Güncelleme Tarihi:
KAYSERİ MİTİNGİNDEN FOTOĞRAFLAR
Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenelenen mitingde konuştu.
“Hayır cephesinde kimler bir arada” diye soran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“CHP, MHP, BDP, Türkiye Kominist Partisi, İşçi Partisi, Yarsav hepsi bir arada, bu cephede başka destek kıtası olarak kimler var? Kandil dağı var. Bu oylamaya katılmayacağız diyen kimler? hayır cephesi, bunlar sizinle iş birliği halinde. Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. AK Parti Hükümeti olarak bugüne kadar terör örgütüyle hiç bir zaman masaya oturmadık hiç bir zaman da oturmayacağız.”
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenerek, “Bu iftirayı atanlara söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız, bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz siz. Hukukta bir kaide var, müddei, yani iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı ispatlayamazsanız müfterisiniz” dedi.
Partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye seslenirken, “Eğer bu iddianızı ispatlayamazsanız müfterisiniz, daha ileri bir ifade kullanmıyorum, çünkü terbiyem buna müsaade etmez” diye konuştu.
Vatandaşlara “Ne demek istediğimi anlıyorsunuz” diyen Erdoğan, “Sizlerden uyanık olmanızı özellikle rica ediyorum. Bu millet, bu ülke üzerinde oynanan kirli oyunlara karşı uyanık olmanızı rica ediyorum” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
“Terör örgütü ve uzantıları silahla yapamadıklarını fitne ile yapma peşindeler. Mecliste milletin iradesinin gereğini yerine getirip oy kullanmaya elleri varmayanlar, şimdi teröristin fitnesine dört elle sarılmak suretiyle terör örgütü Kandilden ses veriyor, sufle veriyor, bunlar meydanlarda CHP, MHP, BDP toplantı salonlarında aynı doğrultuda nutuk atıyorlar. Terör örgütü Kandilden konuşuyor, CHP, MHP, BDP Ankara'da onun hoparlörü oluyor.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu toprakları aşağılayan, bu toprağın insanını hor gören, Anadolu'ya, Trakya'ya kem gözle bakan, haddini de hududunu da bilmeyendir. Bunlar on yıllardır suyun başını tutmuşlar, bunlar suyun başında oturmuş oradan ahkam kesmişler” dedi.
Başbakan Erdoğan, Kayseri'de düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, ramazanın tarihin, bilimin, sanayinin, ticaretin ve kardeşliğin şehri Kayseri'ye,
tüm millete ve insanlığa, huzur ile kardeşlik getirmesi dileğinde bulundu.
“Siz bizleri her zaman bağrınıza bastınız, bizi hiçbir zaman yalnız koymadınız, demokrasiden taviz vermediniz. Demokratik parlamenter sistem içinde güçlü sesinizi her zaman artırarak devam ettirdiniz” diyen Erdoğan, “Şundan emin olunuz, sizin emanetiniz emin ellerde. Hiç şüpheniz olmasın, biz sizin emanetinizi kutsal bildik. Bu kutsal emanete hep sahip çıktık. O emaneti Allah'ın izniyle bugüne kadar yere düşürmedik, bundan sonra da asla düşürmeyeceğiz” şeklinde konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Merhum Menderes yola çıkarken ne dedi, 'Yeter söz milletin' dedi. Buna biz de bir şey ilave ettik, ne diyoruz 'Yeter karar da milletindir' diyoruz. Merhum Menderes bu yola yüreğini, bedenini koydu. Aynı şekilde biz de bu yola canımızı koyduk, yüreğimizi koyduk, biz de onlar gibi haykırdık, haykırıyoruz. 'Yeter artık dedik yeter'... Bu ülkede çetelere 'Yeter' diyen iktidar AK Parti iktidarı oldu. Milletin iradesini gasp eden hırsızlara 'Yeter' dedik. Milletin hazinesini hortumlayanlara 'Yeter' dedik. Ülkeye ufuk çizemeyen siyasete 'Yeter' dedik. Milletle aynı dili konuşamayan zihniyete 'Yeter' dedik. Benim milletime 'göbeğini kaşıyan adamlar', 'bidon kafalılar' diyenlere 'yeter' dedik. Millete tepeden bakanlara, bu aziz milleti hor görenlere 'yeter' dedik.
