Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Siz denendiniz Kemal Bey. Benim milletim sizi bir daha denemez. O geride kaldı. O zaman bir SSK'da, genel müdürlüğü yönetemeyen kişi, sen, nasıl Türkiye'yi yöneteceksin? Bunları hatırlattıkça çıldırıyor.
Çıldırdıkça da ağzı bozuluyor. Senin ağzın ne kadar bozulursa bozulsun, bizim terbiyemiz buna müsaade etmez” dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin Sultangazi ilçesinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, yola çıkarken “eğitim, sağlık, adalet ve emniyet” dediklerini belirterek, bu dört alanda yaptıkları hizmetleri anlattı.
Eğitim kurumlarını geliştirmek, çocukları en ideal şekilde okuyabilecekleri dersliklere, okullara kavuşturmak için bir seferberlik içinde olduklarını ve şu ana kadar 163 bin derslik yaptıklarını anlatan Erdoğan, sınıflardaki öğrenci ortalamasını 70-80'den 31'e düşürdüklerini ama bunu yeterli bulmadıklarını, daha da düşüreceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, her dersliğe bilgisayar donanımlı bir akıllı tahta koyacaklarını, her öğrenciye ücretsiz birer elektronik kitap vereceklerini
belirterek, ön hazırlıkların tamamlandığını, dört yıl içinde okulların
donanımının biteceğini bildirdi.
Dünyada hangi teknolojiyle çocuklar eğitiliyorsa Türkiye'de de bunu yakalayacaklarını ifade eden Erdoğan, bunun için önlerinde hiçbir engel olmadığını, tüm imkanların hazır olduğunu söyledi.
26 MADDEYİ HALLETİK AMA YETMİYOR
Sultangazi halkının yüzde 58'in sinyalini verdiğini kaydeden Erdoğan, “Ben ne dediğinizi anlıyorum. Diyorsunuz ki 'eksik kaldı. 12 Eylül'de 26 maddeyi hallettik ama yetmiyor Anayasa'nın tamamını halledelim.' İnşallah onunla ilgili milletimiz hazırlıklarını yapıyor, sivil toplum kuruluşları hazırlıklarını yapıyor, biz hazırlıklarımızı yapıyoruz” diye konuştu.
12 Haziran'da parlamentoda Anayasa yapma yetkisinin milletçe AK Parti'ye verilmesi halinde mesele bulunmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çağrımızı yapacağız, 'diğer siyasi partilerle birlikte gelin bu işi yapalım' diyeceğiz. Ama gelmiyorlarsa zaten milletçe bize yetkiyi vermiş olduğunuz için o zaman biz yapacağız.
Milletimize sesleniyorum, şurada artık 41 günümüz kaldı. Bu dava sadece Tayyip Erdoğan'ın davası değil, bu milletimizin ortak davası. Milletçe bu işi yapacağız, milletçe bu yolda yürüyeceğiz ve milletçe 8.5 yılda yaptıklarımızı, yapacaklarımızı tamamlayacağız, tamamlamaya devam edeceğiz. İstikrar, bugüne kadar nasıl en önemli 'sır' kelimemizse bundan sonra aynı şekilde sır kelimemiz olmaya devam edecek. Ne diyorlar? Oyuna bak oyuna, 'yüzde 10 barajı kalksın' diyorlar. Niye yüzde 10 barajı kalksın? Yüzde 10 barajı kalksın ki Türkiye istikrarsızlığa gömülsün.”
Belçika'nın, bir yıldır hükümet kuramadığını ifade eden Erdoğan, “Niye kuramıyorlar? Hep bu güne kadar 'koalisyon' diyorlardı, hadi kurun. Altında yatan gerçek bu. Onlar da yıllarca bunu böyle konuştular. Ne yaptığımızı biliyoruz, ne yapacağımıza da inanıyoruz, kararlıyız ve yapacağız” dedi.
