Güncelleme Tarihi:
Kudüs Üniversitesi'nin “İnsan ve Toplum Bilimleri Fahri Doktora” unvanı Başbakan Erdoğan'a verildi.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmasına “Kadim dostumuz, Filistin davasının yorulmak bilmeyen Lideri, Sayın Başkan Abbas'ı ve heyetindeki kardeşlerimizi bir kez daha ülkemizde görmekten duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum” diye başladı.
Erdoğan, Kudüs Üniversitesi rektörüne, çalışma arkadaşlarına ve öğrencilerine şahsına fahri doktora unvanını tevdi ettikleri için teşekkür ederek, “Türk halkının kalbi, Kudüs konusu gündeme geldiğinde daha heyecanla atıyor ve Türkiye bu konudaki tarihi sorumluluğu her zaman omuzlarında hissediyor. Türk halkı için Kudüs bir hoşgörü, barış ve kardeşlik şehridir. Az önce hocamızın İsra Suresi'nin başlangıcındaki ayetle ortaya koyduğu ve değerli başkanımızın yine aynı ayeti tekrarı ile teyit ettiği Mescidi Haram'dan, buradan Mirac’a yükselmeleri bizler için Kudüs'ü anlamlı kılan şüphesiz ki bir teyittir” dedi.
“KUDÜS'ÜN BİR KÜRESEL BARIŞ VE UYUM MERKEZİ HALİNE GELMESİ EN TEMEL VE SAMİMİ ARZUMUZDUR”
Bu anlayışın tarihin bıraktığı bir miras olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Birçoklarının unuttuğu bu noktayı bugün Sultan Süleyman Han'ın inşa ettirdiği Kudüs eski şehrinin duvarlarında bulunan, ayrıca Yafa Kapısı olarak da adlandırılan Halilürrahman Kapısı'nın girizgah kitabesi bize hatırlatıyor. Bu kapıdan şehre girenlerin okuyabileceği kitabeye Kelime-i Tevhid'in yanı sıra Osmanlı hoşgörüsünün bir göstergesi olarak şehrin üç semavi din içinde taşıdığı öneme binaen İbrahim Halilullah ifadesi ebediyete kadar kazınmıştır. Bu durum bugün de aynen geçerli olan bakış açımızı yansıtmaktadır.
Bu kutsal şehirde Filistinli kardeşlerinin ne zaman canı yansa, halkımızın da bilesiniz ki, canı yanmıştır. Bu dün de böyle olmuştur, bugün de böyledir. Barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmesi Kudüs'ün bir küresel barış ve uyum merkezi haline gelmesi en temel ve samimi arzumuzdur. Bu görünümün bizlere verdiği mesaj dini ve kültürel mirasımızın ortaklaşa korunması, şehrin tek bir din ve millet zaviyesinden yeni ve suni bir düzenlemeye maruz bırakılmamasıdır. Şu anda İsrail'in yapmak istediği burdur. Buna müsaade etmek asla mümkün değildir. Buna ne İslam dünyası müsaade edebilir, ne de Hristiyan dünyası müsaade edebilir. İsrail izlemekte olduğu politikalarla Kudüs'ün binlerce yıllık Müslüman ve Hristiyan tarihi ile Filistin geçmişini silme çabasındadır.”
Başbakan Erdoğan, İsrail'in yürüttüğü kazıların kutsal mekanları tehdit ettiğine dikkati çekerek, “Başbakanlığım dönemimde yapılan bu kazılarla ilgili oralara mimarlar gönderdim. Arkeologlar gönderdim. Mühendisler gönderdim ve sanat tarihi elemanlarını gönderdim. Mimarlar, hepsi yaptıkları bu incelemeler neticesinde rapor hazırladılar. Bu raporu ilgili bütün vakıflara, sivil toplum kuruluşlarına ve dünyadaki devlet başkanlarına ve hükümet başkanlarına gönderdik. Filistinlilere kendi toprakları olan Doğu Kudüs'te inşaat izni verilmemektedir. Kudüs'teki Filistinlilere ait evler, bir bir yıkılmakta ya da istimlak edilmektedir” ifadesini kullandı.
“TARİH ÖNÜNDE BİR GÜN HESAP VERECEKLERİNİ UNUTMAMALIDIRLAR”
Doğu Kudüs'ün bugün Yahudi yerleşim yerleri ile tamamen çevrelendiğine vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail tarafından inşa edilen ayırım duvarı ile Kudüs'ün Batı Şeria ile fiziki, siyasi, kültürel ve sosyal bağlantısı kesilmiştir. İsrail bu şekilde Kudüs’ü diğer Filistin topraklarından ayırmayı amaçlamaktadır. Amaç buranın gerçek sahipleri olan Filistinlileri yıldırmak, ana vatanlarından söküp atarak bu şekilde tarihi yapısını ve dokusunu değiştirmektir.
Erdoğan, kendisine fahri doktora tevdi eden El-Kudüs Üniversitesi'nin de bu siyasetten en ağır şekilde etkilenen kurumlardan biri olduğuna dikkati çekerek, “El-Kudüs Üniversitesi de diğerleri gibi İsrail tarafından gayrı hukuki olarak inşa edilen ve bir kaç cılız ses dışında dünyanın gözünü yumarak izlediği utanç abidesi ayırım duvarının dışında bırakılmıştır. Bu duvarı yapanlar, yapılmasına göz yumanlar ve çivisine, harcına utanmadan katkıda bulunanlar, tarih önünde bir gün hesap vereceklerini unutmamalıdırlar.”
NE Kİ İSRAİL?
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, El Kudüs Üniversitesi'nin İsrail tarafından tanınmayan diplomalarının, Türkiye tarafından tanındığını belirterek, “Bırakın tanımasınlar önemli değil, ne ki İsrail? Hiç önemli değil” dedi.
Birkaç yıl önce, El Kudüs Üniversitesi ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı arasında imzalanan protokolle üniversite bünyesinde bir Türkoloji bölümünün kurulmasının kararlaştırıldığını anımsatan Erdoğan, kurulan bölümün en kısa zamanda gerekli akademik kadrolarla da desteklenerek, üniversitenin aktif bir anabilim dalı olarak faaliyet göstermesini arzu ettiğini söyledi.
TİKA tarafından tefriş edilen El Kudüs Üniversitesi'nde bir dersliğin yabancı diller bölümü öğrencilerinin severek devam ettikleri Türkçe dershanesi olarak faaliyet göstermesinden memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, dershanenin faaliyetlerinin gelecek dönemde güçlendirileceğini kaydetti.
Kayseri Erciyes Üniversitesi ile El Kudüs Üniversitesi arasında akademik hayatın her alanında, bilgi, personel ve öğrenci değişimini amaçlayan bir işbirliği protokolü imzalandığını hatırlatan Erdoğan, bu protokolün tüm veçheleriyle işlevsel hale getirilmesini desteklediklerini söyledi.
Harem-i Şerif'in Pamukçular kapısı girişinde bulunan ve hala El Kudüs Üniversitesi’ne bağlı Kudüs Araştırmaları Merkezi'nin faaliyet gösterdiği Osmanlı döneminden kalma tarihi hamamın restore edilmesi amacıyla TİKA tarafından ön çalışma başlatıldığını ifade eden Erdoğan, Kudüs Başkonsolosluğu'na tayin edilen bazı genç diplomatların da bu merkezden istifade ettiklerini, Arapça dil kurslarını başarıyla tamamladıklarını kaydetti.
Yakında Kudüs Başkonsolosluğu'na bağlı Türk Kültür Merkezi’ni Kudüs'ün merkezinde tarihi Osmanlı evi içinde yeniden faaliyete sokacaklarını bildiren Erdoğan, bu merkezin en kısa zamanda Gazze ve Batı Şeria'da açılacak şubelerle tüm Filistinlilerin istifade edebilecekleri bir mekan olarak hem El Kudüs Üniversitesi’yle hem de diğer Filistin eğitim kurumlarıyla yakın işbirliği sergileyeceğini söyledi.
“HAK ER, GEÇ GALİP GELECEKTİR”
El Kudüs Üniversitesi Rektörüne, “Sayın Rektör, Kudüs'e 13 asırdır en iyi şekilde sahip çıkmaya çalışan bir aileden geliyorsunuz” diye seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hz. Ömer döneminden itibaren Kıyamet Kilisesi'nin kapıcılığını ailenizin büyüklerinin yaptığını biliyoruz. Ve az önce de bizzat rektörümüzden bunu dinledim. Çok manidar. Bakın bir Müslümanın Hz. Ömer tarafından bu kiliseye herhangi bir şey yapılmasın diye oraya bir kapıcı, bekçi tayin etmesi manidardır. Bu Müslümanların farklı inanç gruplarına karşı, onların mabetlerine karşı ne denli anlayışla davrandıklarının en güzel örneğidir.
Dünyaya bakıyorsun ve dünyada maalesef özellikle İslam dışı güçlerin, İslamofobi olarak yürüttükleri çalışmalara baktığınızda, bir taraftan sevgili peygamberimize yönelik ahlak dışı adice hazırladıkları filmler, karikatürler kabul edilebilir şeyler değildir. Mabetlerimize yönelik yapılan birçok çirkin yaklaşımlar kabul edilebilir bir şey değildir. Ama biz bütün bunlara rağmen telkinlerimizi hep şöyle yapıyoruz; 'yine sabır' çünkü biliyoruz ki sabrın sonu selamettir. Yine biz biliyoruz ki, sevgili peygamberimizin mescitte ibadet esnasında iken başına gelip müşrikler, işkembeyi attıkları zaman Allah Resulü ona karşı bile sabrını göstermiştir. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz, ama onlar bunu bilmiyorlar. Onlar cahiller ve onlar güçleriyle hakkı mağlup edebileceklerini zannediyorlar. Hak, er geç galip gelecektir.”
“KUDÜS GİDERSE BAŞKA KUDÜS YOKTUR OLMAYACAKTIR”
El Kudüs Üniversitesi rektörünü, Kudüs'ü bin yıldan daha fazla tarihini ve bugün ise sıkıntı ve zulmü en iyi bilen şahsiyetlerden biri olarak gördüğünü belirten Erdoğan, “Sizlerden beklentimiz gittiğiniz her yerde, katıldığınız her uluslararası toplantı ve konferanslarda bıkmadan usanmadan gördüklerinizi yaşadıklarınızı anlatmanızdır” diye konuştu.
Kudüs'ün her geçen gün uluslararası toplumun kayıtsız duruşu önünde işgalcinin kontrolüne doğru kayıp gittiğini vurgulayan Erdoğan, “Kudüs giderse başka Kudüs yoktur olmayacaktır. Bunu gördüğünüz herkese anlatınız. Sözlerinizin geniş kesimlerce kabul göreceğine ve bir gün uluslararası camiayı yattığı bu uykudan uyandıracağına eminim” dedi.
Erdoğan, beşeri bilimler alanında şahsına tevdi edilen fahri doktora unvanının bugüne kadar aldığı benzer unvanlar arasında en anlamlısı olduğunu kaydetti.