Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2002 01:51
‘‘Erdoğan konuşmalarında ağırlıklı olarak ekonomiden bahsediyor. Genellikle gerginlik yaratacak çıkışlardan uzak duruyor. Türban sorununu da, ustalıklı bir biçimde adını anmadan, iktidara geldiklerinde Kopenhag kriterlerini hayata geçirerek çözme sözü veriyor.’’
AKP'nin beş ildeki mitinglerini Hürriyet için izleyen gazeteci Ruşen Çakır, Recep Tayyip Erdoğan'ın miting meydanlarındaki konuşmalarının içeriğine ilişkin şu gözlemleri yapıyor: ‘‘Erdoğan konuşmalarında ağırlıklı olarak ekonomiden bahsediyor. Genellikle gerginlik yaratacak çıkışlardan uzak duruyor. Türban sorununu da, ustalıklı bir biçimde adını anmadan, iktidara geldiklerinde Kopenhag kriterlerini hayata geçirerek çözme sözü veriyor.’’
MİTİNGLERE katılanların önemli bir bölümü Refah Partilileri çağrıştırırken, AKP'nin, çoğu koyu takım elbiseli, kravatlı ve kara güneş gözlüklü genç görevlileri yerli dizi kahramanlarına veya gece kulüplerinin önündeki body-guardlara benziyor.
Sakarya'da, arka saflardaki Erdoğan'ı ‘‘Dünya Müslümanlarının lideri’’ olarak tanımlayan döviz bir kenara bırakılırsa, AKP lideri ne İmam-Hatip'lerden, 28 Şubat sürecinden, ne de Filistin'den, siyonizmden, masonluktan bahsediyor. Türban sorununu da, iktidara geldiklerinde Kopenhag kriterlerini hayata geçirerek çözme sözü veriyor. AKP lideri genellikle kalabalıkları kışkırtacak, gerginlik yaratacak çıkışlardan uzak duruyor. Hükümeti eleştiriyor, ama isim vermemeye dikkat ediyor; Bülent Ecevit hariç.
Erdoğan konuşmalarında ağırlıklı olarak ekonomiden bahsediyor. Halkla beraber çay-simit hesabı yapıyor ve ‘‘Ay-Em-Ef’’ (İ-Me-Fe değil) ile ilişkilerde ‘‘köle’’ gibi değil ‘‘patron’’ gibi davranacaklarını söylüyor. Sorunları nasıl çözecekleri konusundaki tek referansı da bizzat kendisi. AKP lideri halkla doğrudan ve eşit bir ilişki kurmaya özen gösteriyor. Bu noktada kilit kavramı dostluk. Hep ‘‘sevgili dostlar’’ diye hitap ediyor. Erdoğan konuşmalarında son soruşturmaları, mal varlığı sorununu, siyasi yasağını gündeme getirmiyor bile.
Tayyip Erdoğan'ın şahsına olan merak ve ilginin ne ölçüde kalıcı desteğe dönüşeceği şimdilik belli değil. Kaldı ki AKP ve Erdoğan için halk desteğinin yetmeyebileceği buruk bir şekilde kabul ediliyor. Gittiğimiz her ilde, her kademeden AKP'linin şu sorusuna muhatap oluyoruz: ‘‘Ne dersiniz? Bize iktidarı verirler mi?’’