Güncelleme Tarihi:
İşte, Başakşehir’deki Akif İnan Anadolu İmam-Hatip Lisesi’nde düzenlenen törende Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Eğitim öğretim bütçede birinci sıraya çıktı. Biz geldiğimizde birinci sırada milli savunma vardı. Bugüne kadar 282 bin yeni derslik inşa ederek sınıfları akıllı tahtalarla öğrencilerimizi tablet bilgisayarlarla donatarak eğitim öğretim altyapısını tamamen modernleştirdik. Yapacağımız işler çok farkındayız. Ama bunlar en önemli engellerin ortadan kaldırılmasıydı. Müfredatı, ders kitaplarını eğitim öğretimi yeniden düzenledik demiyorum, düzenliyoruz diyorum. Orada da yapacak işler hala var. Mevcut 75 üniversitemizin üzerine 110 üniversite ekleyerek isteyen tüm gençlerimize yüksek öğretim imkanı sağladık. Bizim gençliğimizde 10 öğrenciden bir tanesi girebiliyordu, diğerleri bekliyordu. Ama şimdi açıkta kalma gibi bir durum söz konusu değil.
Geçtiğimiz yıl yüzde 7,4 büyüme kaydedebildiysek, ihracatımızı 160 milyar dolara çıkartabildiysek, kriz tellallarının çabalarına rağmen hedeflerimize kararlılıkla ilerliyorsak, bölgemizde ve dünyada giderek daha etkin bir güç haline geliyorsak bunların hepsinde de eğitim öğretimde geldiğimiz yerin çok büyük payı vardır.
Fakat buna rağmen eğitim ve kültür konusunda tam istediğimiz seviyeye henüz ulaşamadığımıza inanıyorum. Devlet diğer hizmetlerden yatırımlardan kısarak eğitim öğretime bunca kaynak aktarırken ortaya çıkan netice bununla mütenasip görünmüyor. Demek ki bazı yerlerde bir tıkanıklık, eksiklik var. Eğitim sistemimizden beklentimiz çocuklarımızı anne ve babalarına hayırlı birer evlat, ülkelerine ve milletine hayırlı birer fert olarak yetiştirmesidir. İş hayatındaki ve sosyal ilişkilerdeki değişim, değerler eğitimini verme veya eksiklikleri tamamlama gibi görevleri de eğitim sistemimize yüklüyor.
Günlük hayatının faal olduğu saatini evinden daha çok okulunda geçiren çocuklarımızı bilgiyle donatma yanında, bilinç ve duruş aşılamaktan da geçtiğine inanıyorum. Dilini, tarihini, kültürünü en iyi şekilde öğrenmemiş bir evladımıza matematikte fizikte öğrendikleri yük gelir. Çünkü bu çocuğumuz aldığı eğitim öğretimin neye yarayacağının farkında değildir. tamamen sınav kazanmaya odaklanmış bir sistemde arzuladığımız eğitime yer kalmaz.
İşte TEOG meog meselesini bundan dolayı kaldıralım dedim. Biz TEOG ile okumadık ya. Ve bu yükleri şöyle bir kenara bırakalım. İsmet Bey bakın gençler TEOG kalkınca nasıl rahatlamışlar. (tezahüratlar üzerine)
Ülkemizde kendinize ideal olarak seçebileceğiniz pek çok iyi örnekle birlikte kesinlikle uzak durmanız gereken kötü örneklerle de karşılaşabilirsiniz. Türkiye’nin başına musallat edilen terör örgütlerinin hedefinde öncelikle genç dimağlar olur. Şayet terör örgütleri sizlere de bulaşırsa, ölçünüz gayet açık olsun. Her kim ki size, annenize, babanıza rağmen bir şey yaptırmak istiyorsa onlardan uzak durun. Her kim ki sizi tarihinize, kültürünüze, değerlerinize aykırı bir takım fikirlerle zehirlemeye çalışıyorsa onlardan uzak durun. Her kim ki sizi ülkenize, milletinize, devletinize karşı kışkırtıyorsa onlardan uzak durun. Bunların hiçbirinin de bizim dünyamızda, inancımızla, bizim töremizle ilgisi yoktur.
Annesine, babasına saygı duymayan bir ferdin ne milletine ne insanlığa faydası olur. Tarihini bilmeyen veya yanlış bilen, medeniyetinin ışığından nasibini almamış bir gencimizi geleceğimizin teminatı olarak göremeyiz. Hele hele milletine ve devletine ihanet eden hiç kimsenin… sözünü etmeye bile değmez bunlar. Maalesef bu tür kötü örneklere rastlayabiliyoruz.
Milletvekili sıfatı taşıyan bir tanesi bizim uluslararası yatırımcıları ülkemize davet etmesine ‘Türkiye’de kimsenin can ve mal güvenliği yok’ diye mesajla cevap vermiş. İşte bu tam bir kötü örnektir. Yahu benim torunum bile diyor ki ‘Bunlar kötü değil mi dede’ diyor. Gerçi bunlara en güzel cevabı yarın Mersin’de 20 milyar dolarlık yatırım olan Akkuyu nükleer santralinin temel atma töreniyle vereceğiz. Ancak böyle bir zihniyetin sorgulamasını da mutlaka yapmamız gerekiyor.
