Güncelleme Tarihi:
Badische Neueste Nachrichten Türkiye'deki gelişmelere ilişkin yorumunda, AKP'nin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştirmeye yönelik yasa teklifini eleştiriyor:
"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül uzun süre sessiz kaldı. Ancak şimdi yolsuzluk soruşturması konusunda Erdoğan hükümetine hiçbir yanlış anlamaya mahal vermeksizin eleştirel sinyaller gönderiyor. Açıklamasında kuvvetler ayrılığı ilkesinin rolünü vurgulayan Gül, kontrol edilemeyen iktidarın sonuçları konusunda uyarılarda bulundu. Erdoğan'ın eski bir dava arkadaşı olan Gül böylelikle Erdoğan'a, hukuk devletini ortadan kaldırma suçlaması yöneltildiği bir dönemde, demokrasinin temel prensiplerinin savunucusu olarak tavır aldı. Erdoğan'ın yolsuzluk soruşturması konusundaki icraatları giderek daha fazla eleştiri alıyor. Hatta bir savcı (Zekeriya Öz) Erdoğan'a kendisine kişisel baskı uyguladığı suçlamasında bile bulundu. Erdoğan hükümeti yargıya müdahaleyi daha da artırmak istiyor. Bir yasa ile hükümet hâkimler ve savcılar üzerinde kontrol yetkisine sahip olmayı güvence altına almayı istiyor. AB ve Avrupa Konseyi bunu yargının bağımsızlığına darbe olduğu gerekçesiyle eleştiriyor. Türkiye'deki muhalefet ve hukukçular bu yeniliğin Anayasa Mahkemesi'nce durdurulmasını umut ediyor. Gül ve Erdoğan eski dost ama aynı zamanda potansiyel siyasi rakip. Erdoğan yazın Gül'ün yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı görevini devralmak istiyor ancak Gül bu görevi Erdoğan'a bırakacağı yönünde bir sinyal vermedi."
Bielefeld'de yayımlanan Westfalen-Blatt ise Türkiye ile ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan her yerde komplo yapıldığı tespitinde bulunuyor. Bu kuruntuyla polis teşkilatı ve yargıyı parçalıyor. Bu durum, yolsuzluk skandalıyla ilgili soruşturmayı zayıflatıyor. Hükümete göre kötü olan, hükümet içinde yolsuzluk yapanların bulunması değil, bunun ortaya çıkmış olması. Yolsuzluk iddialarının aydınlatılması ise kimseyi ilgilendiriyor. Önde gelen 20 sanayi ülkesinin üyesi olan, Avrupa Birliği'ne girmek isteyen ve bütün bölge için model ülke olmayı amaçlayan bir devlet için bu, kabul edilemez. Erdoğan'ın başına buyruk tavrı zaten AB'den uzak olan Türkiye'yi Birlik'ten daha da uzaklaştırıyor. Kıbrıs konusu, insan haklarındaki durum ya da Ermeni soykırımı ile yüzleşme gibi engeller, yeni anti-demokratik icraatların gerisinde kalıyor. Türk halkının yolsuz hükümete karşı kendini savunması için daha ne olması gerekiyor? Bu cesarete kısa sürede sahip olması temenni ediliyor. Ancak AB adayı Türkiye öncelikle üye olmasının önündeki engellerin azalmayacağından yola çıkmak zorunda."