Güncelleme Tarihi:
AKP'nin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, CHP'nin, cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrasındaki tavrını eleştirdi. “Nereden nereye geldiğimizi, bu millet çok iyi biliyor” diyen Erdoğan, TBMM'nin her oturumunun kilitlendiği günler yaşandığını kaydetti.
Erdoğan, “Düşünebiliyor musunuz, bir kanun görüşüyorsunuz. Sadece bir maddeye 1600 önerge veriliyor. Kim? CHP. Niçin? Kilitlemek için... Böyle bir mantık, anlayış olur mu? Nedir bu? 'Cumhurbaşkanı, 40 yaşını dolduranlardan olmalı, Cumhurbaşkanı, afedersiniz 90 yaşını dolduranlardan olmalı' Böyle komik şeyler olabilir mi” diye sordu.
Bunu CHP'nin yaptığını, ancak milletin bundan haberi olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte bunları millete siz duyuracaksınız. CHP'nin komisyonlarda olan yüzünü siz anlatacaksınız. Bunların bu parlamentoda ne yaptıklarını siz anlatacaksınız.
Millet, vekillerini Parlamentoya çalışmaya gönderiyor. Bu Parlamento çalışırken, 'Git de dışarıda nöbet tut' diye değil... Parlamentoda çalışmaya... Nöbeti de niçin tutuyorlar biliyor musunuz; olur ki milletin kendisine verdiği vekaleti, o iradeyi kullanmak için kapıdan içeriye girenler olur diye, çok güvendiklerini kapıya koyuyorlar, 'Sakın ha, içeriye herhangi bir CHP'li milletvekili girmesin!' Bunları ben milletime anlatıyorum. Bu, milletin vekaletinin aslında mahkum edilmesidir, ona zincir vurulmasıdır. Çünkü bir milletvekili kalkıp da rahatlıkla içeri giremiyor. Ellerinden o iradeyi, kullanacağı oyunu, adeta burada baskı uygulamak suretiyle kullandırtmıyorlar.”
“KARDEŞİM BURAYA NİYE GELDİNİZ?”
Başbakan Erdoğan, 4.5 yıldır her alanda ülkeye hizmet ettiklerini, büyük gayret ve şevkle çalıştıklarını ifade ederek, yasaları, bir çok tıkanıklığın önünü açmak için çıkardıklarını vurguladı.
Bunun, Parlamentonun görevi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Siz bu görevi yapmazsanız, kardeşim buraya niye geldiniz? Hepsinin tabii ki fotoğraf kareleri var. Muhalefetin tamamının, koltukları nasıl boş bıraktığının kareleri var. Bunları millete anlatacağız. Gelirsin, orada konuşursun, muhalefet şerhini koyarsın, her şeyi yaparsın” dedi.
Türkiye'nin 4.5 yılda gelişme, kalkınma ve geleceğini kazanma yolunda çok önemli mesafeleri buna rağmen aldığını belirten Erdoğan, bu engellemelere rağmen kazandığını söyledi. “Hamt olsun. Demek ki bu engellemeler olmasaydı, bizim şu anda nerede olduğumuzu, olacağımızı tasavvur edin. Böyle açık konuşuyorum. Daha ileride çok şeyler konuşacağım” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, önemli bir sürecin başında olduklarını ifade ederek, “bundan tam 5 yıl önce bugünlerde Türkiye, büyük bir girdabın içindeydi. Türkiye'nin en sıkışık, en dar zamanlarında 'her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı var' diye yola çıktık ve Türkiye'ye başarılarla dolu tam 4.5 yıl kazandırdık” diye konuştu.
Yüzlerinin ve alınlarının ak olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Şimdi yeniden milletimize gidiyoruz. Milletimizin vicdanına, aklına, iradesine gidiyoruz. Türkiye'nin çağdaş medeniyet hedeflerinden bir tek geri adım atmadan, Cumhuriyetimizin, milletimizin, devletimizin, gücüne güç katarak yolumuza devam ediyoruz. En doğru karar verici olan aziz milletimize gidiyoruz.
