Danıştay’ın aldığı bu kararlarda daha önceki dönemlerde yapılan “kadrolaşmanın” etkili olduğunu ima eden Erdoğan, “Bakanlıklarımız atama yapacak eleman alacak, Ama diyorlar ki ‘sen alamazsın’. Kim alacak? Diyorlar ki değişti. Nasıl değişti? Hemen bir karar çıkıyor Danıştay’dan diyorlar ki, ‘siz bu atamayı yapamazsınız’. Yani sizin orada bir güç olmanız, yürütme olmanızın önemi yok. Nereden kaynaklanıyor bu? İşte o kadrolaşmadan” dedi.
Başbakan Erdoğan, İstanbul teşkilatında partililerle bayramlaştı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, 2006 yılının sonu, 2007 yılının da ilk günlerine rastlayan Kurban Bayramı’nın, Orta Doğu’da, Irak’ta, Saddam’ın kararının verilip infaz edildiği bir gün olduğuna işaret etti. Bunun yanında yine Irak’ta her gün 50-60 Müslüman’ın ölümünün devam ettiği günler yaşandığını dile getiren Erdoğan, “Bayram olması oradaki ölümleri maalesef durdurmuyor, yine aynı şekilde devam ediyor” dedi. Bu gelişmelerin yanında, Türkiye’de esen barış, sevgi, kardeşlik rüzgarları olduğunu, bunun yanında ekonomik alanda olumlu gelişmelerin de devam ettiğini anlatan Erdoğan, “Tabii, buna gölge düşürme gayretleri yok mu? Var. Ama biz yolumuza emin adımlarla, kararlılıkla devam ediyoruz, devam edeceğiz. Temennimiz 2007 yılı insanımızın yaşam standartlarının daha iyi noktaya geldiği bir yıl olsun, insanımızın özgüveninin arttığı bir yıl olsun. Türkiye 21. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran bir ülke olacak. Şu an yakaladığımız ivme ve 2012 için koyduğumuz hedef kesinlikle herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak kadar bizde özgüven tesis etmiş bir hedeftir” diye konuştu.
PİSLİK PİSLİKLE TEMİZLENMEZBaşbakan Erdoğan, 2007’nin bir
seçim yılı olduğuna işaret ederken, “Bu yıla girerken, seçim yılında, yeni projelerimizi açıkladığımızda, inanıyorum ki belli çevreler rahatsız olurken AKP iktidarını güvenini yenilemeye hazırlanan milletimiz de bizlerle beraber bu yolculukta kararlılıkla devam edecektir” dedi. Burada parti teşkilatına büyük görev düştüğünü anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yolda bize adap dışı sözler söylenebilir, ama biz adabımızdan bir şey kaybetmeden çalışmaya, anlatmaya devam edeceğiz. Pislik pislikle temizlenmez. Bu bakımdan bu hassasiyetimizi koruyacağız. Sabırlı olcağız. Sabır en önemli zenginliğimiz. Daha çok anlatmamız, daha çok evlere ulaşmamız lazım. Yola çıktığımızda bir çok değerler vardı, şimdi nerede? Bunları söylüyorsunuz dilin kemiği yok mu her türlü konuşuluyor, bunları görmezden gelenler olabiliyor. Biz yola çıktığımızda milli gelir 2 bin 500 dolarmış, bu dönemin sonunda biz 5 bin dolara çıkaracağız dediğimiz zaman, şimdi diyorlar ki ‘bu rakamlara inanmak mümkün değil’. Faiz şuydu şu oldu, enflasyon şuydu şu oldu diyoruz. İnanmıyor, ‘sizden önceki iktidarın başlattığı politikalardı’ diyor. Bu kendiliğinden olacak olsaydı bizim gelmemize ne gerek vardı, zaten kendiliğinden gelirdi. Bunlar kendi varlıklarını da inkar ediyorlar. Neden? Sizin iktidarınız döneminde 3.5 yıl orada kaldınız madem her şey yolundaydı niye erken seçime gittiniz? Tutuştunuz, sıkıştınız erken seçime gitmek zorundaydınız ve onun için de erken seçime gittiniz. Bunun içinde o dönemde MHP’si, DSP’si, ANAVATAN’ı hepsi bunun içindeydi, hep beraberlerdi. Bu işi götüremediler. Onun için bırakıp kaçtılar, terk ettiler, mecalleri yoktu, projeleri yoktu.”
