Güncelleme Tarihi:
BİR GÖZ GİDİYOR 13 YIL CEZA...
(Berfin Özek olayı) Bir namussuz, alçak, meşru olmayan yaşamla maalesef bir kıza, onunla beraber yaşıyor neyse; ona asit veya kezzap atıyor. Bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza, 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; kanunun en yüksek oranı bu. Bizim getirdiğimizi söylüyorlar. Ben de diyorum ki; arkadaşlar siz niye kanun diyerek bize cevap yolunu buluyorsunuz. Kanundan bahsetmiyorum, ben haktan hukuktan, adaletten bahsediyorum.
Siz burada hakkı, hukuku, adaleti arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa, orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa hak olur mu adalet olur mu ona bakacaksın? Yargı dünyasına da sesleniyorum. Kanun sayfaları arasındaki maddelere değil, vicdanınızın sesine lütfen kulak verin. Adaletin tecellisini hakta, hukukta arayın. Benim yolum kanun yolu değil hukuk yoludur. Hukuk eşittir kanun değildir. İyi anlamamız lazım.
KADINI KORUMAK DEĞİL AİLEYİ DAĞITMAK
Özellikle ülkemizde kadına şiddet olgusunu bahane ederek aile kurumuna saldıran bir zihniyet peydah oldu. Vicdan yok, acıma hissi yok. Mücadelemizi gerek İçişleri, gerek yargı vermeye devam edecek. Bu zihniyetin amacı kadını korumak değil aileyi dağıtmaktır. Toplumun önüne hakikat ile ilgisi olmayan dehşet tablosu koyuyorlar. Türkiye’deki kadın cinayeti vakaları Avrupa’nın yarısı, dünyanın 3’te 1’i kadar. Ülkenin her köşesinde kadınların katledildiği bir yer gibi gösterme çabalarına rastlıyoruz. Bu tür gayretler asla iyi niyetli değildir. Kadına fiziken ve ruhen şiddet uygulayanın, hayatına kast edenin karşısına ilk önce biz çıkarız biz. Anne, kız evlat olan, insanın yarısı olan kadına yönelik şiddete eyvallah etmedik, etmeyiz. İnsani duyarlıkların istismarı ile aile kurumunun içinin boşaltılmasına ve çökertilmesine de asla izin vermeyeceğiz.”
EVLİLİK YAŞI YÜKSELİYOR
Aile kurumu milli varlığımızın belkemiğidir. Aksi takdirde tıpkı omurgası çökmüş bedenin felç olması gibi aile kurumu dağılmış toplumun yerle yeksan olması kaçınılmazdır. Bugün batı toplumlarını bekleyen en büyük tehdit budur, batı çöküyor.
Yıllarca maalesef doğum noktasında kısırlaştırma politikası güttüler. Niye; Türkiye’nin nüfusu azalsın diye. Birçok batı toplumu bir süre sonra yeryüzünden silinme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Türkiye de henüz bu derecede değilse bile aynı tehditle yüzleşmeye başlamıştır. Bakın gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyor, kızlarımız da erkeklerimiz de. Çoğu 30’u aşkın evleniyor veya çoğu evde kalıyor. Böyle bir şey olur mu ya?
DEVLET BABADAN BAHSEDİYOR MUYUZ
Devlet babadan bahsediyor muyuz? Devletin başında da Erdoğan var. Tavsiye ediyorum. Hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığı ile meşrulaştırılmaya daha da vahimi özendirilmeye çalışılıyor. Aman bunlara dikkat edin.”