Yolun başında milletin emanetine bağlı kalarak, bu yolda emin adımlarla ilerleyeceğimizi, milletimizin iradesinden bir an olsun sapmayacağımızı söylemiştik. Sözlerimizin ardında durduğumuzun şahidi, 70 milyonu aşkın vatandaşımızdır. Vaatlerimizin ardında durduğumuzun şahidi, 81 vilayetimizdeki ekonomik canlanmadır, kalkınmadır. Şahidimiz, yükselen adalettir, derinleşen kardeşliktir, bütün dünyada yükselen itibarımızdır, onurumuzdur. Ne mutlu bize ki bu itibarla, özgüvenle, sadakatle milletimize gidiyoruz.
Biliyoruz ki 22 Temmuzda Türkiye gücüne güç katacaktır. Biliyoruz ki 3 Kasımdan bugüne büyüyen, gelişen bir Türkiye, 22 Temmuzda çok daha yüksek basamaklara çıkacaktır.”
DEMOKRASİ
Son bir kaç ay içinde yaşananlarla AK Parti'nin, Türkiye'nin değişimi, kalkınması için özellikle de Türk siyaseti ve demokrasisi için ne kadar önemli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını kaydeden Erdoğan, “Olup biten her şeyi milletimiz, ayan beyan gördü. Canlı yayınlarda izledik, kimin demokrasiyi içine sindirdiği, kimlerin halka güvenmediği açık, seçik ortaya çıktı” dedi.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ SÜRECİ
Erdoğan, başta CHP olmak üzere, AKP dışındaki siyasi partilerin milletin geleceği ve ülkenin prestiji açısından büyük öneme sahip olan cumhurbaşkanı seçim sürecinde iyi demokrasi sınavı veremediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazıları küçük hesaplar peşinde koştu. Bu ülkenin son 3 cumhurbaşkanı nasıl seçildi, bundan önceki cumhurbaşkanları nasıl seçildi, hepsi ortadayken, yasaları zorlayarak, bunların neticesinde bir tabloyu yakaladıklarını ve bununla beraber bu işi başardıklarını konuşmayı başladılar.
Öyleyse kalan neydi? Millete gitmekti... 'Haydi millete' dediğimiz zaman, bu defa her zaman olduğu gibi, milleten kaçmaya başladılar. Dün ne söyledilerse, ertesi gün değil, 2 saat sonra tam aksini söylediler. Hepimizin varlık zemini olan demokrasiyi el üstünde tutma konusunda gereken hassasiyeti gösteremediler.
“BÜTÜN AĞIRLIĞINI TAŞIMAK ONURDUR”
Biz, AKP olarak, milli iradenin hakimiyeti için, demokrasinin kök salması için, tek başımıza da kalsak mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Türk milletinin demokratik kazanımlarını korumak ve geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu arada çok açık söylüyorum; altını çiziyorum, duyanlar duymayanlara, görenler görmeyenlere bunu muhakkak ulaştırsın diyorum. Ne kadar ağır olursa olsun, demokrasinin bütün yükünü, bütün ağırlığını taşımak, bizim için onurdur.”
Türk siyasetinin 60 yıllık aktörlerinin demokratik olgunluktan ne kadar uzak olduklarını, milleten ne kadar çekindiklerini milleten gizleme gereğini bile duymadıklarını öne süren Erdoğan, “inanıyorum ki onların siyaset sahnesinde sergiledikleri hüzün verici bu tablo, milletimizin yüreğinde ayniyle yankısı bulmuştur” diye konuştu. Bunların halktan hak ettikleri cevabı alacaklarının şimdiden aşikar olduğunu savunan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Milli iradeyi bir yük, milletin tercihlerini bir tehlike, halkoyunu bir sıkıntı olarak görenler, milletimizin sandıkta vereceği cevabı görecek, milli iradenin ne demek olduğunu seçimlerde anlayacaktır.
Fakat bunlar öyle bir bakışın içindedirler ki demokrasiye bile kendilerine göre, evrensel tanımın dışında tanım getirmeye de cüret edebilirler. Yani otoriter, totaliter mantıkla da demokrasiyi tanımlayabilirler. Bunların anlayışında bu da var. Bunları biliyoruz, görüyoruz.
