Güncelleme Tarihi:
YENİ DÖNEMİN KURUCU İRADESİ
“Ülkemizin yeni dönemin kurucu iradelerinden olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Dış politikada adımlarımızı atarken pergelin ucunu daima milletimizin hak, hukuk ve çıkarlarına sabitliyoruz. Köklü müttefiklik işbirliklerinin terör örgütlerinin ihtiraslarına kurban edildiği, demokrasi havarilerinin demokrasinin canına kast ettiği, herkesin başının çaresine baktığı bir tabloda biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.
Irak’taki operasyonlarda bölücü terör örgütünün belini kırdık. Libya’da sağladığımız destek hem ülkenin iç savaşa sürüklenmesine hem de Trablus’un düşmesine engel oldu. Libya’da siyasi çözüm umutları yeniden yeşermişse bunda Türkiye’nin zamanında yaptığı müdahalenin çok ciddi katkısı bulunuyor.
DOĞU AKDENİZ’DEN YENİ MÜJDELER
Doğu Akdeniz’deki her türlü gelişmenin yükünü taşıyan ülkemizin doğal kaynaklar söz konusu olduğunda yok sayılmasına elbette rıza gösteremezdik. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin provokasyonlarına rağmen Doğu Akdeniz meselesinde daima sabırlı, soğukkanlı davrandık. Bu meselede haklı olmanın ülkemize sağladığı özgüvenle hareket ediyor, müzakere masasından kaçmıyoruz. AB’nin Türkiye’yi kendinden uzaklaştıran stratejik körlükten bir an önce kurtulmasını ümit ediyoruz. Tehdit, şantaj dilinin hiçbir fayda sağlamayacağı artık anlaşılmalıdır. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş tüm bölge ülkelerinin ve Kıbrıs Türklerinin de yer alacağı konferans önerimiz sorunu diyalogla çözme irademizin tezahürüdür. Doğu Akdeniz’deki araştırma faaliyetlerinden de yakında müjdeli haberler alacağımıza inanıyorum.
TEK MİLLET, İKİ DEVLET...
Tek millet, iki devlet şiarını paylaştığımız Azerbaycan topraklarının işgal edilmesine sessiz kalamazdık ve sessiz kalmadık. Şu anda Afganistan’dayız, şu anda Azerbaycan’dayız. Bunlar bizim kardeşlerimiz, soydaşlarımız. Ermenistan’ın 28 yıllık zulmü karşısında Minsk-3’lüsü ne yazık ki her türlü ihtimallerle bizim Azeri kardeşlerimizi orada ‘kaçkın’ yaşattı.
HEP OYALAMACA
28 yıl süren bu acımasız işgale Minsk-3’lüsü çözüm üretmedi. Hep oyalamaca, hep oyalamaca... Şimdi Azeri kardeşlerimiz kendi göbeklerini kendi kesti ve işi bitirdi. Şimdi biz gözleri yaşlı olarak işte dün İlham Aliyev kardeşimizin Şuşa’nın düşüşünden sonra yaptığı açıklamaları ekranda izledik. Şuşa’nın işgalden kurtarılmasıyla beraber sevincimiz ve umutlarımız daha da artmıştır. Dağlık Karabağ’daki işgal bitene kadar mücadele bayrağı inmeyecektir.
KORONAVİRÜS TÜM DÜNYADA ÜRKÜTÜCÜ BOYUTLARDA
Hastalığın (koronavirüs) bir süre daha bizimle olacağı, hayatımızı etkileyeceği anlaşılıyor. Ne zaman biteceği, o da belli değil. Son haftalarda tüm dünyada vaka, hasta ve vefat sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığını görüyoruz. Türkiye olarak bu dönemi de kendi önceliklerimiz özgün politikalarımız çerçevesinde yönetmeye çalışıyoruz. Temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek bu sıkıntılı sürecin de üstesinden geleceğimize inanıyorum.
Salgın sürecinde uluslararası örgütlerdeki adalet daha da belirgin hale gelmiştir. Bizde zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı yeni dönemi şartlarına göre düzenlemeden uluslararası örgütlerdeki itibar kaybının önüne geçemeyiz. Haklı yerine güçlüyü, çoğunluk yerine bir grup azınlığı, fakir yerine zengini koruyan mevcut küresel sistemin aynı şekilde devam etmesi mümkün değildir.
İSLAM DÜŞMANLIĞI DEVLET BAŞKANI DÜZEYİNDE TEŞVİK EDİLİYOR
İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının yurtdışında yaşayan milyonlarca insanımızı hedef alan varoluşsal bir tehdide döndüğünü görüyoruz. Hemen her gün Türklere ve Müslümanlara ait bir camiye, mescide, okula veya işyerine yapılan tacizin haberini alıyoruz. İslam düşmanlığı, devlet başkanı düzeyinde teşvik ediliyor, destekleniyor. Fikir özgürlüğü bahanesi altında Müslümanların kutsallarına yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor. İslam düşmanlığıyla mücadele etmek hem inancımızın hem de yurtdışındaki vatandaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. 40 yılda 50 bin vatandaşını bölücü teröre kurban vermiş, DEAŞ ile göğüs göğüse çarpan tek ülke olarak elbette masumlara yönelik şiddeti tasvip etmiyoruz. Ancak Türkiye’nin sınır dışı ettiği yabancı terörist savaşçıların batılı ülkelerde elini kolunu sallayarak eylem yapmalarını da anlayamıyoruz. PKK terörü tarafında şehit edilen onlarca öğretmenimiz için en ufak üzüntü beyan etmeyenlerin YPG’nin elebaşılarını kırmızı halılarla saraylarda ağırlayanların bizim tavrımız sorgulamasının hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur."