Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Halkımdan besleniyorum

Güncelleme Tarihi:

Erdoğandan Kılıçdaroğluna: Halkımdan besleniyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2016 23:25

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Van’da il başkanları toplantısında konuşan zat, şahsıma karşı yine alçakça bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor. Haddini bil. Ben halkımdan besleniyorum. Kandan beslenen birileri varsa, rahmetli Menderes ve iki arkadaşının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyeti” dedi. Erdoğan İstanbul’da, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu ile Türkiye Gençlik Vakfı’nın 9. Öğrenci Buluşması’nda özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

KAN GEREKİR KAN DİYOR
“ŞİMDİ çıkmış bir tanesi, dünyanın değişik yerlerinde, ‘Başkanlık sisteminin gelmesi için kan gerekir, kan’ diyor. Üç unsur var. Bu üç unsurun bir tanesi mezhepçilik unsurudur, ikincisi ırkçılık unsurudur, üçüncüsü terör unsurudur. Bu zatın söylediklerinde, bu üç unsurun tamamı var. Bunlar kandan besleniyorlar. Aynen bölücü terör örgütünün uzantıları gibi. Bunlarda da o hava esmeye başladı. Herhalde oraya imrendiler. Baktılar ki bu iş, sandıkla gelmiyor. Girdiği her seçimde malum, aldığı netice ortada. Şimdi ‘Acaba kanla netice alır mıyız?’ diye buna bakıyor. Alamayacaksın. Bu milletin üstüne çıkamazsın. Millet ne derse o olacak.

HADDİNİ BİL HADDİNİ
Van’da il başkanları toplantısında konuşan zat, şahsıma karşı alçakça bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor. Haddini bil haddini. Ben halkımdan besleniyorum, halkımdan. Kandan beslenen birileri varsa 1960’ta rahmetli Menderes’in ve iki arkadaşının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz.

Medya güçlerini, tetikçilerini kullanarak, bizi karalamaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, onların itibar suikastları bizi yıldırmaz. Biz, mazlumlara sahip çıkmaya, diklenmeden dik durmaya; doğrunun, barışın tarafında durmaya devam edeceğiz. Çünkü biz, kuvvetimizi medyadan, sermayeden değil; seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan mazlumların dualarından alıyoruz.

KALBİNİZİ KİRAYA VERMEYİN
Bugün dünyada 4.5 milyon civarında öğrenci kendi ülkesi dışında eğitim hayatını sürdürüyor. Bunların kahir ekseriyeti ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya gibi ülkeleri tercih ediyor. Bu ülkelerin çoğunun uluslararası öğrencileri bir nevi kazanç kapısı olarak gördüklerine şahit oluyoruz. Fakat bizim için, milletimiz için uluslararası öğrenciler salt bir gelir kapısı değildir. Bilakis misafir öğrencilerimiz, dost ve kardeş ülkelerle kucaklaşmanın, işbirliğinin, tecrübe paylaşımının bir vesilesidir. Sizler aynı zamanda, çok kritik bir dönemde ülkemizde bulunarak, dünyanın yaşadığı en büyük insani dramlardan birine de yakından şahitlik ediyorsunuz. Ülkemizin sınır komşusu Suriye’de, 6 yıldır kardeşlerimiz acımasız ve gayri meşru bir rejim tarafından hunharca katlediyor. Bugüne kadar yaklaşık 600 bin masum insan varil bombalarıyla, balistik füzelerle, işkencelerle, kimyasal silahlarla öldürüldü. 13 milyon Suriyeli evinden oldu, bunların 6 milyonu vatanını terk etti.

Ben sizlerden, sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal her alanda algınızın açık olmasını, gündemi takip etmenizi istiyorum. Aklınızı ve kalbinizi asla birilerine kiraya vermeyin. Bazı tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanlar var biliyorsunuz. Sakın onların düştüğü oyuna düşmeyin. Vicdanınıza ipotek konulmasına kesinlikle müsaade etmeyin.”

AVRUPA'YA TEPKİ: İDAM EDENLER DİKTATÖR OLMUYOR
Kişi başına düşen gelirleri bizden katbekat fazla olan pek çok ülke, sırf rahatlarını bozmamak için mültecilerin dramına kayıtsız kalıyor. Sınır kapılarında, derme çatma mülteci barınaklarında, denizlerde yaşanan insanlık dışı manzaraları, eminim sizler de bizim gibi yüzünüz kızararak, esefle izliyorsunuz. İnsan Hakları Beyannamesi’ni kaleme alanlar, bugün en temel insanlık sınavından kalmış durumdalar. Dün Srebrenitsa’da bu imtihanı verememişlerdi, bugün de Suriye’de, Libya’da, Yemen’de veremiyorlar. 1994’te Ruanda’da 800 bin insan katledilirken kılını kıpırdatmayanlar, şimdi de benzer bir kayıtsızlığın içindeler. Afrika, Asya, Ortadoğu i için demokrasi ve özgürlük karnesi hazırlayanlar, kendi karnelerindeki kırıkları hiç gündeme getirmiyorlar.
Terör örgütlerinin, eli kanlı katillerin hak ve hukuklarını savundukları kadar, bunların elinde can veren masumların haklarını savunmadılar, savunmuyorlar. Terör örgütüne başkentini açmanın, teröristlere çadır kurdurmanın özgürlükle ne ilgisi var? Eli kanlı caniler, ne zamandan beri siyasi sığınmacı oldu? DEAŞ’ın eylemlerine verdiğiniz tepkiyi, niçin PKK, DHKP-C ve YPG’nin saldırıları karşısında esirgiyorsunuz? Madem siyasi idamlara karşısınız; neden birkaç gün önce şehit edilen Motiur Rahman Nizami’nin idamına sessiz kaldınız? Avrupa’dan bir ses çıktı mı? Bunun adı çifte standart değil midir? Biz, bunları söylediğimizde, tutarsızlıklarını yüzlerine vurduğumuzda da beyefendiler rahatsız oluyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör oluyor. Motiur Rahman’ı idam edenler diktatör olmuyor. Ona seyirci kalanlar olmuyor.

PARALEL MESAJI: RABBİM VURDU ZATEN
Burada bir konuya sizlerin dikkatini çekmekte fayda görüyorum. Unutmayın; yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın olandır. Suret-i Hak’tan görünenler, fark edilmesi en zor olanlardır. Maalesef biz bu konuda son dönemde çok büyük sıkıntılar yaşadık, halen de yaşıyoruz. Ülkemizde 40 yıl boyunca devlet içinde gizli bir şekilde örgütlenen, hizmet, eğitim, yardım diyerek insanımızı kandıran bir yapı, en büyük zararı gençlerimize verdi. Uzun dönem ülkemizin başarılı çocukları paralel ihanet çetesi tarafından kandırıldı, kullanıldı. Bu ülkenin evlatları, iyi niyetlerinin kurbanı oldu. 2.5 yıldır bu örgütle yoğun bir mücadele içindeyiz. Bir taraftan örgütün devlet yapımızda ve milletimizin gönlünde açtığı yaraları sarmaya çalışıyoruz; diğer taraftan da dünyanın her yerinde bu çetenin kirli yüzünü deşifre ediyoruz. Sizlerden, ellerine geçen her fırsatı ülkemizi karalamak için kullanan bu şer şebekesine asla prim vermemenizi bekliyorum. (Sloganlar üzerine) Sevgili gençler Rabbim vurdu zaten. Bu yapının tezviratlarına karşı hakkı ve hakikati anlatacak olan sizlersiniz.

BAKMADAN GEÇME!