Güncelleme Tarihi:
HOLLANDA’YA KÖK SÖKTÜRDÜK
“Öncelikle gerek Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığını, gerek teknik kadroyu, şampiyonanın organizasyonunda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Biliyorsunuz bu maç UEFA’nın Merih Demiral hakkında alelacele aldığı haksız kararın da gölgesinde oynandı. Bunun izahı mümkün değil, tamamen siyasi bir karar. Bu karar vicdanları karartmıştır, ama millilerimizin moral ve motivasyonunu hamdolsun etkilememiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen A Milli Futbol Takımımız Hollanda gibi bir futbol ekolüne adeta kök söktürdü. Heyecan verici, kıran kırana geçen bir müsabaka izledik.
HAKEM PENALTIYI VERMEDİ
Hatta ben bir hakem değilim ama adeta futbol topunu kucaklayıcı bir tavır içerisinde olan Hollandalı futbolcu karşısında, hakem pozisyonun yakınında olmasına rağmen, biz penaltı beklerken o penaltıyı da vermedi. Son saniyeye kadar ellerinden gelenin en iyisini yapan, bizlere büyük bir heyecan ve gurur yaşatan millilerimizi gönülden tebrik ediyorum. Bütün bunların yanında da gerek gurbetçilerimiz gerek ülkemizden bu maçı izlemek için gelen vatandaşlarımız, her şeyiyle buraya gönüllerini koydular ve bu üstün mücadelede onlar da katkılarını verdiler. Onlar “Türkiye” dedikçe biz de gururlandık, onurlandık. Bunu bir de galibiyetle süsleyebilseydik durum çok başka olurdu. Ama en az galip gelmiş kadar stattan başımız dik ayrıldık.
HEDEF BÜYÜTEREK YÜRÜYECEĞİZ
Maçın sonunda da soyunma odasında gerek Teknik Direktörümüz Vincenzo Montella, gerek ekibi, gerekse bütün futbolcularımızla, Federasyon Başkanımızla birlikte görüşme fırsatımız oldu. Tek tek kendileriyle kucaklaştık. “Artık dünya şampiyonası ve bundan sonraki UEFA şampiyonasına hedef büyüterek yürüyeceğiz” dedik. Bizim çocuklarla birlikte, aslanlarımızı turnuvaya en iyi şekilde hazırlayan teknik direktörümüz Sayın Montella’yı ve ekibini, milli takımın tüm emekçilerini de kutluyorum.
MERİH’E CEZA ASLINDA TÜRKİYE’YE
(Merih Demiral’a bozkurt işareti nedeniyle verilen ceza) Batı’nın bugüne kadar zihniyet itibarıyla bize yaklaşımı hiçbir zaman değişmemiştir. Batı aynı zihniyetiyle devam etmiştir ve aynı şekilde de devam etmektedir. Merih Demiral’a verdikleri ceza, adeta ilk andan itibaren kararı verilmiş olan bir ceza. Eğer olay bozkurt işaretini cezalandırmaksa Almanlar’da kartal var, kartalı cezalandırıyor musunuz? Yok. Fransızlarda horoz var, ‘Niye horozlanıyorsun’ diyerek Fransızları cezalandırıyor musunuz? Yok. Fakat Türkiye’de o golün ve arka arkaya atılan gollerin heyecanı içerisinde bizim efsanelerimizde yer alan bozkurt işaretini yapan Merih’e verilen bu ceza, Merih’in şahsına değildir. Aslında Türkiye’nin millet olarak yapısına dönük verilmiş olan bir cezadır. Artık şimdi 2026’da Dünya Kupası, 2028’de Avrupa Şampiyonası var. Şimdi bizim bunlara en güzel şekilde hazırlanarak, Montella’nın da dediği gibi inşallah bunların rövanşını orada alma şansımız var.
ÇOK YABANCI DOĞRU DEĞİL
(Yabancı futbolcu kontenjanının 11’e çıkması ve Türk futbolcuların dünyaca ünlü kulüplerin radarına girmesi) Bence yerli futbolcularımızın önünü açmak lazım. Ben çok fazla yabancının olmasını milli futbolumuz için doğru bulmuyorum.”
FUTBOLDAKİ BU JENERASYON...
