, eğit-donat, uçuşa yasak bölge…
Bu adım atılırsa hem Suriye’den göç. Olmayacaktır, kendi topraklarına dönecektir. Uluslararası alanda her türlü girişimi yapıyoruz. Geçen hafta Obama ile bunları konuştuk. Dün Puti,n ile bu konuları görüştük. Esed ile aralarında geçen görüşmelerden bilgiler aktardı. Onlar bizim için henüz tatmin edici ifadeler değil
Antalya’da G-20 zirvesi olacak. Orada da bu konu ağırlıklı olarak asıl gündemimizi teşkil edecek. Bölücü terör örgütü PKK, Suriye’de PYD ismiyle faaliyet göstererek uluslar arası toplumu aldatma ve meşruiyet kazanma peşinde bu isimle Gar önündeki olay kollektif terör eylemidir. İçinde DAEŞ de PKK da PYD de El Muhaberat da vardır. 1 Kasım’ı yönlendirme eylemidir. Eylem oluyor kimdir nedir nasıldır belli olmadan biri çıkıyor sözde siyasetçi ‘Bunu Saray yaptı, katil Devlet’ diyor. Bunu nereden biliyorsun. Bunlar sloganik varlıklardır. PKK'nın PYD’nin DAİŞ’in hiçbir farkı yoktur. Masum insanların kanını döken vahşet makinesidir
Mesele kendi geleceğimiz olduğunda hiç kimse bizden gelişmelere seyirci kalmamızı beklemesin. Hassasiyetlerimizi yok sayanlar karşısında kendimizi savunmaktan çekinmeyiz.
Bu şekilde devam etmesi hâklinde Suriye’de evini terk etmek zorunda kalan 5 milyon kişinin sayısı artacaktır.
Yarın bu örgütlerin eylemlerinin tüm dünyaya yayılacağı açıktır. Suriye ve Irak’ta körüklenen terör ateşinin bedeli tüm dünya için büyük olacaktır