Güncelleme Tarihi:
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, seçim bölgesi olan Bursa’daki programının son gününde basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Arınç, 12 Eylül dönemine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında Abdülkadir Aksu ve Vecdi Gönül gibi isimlerin de soruşturulmasını nasıl değerlendirdiği, ve önümüzdeki aylarda yargı önüne çıkacak Kenan Evren’in daha önce yargılandığı takdirde intihar edeceğini söylediğini hatırlatılınca şöyle dedi:
"12 Eylül darbesini yapanlarla ilgili yargı süreci başladı. Tanzim edilen iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Yargılama nisan ayında başlayacak. Milli Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesinden 3’ü vefat etti, 2’si hayatta. 1 numaralı sanık Tahsin Şahinkaya ile 2 no’lu sanık Kenan Evren hakkındaki iddianame hukuki açıdan son dönemi tahlil eden, analiz bakımından da çok önemli. Ben şahsen çok başarılı buldum. İddianame dağıtıldığına göre keşke basın tamamını bir şekilde yayınlayabilse."
"70 MİLYON İNSAN MUTLU"
Türkiye’nin 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla darbecileri yargılamanın yolunu açtığını bildiren Arınç, Anayası’nın 15’inci maddesi tamamen yürürlükten kalktığı için 12 Eylül’ü yapanlarla bugün yüzleştiklerini söyledi. Bülent Arınç şöyle devam etti:
"Bu sembolik anlamda da çok önemlidir. Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olmasını göstermesi açısından da önemlidir. Darbecilere bundan sonra yapılacak işlemi göstermesi bakımından da önemlidir. Eskiden derlerdi ki, ’Darbeci işinde muvaffak olursa kahraman, cumhurbaşkanı olur. Olamayansa darağacına gider.’ Talat Aydemir’lerin akıbetinde olduğu gibi.. Ama 27 Mayıs’takiler darbede başarılı oldu, Cumhurbaşkanı oldular. 12 Eylül’deki darbede başarılı oldular, cumhurbaşkanı oldular. Bundan sonra yok öyle değil. Buna kim niyetleniyor, kim gönlünden geçiriyor, kim bu lafı ediyor, kim bu yola bu niyetle çıkmak istiyorsa, ’Bak sonunda şu iş var aklını başına topla’ diyecek bir döneme girdik. Bundan dolayı 70 milyon insanınızın ne kadar mutlu olduğunu tahmin edebiliriz. Artık bundan sonra cuntacılık yok. Bundan sonra demokratikleşmiş özgürleşmiş Türkiye’de artık bir hukuk devleti olmanın yolu var" dedi.
"EVREN’İN İNTİHAR ETMESİNİ ARZU ETMEM"
Arınç, 30 yıl sonra darbecileri suçlayan bir davanın başlıyor olmasının Türkiye’yi memnun ettiğini anlatırken, şöyle devam etti:
"Bizim 30 sene sonra ya da daha fazlasında darbecileri suçlayan bir mahkemenin başlıyor olması bütün Türkiye’yi memnun etmiştir. Bir kısmı hariç. Dolayısıyla yargılamanın sonucunu göreceğiz. Burada bir kısım gazetelerimiz ise biraz da sansasyon katmak amacıyla zannediyorum. ’O dönemde Valilik yapan bürokratlık yapan bunlar da şunlar da vardı. Onlar da yargılansın’ deniliyor. Arkadaşlar illiyet bağı diye bilinen hukukta bir şey vardır. Darbe yapmayı düşünen, muvaffak olan emir komutuma zinciri içinde gerçekleştirilen darbenin asıl failidir. O tarihte görevde bulunan insanlara, ’Bu darbeye karşıysan görevden ayrılsaydın’ denilecek hukukta bir imkan var mı onu ben bilemiyorum. 367’nin ortaya çıkması ve üzerinde konuşmasına benziyor bu. Ancak 367 yi savunan adamlar sokakta çıkıp konuşamıyorlar. Çünkü Türkiye’de her şeyin aslı bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Kenan Evren öyle demişti: Bundan sonra ne yapar bilemem. Yani intihar etmesini de arzu etmem. Ben olaya insani açıdan bakarım. Yunanistan şu kadar yıldan beri darbecileri hala içeride muhafaza ediyor tutuyor. Bütün dünyaya örnek oluyor. Albaylar cuntasından bir başka cuntaya kadar demokratik ülkelerde Güney Amerika’da, Avrupa’da ya da başka bir yerde kim diktatörlük yapmışsa, kim darbe yapmışsa yaşı ne olursa olsun. Yargılanıyor ve cezasını görüyor. Bundan sonrası yargının işidir. İnşallah yargı sonucu Türkiye için örnek bir karar olur."