İşte cumhurbaşkanı seçimi sürecinde Meclis çatısı altında sergilenen tutum, aslında AKP grubuna değil, milli iradeye yöneliktir. Hazımsızlıktır. Milletin temsilcilerine yönelik bir tahammülsüzlüktür. Cumhurbaşkanının Mecliste seçilmesini bloke edenler, 'halk seçsin' dediğimizde, gerçek düşünlerini ortaya koymuşlar, 'millet seçerse rejim tehlikeye girer' demişlerdir. Bu alışkanlık, bugün başlamadı. Bu alışkanlığın geçmişi var.”
VALİ İL BAŞKANLARI
CHP'nin bu zihniyetinin, il başkanlarını vali yapacak kadar “demokrat” olduğunu savunan Erdoğan, “hem il başkanı olacaksın, aynı zamanda da valilik yapacaksın. Soruyorum sizlere? Haşa, böyle bir şey bizim aklımızın ucundan, kenarından geçmez de AKP böyle bir delalete düşse, böyle bir yanlış yapsa, acaba CHP zihniyeti ne yapar? Önce bu günahlarından temizlenmeli bunlar. İl başkanı aynı zamanda gidiyor valilik yapıyor. İşte Türkiye, bunlardan arına arına bugünlere geldi” şeklinde konuştu. Erdoğan şöyle devam etti:
“Bunlar şimdi şu parlamentonun içinde seçime tahammül edemiyor. 'Hadi millete gidelim', ona da tahammül edemiyor. Ne istiyorsunuz arkadaş, ne istiyorsun? yan yana koyuyoruz olmuyor, alt alta koyuyoruz, olmuyor. Ne istiyorsunuz yahu? Şunu söyleyin: Bana göre, bunlar demokrasiyi hazmedebilmiş değiller. Ve şu anda bunlar, demokrasiyi hazmedememenin maalesef, istikametini bu noktada belirleyememenin şaşkınlığı içindeler.
Çok açık anlaşılmaktadır ki asıl tahammül edilemeyen milli iradedir, milletin söz sahibi olmasıdır. Çok partili hayata geçildiğinde o zaman 'yeter söz milletindir' diyenler, bu ülkede gümbür gümbür iktidara gelmişti Menderes ile birlikte. Şimdi biz 3 Kasımda ne dedik hatırlayın. Önce 'yeter söz milletindir' süreci başlamıştı, şimdi 'yeter karar milletindir' dedik ve yola böyle devam ettik. Şimdi bunu söylüyoruz; yeter, karar milletindir... Millete gideceğiz. Cumhurbaşkanlığında da genel milletvekilliği seçimlerinde de...”
AKP Genel Bakanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ı eleştirirken, “Konuşmalarına bir bakın...Umut mu dağıtılıyor, korku mu pompalanıyor? Birlik ve beraberlik mesajı mı veriyor, kamplaşma ve çatışma mesajı mı veriyor?” dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, hem Cumhurbaşkanı seçimi için hem de genel seçim için millete gideceklerini belirtti. Erdoğan, “Soruyorum sizlere; milleten korkan, milletin iradesini küçümseyen, milleti tehdit unsuru olarak gören bir anlayış Allah aşkına demokrat, cumhuriyetçi, çağdaş olabilir mi? Bunlar sadece halkın duygu ve düşünce dünyasıyla kavgalı değiller, evrensel değerlerle, demokratik hak ve özgürlüklerle, çağdaş değerlerler de kavgalıdır. Bu yüzden bunların dünyada eşi benzeri yoktur. Bunların düşünce tarzını, tahammülsüzlüğünü, dayatmacı yaklaşımlarını çağdaş dünya çoktan geride bıraktı. Bu miadı geçmiş anlayışlar çoktan iflas etti” diye konuştu.
