Güncelleme Tarihi:
Ödül töreninde hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin eğitim ve kültür sanat alanında arzu edilen seviyeye ulaşamamış olması nedeniyle üzgün olduğunu belirterek, "Milletine tepeden bakan, onu hor gören saplantılı aydınlara değil; gerçekten hür düşünceli ama aynı zamanda kendi tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız vardır. Yaşadığımız diğer krizler gibi kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz" dedi.
Kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin, gerçek anlamda bağımsız olabilmesinin mümkün olamayacağını vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu:
KOPYA ÇEKTİK, TAKLİT ETTİK...
"İletişim imkanlarının böylesine geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde elbette kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz, tarihin bir noktasında dondurup bırakamayız. Karşılıklı etkileşim mutlaka olacaktır ama biz bu etkileşimi tek taraflı yaptık. Diğer alanlarla birlikte kültür sanatta da sadece, üzülerek söylüyorum, kopya çektik, taklit ettik, üstelik onları da kötü bir şekilde yaptık. Kendimize ait olanları geliştirmek ve biraz önce ifade ettiğim etkileşimi sağlamak şöyle dursun mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ise ne özü ne şekli itibarıyla dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık."
Tüm bunların "Bugüne kadar bir şey yapılmamıştır." demek olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elbette gerçekten çok güzel, çok önemli, çok takdire şayan kültür sanat ürünleri ortaya konmuş, ilmi faaliyetler gerçekleştirilmiştir ama bunların hepsi çok sınırlı bir alanda kalmış, bırakınız dünyayı, kendi toplumumuza dahi ulaşmakta zorlanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"BİZİ ÖYLE YORUYOR Kİ ARTIK 'İLLALLAH' DER NOKTASINA GELİYORSUNUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatın dinamizminin hiçbir alanı boş bırakmadığına işaret ederek, şunları söyledi:
"Siz kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, bu yönde bir vizyon ve model ortaya koymazsanız, kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalara, son zamanlarda olduğu gibi modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkum olmuş bulursunuz ve bunları konuştuğumuz, görüştüğümüz kişilerin bize karşı tezleri inanın bizi öyle yoruyor, öyle yoruyor ki artık 'illallah' der noktasına geliyorsunuz. Çünkü tek şey para, para, para... Siz kendi edebiyatınızı, kendi sinemanızı, kendi müziğinizi, kendi plastik sanatlarınızı üretecek zemini inşa edemezseniz bireysel gayretlerle sınırlı, kurumsallaşamamış dar bir alana sıkışıp kalmış bir kültür sanat ikliminin ötesine de geçemezsiniz. Maalesef bu acı gerçekler başımızı çevirdiğimiz her yerde tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor."
Türkiye'nin son 14 yılının altyapıdan ekonomiye, dış politikadan sağlığa kadar pek çok alanda tarihi başarı hikayeleriyle dolu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mutlaka eksikler, aksaklıklar vardır ama hayata geçirilen projeler, elde edilen neticeler hakikaten gurur vericidir. Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı fevkalade üzgünüm, bunlardan biri eğitimdir, diğeri kültür sanattır. Önümüzdeki dönem bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkarmak mecburiyetinde olduğumuza inanıyorum. Eğitimle kalıcı hale getirilmemiş, kültür sanatla tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizliktir, sevgisizliktir, karanlıktır. Nitekim bunun sancılarını her alanda yaşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"SAPLANTILI AYDINLARA DEĞİL MİLLETİYLE BARIŞIK MÜNEVVERLERE İHTİYACIMIZ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kendi kültür, sanat, ilim eserleriyle tüm dünyada konuşulacağı ve etkileyeceği günlerinin yakın olduğuna inandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kalıcı olana, baki olana kültürü ve sanatı irfan ve hikmetle yoğurarak ulaşabiliriz. Bunun için milletine tepeden bakan, onu hor gören, saplantılı aydınlara değil gerçekten hür düşünceli ama aynı zamanda kendi tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız vardır. Yaşadığımız diğer krizler gibi kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Cumhurbaşkanı olarak, bu doğrultuda yapılan tüm çalışmalara destek oluyorum, olmayı da sürdüreceğim."
EROL PARLAK, TÖRENDE MİNİ KONSER VERDİ
Rahatsızlığı nedeniyle programa katılamayan Mustafa Kutlu’nun yerine törene katılan oğlu Murat Kutlu, babasının yazdığı mektubu okudu. Rahatsızlığı nedeniyle programa katılamayan Kemal Haşim Karpat’ın yerine asistanı Prof. Dr. Hakan Kırımlı ve diğer asistanları katıldı. Müzik alanında ödül alan Prof. Dr. Erol Parlak, törende asistanı ile birlikte mini bir konser verdi.
Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver’in layık görüldüğü vefa ödülünü Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayvan aldı. Prof. Dr. Ahmet Hüner Sayar ise Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver’in hayıtından kesitler anlattı.
Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, yüksek yargı başkanları, akademisyenler, sanatçılar ve basın temsilcileri katıldı.
HABER VİDEOLARINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN