Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Ertuğrul Tekke Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Cenevre görüşmelerinin başlaması konusunda bazı katılımlarda sıkıntı yaşandığını ancak şu anda görüşmelerin başlamış göründüğünü dile getiren Erdoğan, kesintiler olduğunu ancak sürecin takip edildiğini ifade etti.
Erdoğan, "Şu anda zaten Dışişleri Bakanımız da sürecin içerisinde, Cenevre'deki arkadaşlarla beraber bu işi takip ediyorlar. Bildiğiniz gibi son anda ılımlı muhalifler, onlar da katılmama kararı verdiler. Katılmama kararının arkasındaki yatan gerçek, maalesef verilen bazı sözlerin yerine getirilmeyişi. Özellikle de şu anda Rusya'nın oradaki muhalif bölgeleri sürekli bombalaması, muhaliflerde ciddi manada sıkıntı meydana getiriyor. Burada bir ateşkesin sağlanmaması halinde onların böyle bir katılımın içerisinde bulunması, cephede olanlara bir ihanet oluşturmaktadır. Onlar da 'Süratle bu ateşkesin sağlanması lazım ki biz de bu görüşmelere katılmış olalım' diyorlar. Bundan dolayı orada böyle bir kesinti söz konusu oluyor. Temennim odur ki Cenevre görüşmeleri sağlıklı bir neticeye ulaşır ve oradan da Suriye için bir sağlıklı netice, en azından bu süreç içerisinde çıkar" diye konuştu.
"Bu boyutların hepsi ideolojiktir"
Cizre'de yaralılara ambulans gönderilmediği iddiasını değerlendiren Erdoğan, "Bunların hepsi yalan. Bir kere orada sürekli olarak ambulans var ve dün zaten bakanımız da açıkladı. Açıkladığı andaki sayılar, 5-6 ambulans orada bekletiliyor" dedi.
Erdoğan, güvenli bölgeye ambulansların girmesinin söz konusu olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Yaralını al, ambulansların olduğu bölgeye getir'. Kendilerine söyleniyor. Söylendiği halde bunlar, bunu yapmıyor. Yapmadıkları gibi hatta mecliste bile biliyorsunuz telefonla bir konferans yapmaya çalıştılar. Şimdi tamamen bu boyutların hepsi ideolojiktir ve bu ideolojik yaklaşımla da o ambulansları ateş menziline sokup, oradaki ambulans şoförünü olsun, doktoru olsun, yanındaki hemşireyi olsun ölümle karşı karşıya bırakmaktır. Bundan önce benzer şeyler oldu biliyorsunuz. Ambulans şoförü şehit oldu. Ondan sonra hemşire yaralandı, doktor yaralandı. Bunlar oldu. Şimdi orada belli mesafedeki 600 ile 1000 metre arasında bir mesafede bunlara bu anonslar yapılıyor. 'Alın yaralıları, getirin güvenli bölgeye ve biz buradan hemen onları hastaneye götürelim' deniyor. Ambulanslar hazır ama bunlar yaralıları oraya kasıtlı götürmüyor. Belki de yaralı değiller. Ateş menziline ambulansları sokup, orada ambulanslara karşı, kendilerine göre orada bir üstünlük temin etmek... Dertleri bu. Tabii ki orada da ilgili arkadaşlar gerekli tedbiri almak durumundalar. Ona göre onlar da o tedbirle bu işi yürütüyorlar. İşin aslı bu."
"Bu mücadeleden taviz vermemiz mümkün değil"
HDP'li milletvekillerinin açlık grevine ilişkin bir soruyu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Bu oyunlara asla gelmeyiz. Açlık grevi yapabilirler, şunu da yapabilirler, bunu da yapabilirler. Bunların yeri parlamentodur. Bunların gelmesi gereken yer parlamentodur. Bunlar şu anda terör örgütüne uşaklık yapıyorlar. Terör örgütünün şu anda bunlar tamamıyla orada taşeronu gibi adeta hareket ediyorlar. İş tam tersine dönmüş vaziyette. Sen niye parlamentoda değilsin de oradasın? Ne işin var senin orada? Parlamentodaki çalışmalarına katıl. Bunlar parlamentoda durmuyorlar, sürekli olarak o çatışma bölgesinde gidip yok 'Açlık grevi yapacağız' vesaire. Birileri açlık grevi yapıyor bunlarda, eş başkanlar da bakıyorsun sağda, solda gayet güzel bir şekilde tatil geçirenleri de var bunların içinde. Bunları biz artık gördük, bunların hepsi belgelenmiş şeyler. Büyakada'da aynı şekilde bisikletle şu anda tatilde olanları da var. Bunları da biliyoruz, görüyoruz. Bugün de gazetelerde var. Bunların hangisi, ne yapıyor belli değil. Bu oyuna artık yazılı, görsel medya olarak gelmememiz lazım, tam aksine milletimizi bu noktada ciddi manada uyarmamız lazım."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmetçiklerin bir beka mücadelesi verdiğini belirterek, "Vatanımızın, milletimizin bekası mücadelesidir. Bu mücadeleden taviz vermemiz mümkün değildir. Cizre, Sur, Silopi, buraların hepsi tertemiz hale gelinceye kadar, ondan sonra zaten çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdik, proje çalışmalarımız bitti" dedi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buralarda ikinci adım, bu temizlikten sonra da kentsel dönüşüm değişim süreci başlayacak. Kentsel dönüşüm değişim sürecinde de buralarda yepyeni projelerle, tarihi eserleri tarihi eser olarak ele alıp, restorasyonlarını yaptırmak, bunun dışındakileri ise tamamıyla yeni projeler olarak ele almak suretiyle buradaki vatandaşlarımızı kendi evlerine çok daha farklı bir şekilde yerleştirmektir. Şu anda da vatandaşlarımızdan 6 bin kadar aileye zaten şu anda hükümetimiz kira kararını almıştır ve kiralarını ödüyor, bu çalışma başlamıştır, AFAD bir diğer taraftan çalışmalarını sürdürüyor. Gıda desteklerini aynı şekilde veriyor ama bu geçiş sürecini ben inanıyorum ki başarılı bir şekilde hükümetimizin bütün mensuplarının gayretleriyle aşacaktır ve devletimiz burada tüm imkanlarıyla seferberdir, Hükümetimiz tüm bakanlarıyla beraber hangi bakana hangi görev düşüyor bunların tasnifini yapmıştır, altyapıyla ilgili özellikle Ulaştırma Bakanlığımızın çalışmaları olacak, öbür tarafta Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın gerek atık su kanallarıyla ilgili gerek içme suyu kanallarıyla ilgili bugüne kadar zaten malum belediyeler zaten bu tür işleri yapmadılar, bunlar yapılacak. Öbür taraftan da TOKİ bütün imkanlarıyla seferber olarak konutları yapacak. Yani her bakan kendi ilgi alanı içinde bu çalışmayı sürdürecek."
Başkanlık sistemi
Bir gazetecinin, "Başkanlık sistemiyle ilgili olarak halk buluşmaları gerçekleştireceğiniz yönünde bilgiler var" sözleri üzerine Erdoğan, bu konunun kendisinin şahsi meselesi olmadığını vurgulayarak, şöyle dedi:
"Bu konuyla ilgili şu anda ciddi manada bu süreç içinde rol alan arkadaşlarımız var, akademisyenlerimiz var, medya mensuplarımız var, birçok bu konuda sözü olan STK'larımız var. Hepsi ülkemizin değişik bölgelerinde paneller, sempozyumlar, konferanslar düzenlemek suretiyle bu işi halkımıza anlatmak, halkımızı bu konuda daha da bilinçlendirmek ve aynı zamanda da tabii bir altyapıyı oluşturmak suretiyle de dünyadaki başkanlık sistemlerinin uygulamalarını, bunun yanında hazırlayacağımız kitapçıklar vasıtasıyla da hangi ülkede başkanlık sistemi diyelim ki ABD'de nasıldır, Güney Amerika'da nasıldır, Fransa'da yarı başkanlık sistemi nasıl, öbür tarafta birçok yerde özellikle partili başkanlık sistemleri nasıldır, bütün bunların hepsini ortaya koymak ve buradan da tabii yani Türkiye'nin kendi modeli nasıl olacak, bunları ortaya koymak suretiyle temenni ediyorum ki çok kısa bir zaman içinde çok daha farklı bir şekilde bir ortak akıl oluşacaktır. Mesele bu ortak aklı oluşturmak suretiyle halkımızın daha bilinçli bir şekilde kararını vermesidir ki şu anda yapılan kamuoyu araştırmalarına baktığınızda yüzde 55-60 aralığında bir talep söz konusu. Ben bunun çok daha artacağına inanıyorum. Çünkü buna ihtiyacımız var."
Zana ile görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçen hafta Leyla Zana ile görüşeceğinizi söylemiştiniz. Takvim belli oldu mu?" sorusunu da "Öncelikle şunu söyleyeyim, burada birinci derecede bir defa yeminini yapması lazım. Parlamentoda yemini yapmadıktan sonra zaten böyle bir kabul söz konusu olmaz. Ancak geçenlerde -yanındaki danışmanı veyahut da özel kalemi bilemiyorum-, özel kalemimi arayarak söylediği bazı şeyler var, yani eğer kendisi görüşmelerini bu başlıklar altında düşünüyorsa zaten gelmesine de gerek yok" şeklinde yanıtladı.
Gazetecinin, "Efendim, neydi o başlıklar?" şeklinde araya girmesi üzerine ise Erdoğan, "Terörist başıyla alakalı konular vesaire... Yani şu anda dünyanın hiçbir yerinde böyle bir terörist başının bu şartlarda yaşaması diye bir şey söz konusu değil. Şu anda terörist başının İmralı'daki yaşam koşulları dünyada kimseye verilmemiştir" ifadelerini kullandı.
GEÇEN HAFTA AYNI SORUYA CEVAP VERMİŞTİ
Erdoğan geçtiğimiz hafta Cuma namazı sonrasında da gazetecilerin aynı konu hakkındaki sorularını cevaplamış ve “Böyle bir talebi oldu. Dün Beştepe sofrasında bunu da arkadaşlarımızla paylaştık. Şu anda arkadaşlarımıza da bu konuyla ilgili bir değerlendirelim dedim. Bu değerlendirme neticesinde, yani kanaatim kabulden yanadır. Kabul edip kendisiyle görüşebiliriz” ifadelerini kullanmıştı.
.