Güncelleme Tarihi:
İSLAM DÜNYASI ÇOK MU FAKİR
“(En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkının 200 katı aştığına dikkati çekerek) İslam ülkeleri küresel petrol rezervlerinin yüzde 59’una, doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 58’ine sahiptir. Ancak buna rağmen 350 milyon kardeşimiz aşırı yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi veriyor. İslam dünyası çok mu fakir? Müslümanlar çok mu fakir? Niçin böyle bir şeyde ellerini uzatmıyorlar, niçin bunlar destek vermiyorlar? Sadece kalkıp da zekatlarından verseler buralarda fakir fukara kalmaz, garip gureba kalmaz. Bakınız şu anda İdlib’den yine 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor. Şu anda zaten 4 milyon insan var, şimdi 50 bin kişi daha geliyor. Belki bu sayı daha da artacak. ‘Türkiye olarak siz bunun altından nasıl kalkıyorsunuz?’ 40 milyar doların üzerinde biz harcama yaptık.
ADALETLE HÜKMETMELİYİZ
Bize ne Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği’nden ciddi bir destek var ne de Avrupa Birliği verdiği sözü tutuyor. Hiçbiri bu sözlerini yerine getirmiyorlar ama bakıyorsunuz ki öbür tarafta Arap Ligi bir toplantı yapıyor, ‘Türkiye ile ilişkilerinizi kesin’ diyor. Biz kimi aldık? 3 milyon 700 bin Suriyeli Arap kardeşimizi biz nereye aldık? Türkiye’ye aldık. Niye aldık? Varil bombalarından kaçıyorlardı, almayacak mıydık, aldık. O bakımdan liderler olarak adaletle hükmetmemiz lazım. Siyasiler olarak adaletle bu işte davranmamız lazım ki biz güç bulalım. Yoksa lafla olmuyor.
YAPAY ZEKÂ YERİNE İÇ KAVGA
Yapay zekânın, kuantum bilgisayarlarının, robotik teknolojilerin konuşulduğu bir dönemde ne yazık ki biz enerjimizi iç kavgalarla heba ediyoruz.” m AA
SAVUNMADA DIŞA BAĞIMLILIK YÜZDE 30’A İNDİ
Kalkınma hamlesine benzer dönemlerde başladığımız kimi ülkeler teknolojide kısa sürede ciddi mesafe almışlardır. Biz de bunu savunma sanayisi alanında çok yakından tecrübe ettik. 2003 senesinde yüzde 80'i bulan dışa bağımlılığımızı yüzde 30'lara kadar şu anda çekmiş bulunuyoruz. Silahlı insansız hava araçlarında dünyanın en ileri teknolojiye sahip dört devletinden biriyiz. Savaş gemisi, helikopter, tank, zırhlı araç, füze teknolojisinde de kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyor, hatta bunları dost ülkelere ihraç ediyoruz. Üretim kabiliyetlerimizi ne kadar çeşitlendirirsek sürdürülebilir kalkınma hedeflerine o derece yaklaşırız. Hiç şüphesiz bu sürecin lokomotifi araştırma-geliştirme, beşeri sermaye ve inovasyona yapılan harcamalardır. Kurulması planlanan Mükemmeliyet Merkezi, güvenlik, gıda, sağlık, ulaşım, enerji, bilgi ve iletişim teknolojilerinde bizlere çok büyük katkılar sağlayacaktır. Merkez vasıtasıyla tecrübe ve teknoloji paylaşımına gidebilir, araştırmacılarımızın ülkelerimiz arasında serbestçe dolaşmasını temin edebiliriz.
TERÖRLE MÜCADELE LAFLA OLMAZ
ERDOĞAN, zirvede soruları yanıtlarken Libya’daki duruma ilişkin bir soru üzerine, Libya’da uluslararası meşruiyeti bulunmayan darbeci General Halife Hafter’e emperyalist güçler tarafından destek verildiğini ancak meşru olduğu halde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz es-Serrac’a destek gelmediğini aktardı. Erdoğan, Türkiye’nin Serrac’a elinden gelen desteği verdiğini söyledi.
Benzer bir durumun Suriye’de de bulunduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “Suriye’de de YPG/PYD gibi terör örgütleri var ve bunlar Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmak istediler. Bu örgütün arkasında yine dünyadaki emperyalist güçler var ve 32-33 bin TIR silah, mühimmat, araç gereç bunlara gönderildi. Bunun dışında kargo uçaklarla gelenler var ve bunlar terör örgütlerine parasız olarak gönderiliyor.” Bunlara karşı mücadele verilirken, Suriye’den Türkiye’ye 4 milyona yakın mülteci geldiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu mülteci kardeşlerimize kendi topraklarında barınabilecekleri yerleri yapalım diyoruz. Tüm İslam dünyasına olduğu gibi dünyaya da çağrı yapıyoruz. Fakat dünya yanaşmadı. Amerika liderlerine aynı şekilde gündeme getirdik. Herhangi bir destek vermiyorlar ama silah denince silah geliyor. Silahlar kime geliyor? Terör örgütlerine geliyor. Terörizmle mücadeleye gelince diyorlar ki ‘terörizmle mücadele etmemiz lazım.’ Lafla terörle mücadele olmaz, icraatla olur.”
KIZLARI OKUTUN
Dünya genelinde okur yazarlık oranı ortalama yüzde 82.5 iken İslam ülkelerinde bu oran yüzde 70 düzeyindedir. 2006-2016 döneminde ilkokul çağındaki erkek çocukların 17.2'si, kız çocuklarının yüzde 19'u okula gidememiştir. Özellikle kız çocuklarımızın eğitimi hususunda ortak çalışmalar yürütebiliriz. Ülkemiz bu alanda da son 17 yılda pek çok önemli başarıya imza atmıştır. 2002'de kız çocuklarında okullaşma oranı yüzde 91 iken çabalarımız neticesinde bu rakam 20187de yüzde 99.8'e çıkmıştır.
ACİLEN MİLLİ PARA
Ticaret savaşlarının konuşulduğu bir dönemde milli paralarla ticaret meselesi aciliyet kazanmıştır. Şimdiye kadar oldukça başarılı sonuçlar aldığımız bu konuda sizlerle beraber çalışmaya hazırız.