Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gece TV’de CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Saray’ın tuvaletlerinde altın klozet var” dediğini iddia ederek yaptığı “Tuvaletleri gezme daveti” dün Erzurum’da ağır sözlerle takrarladı: “En sonunda bana bunu dedirtecekler: Ne zamandan beri Beştepe külliyesinin tuvaletlerini gezdin, oranın temizliğini yaptın da bunların altın suyuna batırılmış klozet olduğunu gördün?”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bu sözlerine dün gece TV’de katıldığı programda yanıt verdi: “Burada tuvalet temizleyerek çocuklarının rızkını çıkaran emekçilerin gözlerinden öpüyorum.”
Konuşmalarında CHP, MHP ve HDP’yi eleştiren Erdoğan, özetle şu mesajları verdi:
HÜKÜMETE KARŞI
“Cumhurbaşkanlığı krizinde, anayasa değişikliğini referanduma götürerek hesabı bozduk. Gezi ve 17-25 Aralık’ta kurulan tezgâhı 2014 seçiminde yine bozduk. Bugün önümüzde yine oyun var. Bölücü terör örgütünün arkasında olduğu partinin eşbaşkanı üst akıl değil, ortak akıl diyor. Bu ortaklığın içinde milliyetçi iddiasındaki partiyle bölücü örgütün arkasında olduğu partinin bir arada olduğunu görüyoruz. Bunlar bize karşı, hükümete karşı ortaklık kurmuşlar. Örgüt güdümündeki parti ve milliyetçi olduğunu söyleyen partiyi aynı çatı altında buluşturan aklın sizi düşünmesi düşünülebilir mi? Ana muhalefet partisinin kendisini bırakıp eş başkanların partisi için oy dilendiği ortaklıktan hayır çıkması mümkün mü?
BULURSAN BEN ÇEKİLİRİM
(Kılıçdaroğlu) Bir iki gündür diyor ki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde klozetler altın kaplamaymış. Televizyondan ‘hodri meydan’ dedim. Genel Sekreterim kanalıyla kendisine hemen bildirimde bulundum ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet ettik. Gel bütün tuvaletleri gez, bir tane altın kaplama klozet bulabilecek misin? Eğer bulursan ben Cumhurbaşkanlığı makamından çekileceğim ama bulamazsan şu CHP’nin başına bela olmaktan çekilecek misin? Eğer zerre kadar kişilik varsa, zerre kadar haysiyet varsa bu yazılı davetime uyar, gelir orayı gezer görür.
BARDAKLA UĞRAŞIYOR
Aksi takdirde söyleyeceğim başka şeyler var şimdi onlara girmiyorum. Geldiğinden beri bardak-çanakla uğraşıyor. Geldiğimizden beri ne bardak aldık ne çanak aldık. İftira at, tutmasa iz bırakır.
KANDAN BESLENİYOR
6-8 Ekim olaylarında insanları sokağa döküp 50 kişinin ölümüne neden olan eşbaşkanı türkü-bar sanatçısı havasında pazarlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Kürt kardeşlerimin geleceği için ağzından tek söz çıkmamış olanların barajı geçmesi için İstanbul’daki elitler seferber olmuş durumda. Aydın geçinen karanlıklar seferber olmuş durumda. Açık söylüyorum bunlar kandan besleniyor. Arkalarında terör örgütü olmasa bu oyları almaları mümkün değil, hep tehdit.
YARIŞ ARABALARI VAR
Diyanet İşleri Başkanlığı makamına 320 bin liralık Mercedes’i layık görmeyenlerin çocuklarının altında yarış arabaları var. Kendileri Mercedes’e, Audi’ye biniyor. MHP’nin başındaki zat ‘Ya istifa et ya o Mercedes’i iade et’ diyor. Beyefendi antika, eski araçlar kullanırmış, inanın o araçları bu fiyata alamazsın. Sanki mensuplarının arasında Mercedes’e binen hiç yok.
Devlet içinde devlet, paralel yapı. Çıkmış böyle bir şey yapıyor. Bunlar ağzının payını alacak. Çok çile çektirdiler, bedelini de ödeyecekler.”
Erdoğan'I KIZDIRAN PROTESTO
IĞDIR’da miting alanına otobüsle giderken Dörtyol kavşağında çoğu kadın olan 15-20 kişilik bir grubun sırtlarını dönerek protesto etmelerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok enteresan şurada bir grup, afedersiniz edebim müsade etmiyor. Sırtlarını dönerek zafer işareti yapıyorlar. Ya sizde zerre kadar nezaket, haysiyet varsa, zerre kadar kabiliyetiniz varsa siyasette yer parlamentodur. Orada konuşursunuz, meydanlarda konuşursunuz. Bu tür afedersiniz ahlaki olmayan yöntemlerle bir yere varamazsınız. 40 yıldır siyaset yapıyorum ben. Bunun için de dini, ahlaki terbiyem hiçbir zaman böyle bir yönteme tevessür etmeye müsade etmemiştir” diye konuştu.
Erdoğan, daha sonra gittiği Erzurum’da da bu olayı, miting alanındakilere şöyle aktardı:
“Şimdi bugün Iğdır’dan geliyorum, ‘tehdit ediyorlar’ diyor. Tehdit ediyorlar. Afedersin koordinasyon merkezlerinin önünden geçerken hepsi malum sırtlarını dönüyorlar. Şimdi tabi ne anlama geldiği belli de bizim edebimiz
buna müsaade etmez.”