Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, AK Parti'nin 19 Temmuz Kapalı Spor Salonu'nda yapılan Düzce 3. Olağan İl Kongresindeki konuşmasında, muhalefetin Türkiye'nin meseleleri konusunda sürekli engelleyici bir tutum içerisinde olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Dikkat edin bunu sürekli yapıyorlar. Ben şunu söylüyorum, diyorum ki 'Gelin, bir yanlış mı var, bu yanlışı açıklayın, tespit edin ve bu yanlış karşısında ama rica ediyorum önerinizi söyleyin. Bak bu yanlıştır, şöyle yapılması gerekir' deyin. 'İstemezük' demeyin. 'Ya Türkiye için bu faydalıdır' deyin. Bunu söyleyin. Ama böyle bir şey ne yazık ki göremedik. Hep engelledi. Zaman kaybettiriyorlar. Her konuda, AB konusunda aynı şeyi yaptılar. Mesela son zamanlarda bir mayın temizleme olayı yaşadık. 6 madde, iki hafta dört günümüzü aldılar. 6 madde düşünebiliyor musunuz? Nedir bu? Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, Suriye tarafı bunu yaptı. Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım. Hemen yakıştırma başladı, 'Siz burayı İsrail'e, Yahudilere peşkeş çekeceksiniz'. Hep aynı şeyler.”
Erdoğan, bu zihniyetin hala aynı yerde bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Biz ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa bunun güvenliğinden tutunuz, alacağımız neticeye karşı her şeyin tedbirini alırız. Eğer bu ülkede, bu ülkenin yönetimleri, ülkesinin güvenliği noktasında samimi davranamadığı takdirde, bunun her türlü güvenlik mekanizmaları vardır. Bu kadar basit midir bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye, şu dinden, bu dinden geldi diye 'Eyvah Türkiye elden gidiyor' demek. Bu kadar kolay mı? Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman içerisinde zaman zaman biz de düştük ama aklıselim ile düşününce şuralarda ne gibi yanlışlar yaptık ki şöyle bir başımızı iki elimizin arasına aldığımızda hakikaten ne yanlışlar yapmışsınız diyorsunuz.
Ve bu iddiaların içerisinde bulunanların hepsi 'görüşmeyin' dedikleri ülkelerle geçmişte anlaşmalar yaptılar. Bakarsınız buğuz eder, açın cemaziyelevvellerine bakın hepsi 'Amerika ile acaba nasıl bir araya gelebiliriz' diye hep bunun gayreti içine girmişlerdir. İsrail'e taan eder, ama geçmişte açın bakın dosyalarına onların da İsrail'le ne tür anlaşmalar içinde olduklarını görürsünüz.”
“İNANCINIZA, DÜŞÜNCENİZE GÜVENİYORSANIZ...”
Başbakan Erdoğan, “Gelişen dünyada bu tür anlaşmaları devletlerin birbiriyle yapmaması, görüşmemesi mümkün mü? Bu konuları aşamıyorsanız demek ki siz kendinize inanmıyorsunuz” dedi.
Erdoğan, düşüncesine inanmayan bir hareketin bir ülkede düşünce hürriyetinden bahsedemeyeceğini söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, “İnancına güvenmeyen bir ülke, bir topluluk, inanç hürriyetinden bahsedemez. Eğer siz inancınıza güveniyorsanız, düşüncenize güveniyorsanız, kendinize güveniyorsanız rahat olun. Ama yok siz kendinize güvenmiyorsanız, düşüncenize, inancınıza güvenmiyorsanız ondan sonra bir ufacık topluluk bile sizi ne yapar, devamlı terbiye eder. Kusura bakmayın Türkiye Cumhuriyeti bu kadar cüce bir ülke değildir. Bunu böyle bilelim” diye konuştu.
“BURADA İZAK DEĞİL, HASAN ÇALIŞACAK”
Salondaki gençlere de seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Bunu böyle biliniz ama ne yazık ki paranın dini, milleti, ırkı olduğunu zannedenler var. Para civa gibidir, kendisine uygun zemini nerede bulursa oraya doğru kaçar. Şimdi ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor bakıyorsunuz birileri çıkıyor 'O diyor Yahudi sermayesidir olmaz'. Yahu arkadaş gelip benim ülkemde yatırım yapacak. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık yatırım yapacak istemezsin. Yahu işsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak. İşte buyur bak işsizliği aşıyoruz, istemez misin?