Bu topraklardan Mimar Sinan yetişti, Gevher Nesibe Sultan yetişti, Melik Gazi yetişti, Dadaloğlu yetişti, Ahi Evran yetişti. Bu toprakları aşağılayan, bu toprağın insanını hor gören, Anadolu'ya, Trakya'ya kem gözle bakan, haddini de hududunu da bilmeyendir. Bunlar on yıllardır suyun başını tutmuşlar, bunlar suyun başında oturmuş oradan ahkam kesmişler. Bunlar millete tepeden bakmışlar. Kaymak tabaka bunlar kaymak tabaka...
Ama şimdi sarsılmaya başladılar. Artık Anadolu sermayesi de geliyor, bunu görmeye başladılar. Ve bunlar açlık bilmezler, bunlar susuzluk bilmezler. Bunlar yokluk nedir yoksulluk nedir bilmezler. Yolu olmayan köyden bunların haberi olmaz. Susuz tarlaları bunlar bilmezler. Bu milletin on yıllardır yaşadığı acıyı sağır sultanlar duyar. Ama bunlar duymazlar. Bunlar milletin iradesine güvenmezler. Demokrasiye de inanmazlar. Ne güzel söylemiş Necip Fazıl Kısakürek, 'Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul/Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa/Yaşasın kefenimin kefili karaborsa.”
“BİZ BU KİRLİ OYUNU BOZDUK”
Sözlerine, “İşte biz bu kirli oyunu bozduk, işte biz bu kaymak tabakanın saltanatına son verdik. İşte biz milletimin yetkisini, milletimin yetkisiyle millete tepeden bakanlara 'dur' dedik” diyerek devam eden Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek'in şiirinden “Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak/Haykırsam kollarımı makas gibi açarak” mısralarını okudu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte şimdi millet kollarını makas gibi açıyor ve bu makas gibi açılan kollar birbiriyle bütünleşiyor. Şimdi böyle bir dönemdeyiz. Şimdi söz millette. Şimdi karar millette. Şimdi yetki de mühür de millette. Ne dediler; 'Siz cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler. Öyle mi? Dediler mi? 367 garabetini önümüze bahane olarak sürdüler. Merhum Özal onunla seçilmişti, Demirel onunla seçilmişti, Sezer onunla seçilmişti, o zaman oldu da Sayın Gül'e gelince niye olmadı? Neler yaşandığını hatırlayın o günlerde... 'Peki' dedik 'öyle mi, hadi o zaman millete'. Bunlar milletin vekillerini tehdit ettiler. Odaları göz hapsine aldılar. Mecliste vekiller üzerinde baskı kurdular.”
Bu sırada Başbakan Erdoğan'a üzerinde “evet” yazan kasket takıldı ve alandakiler “Kayseri seninle gurur duyuyor” şeklindeki slogan attı.
Sözlerine, 'Madem öyle buyurun seçime dedik. Son sözü millet söylesin dedik. Millet ne dedi, gür bir sesle 'AK Parti' dedi, 'demokrasi' dedi. 'Milli irade', 'adalet' dedi 'adalet'.” diye devam eden Erdoğan, şunları söyledi:
“(Bu ülkenin kızları baş örtüleriyle üniversitelere girsin) dedik.
Eğitim özgürlüğü, özgürlükler, hak ya hukuk ya ve MHP ile el birliği yaptık.