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir gazetecinin Yasin Hayal’in avukatının, ’Hrant Dink cinayetinin bir örgüt işi olduğu yönündeki açıklamasını hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine, ayrıntılar üzerinde durmayacağını, ancak Hrant Dink cinayetiyle ilgili mahkemenin verdiği kararınvicdanları tatmin etmediğini ve hangi eksiklikleri bulduğunu daha önce ifade ettiğini anımsattı. Arınç, şöyle devam etti:
"Şimdi o mahkemenin hakimi konuşuyor, savcısı konuşuyor, birbirleriyle çelişiyorlar. Yine o davayla ilgili sanık avukatları, müdahil avukatları konuşuyorlar, çelişkili beyanda bulunuyorlar. Bütün bu konuşulanlara da baktığımız zaman, bu davayla ilgili verilen kararın, bazı açılardan eksik ve hatalı olduğu göze çarpıyor. Dolayısıyla bir yargı sürecinde şimdi temyiz aşamasına odaklanmalıyız ve temyizde Yargıtay’ın bu konulara da dikkat ederek, bu dava hakkında hem hukuki hem de vicdani bir karar vermesi konusunda beklentilerimizin olduğunu söylemeliyiz. Yoksa o böyle söyledi bu böyle söyledi, bunları tartışacak bir noktada olmayalım. Ama konuşulanlara bakılırsa bir örgüt suçu veya örgütün fiili ve hukuki yönlendirmesiyle ve yahut da azmettirmesiyle işlenmiş bir suç olduğu daha ağır basan bir kanaat haline geliyor. ’Bunlar kimlerdir, bu suçtaki katkıları ne kadardır?’, bunları bir yargının, mahkemenin mutlaka değerlendirmesi gerekecek. Ağır cezadan çıktığına göre bütün bu beklentilerimiz şimdi Yargıtay’ın 1’inci Ceza Dairesi’nin vereceği karardadır. Umarım, Türkiye’ye örnek bir karar olur her haliyle yeniden bir yargılama gerekiyorsa o yapılır ve eksikler tamamlanır. Yok başka açıdan bir karar verilecekse onu da hukuki olarak hepimiz takip edeceğiz.”
"SARKOZY’NİN YÖNLEDİRMESİYLE KANUN ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR"
Arınç, Fransa’nın başkenti Paris’te dün yapılan ve 40 bin kadar Türk’ün ’Soykırım kararı’nın senatodan geçmemesi için yaptığı protesto gösterisini hatırlatan bir gazetecinin, değerlendirmesini sorması üzerine, Fransa’da cereyan eden olayı artık herkesin bildiğini söyledi. Arınç, ”Soykırım yoktur" diyene hem hapis hem de para cezası getiren bir tasarının geçtiğimiz günlerde oylandığını ve kabul edildiğini hatırlatarak, Fransız Parlamentosu’ndaki oylamaya 50 oranında katılım olduğunu, bunlardan bir bölümünün çekimser kaldığını veya aleyhte oy kullandığını, ancak büyük çoğunluğun, parlamentonun 10’da 1’i kadar bir katılım ile bunun geçtiğini belirtti. Tasarının şimdi senatoda bir safhasının olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
”Senatonun komisyonu bunu reddetti. İnsan haklarına ve anayasaya aykırı buldu. Ancak bunu tekrar senatoya gündem içinde getirme imkanları var. Bu da sanıyorum yarın, pazartesi günü olacak. Tabii insan hakları bakımından fikir ve ifade özgürlüğüne aykırılık bakımından yanlış olduğunu hepimiz söylüyoruz. Fransa’da pek çok entelektüel aydın ve siyasetçi de aynı kanaati paylaşıyor. Fransa iç politik sebeplerle Sarkozy’nin yönlendirmesiyle böyle bir kanunu çıkarmaya çalışıyor. Yani biz belli bir şeye inanmak zorunda bırakılıyoruz. ’Vardır’ diyenleri alkışlıyorlar, ’Yoktur’ diyenlerin ifade özgürlüğünü kabul etmiyor, onları cezaevine atmaya hazırlanıyorlar. Eğer böyle bir kanun çıkarsa Fransız gazetelerinin sorduğunu ben de sorayım; Recep Tayyip Erdoğan Fransa’ya, Paris’e geldi ve ’Soykırım yoktur’ dedi, ne yapacaksınız? Bunu göze almış binlerce Türk vardır, bunu göze almış binlerce Fransız entelektüeli vardır. Sadece önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ermeni diasporasının oyunu alabilmek için yapılan bu atraksiyonu Fransa Senatosu’nun da kabul etmeyeceğini düşünüyoruz.”
