Güncelleme Tarihi:
Tuzla'da Sedef Tersanesi'nde üretilen “M/V İbrahim Dede” adlı konteyner gemisinin denize indirilmesi törenine katılan Başbakan Erdoğan törende yaptığı konuşmada, konteyner gemisinin ülkeye hayırlı olması ve bereket getirmesi temennisinde bulundu.
“Yaklaşık bir yılda inşa edilmiş bu gemi, Türk gemi inşa sanayinin iftihar verici düzeyinin bir göstergesi durumunda” diyen Erdoğan, bugüne kadar 140 gemi inşa edilen Sedef Tersanesindeki üretim sahasının büyüklüğü ve inşaat kapasitesi ile Türkiye'nin bu alandaki en önemli aktörlerinden biri olduğunu vurguladı.
Erdoğan, dünyada gemi ile yük taşımacılığının giderek daha çok tercih edilen bir yöntem olmasının sürekli yeni gemi ihtiyacı doğurduğunu, denizlerdeki mevcut gemilerin yaş ortalamasının yüksek olmasından kaynaklanan gençleştirme ihtiyacının da gemi inşa sanayinde yaşanan canlılığı daha da artırdığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Dünyada son 3 yılda yeni gemi siparişlerinde yüzde 100'lük bir artış yaşanırken, ülkemizde yüzde 400'lük bir büyümenin gerçekleştiğini görüyoruz. 1998-2002 yılları arasında 142 gemi yaparak teslim eden sektör, 2003'te 368 gemi inşa etmiştir. Böylece Türkiye yeni gemi siparişlerinde Çin, Güney Kore, Japonya ve Vietnam'ın arkasından 5. sıraya yerleşti. Gemi inşasında ise Türkiye, İtalya ve ABD-Kanada ikilisinin ardından 3. sırada bulunuyor.”
Gemi siparişlerindeki bu büyük artışın tersane sayısını da hızla çoğalttığını, 2002 yılında 37 tersaneye sahip olan Türkiye'de bugün 84 tersane bulunduğunu anlatan Erdoğan, ayrıca 64 tersanenin de yatırım aşamasında olduğunu bildirdi.
Bu artışa paralel olarak üretim kapasitesinin 550 DWT'dan 2 milyon DWT'ye çıktığını vurgulayan Erdoğan, “2013 yılında bu rakam 8.6 milyon tona ulaşacak, hedefimiz bu” dedi.
“YARIN BENİ TABİİ MEDYA TOPA TUTAR”
Bu sürecin bir başka etkisinin de istihdamda yaşandığının altını çizen Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Hamdolsun şu anda 2002 itibariyle 5 bin kişinin çalıştığı özel sektöre ait gemi inşa sanayi kuruluşlarında bugün 35 bin kişi çalışıyor. Bu hızlı büyüme iş kazalarında artışı da tabii ki beraberinde getirdi. Denizcilik Müsteşarlığımız ve Savunma Bakanlığımız ve diğer taraftan sektör el ele vererek bu sorunu çözmek yönünde önemli adımlar atmaktadır. Demin Metin kardeşim (Kalkavan) hüzünlü bir konuşma yaptı. Halbuki duygusal, hüzünlü olmayacağız. Niye? Atalarımızın güzel bir lafı var; 'Benim abdestimden şüphem yok ki, namazımdan şüphem olsun'. Yaptığım işi ben eğer inanarak yapıyorsam, doğru yapıyorsam 'Yola emin adımlarla devam edin' deriz. Bu sektör büyüyor mu kardeşim, büyüyor. Buna ihtiyaç var mı kardeşim, var. Türkiye'de bu kadar işsiz insan var mı? Var. 5 binden 35 bine çıkıyor. Diğer taraftan 'işsizlik, işsizlik' diyeceksin. Öte yandan iş temin edildiğinde de 'Niçin bu yanlışlar var?' diyeceksin. Eksikler hatalar vardır, doğrudur ama bunları beraber düzeltmenin gayreti içinde olacağız. Hemen kelle istemenin gayreti içine girmek şaşılacak bir şey. Yarın beni tabii medya topa tutar bunu da biliyorum ha. Hele bu son zamanlarda benle araları çok iyi. Şimdi bundan da topa tutarlar 'Niye sen tersanecileri savundun?' diye. Hayır, ben ülkemde bir sektörü savunuyorum ve bu sektörün de faydasına inanıyorum.”
Üretimde ve düzenlemede önümüzdeki dönemde çok fazla adımın birlikte atılacağını ifade eden Erdoğan, üretimde olduğu kadar denetimde uzmanlaşmaya önem verilmesi gerektiğine dikkati çekti.