ADAYIN İDDİANAMESİNDE BİZZAT YAZMIŞ
Anamuhalefet'in söylediği gibi projeleri bulunmadığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hep söylediklerine bakın, ne diyor? 'AK Parti ne veriyorsa biz beş katını vereceğiz' diyorlar, ama adını koyamıyorlar. Adını koydukları zamanda bitecekler ama söyledikleri 'AK Parti ne veriyorsa biz beş katını vereceğiz.' Ne diyor? 'Biz her aileye 600 lira vereceğiz' diyorlar. İnandınız mı? Sayın Kılıçdaroğlu, bak inanmamışlar. Fakat şüphesiz onun da inananları olabilir ayrı mesele ama gerçek başka.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun şu anda bir tane adayı var. CHP'nin Muğla milletvekili adayı, DGM'nin eski savcısı, 21 Mayıs 2003 tarihli (Neşter) operasyonu iddianamesinde bakın ne diyor? O dönemde ne var biliyor musunuz? Kılıçdaroğlu'nun genel müdürlük koltuğunda oturduğu SSK'da yolsuzlukların diz boyu olduğunu belirtiyor. Şimdi de Kılıçdaroğlu'nun Muğla'da milletvekili adayı. Kılıçdaroğlu, ben konuşmuyorum bak, adayın kendisi, DGM savcısı olarak bizzat o zamanki iddianamesinde yazmış. İddianameyi okudum, başka bir şey değil. Sen yolsuzluklarla hani mücadele ediyordun? Yolsuzluğun bizzat içindesin, gömüldün. Zaten belli... Zira SSK'nın genel müdürlüğünü aldığı zaman SSK gayet iyi gidiyor, üstlendiği andan itibaren SSK yavaş yavaş battı, battı, battı... Artık baktı bu 'ben de iyice gidiyorum', merhum Ecevit'e gitti. Ecevit ne dedi? 'Veto.' Kılıçdaroğlu'nu aday yapmadı. Aday oldu da ne oldu? Ne olduğu belli.”
MADEM ELİNDE DOSYALAR VARDI...
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ikide bir “Tayyip Erdoğan'ı ben geldiğim zaman ne yapacağım? Türkiye'yi ona dar edeceğim” dediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu önce kendine gel. Sen anamuhalefet partisinin grup başkanvekilleri arasında bulundun, elinde dosyalarla dolaştın. Madem senin elinde bu tür dosyalar vardı, bu savcılar boşuna mı duruyor? Niye getirip onlara teslim etmedin. Eğer Tayyip Erdoğan'la ilgili bir şey varsa bugüne kadar bunları niye yapmadın? Seni tutan mı vardı? Dürüstlük bunların semtine uğramamış. Diyor ki 'geldiğim zaman bak ne yapacağım gör.' Aynısını Bahçeli de söylüyor. Seni tutan mı var? İkiniz bir araya gelin, beraber yapın. 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta etmez. Hadi gelin bir araya, varsa bir yolsuzluk Erdoğan'la ilgili bunu yapın.”
Bugünlere yolsuzlukla mücadele ede ede geldiklerini belirten Erdoğan, “Eğer yolsuzlukla mücadele etmemiş olsaydık, 23.5 milyar dolar IMF borcuyla görev aldık. Kim vardı hükümette? MHP, DSP... Şimdi Kılıçdaroğlu'nun yanındalar bunlar. Kim vardı? ANAP... 23.5 milyar dolar onlar borçlandı, biz ödedik, ödedik,
ödedik şu anda 5.2 milyar dolar borca indi” diye konuştu.
Türkiye'nin bu borcun tamamını da ödeyebilecek durumda olduğunu dile getiren Erdoğan, faizin düşük olması nedeniyle yavaş yavaş ödeyeceklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin üç yıldır da stand-by anlaşması yapmadığını vurgulayarak, “Baktık ki bunlar artık bizim siyasi irademize hükmetmek istiyor, dedik ki (Kusura bakmayın. Siz parayla ilgili konuşacaksanız konuşalım ama bizim yapılarımızla ilgili konuşmaya kalkarsanız, o geçmişte kaldı)” diye konuştu.
“TÜRKİYE'YE FRANSIZ KALAN BAZI YERLİ TİPLER VAR”
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde yaptığı konuşmayı anımsatan Erdoğan, “Bizde bazı tipler var. Türkiye'ye Fransız kalan bazı yerli tipler var. Onlar bizim oradaki konuşmamızdan rahatsız olmuşlar, 'öyle konuşmamak gerekir' diyorlar. Bu onurlu milletin onuruyla oynayanlar karşısında nasıl konuşmamız gerekiyorsa aynı dilden konuşuruz. Bunların on yıllar boyu, ne yazık ki Batılı karşısında el pençe divan durduklarını iyi bilirsiniz. O devirler geride kaldı. Artık böyle bir Türkiye yok” şeklinde konuştu.
MHP'nin kendisini “milliyetçi” olarak nitelendirdiğini söyleyen Erdoğan, “Ne milliyetçisi, bunlar bu işin lafını yapıyor. İşte Merkez Bankamızın kasasında döviz rezervi olarak 27.5 milyar dolar vardı. Merkez Bankasının şimdiki döviz rezervi 93.3 milyar dolar. Yolsuzlukların olduğu Türkiye bu mu? Borçlandınız, ödedik. Bunlar dolu kasaları boşaltmaya alışmışlar, benim milletim uyandı, size artık bu kasaları teslim etmez” dedi.
