Güncelleme Tarihi:
HEP ADINDAN SÖZ ETTİRDİ
“Bundan 20 yıl önce ülkemizde yaşayan birisine şu anda bulunduğumuz yeri anlatsaydık, bizi hayal kurmakla suçlardı. Şimdi hayalleri gerçeğe dönüştürdük. ODTÜ’nün kuruluş hikâyesi ülkemizde bilimin ve teknolojinin serencamını göstermesi bakımından çarpıcı bir örnektir. ODTÜ Türkiye’nin ve Ortadoğu ülkelerinin kalkınmalarına katkıda bulunmak ve bunun için gereken insan kaynağını yetiştirmek üzere 1956’da enstitü olarak kurulmuş 3 yıl sonra da üniversite statüsü kurulmuştur. Türkiye’de hem üniversite yerleşimi hem de kendisine tahsis elden arazi bakımından kendi alanının en büyük kurumlarından olan ODTÜ başarılarıyla hep adından söz ettirmiştir. Ülkemizin bir dönemini esir alan ideolojik kavgalar elbette ODTÜ’yü de etkilemiştir. Buna rağmen ODTÜ bilim ve teknoloji alanındaki marka değerini korumayı ve geliştirmeyi hep bilmiştir. ODTÜ’nün kuruluş amacı tam da bizim 16 yıldır inşa etmeye çalıştığımız politikanın ifadesi gibidir.
MERKEL ŞAŞKINLIK GEÇİRDİ
Üniversite sayımızı 206’ya, üniversite öğretim elemanı sayısını 162 bine, öğrenci sayımızı 1.6 milyondan 8 milyona çıkardık. Almanya ziyaretimde Sayın Merkel’e ‘Sizde üniversite öğrencisi ne kadar?’ diye sordum, ‘3 milyon’ dedi. Nüfus bizden fazla. ‘Sizde ne kadar’ dedi. Ben de ‘Bizde 8 milyon’ dedim. Tabii orada bir şaşkınlık geçirdi. Tabi bir nitelik nicelik meselesi var bunu önümüzdeki yıllarda da aşacağımıza inanıyorum.
Çok ideal bir yükseköğrenim sistemine sahip olmadığımız bir gerçektir. Türkiye geliştikçe, güçlendikçe, ileriye gittikçe bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız. Tıp, mühendislik, hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik reformlara olan ihtiyacımız çok daha acildir. Vakıf üniversitelerimizin kendilerine sağlanan onca ayrıcalığa rağmen, kimi istisnalar hariç, eğitim-öğretimde kalitenin yükseltilmesi beklentilerimize yeteri kadar katkıda bulunamadıkları görüyoruz. Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor.
BİLGİYE ERİŞİM ÇEŞİTLENMELİ
Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hâkim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke konuma gelmedikten sonra bu hedefe ulaşamayız. Madem çocuklarımız artık doğdukları andan itibaren dijital bir dünyaya gözlerini açıyorlar, öyleyse biz de tüm hazırlığımızı buna göre yapacağız. Bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil, tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanmanın yollarını arayacağız.
Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye’yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız. Ben siyaset olarak ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler de ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Eğer bizler bütünleşirsek, o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesli yetiştirir ve ülkemizi uçururuz.”