Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden aday çıkarmayacaklarını ve Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceklerini söylemişti. Bahçeli bu sözlerini bugünkü grup toplantısında da tekrarlamış ve işbirliğini 2019 seçimlerinden sonraki 5 yılda da sürdüreceklerini belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugünkü AK Parti grup toplantısında Bahçeli'nin sözlerini, "Ben Sayın Bahçeli’nin dün yapığı açıklamayı çok önemli görüyorum. Destek kararı için şahsım, partim ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum" şeklinde değerlendirdi.
"Birlikte yapacağımız çok iş var" diyen Erdoğan, grup toplantısının ardından yaptığı açıklamada ise, "Hayırlı olan işte yavaş davranmamak lazım. Bahçeli'yi davet ettim, yanıt bekliyorum" dedi.
TARİH VE SAAT BELLİ OLDU
İki lider yarın saat 16.00'da Beştepe'de buluşacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında satır başları şöyle:
Bugüne kadar katıldığımı il kongrelerimizin sayısı 15’i buldu. Sayın başbakanımız da kongrelere katıldı. Elazığ, Bingöl, Tokat, Yozgat ilk kongrelerimizle kucaklaşacağız. Büyük kongremiz için hazır hale gelmiş bulunacağız. Mahalli seçimler ile milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimine teşkilatlarımızı yenilemiş olarak mücadelemizi ve heyecanımızı tazelemiş olarak gireceğiz.
Bölücü terör örgütünün baskısı kalktıkça buralarda yaşayan kardeşlerimizle gönül bağlarımızın yeniden güçlenmeye başladığı açıkça görülüyor. Hizmet ve siyaset alanında daha çok çalışarak vatandaşın gönlünde zirveye çıkmalıyız. Çukur eylemleri ve Kuzey Irak’taki gelişmeler karşısında gösterdikleri sağlam duruş, kardeşlerimizin ortak geleceğimiz konusundaki samimiyetlerinin ifadesidir. Şimdi sıra terör koridoru oluşturma projesini tamamen çökertmeye gelmiştir. Fırat Kalkanı ile attığımız adımı Afrin ve Münbiç’te devam ettirerek ardından da tüm sınır boylarını güvene kavuşturarak bu süreci inşallah tamamlayacağız. Bu süreçte bölgedeki kardeşlerimizin daha güçlü desteğine ihtiyacımız var. Geçmişte attığımız adımları çok daha ileri taşıyacak bir çalışmayı ortaya koymamız gerekiyor.
"BUGÜN DIŞARDA BAŞKA HAVALARDA GEZEN HİÇ KİMSENİN PARTİMİZLE İLGİLİ SÖZ SÖYLEME HAKKI YOKTUR"
Geçmişte ülkeyi yönetmiş olup da tarihte kaybolan partilerin ortak özelliği milletten uzaklaştıklarının farkına varamamalıdır. AK Parti asla böyle bir hataya düşmedi, düşmeyecek. Bizim gücümüz birliğimizden ve milletimizle olan bağlarımızı sıkı tutmamızdan geliyor. Bu iki unsura zarar verecek hiçbir davranışı, sözü affetmemiz söz konusu olamaz.
Aynı şekilde geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes ağzını açmadan önce nerede bulunduğuna, kimlerle aynı safa geçtiğine dikkat etmelidir. Kemalet ile Kemalat olmaz.
"BU TRENDEN DÜŞENLER DÜŞTÜKLERİ YERDE KALIRLAR"
Dünyada neler oluyor? Ülkemizde neler oluyor? Bununla ilgili bir sesiniz çıkmayacak. Bu ülkede bir evet hayır referandumu yapılıyor. Ve partimiz burada evet başlığını böyle atıyor. Ama birileri de hayır için kampanya yürütüyor. Kulislerde, şurada burada. Ve şimdi de kendilerinde söz hakkı görüyorlar. Kusura bakmasınlar.
Bu birliği, beraberliği zedeleyenler bilsinler ki artık bu kervanın samimi yolcuları değildir. Biz bu yola çıkarken ahdederek çıktık. Ve bu yola bu akitleşme ile çıkarken de şunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım. Sadakatin aslolan bir kavram olduğunu bilerek çıktık. Ama bu trenden düşenler kusura bakmasınlar düştükleri yerde kalırlar. Bu süreçte bize düşen kendi işimizi sağlam tutmak, hedeflerimizden uzaklaşmamak, geçmişteki hatalardan uzak durmaktır. Tüm teşkilatlarımızın bu konuda anlayış ve güç birliği içinde olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum. Hırslarının esiri olanların hükmünü milletimiz zaten veriyor.