Sözkonusu muhalefet partilerinin dışında, öbür tarafta bu ülkenin yıllanmışı durumunda olan bir CHP olduğunu, tarihi 10 yılları aşmış CHP’ye sorduğun zaman, hemen “cumhuriyeti biz kurduk” dediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sevsinler seni. Nasıl kuruyorsun cumhuriyeti? Sen cumhuriyeti nasıl kurarsın? Cumhuriyet bir kişinin, bir kurumun malı değil ki. Cumhuriyet, cumhurun, halkın kurumsallaşmasıdır. Senin değil. Onun için kendine mal etme. Öyle olsa bunun patent hakkı senin elinde olurdu kimse de alamazdı. Ama bak ne oldu? Bu ülkede tek partili dönemi koyun bir kenara. Bunun dışında CHP’nin hiç tek başına iktidarını gördünüz mü? Niye? Çünkü millet inanmıyor, güvenmiyor. Millet bunlara tek başına iktidar vermez, vermeyecektir. Bunlar, akşam yattıklarında farklı, sabah kalktıklarında farklı konuşurlar. Onun için güven vermezler.
KADROLAŞMANIN EN KAŞARLISINI CHP YAPTIBu milletin değerleriyle oynadılar, hala oynamaya devam ediyorlar. Onun için millet onlara güvenmez. Milletin kutsallarıyla oynadılar. Millet bunlarla güvenmez. Onlar sadece bu ülkede kendilerine göre, hani bizi kadrolaşma diye suçluyorlar ya, bu ülkede eğer bir kadrolaşma varsa, olmuşsa bilesiniz ki bunun en kaşarlısını CHP yapmıştır. Tarih boyunca bu böyledir. Onlar yapmıştır bunu. Bu konuda da çok acımasızdırlar. Düşünebiliyor musunuz, şu anda bizim iktidarımızda 10 yıllardır atama hangi anlayışla hangi kurallara göre yapılıyorsa bizim de şu an bakanlıklarımız atama yapacak eleman alacak o yöntemle yapılıyor. Ama diyorlar ki ‘sen alamazsın’. Kim alacak? Diyorlar ki değişti. Nasıl değişti? Hemen bir karar çıkıyor Danıştay’dan diyorlar ki, ‘siz bu atamayı yapamazsınız’. Yani sizin orada bir güç olmanız, yürütme olmanızın önemi yok. Nereden kaynaklanıyor bu? İşte o kadrolaşmadan.
Kadrolaşma, kadrolaşma diyorlar, insaf edin bu ülkede 15-20 yıldır görev yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını bir göreve atıyoruz, bundan rahatsız oluyorlar. Bu zaten bu devletin memuru. Biz bunları bu ülkenin dışından getirmiyoruz, bu ülkenin evlatları. Bir genel müdür atayacaksınız, evine birisi gidiyor. Düşünebiliyor musunuz, onun kapıcısına soruyor. Bunun eşi nasıl giyinir, kimlerle görüşürler, kimler gelir gider bu eve bunlar soruluyor. Allah aşkına böyle bir devlet yönetimi, böyle bir devlet yönetimi anlayışı olur mu? Eğer şu anda 59. cumhuriyet hükümeti olarak bizler bu ülkede devlet yönetiminin hakkını veriyorsak benim sevgili milletim bize yola devam der, bunun önüne kimse geçemez. Ancak başarılı değilsek o zaman da benim sevgili milletim der ki kusura bakmayın siz başarılı olamadınız, sizi alıkoyuyoruz. Biz de buna saygı duyarız. Biz başkalarının da bu milletin iradesini saygı duymasını istiyoruz.”
