Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NDE SİİRT’TE OLACAĞIM
Önümüzdeki Cuma 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü idrak edeceğiz.
08 Mart’ta Siirt’te olacağız. Siirtli hanım kardeşlerimizle bu önemli günü tüm boyutlarıyla ele alacağız
Kadına yönelik şiddeti, kadına kalkan eli şiddetle lanetlediğimizi, bunu durdurmak için de her türlü tedbiri aldığımızı ve alacağımızı ifade ediyorum.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin tahammülü yoktur.
Kalp taşıyan birinin kadına el kaldırması mümkün değildir.
Töre adı altında kadını katletmek erkeklik değil, korkaklıktır, vicdansızlıktır.
KADINA ŞİDDET KONUSU İSTİSMAR ARACI OLARAK KULLANILIYOR
Hükümet olarak bu meselenin üzerine kararlılıkla gittik ve gideceğiz.
Kadına şiddet konusu başta muhalefet olmak üzere kimi çevreler tarafından siyasi istismar aracı olarak kullanılıyor.
Bu konuda bilimsel araştırmalar yapılıp veriler derlendiği için şiddette artış var gibi lanse ediliyor
Geçmişte bu konuda hiçbir veri toplanmamış. Biz bilimsel olarak da gittiğimiz için rakamlarla oynayarak şiddette artış var diyenler çıkıyor.
Tam tersine şiddete karşı kapsamlı tedbirler aldık. Etkili olduğunu da gördük.
Yasalar ve toplumsal bilincin artmasıyla tüm o şiddet sahnelerinden kurtulacağız.
Yeşilay haftası kutlanıyor. Duyarlılığın artması bakımından da bu haftası önemli bulduğumu .belirtiyorum.
Kötü alışkanlıklardan gençliğimizi kurtarmak devlet olarak anayasal görevimizdir, insani görevimizdir
Tüm kadınların dünya kadınlar gününü kutluyorum.
MÜSLÜM GÜRSES’İN VEFATI
Kendisine bir kez de buradan rahmet niyaz ediyorum.
Gürses, sadece bir ses sanatçısı değildi.
Geride çok önemli eserler bıraktı.
Gençliği derinden etkileyen verdiği mesajlarla sevgiyi çoğaltan bir sanatçıydı.
Bir itirazın, bir toplumsal muhalefetin de unutulmaz önderiydi.
Duyguların temsilcisiydi, o duyguları yaşayan insanların da onun arkasında yürümesinin zeminini hazırladı.
CHP ZİHNİYETİ BÖYLEDİR
Aşık Veysel yakınlarına bir dönem sazıyla Sivas’a inemediğini, şehir merkezine giremediğini söylüyor.
Polis ya da jandarmanın elinden sazı aldığını, ya da ateşe atarak yaktığını söylüyor.
Dönemin tek partisi tarafından saz gerici bir müzik aleti olarak görülüyor.
Bu CHP zihniyeti böyle bir zihniyettir. Halk müziğinin radyolardan dahi icrası dinlenmesi yasaklanıyor.
Aşık Veysel’in başına bunlar gelirken Itri de hafızalardan silinmek isteniyor.
40 yıl önce Ankara’da devlet konser salonunda Itri konseri verilmesi planlanıyor, plan aşamasında malum çevreler aralarında sözüm ona sanatçılar da var, tek sesli alaturka müzik yapılamaz diye ayağa kalkıyorlar ve engelliyorlar. Bu anlamsız yasağı da geçen yıl biz kaldırdık.
İnsanların duygularına, maneviyatlarına, dini inançlarına bile müdahale edildi.
Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, ferdi Tayfur bu baskıya karşı bir itiraz olarak ortaya çıktılar.
Halkın diliyle müzik yaptılar.
BIRAKIN ARABESK MÜZİĞİ DE DİNLEYEN VAR. NEDEN RAHATSIZ OLUYORSUN?
Arabesk müzik tartışıldı, hala da tartışılıyor. Müzik olmadığı söyleniyor. Bırakın yahu bırakın.
Onu da dinleyenler var. Neden rahatsız oluyorsun? Bunlar bizim zenginliklerimiz.
Boyunları büküktü, sazlarından başka bir şeyler yoktu ama isyan ettiler.
Cem Karaca yıllarca gurbete mahrum oldu. Ahmet Kaya gurbette hayata gözlerini yumdu. Seversin sevmezsin o ayrı konu.