Burada önemli bir şey var şimdi, bu sizler için de çok önemli. Ve arkadaşlarımız MHP yönetimiyle, grubuyla görüşmeler yaptılar. 'Tamam' dediler, güzel... Ve hakikaten orada bir el birliği yaptık, işbirliği yaptık ve birlikte 411 oyla baş örtüsü özgürlüğünü, eğitim özgürlüğünü parlamentodan geçirdik. Öyle mi? Geçti. Peki hemen bunun arkasından CHP ne yaptı? Şimdi CHP'nin genel başkanı çıkmış meydanlarda 'başörtü meselesini ben çözerim' diyor. Şimdi Kayseri'den sesleniyoruz, inanıyor musunuz?”
Meydandakilerin “Hayır” karşılığını vermesi üzerine Erdoğan, “İşte hayır bu” karşılığını verdi.
“KAYITLARIM, HER ŞEYİM ORTADA”
CHP'den dürüst olmasını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu gittiği her yerde bol keseden atıyor, ama dürüstçe atışlar değil. Ne gelirse aklından atıyor. Özün sözün bir olsun. Bir diyor ki 'Ben Horasan'dan geldim'. Ya nereden gelirsen gel ama doğrusu söyle. 'Tunceli Nazımiyedenim' de. Söyle, niye gizliyorsun, kimliğinde neyse onu söyle. İlla benim de nereden gelip gelmediğimi araştırmanın anlamı yok. Kayıtlarım, her şeyim ortada. İlla bunun için de bir şey uydurmama da gerek yok. Boyumla posumla da uğraşma. 1.85... Buna da gerek yok.
Ve bundan da rahatsız oluyor. Değerli kardeşlerim ne yaptılar hemen bu konuyu aldılar Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler. Sayın Kılıçdaroğlu altında senin de imzan var mı? Herhalde o zaman da CHP'liydin değil mi? Bir yanlışlık yok. İmzayı attın, şimdi hangi yüzle çıkıp da benim milletimin karşısına 'bu sorunu ben çözerim' diyorsun. Ayıptır ayıp. Dürüst ol dürüst. Bu memleketin ortak bir meselesi bu özgürlük, eğitim özgürlüğü. Benim başörtülü bacım, kızım niçin rahatlıkla bu ülkenin üniversitelerinde okuyamasın. Ondan sonra sıkılmadan çıkıyorsunuz, 'Herkes başbakan değil ki kızlarını şurada burada okutsun?' Ne yapacaktık, sana mı bu noktada güvenecektik, sana mı inanacaktık. Bu mücadele de er veya geç neticeye ulaşacak.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,”Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisince Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi.
AK Parti hükümetlerinin “hiçbir terör örgütüyle masaya oturmayacağını, müzakere, anlaşma yapmayacağını” ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“(Terör örgütüyle mücadele edeceğiz) dedik. CHP, hiçbir zaman terörle mücadelede yanımızda yer almadı. Şimdi bir yalan daha uydurdular. Terör örgütünün liderlerinden bir tanesi çıkıyor, bir şey söylüyor. CHP'nin, MHP'nin genel başkanı da onların yandaşları da ona inanıyor, gelip de bu ülkenin Başbakanının, bir partinin genel başkanının söylediğine inanmıyor.
Parlamento içinde bunların terör örgütü olarak ne olduğunu anlatan liderlerden bir tanesi de ben oldum. Bakın şimdi de hayır cephesinde kimler bir arada CHP, MHP, BDP, Türkiye Komünist Partisi, İşçi Partisi, YARSAV hepsi bir arada. Bu cephede başka destek kıtaları olarak kimler var? Kandil Dağı var. 'Oylamaya katılmayacağız' diyenler kimler? Hayır cephesi. Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Bugüne kadar AK Parti iktidarı olarak terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, oturmayacağız da. Bizim felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Kendileri aynaya baksınlar. Terörist başını MHP, DSP, ANAP'a kim teslim etti? Onu idam etmeme sözünü kim verdi? Sayın Bahçeli, DSP, ANAP verdi.”
