Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle dün akşam İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nce My Showland'de düzenlenen geceye katıldı. Göreve geldikleri günden bu yana Türkiye'nin öncelikli hizmet alanlarını sıraladıklarını dile getiren Erdoğan, bunu yaparken Türkiye'nin dört temel taş üzerinde yükseleceğini ifade ettiklerini söyledi.
Bunların sırasıyla eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu dört temel üzerinde yükselen bir Türkiye idealimiz var” dedi. Eğitim olmadan sağlığın olamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gerçekten ülkemizin maalesef bölgesel ayrımcılığa tabi tutulduğunu kimse görmemezlikten gelemez. Öyle bölgelerimiz var ki ihmale uğramış. Varsa yoksa, dürüst veya yanlış bütün yatırımlar batı, Marmara, kısmen de Akdeniz'e yapılmış. Aynı şekilde kadroların büyük çoğunluğunu bu bölgelerde görmek mümkün. Göreve geldikten sonra burada bir denge sağlayalım, adeta birleşik kap usulü ile bu işi yerine oturtalım gayretiyle çalışmaya başladık. Sistemde su kaçakları var. Bir taraftan bunları kapayacaksınız, bunları gidereceksiniz. Bu bir mücadele gerektiriyor. Buna yönelik adımları atmaya başladık.”
BEYİN GÜCÜ
Sağlık alanında yaptıkları yatırımları anlatan Erdoğan, iki şeyin adımını attıklarını, bunların fiziki imkanlar ve beyin gücü olduğunu söyledi. Türkiye'de beyin gücünün olduğunu, ama sayısal olarak yeterli bulmadıklarını kaydeden Erdoğan, Türkiye'de 81 vilayete gittiğini, bu illerde okul, hastane ve huzur evlerini dolaştığını söyledi.
Erdoğan, Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz, hatta Orta Anadolu'nun belli bölgelerine gitmeyen uzmanların bulunduğunu ifade ederek, “İşte bu bizi öncelikle farklı düşündürdü. 'Bunu sözleşmeli mantığıyla düzeltiriz' dedik. Ama maalesef olmadı. Mecburi hizmete dönmek istedik. Anayasa Mahkemesi kararını verdi. Mecburi hizmetle nasıl askerimiz, polisimiz, öğretmenimiz gidiyorsa şimdi doktorumuzu da o bölgelere göndereceğiz” dedi.
Ankara'da, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle düzenlenen törende, Bingöl Yedisu'dan gelen bir hekimin, 'Bu meslek para ile yapılmaz. Aşk işidir' dediğini kaydeden Erdoğan, “Ben bu doktoru alkışlarım, severim, önünde eğilirim” diye konuştu.
Şemdinli, Yüksekova'da doktora ihtiyaçları olduğunu, oradaki hastanelerde doktor bulunmadığını ifade eden Erdoğan, sadece ebe ve hemşireyle bu işlerin yürüyemeyeceğini vurguladı. Doktorların çok kutsal bir mesleği yerine getirdiğini, mesleğin çok büyük önemi bulunduğunu anlatan Erdoğan, bu mesleğin geleceğinin kaybettirilmemesi gerektiğini söyledi. Sağlık sektöründe doktor başta olmak üzere hemşire ve sağlık görevlilerinin özlük haklarını daha ideal noktaya getirmek istediklerini vurgulayan Erdoğan, performans değerlendirmesini de bu amaca yönelik olarak başlattıklarını bildirdi.
Bunu iyi niyetle yaptıklarını, belki burada yüzde 100 isabet alınamayabileceğini kaydeden Erdoğan, “Sağlık alanında yapılması gerekenleri yaptık diye bir iddiamız olmadı, olmayacak. Ama farklı projelere imza atmak istiyoruz. Onu ısrarla söylüyorum; nasıl dünyada her şeyin serbest piyasası varsa sağlıkta da serbest piyasa oluşmalıdır” diye konuştu.
“DAHA FAZLA DOKTOR YETİŞTİRMEYE MECBURUZ”
Salonda bulunan tıp fakültesi dekanları ve doktorlara da seslenen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bizim çok doktora ihtiyacımız var. İhtiyaçları gidermeye elimizden geldiğince yardım yaparız. Bu noktada kontenjanların daha da artırılarak tıpta 15-20 sene sonrasını görmek durumundayız. Tıpta daha fazla öğrenci, doktor yetiştirmeye mecburuz. Bize bazen bahaneler geliyor. 'Yetişmez, farklı bir meslek' diye. Niye yetişmesin? Yetişir. Türkiye şu anda dünya sıralamasına baktığınızda doktor başına düşen hastada 52. sırada. Bu bizim için tehlike çanı. Ondan sonra biz nasıl yürürüz, hava basarız. Önce bundan kurtulmamız lazım. Öyleyse bu adımı atacağız. Elimizden geleni yapacağız.”
Başbakan Erdoğan, Sağlıkta Dönüşüm Projesi'ni yapmakta kararlı olduklarını ve bundan geri dönüşün söz konusu olmadığını, geçen 3 yılın da bunun işaretlerini verdiğini sözlerine ekledi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ da iktidarlarının, sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığını ödemeye kararlı olduğunu söyledi.
Akdağ, “İçinde bulunduğumuz yılda hava ambulans sistemini 112'ye katmak için çalışma başlattık. Bu yıl sonunda hava ambulans sistemini başlatmış olacağız” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından sağlık sektörüne yardım yapan hayırseverler ve başarılı doktorlar ile bu yıl İstanbul'da ”Yılın Doktoru” ödülüne değer görülen 112 Acil Servis çalışanlarına plaketlerini verdi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN “SEVGİ EVLERİ” PROJESİ YEMEĞİNDE KONUŞTU
Daha sonra Malatyalı İşadamları Derneği'nin (MİAD) Malatya'da kuracağı ”Sevgi Evleri” projesinin, Polat Renaissance Oteli'nde yapılan tanıtım yemeğinde konuşan Erdoğan, Türkiye'de hararetli ve tempolu çalışmalarının meyvelerini almaya başladıklarını söyledi.
Erdoğan, milletin önünde artık yeni, farklı, anlamlı ve heyecan dolu bir ufuk açıldığını dile getirerek, son 3 yılda sergilenen performans sayesinde Türkiye'nin her geçen gün büyüyüp zenginleştiğini kaydetti.
“Ekonomik büyümenin en büyük nedeni, devlet ve millet arasında şüphesiz ki karşılıklı güven ortamının tesis edilmesidir” diyen Erdoğan, Türkiye'nin istikrar ortamını da yakaladığını söyledi.
Güven ortamının kendilerine içeride zenginlik katarken, istikrarın ise uluslararası boyutta Türkiye'ye farklı bir yaklaşımı, Türkiye'yi fırsatlar ülkesi olarak dünyaya takdim etmeyi getirdiğini vurgulayan Erdoğan, “Eskiden sorunların kalıcılığından bahsedilirdi, bugün artık büyümenin kalıcılığından bahsedilir hale geldi. Eskiden hızlı bir çöküşten, gerilemeden bahsedilirdi, bugün artık sürdürülebilir kalkınmadan bahsediliyor” diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomik alandaki büyümeye paralel olarak hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler alanında mesafe kat ettiğini anlatan Erdoğan, AK Parti Hükümeti olarak her alanda adaletli, eş zamanlı ve doğru orantılı bir kalkınmayı öngördüklerini bildirdi.
Hesaplarını buna göre yapıp, adımlarını buna göre attıklarını dile getiren Erdoğan, göreve geldiklerinde enflasyonun yüzde 30-34'lerde gidip geldiğini, geçen yıl sonu itibariyle bu oranın yüzde 7,7 olarak kaydedildiğini hatırlattı.
“BUNA SEVİNEMEYENLER VAR”
Bu rakamların üzerinde bile spekülasyon yapmaya gayret edenlerin bulunduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Geldiğimizden bu yana her yıl düşüyor. Buna sevinemeyenler var, üzülenler var. Sevinseler de sevinmeseler de biz bu yolda devam edeceğiz. Çünkü hedefimiz milletimizin sevinmesidir, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasıdır. Bir zamanlar faizden yaka silkiyorduk. 'Bu faiz bizim belimizi büktü' demiyor muyduk? 2001 krizinde bu ülkede girişimci insanlarımız faizin kurbanı olmamış mıydı? Soruyorum; temerrüde düşürülmemiş miydi? Bundan dolayı fabrikalar kapatılmamış mıydı? Ama kusura bakmayın. Hayatında 2 koyun gütmeyen bu işten anlamaz. Çünkü bu faiz acaba koyundan kaçını götürür, bundan haberi yok. Bu koyunların hepsini kaybedenler, o faizin zulmüne uğrayanlardır.”
Erdoğan, göreve geldiklerinde yüzde 69 olan nominal faizin şimdi yüzde 12,5'e düştüğünü vurgulayarak, “O kadar garip şeyler oluyor ki 'reel faiz yüzde 12' diyecek kadar ileriye giden hesap bilmezler de var. Enflasyonun yüzde 7, nominal faizin yüzde 12 olduğu yerde reel faiz nasıl yüzde 12 oluyor? Bir iktisatçı olarak ben bu hesabı hala anlayamadım. Bunu IMF'cilerle de konuşuyorum. Onlar da anlamakta zorlanıyorlar. Reel faizin şu anki durumu yüzde 8'in üstünde değildir, altındadır” diye konuştu.
KDV İNDİRİMİ
Türkiye'de sıkıntıların bulunduğunu, ama aşılacağını dile getiren Erdoğan, tekstil ve konfeksiyon sektörü temsilcileriyle yaptığı görüşmeye değindi.
Daha önce KDV'nin tekstilde yüzde 6'dan yüzde 18'e çıkarıldığını, o zaman kimsenin feryat etmediğini belirten Erdoğan, ama şimdi kendilerinin KDV'yi yüzde 18'den 8'e indirdiklerini söyledi.
Bazılarının, 'Bu çok az. Dağ fare doğurdu' gibi eleştiriler yaptığını ifade eden Erdoğan, “El insaf. Bizden talep edilenin ta kendisiydi; yüzde 18'den yüzde 8'e düşürülmesi. Bu talebe aynen uyduk” dedi.
Erdoğan, enerji ve istihdamda da bazı avantajlar istendiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Tamam, verelim de biz de bir şeyler kazanalım. Kayıt dışında olanları yavaş yavaş kayıt altına alalım. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yüzde 45 kayıt altı ekonomiyle idare ediyoruz. Biz bu yüzde 45'ten kazandıklarımızla ülkeyi yönetiyoruz. İşte dürüstlüğümüz burada. Hesabınızı yapın. Biz göreve geldiğimizde toplanan vergiyle faizler bile ödenemiyordu. Şimdi toplanan verginin yüzde 37'si faize, geri kalanı da yatırım ve cari harcamalara gidiyor. Biz, sorun çıkaran değil, sorun çözen, hizmet üreten siyasi anlayışın mensuplarıyız.”
Erdoğan, dernek başkanı ile görüştüğünde kendisine 5 sevgi evi yapılacağının söylendiğini, buna karşılık kendisinin de latifede bulunduğunu belirterek, “Bazıları bunu söylediğimde köşelerinde dalga geçiyorlar, ama ben bu akşam bir dilencilik yapacağım. Niye? Millet adına buna değer” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, daha sonra salonda bulunan işadamlarından söz alarak, 5 olan sevgi evi sayısını 17'ye çıkardı.
Yemekte söz alan oyuncu Kenan Işık da katkılarından dolayı Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti.
Gecede, Malatya Belediye Başkanı H. Cemal Akın, Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'ya, Malatya'nın simgesi olan kayısı ile birer kilim hediye etti.