Şivan Perver benzeri bir tek tipçi anlayışın neticesinde doğduğu topraklara hasret olarak yaşıyor.
AHMET KAYA BENİ PINARHİSAR’A UĞURLADI
Ahmet Kaya’ya yapılanları unutmayın.
O köşelerinden yazı yazanlar, duayen geçinenler, çok satan gazetelerin köşe yazarları neler yazdılar?
Salondan zor kaçırıldı Ahmet Kaya.
Ama Aynı Ahmet Kaya beni Pınarhisar’a uğurlayanlardan biriydi.
O da duyguların insanıydı çünkü.
Belediye başkanlığı dönemimde de kendisiyle bu noktadaki münasebetlerim çok çok farklıydı.
Bugün de aynı şeyler var.
Beğenirsin ya da beğenmezsin ama halkın tercihlerine saygı duymak zorundasın.
GÜRSES’İ İTİRAZLARIYLA DA HATIRLAYACAĞIZ
Belediye başkanlığı döneminde kendisiyle zaman zaman görüşmelerim oldu.
Kendisinin nasıl duyguların insanı olduğunu o zaman iyi anlamıştım.
İfadelerinde, yaptığı müzikte bunu görüyorsunuz.
Gürses’i eserleriyle olduğu kadar işte bu itirazlarıyla da hatırlayacağız.
Arkadaşlarıyla yaptığı sessiz devrimi hafızalarımızda diri tutacağız.
AVUSTURYA’DAKİ TÜRK ÖĞRENCİLERE DÖN ÇAĞRISI YAPTIM
Geçtiğimiz hafta Viyana’ya gittik. Öğrencilerle hasbıhal ettik.
Burada okuyamadılar ve Avusturya’ya gitmek zorunda kaldılar.
Ben kendilerine Türkiye’ye dön çağrısı yaptım.
‘Burada işiniz bitince dönmelisiniz, parya değilsiniz’ dedim.
BÜYÜKŞEHİR OLAN 29 İLİ İLÇELERİYLE ZİYARET EDECEĞİZ
Bandırma’da 30 bine yakın insan meydan almayacak şekilde açılış töreni yaptık.
Erdek’te de geç saatlere kadar vatandaşlar bizi bekledi.
Bu hafta sonu Güneydoğu Anadolu bölgesine gideceğiz ve halkımızla bütünleşeceğiz
Sonra planımızda Mersin ve Eskişehir var.
Art arda büyükşehir olan 29 ili dolaşacak ve oralarda en az bir gece kalmak suretiyle ilçeleri dolaşıp halkımızla bütünleşmek istiyoruz.
Bizim için sanıktan çıkan sonuç orada oluşan istatistikler değil.
Göz göze geldiğimiz vatandaşımızın hissiyatı önemlidir.
Vatandaşımız sandıkta oyunu kullanır ama bir hafta sonra ne düşünüyor. O bizim için önemli.
Bir yavru yanımıza geldi işte. ‘Ne olur evimize gidelim. Annem kahve yapıyor ama güzel kahve yapar’ diyor. Ben de ‘Annenin kahvesini ne yapayım. Senin kahveni isterim’ dedim. ‘Ben de yaparım’ dedi. O yavrumuzun dileğini kırmadık, onun evine de gittik.
AK Parti’nin farklılığı burada.
Şu dönemde terör meselesinin çözümü için anlamlı bu son süreçte doğuda, Anadolu’da umutların daha da arttığını görüyoruz.
GAZİNİN SÜRECE İLİŞKİN SORUSU OLDU
Bir gazinin sürece ilişkin soruları oldu. Ben bunu muhalefet olarak görmüyorum.
Bu muhalefeti ya da farklı düşünceyi bize aktaranlar oldu. Şehit yakınları ve gazilerle işbirliği içindeyiz
Onların kaygılarını gidermek için açıklamalarımızı yapıyoruz.
Şehit yakınları ya da gaziler yaşadığı acıdan dolayı art niyetli çevrelerin istismarına yakın oluyorlar
Bu da hepsi için geçerli değil.
Bunların içinde çok azı için böyle.
Muhalefetin istismar yüklü açıklamaları nedeniyle süreçle ilgili çok az gazinin ve şehit yakınının süreçle ilgili soruları var.
ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİNİ SIZLATACAK ADIM ATMAYIZ
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak hiçbir adımı atmamız mümkün değil
CHP ve MHP bu çözüm sürecinin boyun eğme, taviz verme süreci gibi gösterme gayretinde
Bu, sorumlu ve milli bir tavır değildir
Şehit yakınlarının, gazilerin bize yönelttikleri sorular, muhalefetin yürüttüğü aslı astarı olmayan muhalefetin etkisini görüyoruz.
Mustafa Kemal, Kurtuluş savaşını yaşamış bir asker.
İsminin başında gazi unvanı var.
İzmir işgalden kurtuluyor 9 Eylül’de. 10 Eylül’de Mustafa Kemal Yunanistan ile barışa yönelik bir dönemin temelini atıyor.
29 Ekim 1923’te tüm ülkelerle yeni bir sayfa açılıyor.
Bize karşı husumet sergilemeyen her ülkeyle işbirliğini geliştirmek için gazi adımlar atıyor.
Kin gütmüyor, geleceği öfkenin, acının üzerine inşa etmiyor.
Çanakkale’de yedi düvel Osmanlı’ya taarruz ediyor.
Ta Yeni Zelanda’dan Boğaz’a asker taşınıyor.
Düşman askerinin Mehmetçiğimize, Mehmetçiğimizin de düşman askerine siperden sipere gıda gönderdiğini hepimiz biliyoruz.
Senegal’den gelenlerin arasında Müslümanlar var. Aldatılarak geliyorlar. Çanakkale’de ezan sesini duyunca silahlarını bırakıyorlar.
Ateşkes anlarında Mehmetçikle düşman askerlerinin bir araya gelip birbirlerine kahve ikram ettiğini biliyoruz.
TERÖRİSTE PARKASINI VERECEK KADAR KAHRAMAN BİR MEHMETÇİK
Benim Mehmetçiğim Çanakkale’de topraklarını işgal etmek için gelen işgal askerlerine kahve ikram edecek kadar cesur ve kahraman bir Mehmetçiktir.
Çünkü bu millet söyleyeceğini savaş meydanında söyler.
İntikam, kin gütmek diye bir şey varsa Mehmetçik savaş meydanında zaferini kazanır ve sonra o defteri kapatır.
Yenilmişler karşısında mağrur olma yoktur. Yenilmişlere şefkat vardır.
Benim Mehmetçiğim dağda yakaladığı teröriste üşümesin diye parkasını verecek kadar kahramandır.
Komutanımız mağaradan teröristi ‘seni annene götüreceğiz’ diye çıkaracak kadar al-i cenaptır.
Bizim şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de aynı yoldayız.
Bizim gazilerimiz düşmanlarına nasıl davrandıysa biz de aynen o şekilde davranacağız.
ŞEHİT AİLELERİNİ İSTİSMAR ETMEK MİLLİYETÇİLİK DEĞİL
Biz CHP ve MHP’nin tahayyülündeki ürkek ve küçük Türkiye’sini tanımadık ve tanımıyoruz.
Kendi ülkesini sürekli yenilgiyle anan biri nasıl milliyetçi olur?
Bu şehitler bu toprakların huzuru için canlarını ortaya koydular.
Şehit ailelerini istismar edip bu ülkeye korkaklık ve fitne salmak milliyetçilik değildir.
Şehit cenazeleri başında slogan atmak milliyetçilik değildir.
CHP VE MHP NE YAPTI?
BDP’nin nerede durduğunu herkes biliyor.
CHP ve MHP 30 yıl içinde terörü çözmek için ne yaptı? Koca bir hiç.
Çözüme katkı sağlamak için ne yaptılar? Koca bir hiç.
CHP’nin yaptığı birkaç rapor hazırlamak, şu anda geçmişte hazırladıkları o raporların gerisinde.
MHP, küfretmekten başka bir şey yapmadı.
Her Salı Bahçeli’yi dinleyin, nefret, kin, intikam, küfür ne istersen var.
İktidardayken çözüme yanaşmadılar.
30 yıl boyunca nasıl direttilerse bugün de aynı şekilde engel oluyorlar.
YALAN SÖYLEYENDEN BAŞBAKAN OLMAZ, DOĞRU. O YÜZDEN KILIÇDAROĞLU BAŞBAKAN OLAMAYACAK
Bizi ihanetle suçlayacak kadar izanlarını yitirmiş olanlara söylüyorum: Siz terör karşısında 30 yıl milli duruş sergilemediniz, bugün de sergileyemiyorsanız. Ortada bir ihanet varsa gençlere olan ihanettir, annelere olan ihanettir.