ÖNEMLİ OLAN KALICILIK
“(Futboldaki bu jenerasyonu nasıl görüyorsunuz?) Önemli olan iki husus var. Bir tepeden tırnağa federasyonun yapısı, iki teknik kadroların kalıcılığı... Dikkat edin Batı’ya veya dünyadaki işleyişe, çorap söküğü gibi bir taraftan ör bir taraftan sökülsün, böyle bir şey yok. Yani oturtacaksan bir yapıyı, kalıcılığı çok önemli. Şimdi bu kalıcılığı yakalayabilmek için de şu anda güzel bir tırmanış, genç bir ekip var. Dolayısıyla bu genç ekiple beraber, bir diğer taraftan da yönetim kadrolarını kalıcı kılmak suretiyle atılacak adımlardan netice alınabileceğine inanıyorum. Yoksa durmadan değiştir, tekrar getir. Bugüne kadar öyle olmadı mı? Hep değişti. Teknik kadrolar öyle değişti. Federasyon da aynı şeyleri yaşadı. Öyle olmaz. Yani Batı’da veya dünyada başarıyı yakalayanlar hep o kalıcı kadrolarla yakaladılar. Onunla neticeye ulaştılar. Şimdi mesela Mesut Özil, bizimle beraberdi. Mesut Alman milli takımında oynarken kaç yaşındaydı? Bizi 3-1 yendikleri maçı ben Merkel’le birlikte seyretmiştim. O zaman 22 yaşındaydı. Bir tane de bize gol atmıştı. Türkiye’de şimdi futbol okulu, akademisi kuruyor. Almanya’daki ve Real Madrid’deki yapıyı bizde oluşturmak istiyor.”
‘OĞLUM TOPU YİYECEKSİNİZ’
(Turnuva öncesinde beklentisi ve turnuvada öne çıkan futbolcular) Ben bu maçlarda görev alan futbolcularımızın hiçbirini birbirinden ayırt edemem. Hepsi de gerçekten ortaya kabiliyetlerini döktüler. Kalecimizden tut, sağ bek de sol bek de, orta saha da... Yani şimdi mesela bakıyorsun bir Ferdi Kadıoğlu’na, çok hırslı. Biz futbol oynadığımız zaman da hocamız bize derdi ki, ‘Oğlum topu yiyeceksiniz’. Top yenir mi? ‘Yiyeceksiniz.’ Yani bu ne demek? Hırsını ortaya tam manasıyla koyacaksın. Ferdi’de bu var. Topu aldığı zaman, söktüğü zaman geriden forvete katılması çok çok sağlam. Şimdi onunla ilgili bazı rakamlar konuşuluyor. Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Morinho ‘gidemez’ dedi. Ferdi’nin de istikbaliyle oynamamak lazım. Maşallah Barış Alper de gayet iyi. Abdülkerim stoper olarak oynadığı zaman iyiydi. Libero olarak oynadığı zaman yine iyiydi. Mesela Portekiz’de özellikle libero olarak Beşiktaşlı Pepe. Yani 41 yaşında bir adam geri dörtlüden orayı nasıl koordine ediyorsun? Özetle milli takımımızda “şu daha iyidir, bu değildir” diyeceğim hiçbir futbolcumuz yok.”
‘YENİNCE İYİ, YENİLİNCE KÖTÜ’ BU ŞIK OLMAZ
(İtalyan Teknik Direktör Montella) Hatasız insan olmayacağı gibi tabii ki hatasız teknik direktör de olmaz. Basketbolda, voleybolda da koçlar var onlarda da durum aynı. Montella bir defa kendini zaten ispatlamış bir insan. Hemen saldırmaya başlamışlar. Neymiş? Değişiklikleri zamanında yapmamış. Yok artık bırak da yani onu da o yapsın. Yok 60’ıncı dakikada olması lazım işte, niye olmamış? O kendini zaten ispatlamış bir isim. Dolayısıyla da elinden geleni ortaya koymaya çalışıyor, yapıyor. Galip geldiği zaman takım Montella iyi, mağlubiyet olduğu zaman kötü. Bunlar şık şeyler değil. Hele hele bir Cumhurbaşkanı olarak bana hiç yakışmaz. Biz sadece “elinden geleni yaptı” dedik. Türkiye ilk beşte deniliyorsa demek ki bir yere varmış.”
MERT YAYLANIP TOPU ÇIKARDI
“Mert Günok’un şu anda yaşı 30’u geçti. Yani bu yaşı yakalamış olan Mert’in o refleksi ortaya koyması muhteşem bir şey. 35 yaşında bir kalecinin böyle bir refleks ortaya koyması anlatılır bir şey değil. Yani adeta yaylandı ve topu oradan çıkardı.”
ARDA AL DA AT DİYOR VE TOP ADRESE GİDİYOR
“Arda Güler şu anda 19 yaşında ama Arda 10 yaşın altında top oynamaya başladı. Allah gerçekten kendisine çok farklı kabiliyetler de verdi. Biraz sabretmek ve Arda’ya fırsat vermek gerekiyor. Mesela bugün şimdi 90 dakika oynadı. Top dağıtımları filan iyiydi. Hele hele duran toplarda, geriye attığı kornerlerde Arda müthişti. Kendisine telefon konuşmamda onu söyledim, dedim “al da at diyorsun ve top adrese gidiyor.” Bugün de aynısı oldu. Herkes bu kadar kabiliyetli değil. Şu anda eksiği hava topları… Uzun toplarda Arda ayrı bir kabiliyet. Şımarmadan, kararlı ve istikrarlı bir şekilde yola devam ederse Arda’dan Türkiye çok istifade eder. Şu anda bulunduğu Real Madrid takımı da çok istifade eder.”
