Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2018 23:35
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üniversitelere, “Dünyadaki ilk 500’ün içinde iki üniversite değil, sayıyı çok daha arttırmamız lazım. Ben hocalarımdan özelikle istirham ediyorum. Biraz daha gayretle bu ilk 500’ün içine çok sayıda üniversitelerimizle girelim ve adımızı farklı şekilde yazdıralım” çağrısı yaptı. Erdoğan dün Beştepe’de düzenlenen Yükseköğretim 2018-2019 Akademik Yıl Açılış Töreni’nde özetle şunları söyledi:
YÜKSEKÖĞRENİM ÇOK İLERİ SEVİYEDE
“Türkiye yükseköğrenim sistemi bugün gerçekten çok ileri bir seviyede bulunuyor. Ülkemizde faaliyet gösteren 205 yükseköğrenim kurumumuzda 7 milyon 611 bin öğrencimiz bulunuyor. Almanya’daki üniversitelerde 3 milyon öğrenci var. Bizde ise hamdolsun 8 milyona yakın. Keyfiyet-kemmiyet (nitelik-nicelik) noktasında bir sıkıntımız var. Dünyadaki ilk 500’ün içine iki üniversite değil, bu üniversitelerin sayısını çok daha arttırmamız lazım. Onun için ben hocalarımdan özelikle bunu istirham ediyorum. Biraz daha gayret. Biraz daha gayretle inşallah bizler bu ilk 500’ün içine çok sayıda üniversitelerimizle girelim ve adımızı oraya da çok daha farklı bir şekilde yazdıralım.
ŞAHSIMA BAĞLI ÖZEL OFİSLER
Eğitim-öğretim konusunda pek çok meseleyi çözdük. Bundan sonra kaliteye odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurarken iki başlığa özel önem vererek bu alanları doğrudan şahsıma bağlı özel ofisler arasına aldık. Biri Dijital Dönüşüm, diğeri de İnsan Kaynakları Ofisi. Türkiye, her alanda çağı yakalamak ve ötesine geçmek istiyorsa, önce dijital dönüşümünü tamamlamak zorundadır. Teknolojide geri kalan bir ülkenin bilimde ve sanayide hedeflerine ulaşması mümkün değildir. Ülkemizin sahip olduğu verileri ve ürettiği bilgileri topraklarımız gibi hassasiyetle korumazsak geleceğimize güvenle bakamayız.
ÜNİVERSİTELERDE BAŞARI ÖLÇÜMÜİnsan Kaynakları Ofisimiz aracılığıyla yapacağımız ilk işlerden biri yükseköğretimde yetenek yönetimi sistemine geçmektir. Bir başka önemli çalışma üniversitelerimizin tamamında kariyer merkezleri kurmaktır. Üniversite mezunlarının istihdamını takip ederek üniversite ve bölüm bazında başarı düzeyini ölçmeyi planlıyoruz. Hatta bu ölçüm sonuçlarını üniversitelerimize vereceğimiz desteğin kriterlerinden biri haline getirmeyi düşünebiliriz. İnsan Kaynakları Ofisimiz aracılığıyla ülkemizde bir türlü çözüm bulamadığımız yabancı dil eğitimi konusunda da merkezi bir standart oluşturmak istiyoruz.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Erdoğan’a kitap hediye etti. ‘ASIM’IN NESLİNİ YETİŞTİRMESayısal olarak çok büyük başarılara imza atmış olmamıza rağmen ‘Asım’ın neslini’ yetiştirme konusunda yeteri kadar mesafe kat edemediğimizi düşünüyorum. Yeni dönemde bu eksiğimizi de tamamlayacağız. Temeli ne kadar sağlam atarsak üzerindeki binanın o derece sağlam olacağı açıktır. Eğitim-öğretim hayatında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ bilinciyle yetişen hiç kimse ne içeride ne dışarıda ülkesinin aleyhinde faaliyetlere kalkışmayacaktır. Türkiye’yi kesinlikle hak etmediği iftiralardan ve yalanlardan korumanın en sağlıklı yolu bu.