CHĞP Genel Başkanı çıkmış ‘yalan söyleyenden başbakan olmaz’ diyor sürekli. Bakın bu süreçte CHP Genel Başkanı’nın söylediği tek söz budur.
Evet yalan söyleyenden başbakan olmaz, doğru.
Bunun içinde Kemal Kılıçdaroğlu olamadı, yalan söylemeye devam ettiği sürece de başbakan olamayacak.
Güya terör meselesini çözmek konusunda istekli gibi yaparak AK Parti’ye ziyaretle geldiler.
Süreç başladığında kredi vermekten bahsettiler.
Geldikleri noktada ulusalcılar CHP’yim tamamen ele geçirmiş durumda.
CHP ASLINA DÖNDÜ
Var mı önerin? Yok. Hala ‘bu işin çözüm yeri parlamento’ diyor. Çok konuştuk. Samimiysen dürüstsen o 3 arkadaşını görevlendir, benim 3 arkadaşım da belli. Ne gerekiyorlarsa yapsınlar.
Meclis kürsüsünden ırkçılık yapan vekil kazandı CHP, aslına rücu etti.
Bir kısım medya 30 yıl boyunca terör karşısında nasıl gayri ciddi tutum takındıysa hala aynı.
SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK OLMAZ
Bu sürece destek vermek sadece siyasilerin görevi değildir.
STK’Ların da medyanın da görevi.
Balıkesir’de İmralı görüşmelerini yayınlayan gazetelerle ilgili sözlerim oldu.
Kimse bu sabotajın üzerine gitmiyor.
O bildik yazarlar bize basın özgürlüğü dersi vermeye kalkıyor.
Sınırsız bir özgürlük olamaz.
Kendi özgürlük alanını geçiyorsan mütecaviz olursun.
ELEŞTİRİMİZİ AÇIK AÇIK SÖYLERİZ
Medya kendine göre nasıl bir özgürlük alanı ilan ediyorsa biz de hissiyatımızı açıklamak konusunda ve sorumluluk üstlenen insanlar olarak bizler de en az onlar kadar özgürüz.
Biz eleştirimizi açık açık dile getiririz.
Ama aynı zamanda sansürün karşısında gazetecilerden de önce dururuz.
Hiçbir devirde yazamadıklarını yazıyorlar.
Biz onlara kürsülerden cevap vermiyoruz.
Bunlar gitsinler mahkemelerde cevap versinler.
Kimse de mahkemeye gönderme diyor.
KİMİN SIZDIRDIĞINI KISA ZAMANDA AÇIKLARIZ
E gelen giden vursun, yok öyle bir şey. Hukuk devleti o yüzden var. Gereken yapılacak.
Türkiye’nin aleyhine olacak böyle bir yayını yapmak milli bir tavır değildir.
Basın özgürlüğü diyenler ABD’ye baksın. Orada medya milli meseleler karşısında milli tavır göstermeyi başarıyor.
CHP ve MHP, terör örgütünün bu ülkede siyaseti şekillendirmesine zemin hazırlamışlardır.
Aynı şekilde medya kuruluşları yaptıkları yayınlarla terör örgütüne oksijen sağlamıştır.
Biz malum medya ile değil, CHP ve MHP ile değil milletimizle yürüyoruz.
Biz son noktayı koyuncaya kadar ortada dolaşan her belge, bilgi dedikodudan öteye geçmez.
Şu anda dolaşan belgelerin de kimler tarafından nasıl sızdırıldığını kısa zaman içinde açıklarız.
Kimin ne söylediğine değil bizim ne söylediğimize bakın.
ARKADAŞLARIMA DA ‘KONUŞMAYIN’ DİYORUM
Arkadaşlarıma da söylüyorum ‘bu süreç içinde konuşmayın’ diye.
Biz bu süreci başarıyla bitirmek zorundayız.
Biz kanı durdurmak için adeta çırpınıyoruz.
Bu süreçte hiçbir taviz vermeyiz, terörle mücadeleden geri adım atmayız.
Milletimizin desteği oldukça her sabotajı ezer geçeriz.
Milletimiz bize inansın gerçi Kılıçdaroğlu inanmıyor, inanması da önemli değil ama milletim bize inansın yeter.
Şehitlerimizin emanetini daha da yüksek burçlara taşıyacağız.