CHP’Yİ DE İSPATA ÇAĞIRACAĞIMErdoğan, bütün parametrelerin ortada olduğunu belirtirken, “Bu kadar olumlu bir gidiş varken, bunu saptırmanın ne anlamı var?” diye sordu. Bütçe müzakerelerinde söylenenleri, konuşulanları herkesin dinlediğini, muhalefetin nasıl hedef saptırdığını herkesin gördüğünü savunurken, bütçe müzakerelerinde CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen ile tartışmasını anımsattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asıl üzen beni ne biliyor musunuz? İspata davet ediyorum, edeceğim. Şu an bir İstanbullu olarak, burada doğmuş büyümüş biri olarak, bu şehirde belediye başkanlığı yapmış birisi olarak, şu yalan ifadelere tahammül etmek mümkün değil. ‘Istranca dağlarındaki barajı ben yaptım’ diyor adam. Bütün vesikalarıyla her şey ortada. Bunların protokollerini kim imzaladı, temellerini kim attı, açılışlarını kim yaptı, hepsi ortada. Ben burada CHP’yi de bizimle beraber ispata çağıracağım, ispata. Milletimin huzuruna da böyle gideceğim. Artık orada işin sonuna geldiğimiz için cevap hakkını kullanamadım. Ben bunları anlatınca ‘belediyeleri bırak’ dediler. İstanbulsuz, Ankarasız Türkiye olur mu? Belediye başkanımız, İSKİ genel müdürümüz burada, hepsinin vesikalarını çıkaracağız. Bakalım CHP o zaman ne yapacak? Çünkü bunlar bizim için çok önemli veriler, bunlar burada neyse devlette de odur, tarih boyunca böyle olmuştur. Metroyu konuşuyor. Tamam metroya başladınız, 1994’te iktidara geldiğimde metro inşaatı durmuştu. Duruş nedeni firmalara ödeme yapmıyordu sayın Sözen. Bunların hepsini delilleriyle ortaya çıkartıp, halkımıza anlatacağız. Milletimiz de bilmeli, kimler aldatıyor, kimler aldatmıyor. Kim dürüst, kim değil.”
Başbakan Erdoğan, partililere “Durmak yok, rehavet yok. Çok çalışacağız. Biz kapı kapı dolaşırsak, biz ulaşılmayan nokta bırakmazsak. O zaman halkımız bizi dinlediği zaman doğruyu görecektir” çağrısını yinelerken, yazılı ve görsel medyanın bir çok şeyi nasıl saptırdığının herkes tarafından görüldüğünü söyledi. Türkiye’nin AB ve Irak sürecine özel bir önem vermesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Irak sürecine çok daha farklı yaklaşmamız, önem vermemiz gerekiyor. Belki de Irak süreci bizim için AB sürecinin önüne geçecek” dedi. Erdoğan, Kıbrıs’ta atılan adımların ve Kıbrıs konusunda yapılan provokatif hareketlerin ortada olduğunu dile getirirken, “Kimse, KKTC ile alakalı olarak, Kıbrıslı Türk’ün haklarından bir gram alamaz. Oradaki hakkımız üzerinde kimse bir operasyona gidemez. Oradaki hakkımızın, haklılığımızın gereğini çok iyi biliyoruz” dedi.
ŞEHİTLER ÜZERİNDE OY TAHVİLİNE MÜRACAAT ETMEYİZKonuşması sırasında bir partilinin “şehitler ölmez vatan bölünmez” diye slogan atması üzerine Başbakan Erdoğan, “Bak bir arkadaşım ne diyor. Bu oyunlara asla gelmeyiniz. Şehitlerimiz üzerinden oy toplamaya çalışanlar var. Biz şehitlerimizin o mübarek vücutları üzerinden oy tahviline müracaat eden bir parti değiliz. Onlar ulaşması gereken kata ulaşmışlardır. Biz onların istismarını yapmayız. Yıllarca istismarını yapanları da çok iyi biliriz. Şehitliğin ne anlama geldiğini onlardan çok ama çok daha iyi biliriz” diye konuştu.