Milletvekilleri olarak süreç boyunca ısrarla sürdürülen bu ölçüsüz tutumu kabul etmelerinin mümkün olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Kim ne derse desin, demokratik özürlerini kim bu ülkeye siyaset olarak dayatmaya kalkarsa kalksın, süreç boyunca hamdolsun AK Parti, Türk siyasetinin yüz akı olmaya devam etmiştir ve yüzakı olmaya, kalmaya, demokrasiye, TBMM'nin onuruna, siyasetin vakarına yakışır tutumu takınmaya devam edecektir. Çünkü bizim siyasetteki varlık sebebimiz, bu ülkede yaşayan 70 milyon insanın umutlarını canlı tutmak, gelecek rüyalarını gerçeğe dönüştürmektir. Bizim insanlarımızı günışığında bile kabuslar görmeye mahkum etmek isteyenlerle bir işimiz olmaz. Böylelerine asla prim vermeyin. Türkiye'nin gündemini, geleceğimizin rotasını bu düşük seviyeli, iftiracı zihniyetlere bırakacak, demokrasiye arkamıza dönecek de değiliz. Bizim bu milletin aydınlık hayalleriyle birebir örtüşen bir yolumuz var. Biz o millet yolunun yolcusu olmaya, o yolun dışına çıkmamaya kararlıyız. Biz böyle bir partiyiz. Demokratik hiçbir ülkede rastlanmayacak siyaset ayıplarına gönüllü imza atanlardan, bu ülkenin insanlarını utandıran eski usul felaket tellallarından da olmayacağız.”
BAYKAL'A ELEŞTİRİ
CHP'nin tutumunu eleştiren Erdoğan, “CHP liderinin konuşmalarına bir bakın Allah aşkına...Umut mu dağıtılıyor, korku mu pompalanıyor? Birlik ve beraberlik mesajı mı veriyor, kamplaşma ve çatışma mesajı mı veriyor?” diye sordu.
Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'ın Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun ardından, “Bizim istediğimiz doğrultuda bir karar çıkmazsa bu ülkede çatışma çıkar” dediğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Anayasa bütün kurallarıyla, her şeyiyle ayakta, ama bakıyorsunuz ortadan böyle bir yaklaşım tarzı sergiliyor. Konuşması, tehdit, tehlike, kriz, çatışma kelimelerinden oluşan bir siyasi lider, çağdaş ve aydınlık bir Türkiye mesajı nasıl verebilir, soruyorum size? Kriz tellallığı yapan bir siyasi lider, güven ve istikrar vurgusu nasıl yapabilir? Bunların siyaset literatüründe çatışmadan, kutuplaşmadan, kavga ve gürültüden başka kelime yok. Bunlar siyasi hayatlarını felaket tellallığı yaparak götürmüşler. Ezberlerini bozamazlar, yeniliklere açık olamazlar, 'Türkiye'nin gelişimine nasıl bir katkı yaparız' diye düşünemezler. İnanın bugüne kadar bize bir proje teklifleri dahi olmamıştır. Dağarcıklarında da böyle bir şey yok zaten. Biz bu milletin ortaya koyduğu iradeye karşı entrikalar çevirmeye, ülkeyi bunalıma sürüklemeye çalışanlara ayak uydurmayacağız. Bizim milletimize sevdamız var, ülkemize sevdamız var, aşkımız var. Onun için Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği o muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak için gece gündüz çalışmaya, şu an bulunduğumuz yerden devam edeceğiz. Bu yola tevessül edenlere de vakarla temsil ettiğimiz milletimizin iradesini asla teslim etmeyeceğiz. Biz, milletimize verdiğimiz sözün gereğini yerine getirecek bütün gücümüzle, enerjimizle ve sevdamızla Türkiye'nin aydınlık geleceğinin inşa etmek için mücadele edeceğiz.”
“STATÜKODAN NEMALANMAK İSTEYENLER...”
Ülkede hala demokratik ayıplardan, statükodan, ataletten sebeplenmek ve nemalanmak isteyenlerin olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, kendilerinin milletle aynı kulvarda beraber yürüdüklerini ve yürümeye devam edeceklerini söyledi.
Siyasetteki ortakları ve yol arkadaşlarının bir bütün olarak millet olduğunu belirten Erdoğan, “Biz başkaları gibi değiliz. Milli iradeyi hiçbir şart altında tartışmaya açmayız, üstüne gölge düşürmeyiz, bu milletin sesine hissiyatına asla ve kata sağır kalmayız, yabancılaşmayız” dedi.