Siz hiç merak etmeyin. Türkiye’nin istiklali ve istikbali için hayatını ortaya koyarak çalışanlarla, dikensiz bahçelerde kendi ikbali için yollara düşenlerin farkını milletimiz çok iyi biliyor.
"BAHÇELİ'YE DESTEK KARARI İÇİN ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM"
Uyum çalışmaları çok önemli. İnşallah MHP ile el ele vererek bu süreci hızlandırmamız gerekiyor. Temennim ana muhalefetin de buna katılması. 2019 yılında önümüzdeki ilk imtihan mahalli seçimlerdir: Mart 2019. Buna hazır mısınız?
Sayın Bahçeli’nin yerli ve milli duruşunu özellikle vurgulamam lazım. Bu yerli ve milli duruşla birlikte inanıyorum ki ülkemizde bizi bölmek, ayrıştırmak isteyenler bu hedeflerine ulaşamayacaklar. Çünkü bizler 7 Ağustos ruhunu yaşamakta kararlıyız, yaşamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. Birileri diyor ki ‘acaba şu ne der, bu ne der’ Kusura bakmasınlar. “Biz ne deriz” aslolan budur. Onun için de bizler sayın Bahçeli ile bir araya geliriz. Ülkemizin sorunlarını dertlerini konuşuruz, uyum yasalarını vesairesini çalışmasını da yapar geleceğe beraber inşallah yürürüz. Çünkü birlikte yapmamız gereken çok şeyler var. Milletimizin bize verdikleri sorumluluk var.
Ben Sayın Bahçeli’nin dün yapığı açıklamayı çok önemli görüyorum. Destek kararı için şahsım, partim ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 2019 seçiminin yerli ve milli olanlarla, ipi başka mahfillerin elinde bulunanlar arasında geçeceği açıktır. FETÖ’den PKK’ya kadar tüm aktörler bu çerçevede pozisyon almaktadır. Bizim yerimiz her zamanki gibi milletimizin yanıdır.
"KUDÜS'Ü DÜNYA GÜNDEMİNİN EN ÜST SIRASINA TAŞIDIK"
Son grup toplantımızdan bugüne kadar gündemimizdeki en önemli meselelerden biri de malum Kudüs’tü. Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının belli olmasının hemen ardından başlattığımız yoğun diplomasi trafiğini, hızla bir çalışma başlattık. İstanbul’da 13 Aralık’ta topladığımız İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kenetlendiğini gördük. Elbette ikircikli davranan kimi ülkeler var. Ama genel görüntü geleceğimiz açısından ümit vericidir. Kırmızı çizgimiz olarak ilan ettiğimiz Kudüs’ün Müslümanlar açısından taşıdığı değerin, fedakarlıkların boyutunun bazı devletler tarafından anlaşılamadığı görülüyor. Konuyu BM platformlarında da takip ederek Kudüs’ün dünya gündeminin en üst sırasına çıkmasını sağladık.
Bir süredir sadece düşlerimizde görmekle yetindiğimiz Kudüs’ü kollarımızdaki ve kalbimizle kucaklayacağımız günler inşallah uzak değildir. Bunun birinci şartı ise önce Türk milleti olarak bizim kendi aramızdaki birliğimizi beraberliğimizi kardeşliğimizi güçlendirmemiz, ardından da tüm İslam dünyasının aynı feraseti gösterebilmesidir. Kudüs’ün Hz. Ömer’den sonraki ikinci fatihi Selahaddin Eyyubi ‘dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarını yenemez’ diyor. Evet, bizim tüm gücümüzü düşmanlarımızla olan mücadelemize hasletme vaktimiz çoktan gelmiştir. Biz bunları söyleyince birileri hemen çıkıp bizi ayrımcılıkla, ötekileştirmeyle suçluyor. Halbuki daha önceki gün Bulgar cemaatinin meşhur Demir Kilise’sinin açılış törenini gerçekleştirdik. Hükümetlerimiz döneminde kilise, şapel, sinagog ve havra olarak 14 eseri restore ederek diğer dinlerin mensuplarının hizmetine sunduk. İşte şimdi Trabzon’da Sümela Manastırı da aynen restore edilmeye devam ediliyor. Eğer bizim ayrımcılık yapmak gibi niyetimiz olsa bu işlere niye girelim? Öyle ya kimse bizi bunlara mecbur bırakmıyor. Bütün bu hizmetler inanç ve ibadet özgürlüğü konusundaki samimi duruşumuzun ürünleridir.