DSP, MHP, ANAP iktidarı döneminde Başbakan Bülent Ecevit'in, terör örgütü liderini neden idam edemediklerini açıkladıktan sonra Devlet Bahçeli'nin bir gazetecinin “neden idam etmediniz” şeklindeki bir soruya “Sayın Başbakan gerekli açıklamaları yaptı, benim söyleyecek bir şeyim yok” cevabını verdiğini belirten Başbakan Erdoğan, bu toplantıya ilişkin görüntülerin de geçen günlerde bir televizyon kanalında tekrar yayınlandığını söyledi.
“AK PARTİ'NİN SİYASETİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİ BELİRLEYEMEZ”
Başbakan Erdoğan, terör örgütünün yol kesip, vatandaşları tehdit ederek, “hayır” oyu verilmesi yönünde propaganda yaptığını, CHP, MHP ve BDP'nin de meydanlarda terör örgütü ile aynı sloganı tekrarladığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Terör örgütü ve uzantıları silahla yapamadıklarını fitne ile yapma peşindeler. Meclis'te milletin iradesinin gereğini yerine getirip, oy kullanmaya elleri varmayanlar, şimdi teröristin fitnesine 4 elle sarılmak suretiyle... Terör örgütü Kandil'den ses veriyor, sufle veriyor bunlar meydanlarda... CHP, MHP, BDP toplantı salonlarında aynı doğrultuda nutuk atıyorlar. Terör örgütü Kandil'den konuşuyor, CHP, MHP, BDP Ankara'da onun hopörleri oluyor.
Silivri'deki iddianamelerde kimlerin kimlerle işbirliği tuttuğunu görüyorsunuz, Dörtyol'daki alçakça saldırıda kimlerin kimlerle işbirliği yaptığını gördünüz değil mi? Halk oylaması sürecinde kimlerin kimlerle işbirliği yaptığını gördünüz. Benim milletim bu oyuna gelmeyecek. Buradan bir kez daha açık açık söylüyorum, AK Parti, AK Parti hükümeti hiçbir terör örgütüyle masaya oturmaz, müzakere, anlaşma yapmaz. AK Parti'nin siyasetini terör örgütleri asla ve asla belirleyemez. AK Parti'nin rotasını asla ve asla çeteler belirleyemez, çizemez. AK Parti'nin rotasını millet çizmiştir millet.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN AVUKATI OLMADIK”
Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010 Pazar günü halk oylamasında “darbe anayasası ile millet anayasasının oylanacağını” ifade ederek, şöyle devam etti:
“Şunu bilin Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu hiçbir hükümet terör örgütüyle masaya oturmamıştır, oturmayacaktır. Biz bugüne kadar ne aldatan olduk ne de aldanan olduk. Terör örgütlerinin avukatı olmadık, ama CHP Silivri'de avukatlık yapmaya devam ediyor. Biz milletin avukatı olduk. Karanlık senaryoları deşifre edeceğiz dedik, deşifre de ettik. Rahatsız oldular. Kirli tezgahları bozacağız dedik, tedirgin oldular. Hukukta kapalı devre, kast sistemini görüyorsunuz. Hukuku, adaleti nasıl birilerinin arka bahçesi haline getirdiklerini görüyorsunuz. Şimdi hukuk milletin ön bahçesi oluyor, kast sistemi, kapalı devre sistemi son buluyor. Bunu hazmedemiyorlar, artık milletin dediği olacak, bunu hazmedemiyorlar.
Başbakan Erdoğan, son Milli Güvenlik Kurulu toplantısından “terörizmle mücadelenin amansız şekilde devam edeceği” yönünde çok önemli bir karar çıktığını da anımsatarak, “Bizim bundan taviz vermemiz mümkün değil, sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu mücadelenin sadece silahlı mücadele olarak devamını savunmadık. Silah bırakması gereken terör örgütüdür. Çünkü güvenlik güçleri elindeki silahıyla asayişi sağlar, teröre karşı can ve mal güvenliği sağlar. Burada herhangi bir oyuna gelmemizi kimse bizden beklemesin” diye konuştu.