Bakıyorsunuz bir başka yatırım yapılacak 'istemeyiz'. Niye efendim? 'O bizim milletimizden değil. Siz bunu peşkeş çekiyorsunuz, çünkü George'. Ya kardeşim bırak George olsun, gelsin yatırım yapsın. Buraya fabrikayı kurduğu zaman buradan gitse fabrikayı alıp da mı gidecek. Adam burada çalışacak kimi yanında istihdam edecek Ahmet, Mehmet, Fatma, Ayşe'yi. Onlara istihdam sağlayacak ve pazarı hazır burada. Ürettiğini de o pazara satacak. Biz ihracata dayalı bir ekonominin mensuplarıyız. Dolayısıyla ihracatta da bir sıkıntımız büyük ölçüde olmayacak. Bırak gelsin. 'Hayır olmaz. Orada bir bit yeniği var niye buraya geliyor'. Dünyada herkes yalvarıyor 'benim ülkeme gelsin' diye, bırak gelsin arkadaş. Bu bağnaz zihniyetle aydınlık yarınların Türkiyesine yürünmez. Ama biz bunları dinleyemeyiz. Biz kendimize inanıyoruz, güveniyoruz. Türkiye büyük düşünüyor ve bunları aşarak yarınlara yürüyeceğiz.”
YEREL SEÇİMLER
Yerel seçimlerin Türkiye genelinde çıkan fotoğrafının iyi okunması gerektiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“AK Parti her konuda olduğu gibi kendisini eleştirmek, öz eleştiri yapmak noktasında diğer siyasi partilerden ayrı bir yerde duruyor. Biz rakamları eğip bükerek, çarpıtarak, rakamlar üzerinde cambazlık yaparak milleti yanıltmak isteyenlerden olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiler? Başarısızlıklarını konuşmak yerine ne konuştuklarını gördünüz. AK Parti'nin aldığı oy oranlarından kendilerine pay çıkardılar. Kendi aldıkları oyları konuşmadılar. Halbuki AK Parti yüzde 39 ile birinci parti. İkinci ve üçüncü sıradaki partilerin oylarının toplamı yüzde 39.”
“Seçime niye girilir” diye soran Erdoğan, “Kazanmak için, birinci parti olmak için girilir. Ama bunların demek ki birinci parti olmak gibi bir hedefleri yok. 'İki de, üç de olsak başarı' diyorlar. Biz de diyoruz ki bizim hedefimiz birinci parti olmak, milletimizin bu noktada teveccühüne layık olmaktır” dedi.
Yerel seçim sonuçlarına göre muhalefetin sadece Türkiye'nin bazı illerinde olduğunu, Türkiye genelinde olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz, sizlerle beraber bu yolculukta 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının partisi olduğumuzu gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Biz, 71.5 milyon vatan evladının partisi olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Biz, herhangi bir etnik grubun kimlik siyaseti yapan partisi olmadık. Biz Türküyle Kürdüyle Lazıyla Çerkeziyle Gürcüsüyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bir ferdin partisiyiz. Bu yola böyle çıktık, böyle gidiyoruz. Ama bakıyorsunuz Türkiye'de birileri kimlik siyaseti yaparak, oy toplamaya çalışıyor, bazıları diyor ki 'biz deniz kenarlarının, sahillerin partisiyiz', öyle oy toplamaya çalışıyor. Biz diyoruz ki her yerin partisiyiz. 780 bin kilometrekarenin partisiyiz. Biz 71.5 milyon vatan evladının partisiyiz. Her birine aynı mesafedeyiz. Bizde ayrımcılık yok. Bizde birleştiricilik var. Bizde asla insanlar arasında tefrik yok. Tam aksine yaradılanı yaradandan ötürü sevmek var. Biz bu yükün sorumluluğunun farkındayız. Türkiye'nin meselelerine bir bütün olarak bakıyoruz. Türkiye'nin şehirlerini, ilçelerini, beldelerini, köylerini birbirinden ayırmıyoruz. Doğu-batı, kuzey-güney ayrımı yapmıyoruz. Tüm Türkiye'ye yayılan bir partiyiz. Bundan sonra da aynen böyle devam edeceğiz. Bize oy versin ya da vermesin her bir vatandaşımızın emaneti bizdedir. Her bir vatandaşımızın, kardeşimizin emniyeti bizim mesuliyetimizdedir. Her bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının yaşam tarzı, arzuları, talepleri, beklentileri, hürriyetleri, hakları bizim güvencemiz altındadır.”
“(KÜÇÜK OLSUN, BENİM OLSUN) ANLAYIŞI İÇİNDELER”
Türkiye'yi küresel ölçekte büyük bir güç, ağırlığı olan bir ülke haline getirdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye sevdasıyla millet aşkıyla her türlü engele ve engellemeye göğüs gerdik. Önümüze çıkarılan her türlü hukuk dışı demokrasi dışı engeli, yine hukuk ve demokrasiyle aştık. Bakın şuna dikkatinizi çekmek istiyorum, maalesef seçim öncesinde hedefinin ne kadar küçük, ne kadar sığ, ne kadar lokal olduğunu ortaya koydu. Biz ne dedik, lütfen bunu herhangi bir küçültme olsun diye değil, samimi olarak bu temennimizi ortaya koyduk, dedik ki 'ne olur Sivas'ın ötesine geçin. Bundan mutlu oluruz' dedik. Sivas'ın ötesinde kalanlara da Sivas'ın batısına geçin dedik. Ama onlar (küçük olsun, benim olsun) anlayışı içindeler. Nitekim seçim sonuçları muhalefetin belli illere, bölgelere sıkışıp kaldığını açıkça ortaya koyuyor. Böyle bir muhalefet elindekiyle yetinmek adına hırçınlaşıyor, marjinalleşiyor, asabileşiyor.”
Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye gelen doğrudan küresel yatırımın 2007'de 22 milyar dolar, 2008'de de krize rağmen 18.5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini kaydetti.
Erdoğan, “Şimdi bu sene de koşturuyoruz, çalışıyoruz. İnşallah krize rağmen geçen yılın altında kalmayalım istiyoruz. Onun da üstüne çımamız lazım. Çünkü bu sermaye ülkemize girdikçe biz daha güçlü olacağız. Korkmuyoruz, korkmayacağız daha ileri gideceğiz” diye konuştu.
ANNELERE İÇİŞLERİ BAKANI BENZETMESİ
Kendilerinden önceki koalisyon hükümetinin DSP, MHP ve ANAP'tan oluştuğunu anımsatan Erdoğan, o dönemde Türkiye'nin IMF'ye 23.5 milyar dolar olan borcunun bugün 7 milyar dolar civarına düştüğünü söyledi.
İktidara geldiklerinde enflasyonun yüzde 30 olduğunu anlatan Erdoğan, bu oranın şimdi 6.1 olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Bu enflasyon kimden gidiyordu? Vatandaşımın cebinden eriyen paraydı bu. Eriyordu paranız. Çarşıda, pazarda eriyordu. Enflasyon ne demek? Cebinizdeki paranın alım gücü demek. Senin o alım gücün enflasyon ne kadar yüksekse o kadar düşüktür. Ama enflasyon ne kadar düşükse alım gücün o kadar fazladır. Bunları bu iktidar başardı ama bunu millete farklı anlatıyorlar. Onun için hesabı yaparken şöyle yapmak lazım, asgari ücret AK Parti gelmeden önce neydi ve o asgari ücretle kaç kilo peynir alıyorduk, kaç adet simit alıyorduk, ne kadar yağ alıyorduk, ne kadar yumurta alıyorduk? Yap hesabını, ondan sonra de ki 'kardeşim o zamanın asgari ücretiyle şu kadar yumurta alıyorduk, şu kadar peynir alıyorduk, şu kadar pirinç alıyorduk. Ama bugün bakıyoruz daha fazlasını alıyoruz. Öyleyse kardayım. Bunu özellikle annelere söylüyorum çünkü siz 'içişleri bakanı' olarak bunun hesabını iyi bilirsiniz. Mutfakta ne var, ne yok daha iyi bilirsiniz. Ama bunu saptırmak isteyenler var. Bunlara fırsat vermeyeceğiz.”
Başbakan Erdoğan, dış politikaya ilişkin olarak da “Avrupa Birliği ile ilgili gayretlerimiz devam ediyor. Azerbaycan, KKTC, bunlarla ilgili gayretlerimiz devam ediyor, aynı kararlılıkla da devam edecek” dedi.
Partililere seslenen Erdoğan, “Medyada bizim yaptıklarımızı vatandaşlarımızın öğrenme imkanı yok. Sizlerden öğrenecekler. Milletimizin zihnini bulandıranları siz ifşa edeceksiniz. Bulanık zihinleri siz temizleyeceksiniz. Anlatarak, doğruları belgeleriyle göstererek, bunları ortaya siz koyacaksınız” diye konuştu.
“TRENDEN İNEN OLUR, ONLAR KENDİ TAKDİRİDİR”
Erdoğan, partisinin Düzce İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, birliklerini korumanın her şeyin üstünde olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Oradan kaybettiğimiz anda bir dargınlar kümesi oluşuyor. Bu hareket dargınlar kümesi oluşturmasın istiyorum. Nasıl başladık, nasıl büyüdük, bu hareket büyümeye devam etsin. Bu hareket küçülme kabul etmez, devamlı kucaklayacağız. Trenden inen olur, onlar kendi takdiridir. Biz onları zorla burada tutamayız. Bu siyasettir. Ama bu tren de çok hızlı gidiyor. Bir daha yetişmek mümkün değil.”
Erdoğan konuşması sırasında içerdeki havanın sıcak olması nedeniyle ceketini çıkartmak için izin istedi ve çıkartarak konuşmasına devam etti. Erdoğan konuşması sırasında “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde tempo tutan partililere “Türkiye sizinle gurur duyuyor” karşılığını verdi.
Erdoğan, kongrenin yapıldığı 19 Temmuz Kapalı Spor Salonu'ndan Başbakanlığa ait otobüsle valiliğe geçerken çocuklara oyuncak dağıttı. Valiliği ziyaret eden Başbakan Erdoğan, Vali Bülent Kılınç'tan kentle ilgili bilgi aldı.
Erdoğan, valilikten AK Parti'ye ait otobüsle belediye başkanlığına giderek, Başkan İsmail Bayram'dan brifing aldı. Erdoğan burada da vatandaşlarla sohbet etti, çocuklara oyuncak dağıttı.