Halkla kavga ederek siyaset olmayacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Demokrasiyle kavga ederek siyaset hiç olmaz. Millet iradesini gölgeleyerek, kapkacçı taklitlerle siyaset olmaz, olamaz. Türkiye artık bunu hak etmiyor. Refaha, adalete, kalkınmaya, üretime, ticarete kilitlenen Türkiye'de demokrasinin çıtası, onların erişemeyeceği kadar yükselmiştir. Siyaset ve demokrasiye kalbinde hak ettiği değeri veren, liyakatçi, dirayetli, sözünün eri, milletinin verdiği söylediği sözü asla tartışmayacak, millet iradesinin ortaya koyduğu aritmetiği asla hafife almayacak kadrolar olmalı. Önce dik durmalıyız. Milletin büyük teveccühle üstümüze giydirdiği o yüce temsil kıyafetini hakkıyla taşımamız gerekir.”
“BU CÜMLEYİ İYİ ANLAYIN”
TBMM'nin sadece millet iradesinin sembolü değil, aynı zamanda milletin binlerce şehit vererek kazandığı istiklal mücadelesinin de emaneti olduğuna işaret eden Erdoğan, milletvekillerinden, Meclisin duvarlarında yazan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesini iyi okuyup, anlamalarını ve içlerine sindirmelerini istedi. “Bu kelimeler, bu milletin can pahasına elde ettiği istiklalinin ne anlama geldiğini ifade ediyor. Bu cümleyi iyi anlayın” diyen Erdoğan, bu cümlenin, TBMM'nin de aynı zamanda ruhunu temsil ettiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, “Hiç kimse ama hiç kimse, milletin hakimiyetine karşı, milletin egemenlik haklarına karşı kayıt ve şart ileri süremez. Milletin verdiği oyu hafife alamaz. Millet iradesini asla tartışmaya açamaz. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bu milleti parçalara, sınıflara, kamplara, kategorilere ayırmaya kimsenin gücü yetmez. Kimsenin bunu yapmaya hakkı da yoktur. Farklılıklarımız olabilir, bunlar bizim zenginliğimizdir. Ama kamplaşma asla....Milletimizin her ferdi, her cüzü aynı değerdedir, aynı haklara sahiptir. Egemenliğin de Cumhuriyetin de demokrasinin de öz be öz sahibidir” diye konuştu.
TBMM'nin nasıl teşekkül ettiğinin belli olduğuna işaret eden Erdoğan, iktidarın da muhalefetin de bugün bulundukları temsil makamına milletin oylarıyla geldiğini anımsattı.
Başbakan Erdoğan, “Kimse TBMM'nin saygınlığına gölge düşüremez. Burada orta oyunu oynayamazsınız. Buna izin vermeyiz, buna hakkınız yok” dedi.
Karşılaştıkları engellemeleri seçim meydanlarında anlatacaklarını ifade eden Erdoğan, “Bunların haritası elimizde. 'Ne, nasıl engellenmeseydi, şu anda ne olacaktı...' Zira bu ülkede öyle şeyler yaşandı ki maalesef engellemeler olmasaydı, milletin kasasına o para girmiş olsaydı, şu anda ödediğimiz, belki de o faizlerin birçoğunu ödememiş olacaktık” dedi.
“İNŞALLAH, HAK YERİNİ BULACAKTIR”
Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, açtığı bir ihaleyle, kendisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde 60 milyon dolar olan araziyi 800 milyon dolara sattığını ifade ederek, “Neymiş, bir Körfez ülkesinin şirketi almış...” diye konuştu. Bazı sivil toplum örgütlerinin hemen bunu durdurmak için çabaladıklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu ülkeye yazık. Bu ülkeye giren küresel sermayenin önünü kesmek, inanın bu ülkenin geleceğini karartmaktır. Yazık. Bu küresel sermayenin bu şekilde Türkiye'ye girmesiyle birlikte, Türkiye'nin dünyayla bütünleşmesi, çok daha farklı bir konuma geldi. Burada hem 5 milyar dolarlık bir yatırım yapılacak hem de binlerce insanım iş, ekmek, aş bulacak. Soruyorum Allah aşkına: Bu, bu ülkeye sevda, vatanseverlik, milliyetperverlik değil mi?
Tamamen entrika. Ama inşallah, hak yerini bulacaktır.”
“TEK BİR DİŞE DOKUNUR YORUMLARINI DUYDUNUZ MU?”
Başbakan Erdoğan, eğitimde, sağlıkta bir çok sorunu çözüme kavuşturduklarını söyledi.