Bizim teröre bulaşmamış, vatanımızın bütünlüğünü hedef almayan her inanca düşünceye saygımız vardır. Biz Kudüs’te sadece Müslümanların değil, her mezhepten Hristiyanların da haklarını savunuyoruz. Ecdadımız, Kudüs’te kilise kurma ve faaliyet kurma izni vermiştir. Asırlar boyunca ecdadımız barışı, huzuru bozmamak, diğer dinlerin mensuplarını rahatsız etmemek şartıyla kimsenin ibadetine karışmamıştır. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız.
"İSRAİL’İN ŞIMARIKLIKLARI DÜNYAYI FELAKETE SÜRÜKLEMEKTEDİR"
Batı ülkelerinin özellikle de Amerika’nın himayesi altındaki İsrail’in şımarıklıkları bölge ile birlikte tüm dünyayı felakete doğru sürüklemektedir. Böyle bir zulmün karşılıksız kalması mümkün değildir. Biz tüm samimi dostlarımıza bu ikazı yapıyoruz. Bölgede adil bir düzenin kurulması en büyük temennimizdir. Sonuna kadar Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Yılın son haftası yaptığımız Sudan-Çad-Tunus ziyaretleriyle, Fransa programı çok yönlü dış politika anlayışımızın somut birer örneğidir. Geçmişte Türkiye çok uzun bir dönem boyunca adeta tek yönlü, boyutlu ve maalesef bağımlı bir dış politika izlemeye mecbur bırakılmıştır. AK Parti hükümetleri döneminde dünyanın tamamına yayılan bir açılım projesini biz hayata geçirdik. Ortadoğu ülkeleriyle yıllarca küllenmiş, ihmal edilmiş hatta kasıtlı sabote edilmiş ilişkilerimizi düzeltmek için yoğun çaba harcadık. Çok güzel neticeler de aldık.
Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyası hem tarihi hem insani olarak zaten ayrılmaz bir parçamızdır. Bu geniş coğrafyada ecdat yadigar maddi manevi tüm hatıralara sahip çıkarak kardeşlik hukukumuzu canlandırdık, güçlendirdik. Ayak basmadık yer bırakmıyoruz.
Bu fotoğrafta Afrika’nın ayrı bir yeri var. Çünkü Afrika herkes tarafından ittifakla kabul ettiği üzere, üçüncü bin yılın yıldızı olacak kıtadır. Maalesef Afrika, Türkiye olarak yıllarca ihmal ettiğimiz, adeta batılı sömürgecilerin kanlı pençelerine terk ettiğimiz bir coğrafyaydı. Büyükelçiliklerimizin sayısı 12 idi. Fakat şimdi biz 2005 yılını Afrika yılı ilan ettik. Afrika yılı ilan ettikten sonra yoğun bir çalışmaya başladık ve bizim şu anda büyükelçilik sayımız 41 oldu. Hedef Afrika’da büyükelçiliğimizin olmadığı ülke bırakmayacağız.
“MUHABBET SOFRALARIMIZI İNŞALLAH ZENGİNLEŞTİRECEĞİZ”
Son ziyaretimizde gördük ki biz Afrika’ya doğru adım attığımızda onlar bize adeta koşarak geliyor. Sokaklarda şahit olduğumuz coşku, Çad ve Tunus’ta gördüğümüz manzaralar bize bu gerçekleri tekrar tekrar hatırlatıyor. Sağ sol her taraf ellerinde Türk bayraklarıyla birlikte bizleri karşılayan Afrikalı Çadlı Tunuslu kardeşlerimizle doluydu. Heyecan çok çok farklıydı. Coşku hakeza öyle. Çünkü kalpler bir vurdukça bakıyorsunuz her şey değişiyor. İşte bunları bırakmayacağız, takip edeceğiz. Muhabbet sofralarımızı inşallah zenginleştireceğiz.
“TÜRKİYE – FRANSA ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN OLUMLU NETİCELERİNİN İNŞALLAH ADIMLARINI ATTIK”
Fransa’ya gittiğimizde de oradaki vatandaşlarımızın ve Türkiye’de yatırımları olan güçlü kuruluşların temsilcileriyle de bir araya geldik. Ve onlarla yaptığımız samimi görüşmelerle de Türkiye – Fransa arasındaki ilişkilerin olumlu neticelerinin inşallah adımlarını attık. Tüm bu hadiseler sorumluluğumuzun ne kadar büyük, ama aynı zamanda önümüzdeki ufkun da ne kadar geniş olduğunu gösteriyor.