Bu malum kişiler için kendisiyle çeşitli defalar sohbet etme imkanı da bulduğum merhum Cengiz Aytmatov’un romanında geçen ve zaman zaman kullandığım bir benzetme var. Biz bunlara mankurt diyoruz. Mankut, beyni iğdiş edildiği için kendi toplumunu, halkını hatta kendi ailesini düşman gören, onlara saldıran kişi demektir. İşte bunlar mankurt. Her terörist bir mankurttur. Ülkesinin aleyhine çalışanlar da birer mankurttur. Bunlar kimi zaman işte bu şekilde siyasetçi kılığına bürünüp dünyaya ülkesini kötüler. Nerede bunun genel başkanı? Niye kalkıp da ‘sen ne diyorsun, nasıl böyle bir şey söylersin’ diyor mu? Tam aksine cepheye sürüyor, arkadan da ona sufle ediyor. Bunlar kimi zaman öğrenci kılığına girip, şehitlerimizin anılmasını engellemeye de kalkar. Eline silah alıp doğrudan devletine saldırır. Zihinler aynı hastalıkla malüldür. Biz tüm hayatımız boyunca evlatlarımız bu zihniyetin tuzağına düşmesin, mankurtlaşmasın diye çalıştık, mücadele ettik. Burada ve gittiğimiz her yerde evlatlarımızın gözlerindeki heyecanı azmi gördükçe mücadelemizin boşa gitmediğini anlıyorum.
Düşünün nerelerden nereye geldik. Türkiye’nin sınıfta 125 öğrencinin olduğu dönemleri içimizde bilenleri vardı. Ben İstanbul imam hatip okulunda okudum, sınıfımda 75 öğrencim var. Benim sınıfımda abilerimiz vardı çocuk sahibi. Ben en gençlerinden birisiydim. Ama içimizde öyle abilerimiz vardı. Evli, çocuğu var, biz onlarla beraber okuduk. Ve 75 kişi. Ama şimdi 30’dan fazla yok. Buraya indik. Altı var üstü yok. Ve bunlar kalitenin arttığının alametidir.
Dünün Türkiye’si için sorun, siyasetçilerin kendi aralarındaki tartışmalarından kaynaklanan krizlerdi. Sağladığımız istikrar ve güven ortamında artık Türkiye’nin böyle bir derdi yok. 2019 seçimlerinin ardından geçeceğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bu tehdidi tamamen ortadan kaldırıyoruz. Dünün türkiye’si için sorun, birkaç milyar dolarlık finans oyunlarıyla ekonomisinin alt üst edilebilmesiydi.
Bazıları çıkıyor ‘battık, bittik’ Hiçbir şey olmadı. Emin adımlarla yürüyoruz.
Şimdi yıllardır, belediye başkanlığım döneminde söylediğim hedefimiz vardı ki, valimizden az önce müjdesini aldım. Okullarımızın bahçelerinin altına otoparklar yapalım. Ve bu yapacağımız otoparklarla hem mahallenin bu araçlarını park etme sıkıntısını ortadan kaldıralım, hem de belediyeler verdikleri sözleri yerine getirmiş olsunlar. Biliyorsunuz, bir defa park için belediyeler ruhsat verirken ne alıyor? Ücret alıyor. Çünkü inşa edilen apartmanın altına otoparkın yapılması lazım. Hiçbir apartmanın altında böyle bir otopark olur mu? Neredeyse hiç yoktur. Onun için napıyor, geliyor sokağın içine bir sıra iki sıra araçlar park ediliyor.
Allah göstermesin bir yangında vesaire oralardan girmek çıkmak çok zor. Okullarımızın altında bu olursa hem okul için gelir kaynağı olur, masraflar için kullanılma durumu olur. Hem de hırsız arsız gibi endişeye araç sahipleri kapılmaz.
Son rakamı aldım, Afrin’de son rakam 3872 terörist etkisiz hale getirildi. Akşam Afrin’deydik. En uç noktadaydık, sınırdaydık. Sanatçılarımız, sporcularımız, gazetecilerimiz askerlerimizle orada iç içe olduk.
“YENİ HEDEFLERİ DE SÜREKLİ OLARAK HER AN DUYABİLİRSİNİZ”
Oraya da bir gece ansızın gelebiliriz dedik, öyle gittik. Davulla zurnayla gitmedik. Güzel bir askerimizle buluşmamız oldu. Hepsi maşallah dimdik. En ufak bir soru işareti yok. Ve yeni yeni hedeflere ilerlemenin hazırlığı içindeler. Ve yeni hedefleri de sürekli olarak her an duyabilirsiniz. Bugün artık Türkiye terör örgütlerini sınırları dışındaki inlerinde bulup tepesine biniyor. Gabar’da Tendürek’te Bestler Deresi’nde inlerine giriyor. Onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. İşte ne oldu? Suriye’ye kaçtılar, Sincar’a kaçtılar, Afrin’e kaçtılar. Dedik ki bak, Bağdat yönetimine özellikle söyledik. ‘Siz halledecekseniz halledin. Yoksa PKK’yı biz gelir Sincar’da hallederiz’
Gençler unutmayın, hayali olmayanın istikbali olamaz. Gençler bodrum katlarında beden eğitimi dersi yaptık. Şimdi siz bu muhteşem spor salonlarında inşallah beden eğitimi derslerinizi yapacak ve rekabete gireceksiniz. Bu eserlerin şehrimize kazandırılmasına emeği geçen kurumlarımıza ve hayırseverlerimize tekraren teşekkür ediyorum.