Erdoğan: "İslamofobia patolojik bir ruh hali"

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: İslamofobia patolojik bir ruh hali
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2008 23:24

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “adına İslamofobia edenen vehmin, adı üstünde patolojik bir ruh hali olduğunu” ifade ederek, “Belli merkezlerden üretilen bu paranoya, özellikle bizler antisemitizmi insanlık suçu ilan ederken, İslamofobiayı bir insanlık suçu ilan etmesini farklı medeniyetlerin mensuplarından bekliyoruz” dedi.

Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca Wow İstanbul Otel'de düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu, Irak'a Komşu Ülkeler Toplantıları, Medeniyetler İttifakı, Orta Doğu'da barış için yürütülen yoğun diplomasi ve AB'ye tam üyelik için yürütülen yoğun çabaların olduğunu anlattı.

Başbakan Erdoğan, “Bugün İstanbul'da bereketli iftar sofrasının manasına uygun olacağını düşünerek, şöyle diyorum; toplumlar tarihin ağır yükünü birbirine yıkarak adalete, merhamete, sevgiye, ortak iyiye ve güzele ulaşamaz. Katı ideolojik önyargıları besleyerek toplumlar huzura eremez. Medeniyetin aydınlık yolunu tıkayan değil, aksine alabildiğine açan, müjdelemeyi esas alan, nefretten nefret eden, mukaddes inançları insanlar kendince yorumlayarak, başkalarını ötekileştirerek, onların haklarına sağır kalarak hiçbir toplum medeniyet yolunda, insanlık yolunda mesafe alamaz” şeklinde konuştu.

Medeniyetin kendilerine göre ne bir güç gösterisi ne de güçlü olanın haklı olan karşısındaki üstünlük iddiası olduğunu anlatan Erdoğan, “Hakikaten temel kriter güç ve kudret, silah ve para olamaz. Medeniyet, hayat hakkını eşyanın tabiatına uygun olarak yaşamaktır. Ne tabiatla çatışmadır ne de insanın insanla çatışmasıdır. Bugün insanlığın derinleşen bunalımını aşmak için cesur adımlar atmaya mecburuz. Zira unutulmamalı ki, barış ve adaleti savunmak, savaşmaktan çok daha güçlü bir yürek ister” dedi.

-İKİ AKDENİZ ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE VE İSPANYA-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, iki Akdeniz ülkesi olan Türkiye ve İspanya'nın, tarihi ve coğrafyanın trajedisini, çelişkilerini en çok hisseden iki büyük ülke olarak dostluğu, tam da bu yürekliliğin eseri olarak ortaya koyduklarını söyledi.

İspanya Başbakanı Zapatero'ya “Değerli dostum” diye hitap eden Erdoğan, Zapatero'nun girişimiyle BM Genel Sekreteri'nin himayesinde başlattıkları “Medeniyetler İttifakı” projesinin geniş bir katılımla bir BM süreci olarak uluslararası çapta büyük takdir gördüğünü kaydetti.

İttifak çerçevesinde BM çatısı altında aksiyon başladığını da vurgulayan Erdoğan, 76 ülke ve 13 uluslararası örgütün bünyesine katıldığı bir “Dostlar Grubu”nun da oluşturulduğunu anlattı.

İttifakın Yüksek Temsilcisi ve eski Portekiz Cumhurbaşkanı Sampaio'nun etkin liderliği ve gözetimi altında ittifakın giderek kurumsallaştığını kaydeden Erdoğan, ittifakın kısa bir sürede önemli bir boyuta ulaştığını söyledi.

Küreselleşme olgusunun sermaye dolaşımını bütün dünyada kolaylaştırdığını ve ülkeleri birbirine bağladığını da ifade eden Erdoğan, bu büyük imkana rağmen, insanların yol açtığı zorlukların maliyetinin bedelini, rekabet gücü kısıtlı olan ülkelerin ve toplumların ödediğini belirtti.

Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
“İnsan olarak hepimiz her yerde her şey karşısında birbirimizden sorumlu olduğumuz gibi bu yeni küresel gelişme karşısında da bütün ülkeler, bütün kurumlar birbirinden sorumludur. Doğal felaketler karşısında nasıl işbirliğine muhtaç isek, barışı ve adaleti yaralayan, bölgesel krizlere yol açan küresel terör gibi tehditler karşısında da işbirliğine gitmek ve tehditleri birlikte bertaraf etmek, medeniyetin olmazsa olmaz bir gereğidir.