Şimdi önümüzde Latin Amerika ülkeleri var. İnşallah oralara da gideceğiz. Çok ciddi bir açılım politikasıyla dünyaya inşallah yayılacağız. Türkiye’yi bir yandan terör örgütlerinin saldırılarıyla, bir yandan ikili ilişkilerdeki oyunlarla, ekonomik kumpaslarla dize getirmek isteyenlerin asıl amacı bizi bu vizyondan uzaklaştırmaktır.
“ŞU ANDA AMERİKA’DAKİ MALUM DAVA İŞTE BİR SİYASİ İÇERİKLİ DARBE GİRİŞİMİNİN ADRESİDİR”
Burada bir konunun üzerinde hassasiyetle durmam gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişimini ülkemizde başaramayanlar, şimdi farklı darbe girişimlerinin arayışı içerisindeler. Bunu da özellikle buradan ifade etmem gerekir. Şu anda Amerika’daki malum dava işte bir siyasi içerikli darbe girişiminin adresidir. Türkiye’yi güya kendilerine göre ekonomik noktada sıkıştırmak, FETÖ terör örgütüyle CIA ile FBI ile sıkıştırmak suretiyle, Türkiye’yi kendilerine göre bir sıkıştırma operasyonudur. Fakat bu da tutmayacak, bunu da başaramayacaklar. Hep bir şey söylüyorum. Şunu herkesin iyi bilmesi lazım. Türkiye bir kabile devleti değildir, bunu bilmeleri lazım.
"BİR KISKANÇLIKTIR GİDİYOR"
Ve biz istiklal mücadelemizi küllerimizden yoğurularak ayağa kalktık. Öyle verdik ve öyle kazandık. Türkiye’nin son 15 yılda geldiği yer birilerini rahatsız ediyor tabi. Bir kıskançlıktır gidiyor. Ama çatlasanız da patlasanız da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Zaten bizim stratejik ortak olarak bildiğimiz dostlar, bizim sınırlarımızda 911 km Suriye sınırında, 350 km Irak sınırında kalkıp da terör örgütlerine her türlü ağır hafif silah desteğini veriyorlarsa, biz kendileriyle neyi konuşacağız? Ve hep söylüyorum. 4 bin TIR dolusu bakıyorsunuz zırhlı taşıyıcılar, tank top vesaire bu tür silahlar. Kime veriliyor bunlar? Terör örgütüne. Defalarca uyarmamıza rağmen en ufak geri adım var mı? Yok. Ondan sonra kalkıp bize nasihat çekmeye kalkıyorlar, o nasihati kendinize saklayın. Biz samimiyet, dürüstlük ararız. Bu samimiyet, dürüstlük yoksa daha önce de söylediğim gibi biz göbeğimizi kendimiz kestik ve kesmeye devam ederiz.
Kanal İstanbul projesinin inşallah bu yıl içerisinde ihalesi yapılacak ve dünyada adından bahsettiren en önemli yatırımlardan biri olacak.
"SARIKAMIŞ BİR ZAFERDİR"
Herkes Sarıkamış’ı askerlerimizin yaşadığı faciaya bakarak bir yenilgi sanır. Halbuki Sarıkamış bir zaferdir. Kahraman askerlerimiz, tüm zorluklara ve eksikliklere rağmen doğu Anadolu’yu işgal eden Rus kuvvetlerini pek çok yerde geri püskürtmüştür. Olumsuz kış şartlarına rağmen harekata devam eden ordumuz, düşmana değil tabiata yenik düşmüştür.
Ve bu harekatta bizim askerimizin büyük bölümünü soğuğa kurban verdik ama Rus ordusunun 30 bini aşkın kayıplarının tamamı cephede yaşanmıştır. Sarıkamış’ın hükmünü verecek olan tarihtir. Köyümüzden bazı büyüklerimiz Sarıkamış’tan dönünce şehit merhum dedemle ilgili de ‘tüfeğe sarılarak donduğunu gördüm’ diyor. Ki şimdi resimleri görüyoruz işte. Tüfeklerine sarılmış olarak şehit olmuş orada binlerce Mehmedimiz var. Allah rahmet eylesin. Merhum dedemin de aralarında bulunduğu tüm Sarıkamış şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.