“Bugün mangalda kül bırakmayanların, 4.5 yıldır kendilerinin konuşmalarına ve Türkiye'nin eğitimine ilişkin tek bir dişe dokunur yorumlarını, sözlerini görmediklerini, duymadıklarını ifade eden Erdoğan, “Enflasyona, büyümeye, faizlere, yoksulluğa, işsizliğe ilişkin tek bir önerilerine şahit oldunuz mu Allah aşkına?” diye sordu.
“YATIRIM, SOSYAL POLİTİKALARINIZ NEDİR? ANLATIN”
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ülkeyi saran bu değişim rüzgarından hiç mi etkilenmediler, hiç mi katkı sağlamak istemediler? Bu ülkenin kazanımları için hiçbir şey söylemediler. Bazıları, kendilerini sosyal demokrat olarak tanımlıyorlar, değil mi? Peki bu sosyal demokratların, çalışma hayatına, çalışanlara, sosyal yardımlara, hizmetlere, politikalara ilişkin tek bir önerilerini duydunuz mu? Yok.
(Enflasyonu niçin tek haneye düşürdün mü, hastaneleri niye tek çatı altında topladınız mı, ilaçların tüm eczanelerden niye verilmesini sağladınız mı, neden her yere doğalgaz götürdünüz mü, Türkiye'yi niye bu kadar büyüttünüz, kişi başına geliri niye iki katına çıkardınız mı, yatırımları neden bu kadar çoğalttınız mı, Türkiye'nin itibarını içeride dışarıda niye bu kadar artırdınız mı) diyecekler?
Bunlar takılmışlar bazı şeylere, takılmışlar kendi elleriyle yaptıkları bazı öcülere, sabah akşam aynı teraneyi söyleyip geziyorlar. 4.5 yıldır seçim, seçim diye ortadalar. Daha seçimi yeni yaptık, durun bakalım. İşte şimdi seçime gidiyoruz. Er meydanı 22 Temmuzda kurulacak. Kim pehlivan, kim dürüst değil görülecek. çıkın bu millete anlatın; nedir sizin ekonomi politikanız, enflasyon, faizle, yoksullukla mücadele politikanız, yatırım, sosyal politikalarınız nedir, anlatın.”
“SOSYAL DEMOKRATLAR BİZİ DAVET EDİYOR”
Başbakan Erdoğan, dünyada görüştüğü sosyal demokrat liderlerin, kendisine, “Türkiye'de sosyal demokrasiyi temsil eden tek bir parti bile yok” dediklerini söyledi.
Bazı milletvekillerinin, “biz varız” demeleri üzerine Başbakan Erdoğan, “Hatta bizi davet ediyorlar, 'Gelin sizi buraya alalım' diyorlar” dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, çok yakında akla karanın ortaya çıkacağını belirterek, laf üretenlerin, milletten hak etiği karşılığı alacağını kaydetti.
Büyük bir özgüvenle geçen 4.5 yılın tek bir gününde bile, millet hissiyatından ayrı düşünmediklerini ve tek bir günü bile millete hizmetten başka bir gayeye kurban etmemenin rahatlığıyla millete gittiklerini kaydeden Erdoğan, bu rahatlıklarının, görevini yapmış olmanın rahatlığı olduğunu belirtti.
Erdoğan, milletin karşısına alnı ak çıkmanın verdiği gönül rahatlığı içinde olduklarını ifade ederek, “Allah bunu herkese nasip etsin” dedi. Milletin verdiği hiçbir şerefli görevden kaçmadıklarını kaydeden Erdoğan, milletin meclisinde de kaçmadıklarını, hile ve tuzaklardan medet ummadıklarını söyledi. Erdoğan, “Bugüne kadar seçim sandığından asla kaçmadık, kaçmayacağız. Milletin sandığından çıkacak her sonuca razıyız” dedi.
İKİ ŞAMPİYON: “FENER, AK PARTİ”
Erdoğan'ın konuşması sırasında izleyiciler sırasında bulunan bir partilinin, “Sayın Başbakanım, Türkiye'de iki tane şampiyon var; bir tanesi Fener, diğeri AK Parti'dir” sözleri, salonda alkışlarla karşılandı.