ERDOĞAN’IN DIŞ POLİTİKA MESAJLARI
GAZZE
ATEŞKESTEN ARTIK HABER GELEBİLİR
(Gazze’de yaşanan son gelişmeler, ateşkes ve esir takası ihtimali) “Gazze konusunda iki üç gündür ciddi manada olumlu bazı gelişmeler var. MOSSAD’ın başındaki şahsın Doha’da Hamas yetkilileriyle yaptığı görüşmeler söz konusu. Görüşmelerde daimi ateşkesi öngören bazı olumlu adımlar atıldı. Artık ateşkes için “an be an” diyorlar. Yani an be an oradan isabetli bir haber gelebilir. Ama bütün mesele Netanyahu’nun tavırları. İsrail bu caniliği, daha fazla sürdürememeli, çatışmaları bölgeye yayma niyetinden vazgeçmelidir. ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler, bu noktada İsrail’e verdikleri destekten vazgeçmelidir. Türkiye, ilk andan itibaren barıştan yana olmuştur. Türkiye bu çatışmaların sona ermesi gerektiğini, 1967 sınırlarında iki devletli çözümün kalıcı barışı sağlayacağını en yüksek sesle dile getiren ülkedir.”
İRAN’LA İLİŞKİLER DAHA İYİ OLACAK
“(İran’da Türk kökenli Mesud Pezeşkiyan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve iki ülke ilişkilerine etkisi) Mesut Pezeşkiyan aslında Azeri kökenli bir Türk. Mesela Tebriz’de Türkçe konuşuyor. Ama Kürt bölgelerine gittiği zaman oralarda da Kürtçe konuşabiliyor. Farça’ya da gayet hâkim. O şekilde onu da konuşabiliyor. Ben döndüğümüzde kendisiyle irtibat kurup tebrik edeceğim. Bundan sonraki süreçte Türkiye-İran ilişkileri inşallah daha iyi olacaktır. Kaldı ki İran’la bölgede münasebetleri en iyi olan ülke Türkiye. İran bizim tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan önemli bir komşumuzdur. Yeni dönemde Türkiye-İran ikili ilişkilerinin artan bir tempoda olumlu istikamette gelişmesini bekliyorum.”
İNGİLTERE
SUNAK’IN KAYBETMESİNİN ÖNEMLİ SEBEBİ
“(İngiltere’de iktidardaki Muhafazakâr Parti’nin katı göçmen politikasına rağmen büyük bir yenilgi alması) Şu ana kadar uyguladıkları politikalar ve İngiltere’nin ekonomik alanda yaşadığı sıkıntılar Rishi Sunak’ın bana göre en önemli kayıp sebebi olmuştur. Sola gelince, 14 yıldır malum İşçi Partisi İngiltere’de bir netice alamadı. Ama şimdi bu seçimde 411 milletvekili kazandılar. Bugüne kadar İşçi Partisi Tony Blair zamanında bile böyle bir sayıya ulaşamamıştı. Şimdi ise bu milletvekili sayısını yakalamak suretiyle İngiltere’de ikinci defa İşçi Partisi böyle bir güce erişti. İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ı da henüz tebrik için arayamadım. Şimdi döner dönmez ilk yapacağımız işlerden biri onu da aramak olacak. ‘Bundan sonra Türkiye-İngiltere ilişkilerini nereye vardırırız’; bunları da konuşacağız. İkili ilişkiler son derece köklüdür. Biz iktidarımız döneminde gerek İşçi Partili gerek Muhafazakar Partili başbakanlarla çalıştık. Önemli olan iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda çalışmaktır.”
SURİYE
ESED’E DAVETİMİZ HER AN OLABİLİR
(Kayseri’deki gibi provokatif olaylar organize olabilir mi?) Bu tür olaylarda bir siyasi mikserin olmaması mümkün değil. Onlar ne kadar bu işi karıştırmaya gayret ederlerse etsinler zaten biz güçlü bir devlet olarak bunlara gereken tokadı anında attık. Bundan sonra da atmaya devam ederiz. Türkiye’nin gücü sayesinde nasıl ki PKK’yı, PYD’yi, KCK’yı, FETÖ’yü çökerttiysek, aynı şekilde bunları da çökertiriz. Ama yeter ki bizim içimizdeki siyasetçiler bu noktada akıllı hareket etsin. Artık biliyorsunuz ana muhalefet diye bir şey kalmadı. Bu muhalefet sürekli kışkırtıcılık yapmaya devam ediyor, rahat durmuyor. Hâlâ kalkıyor, mültecilerle uğraşıyor. Şu anda Suriye’den 3 milyonu aşan mülteci ülkemizde. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye’de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin’in yaklaşımları var. Irak Başbakanı’nın yaklaşımları var.”