BİZİMLE OLMANIN GAYRETİ İÇİNDELER Türkiye’yi sahadan ve masadan dışlamaya çalışanlar bugün bizimle olmanın gayreti içindeler. Şu anda hâlâ farklı tavır içinde gözükenlerin de çok yakında aynı çizgiye geleceklerinden şüpheniz olmasın. Üniversitelerimizin ve akademisyenlerimizin atalete düştüğü yerde toplumumuzun büyük atılımlara girmesini beklemek beyhudedir.”
MEDYAYLA FİLAN DEMOKRASİ OLMAZTürkiye, içeride ve dışarıda çok büyük mücadeleleri yürütüyor. Bu süreçte akademisyenlerimizin de desteğine büyük ihtiyacımız var. Özellikle Batı ülkelerinin medya organlarında, akademi çevrelerinde ve genel olarak kamuoylarında ülkemiz hakkında pek çok yalan yanlış bilgi dolaşıyor. Bu yanlışların düzeltilmesi için seferberlik ruhuyla çalışmamız gerekiyor. Hele hele bu devasa, güçlü zannettiğimiz ülkeleri başında olanların değil, medyalarının yönettiğini gördüm. Çünkü yaptığım görüşmelerde ‘medya şöyle diyor medya böyle diyor’, söyledikleri bu. Ben de ‘Halkınız ne diyor bunu düşünmüyor musunuz, bırakın medyayı’ dedim. Bir zamanlar bizde de bu vardı. Ülkemizi de medya yönetiyordu. Söyledikleri şey dördüncü kuvvet, dördüncü kol, bilmem ne. Bir taraftan demokrasi derken halkı bir kenara koyuyorsun medya diyorsun. Şimdi yazılı medya yarın yazar; varsın yazsın. Bizim derdimiz halkımız ne diyor. Demokrasi gücünü halktan alır. Halk varsa demokrasi var, halk yoksa demokrasi yok. Medyayla filan falan demokrasi olmaz. Öyle güçlü demokrasi olur ki orada medya da güçlüdür. Ama kalkıp da ‘Ben demokrasiyi oluşturuyorum’ mantığı varsa kimse kusura bakmasın. Bir siyasetçi de medyasından korkuyorsa, çekiniyorsa onun da sağlıklı siyaset yapması mümkün değildir.
SİSTEMDE SORUN VARAkademisyenlerimiz de kendi mecralarında ülkemizin doğrularını anlatarak bu mücadeleye katkı verebilir diye düşünüyorum. Her gün aleyhinde yazıların yayınlandığı, haberlerin yapıldığı, sosyal medya dedikodularının yayıldığı bir ülke olarak bu dayanışmayı göstermeye mecburuz. Buna karşılık yurtdışında ülkemiz ve milletimiz aleyhinde faaliyet gösteren kendi vatandaşlarımızı görmek bizi derinden üzüyor. Kimi gazeteci kimi akademisyen kimi sivil toplum kuruluşu mensubu kimi siyasetçi kimlikli bu kişilerin kendi vatanlarına bu derece husumet içine girmelerini anlamakta zorlanıyoruz. Bu noktada iş ister istemez yine eğitim konusuna geliyor. Çünkü bunların çok önemli bir bölümü bizim eğitim sistemimizden geçmiş kişiler. Demek ki sistemde bir sorun, arıza var. Gençlerimize kendi değerlerimizi, tarihimizi, kültürümüzü anlatamadığımız sürece bu arıza devam edecektir. Ülkemizin yönetiminde sorumluluk üstlendiğimiz son 17 yıla yakın döneme ilişkin en büyük hayıflanmamız bu konudadır.
ÖĞRENCİLERE KREDİ-BURS ARTIŞIÖğrencilerimizin eğitimlerini ailelerine en az yük olarak yürütebilmeleri için isteyen herkese kredi, burs veriyoruz. Fakat bir sıkıntımız var. Nedense öğrencilerimiz hep burs istiyor. Krediye pek yaklaşmıyorlar. Ya niye yaklaşmıyorsun? Buradan öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılı için kredi, burs miktarını lisansta 500 liraya, yüksek lisansta 1000 liraya, doktorada ise 1500 liraya yükseltme kararı aldık.