KAYNAK TAYYİP'TİR' DEMEDİK
Erdoğan, bunu Fatih Projesi ile birlikte sürdüreceklerini, bugüne kadar ilk ve ortaöğretimdeki tüm öğrencilerin kitaplarını ücretsiz verdiklerini belirterek, “Biz onlar gibi 'kaynak Kemal'dir' demedik veya 'kaynak Tayyip'tir' demedik. Biz ne dedik, 'kaynak Türkiye'dir dedik. Aramızdaki fark bu. Biz 'kaynak Türkiye'dir' dedik. O 'kaynak Kemal'dir' dedi” diye konuştu.
Üniversite öğrencilerine verilen bursların miktarını da artırdıklarını, Kredi ve Yurtlar Kurumunda kalan her üniversite öğrencisinin 390 lira aldığını, özürlülere evlerde bakım ücreti olarak asgari ücret verdiklerini anlatan Erdoğan, “Hey Kemal Efendi, biz vaat etmiyoruz, bunları uyguluyoruz” dedi.
Erdoğan, fakir fukaraya her ay 150 lira verdiklerini de belirterek, Kılıçdaroğlu'na, “Bak, bundan haberin var mı?” diye sordu.
Bunların yanı sıra erzak, kömür verdiklerini ve bunları verdikleri zaman da kendilerine “sadaka dağıtıyorsunuz” denildiğini hatırlatan Erdoğan, “Devlet sadaka dağıtır mı? Devlet demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Sosyal devlet olmanın gereğidir” dedi.
Başbakan Erdoğan, yaptığı toplantılarda vali, kaymakam ve belediye başkanlarına, “tıpkı Ömer gibi kapıları dinleyeceksiniz, acaba içeriden inilti geliyor mu, ağlama sesleri geliyor mu? Yüreğiniz dağlanacak, onların peşinden koşturacaksınız, takip edeceksiniz, gücünüz neye yetiyorsa bunu yapacaksınız” dediğini de belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak gücümüz bir çok şeye yetiyor. Artık isteyen, dilenen bir Türkiye yok” diye konuştu.
EN AZ ÜÇ ÇOCUK...
Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde 3 bin 400 dolar olan kişi başı milli geliri 10 bin doların üzerine çıkardıklarını, daha da iyi bir Türkiye olacağını söyledi.
Ailelerin çocuklarını fakirlik bahanesiyle okula göndermemesini engellemek için ilköğretimde erkek öğrencilere 30, kız öğrencilere 35 lira, ortaöğretimde erkek öğrencilere 45, kız öğrencilere 55 lira verdiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Kaç çocuk olursa olsun, ne diyoruz? En az üç çocuk. Bazıları, 'İki tane yeter' diyor. Sakın ha bu oyuna gelmeyin. Bu da bir tuzaktır. Bu tuzağı hep
beraber bozacağız. Çünkü bu milletin nüfusu azaltılmak isteniyor. Bu milleti
kısırlaştırmak istediler. Doğum kontrolleri yaptılar bu ülkede. İstediler ki bu millet ihtiyarlasın, yaşlansın. Aynen bizi de batının şu andaki durumuna düşürmek istediler. O oyuna gelmeyeceğiz. Genç, dinamik, eğitimli nüfusa sahip olacağız,
inşallah. Yeter ki el ele verelim bu işi götüreceğiz. Hiç endişeniz olmasın.
Türkiye iyi gidiyor.”
SAĞLIK HİZMETLERİ
Başbakan Erdoğan, sağlıkta attıkları adımları anlatırken de hastanelerin birleştirilmesine CHP'nin “olmaz” demesine karşı kendilerinin “olur, olur, bal gibi olur” dediklerini ve olduğunu anlattı.
Şu anda vatandaşların istediği hastaneye gittiğini ve hepsinden hizmet aldığını anlatan Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü iken sigortalı olduğunu belirterek o dönemde yaşadıkları sıkıntıları anlattı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kemal Bey, sizin Genel Müdürlüğünüz döneminde biz ilaçlarımızı alamıyorduk. Siz denendiniz Kemal Bey. Benim milletim sizi bir daha denemez. O, geride kaldı. O zaman bir SSK'da genel müdürlüğü yönetemeyen kişi, sen nasıl Türkiye'yi yöneteceksin? Bunları hatırlattıkça çıldırıyor, çıldırdıkça da ağzı bozuluyor. Senin ağzın ne kadar bozulursa bozulsun, bizim terbiyemiz buna müsaade etmez. Biz Hacı Bektaş Veli'nin ifadesi var ya, ne diyor? 'Eline, diline, beline hakim ol' diyor. Bu ne demektir? Edeb ya Hu. Biz de buna davet ediyoruz. Edeb ya Hu. Siz her ne kadar bu sınırları aşsanız da bizim terbiyemiz buna müsaade etmez, biz yine de sizin annenize saygı duymaya devam edeceğiz. Farkımız bu.”