Arınç, bu akşam Avrupa Konseyi’nin ve aynı zamanda Avrupa Parlamentosu’nun merkezi konumundaki Strasbourg’a gideceğini yarın Somali’ye giden AA Foto Muhabirlerinin çektiği ve bütün dünyada ilgiyle karşılanan fotoğrafların sergisini açacaklarını bildirdi. Arınç, ayrıca Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jack Lange ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşeceklerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanını ziyaret edeceklerini, AK Parti Milletvekili Tülin Erkal Kara’nın da dahil olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Grubunun milletvekilleriyle de orada toplantılar yapacaklarını anlattı.
Arınç, oradan verecekleri mesajlarda, aydınlanmanın beşiği sayılan Fransa’da ifade özgürlüğüne vurulan bu büyük darbenin nasıl karşılanacağını ifade edeceklerini belirterek, Strazburg’da 2 gün kalacaklarını, Frankfurt’ta da toplantılar yaptıktan sonra döneceklerini bildirdi. Arınç, şöyle dedi:
"Türkiye’de gösterilen haklı tepkilerin Avrupa içerisinde de gösterildiğine inanıyorum, ama dün müthiş bir başarı öyküsünü gördük. Sadece Paris’te veya Fransa’da yaşayan Türkler değil, Avrupa’daki Türk yurttaşlarımız bir araya geldiler, 40 bini aşkın bir
kalabalık ilk defa Fransa’nın merkezinde bir arada coşkuyla kendi haklı tezlerini ortaya koydu. Bu mitinge, yürüyüşe katılan bütün yurttaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.”
YÜZ NAKLİNİ GERÇEKLEŞTİRENLERE TEŞEKKÜR
Seçim bölgesi olan Bursa’daki gezisini sürdüren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İnegöl İlçesi’nde 300 yataklı Devlet Hastanesi’nin temelini attı. Burada düzenlenen törende konuşan Arınç, Türkiye’nin sağlıkta çok başarılı bir noktaya geldiğini belirterek, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen yüz nakli operasyonuna değindi. Arınç, Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve ameliyatı gerçekleştiren tüm ekibi başarılarından dolayı kutladı.
Temel atma töreninden ayrılırken Arınç’ın yanına gelen 13 yaşındaki Mehmet Halil adlı çocuk, babasının iki yıldan beri işsiz olduğunu söyledi. Arınç, küçük çocuğun verdiği mektubu cebine koydu.
AK PARTİ ALLAH’IN LÜTFU
Daha sonra partisinin İnegöl İlçe Teşkilatı kongresine katılan Arınç, burada da yaptığı konuşmada, AK Parti’nin Türkiye için Allah’ın lütfu olduğunu söyledi. Arınç, AK Parti sayesinde Türkiye’de sağlıktan ulaşıma her konuda çalışmalar yapıldığını ve bunların devam edeceğini kaydetti.
Bu arada kongrede Halil İbrahim Çamlıdere adlı eski bir siyasetçi arkadaşı Arınç’a sarıldı. Arınç, görüşme sırasında gözyaşlarına hakim olamayan Çamlıdere ile bir süre sohbet etti.