Güçlü toplumların güçsüz toplumları haksız rekabete maruz bırakması, özellikle yoksulluğun ölümcül bir silah olarak güçlülerin lehine kullanılması da ciddi bir medeniyet krizidir. Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin eksiksiz tecellisi için biz siyaset adamları, aydınlar, bilim adamları başta olmak üzere herkes evrensel bir sorumlulukla başbaşadır.

İnsan olarak sadece insanların haklarından değil, bütün mahlukatın, bütün canlıların hukukundan sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Aksi halde küresel yakınlaşmayı, insanlık adına bir imkana dönüştüremeyiz. Şiddeti, nefreti, önyargıları, hoşgörüsüzlüğü, kör fanatizmi bertaraf edemeyiz. Bizler medeniyetin evrensel olduğunu, medeniyetin sadece Batı'ya özgü bölgesel ideoloji gibi yorumlanamayacağını, hiçbir toplumun diğerine karşı imtiyazlı olmadığını, medeniyetler arasında hiyerarşi bulunmadığını düşünüyoruz.”

-MEDENİYETLER İTTİFAKININ TEMEL MİSYONU-

Başbakan Erdoğan, insanı, hayatı, toplumu, insanlığı gözden kaçıran, gücü merkeze alan, güç durumlarına göre insanlığı şekillendiren bir medeniyet tanımı olamayacağını belirterek, hiçbir kültürün, hiçbir medeniyetin diğerini küçümseyemeyeceğini, hor göremeyeceğini ve düşman gibi konumlandıramayacağını kaydetti.

Bu gökkubbe altında insanoğlunun tarihi birikiminin ürünü olan her kültürün saygın ve değerli olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Medeniyetler ittifakının temel misyonu, birbirini doğru anlama çabasıdır. İşbirliğinin temeli birbirini anlama, önyargısız diyalog kurma, karşısındakini öteki olarak dışlamamaktır. Adına İslamofobia denen vehim, adı üstünde patolojik bir ruh halidir. Belli merkezlerden üretilen bu paranoya, özellikle bizler antisemitizmi insanlık suçu ilan ederken, İslamofobiayı bir insanlık suçu ilan etmesini farklı medeniyetlerin mensuplarından bekliyoruz. Bizler eksiksiz bir demokrasiyle tecrübelerimizi birbirimize aktararak, hukukun hakimiyetini sağlayarak, hem bölgesel krizlerin aşılacağını hem de uluslararası ilişkilerin, insanı merkeze alan politikalar eksenine oturmasını sağlıyoruz.”

Başbakan Erdoğan, Ocak ayında Madrid'te gerçekleştirilen ittifakın birinci forumunda bu arzularını dile getirdiklerini ifade ederek, 2-3 Nisan 2009'da İstanbul'da gerçekleşecek ikinci forumda da bu idealin güçlendirileceğini söyledi.

Zapatero'nun, barış manasına gelen İslam kültürünün güzel örneklerinden biri olan iftar yemeğine katılmasını değerli bulduğunu belirten Erdoğan, bu iftar sofrasının medeniyetler ittifakının kültürler arası diyaloğunun sembolik de olsa anlamlı bir örneği olduğunu düşündüğünü ifade etti.

İftar yemeğinde konuşan AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da bu iftar yemeği gibi buluşmaların barış ve huzur içinde bir arada yaşama adına önemli olduğunu belirterek, konuşmasında Pablo Neruda'dan örnekler verdi.

Ayrıca, Nazım Hikmet'in de kendisinden asırlar önce yaşayan Don Kişot'a yazdığı mısraları anımsatan Babuşçu, İspanyolların fadolarıyla Anadolu'nun bozlaklarının aynı anda bu gökkubbede yankılanmasının önemine dikkati çekti.

Babuşçu savaşların, çatışmaların, çevre kirliliğinin, düşmanlığın küreselleştiği bir çağda, adalet, hukuk ve barışın da küreselleşmesini istediklerini söyledi.
İftar yemeğine, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanları Mehmet Aydın, Murat Başesgioğlu, Mehmet Şimşek, Nimet Çubukçu, çok sayıda AK Parti milletvekili, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir belediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye Hahambaşı İshak Haleva ve Fener Rum Patriği Bartholomeos'un da aralarında bulunduğu dini cemaat temsilcileri, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Fenerbahçe'nin İspanyol Teknik Direktörü Aragones ile iş, sanat ve medya dünyasının yanısıra partililerin de yer aldığı yaklaşık 2 bin 500 davetli katıldı.

Yemek öncesinde Türk ve İspanyol müziklerinden örneklerin yer aldığı müzik dinletisi sunuldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!