“GEMİ İNŞA SANAYİNİN ÖNÜ AÇIK”
“Önümüzdeki yıllarda hem iş güvenliğinin ileri düzeye ulaştığı, hem de üretimin teşvik edildiği bir ortamın oluşturulmasını ben de birliklerimiz ve odamız da kesinlikle temenni ediyoruz” diyen Erdoğan, Ulaştırma ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarının da bu konuda çalışmalar yaptığını, işin eğitim altyapısını da tekrar ileri noktalara taşıyacaklarını anlattı.
Başbakan Erdoğan, yetişmiş eleman eksiğinin giderilmesine de önem verilmesi gerektiğini belirterek, şu anda 24 meslek lisesinde gemi inşasına ilişkin bölümler açıldığını, yüksek öğretim konularında bu eksiğin giderilmesi için çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
“Türk gemi inşa sanayinin önü açıktır, bundan şüphem yok” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkemizin üç tarafı denizlerle kaplı, tamam da bir işe yaramadıktan sonra üç tarafının denizle kaplı olmasının bana bir faydası var mı? Yok. Öyle ise atmamız gereken adımları atacağız. Nedir bu? Tersanecilikte ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Şu anda atılan adımlar buna yöneliktir. Ve bunların yol haritalarını, envanterini Türkiye genelindeki bunun haritasını da hep birlikte çıkaracağız. Bu yerden geriye gidişin olmayacağını, tam tersine daima daha ileriye adımlar atılacağını düşünüyorum. Tabii ki, girişimci vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin hassasiyetleri inanıyorum ki, çok daha fazlasıyla olacaktır. Nitekim tersanelerin Tuzla'ya sığmayıp Zonguldak, İzmit, Çanakkale, Samsun, Ordu, Kastamonu, Sakarya, Hatay, Trabzon, Balıkesir, Adana, Mersin, Muğla illerine doğru yayıldıklarını görüyoruz. İzmir ve Rize gibi bu alanda potansiyeli olan illerimiz de sırada bekliyor. Sektörün inancı, dinamizmi ve kararlılığı gemi inşa sanayinin geleceğine ilişkin olumlu düşüncemizi daha da pekiştiriyor.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de 2008'lerde yaşadığı halde kafası 1940'larda, 1960'larda kalmış olanları milletin gördüğünü ve değerlendirmesini de çok iyi yaptığını belirterek, “Türkiye'de kafası yarım yüzyıl geride değil, yarım yüzyıl ileride olan, bu derinlikte vizyon ortaya koyabilen siyasi kadroların, aydınların, iş adamlarının ve sivil toplum önderlerinin ön plana çıkması gerekiyor” dedi.
Erdoğan, Sedef Tersanesi'nde inşası tamamlanan “M/V İbrahim Dede” adlı konteyner gemisinin denize indirilmesi töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sadece gemi sanayisinde değil, tüm alanlarında hızlı bir gelişme içinde olduğunu söyledi.
Son yıllarda dünyada pek çok küresel çalkantı yaşandığı halde Türk ekonomisinin büyüme trendini kaybetmediğini vurgulayan Erdoğan, Türk iş adamlarının küresel oyuncular olma yolunda önemli mesafeler katettiklerini ve dünyadaki önemli küresel oyuncuların pek çoğunun da Türkiye'de faaliyet gösterdiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin dış politikadaki etkinliği arttıkça bu karşılıklı küresel entegrasyonun daha da gelişeceğini dile getirerek, bunun için Türkiye'yi yalnızlığa mahkum edecek tavır ve ifadelerden kaçınmak gerektiğine işaret etti.
İç politikadaki mücadele argümanlarının, Türk dış politikasına kaçınılmaz olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası alanda ulaştığı yeni konumunu kavrayamayanların, muhalefet adına yaptıkları işlerle aslında Türkiye'ye zarar verdiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, yapılan işleri öncelikle dinlemek, ne olduğunu anlamaya çalışmak zahmetine dahi katlanılmadan, ortaya konan bu tutumların kimin çıkarına hizmet ettiğinin iyi düşünülmesi gerektiğini belirterek, dış politikada ülkenin ve milletin çıkarlarını önceleyemeyenlerin, içeride de milletin çıkarlarına öncelik vermeyeceğinin açık olduğunu ifade etti.
Bu tavırların Türkiye'nin ekonomisine de zarar verdiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
KERVAN YOLA DEVAM
“İş adamlarımızın, diğer ülkelerde yürüttükleri operasyonlarda, ülkemizin bütün gücüyle arkalarında bulunduğunu bilmeleri çok önemlidir. Eğer iş adamı 'Devletim benim arkamdadır' buna inanıyorsa, 'Cumhurbaşkanım arkamdadır' buna inanıyorsa, 'Başbakanım arkamdadır' buna inanıyorsa, onun, o teşebbüs ruhu daha zenginleşir.
Maalesef, ülkemizde hala ticaretin sıçramasının milli çıkar olduğunu kavrayamayanlar bulunuyor. Eğer bir Başbakan kalkıp da bir diğer ülkenin Başbakanına 'filanca firmaya bir hassasiyet göster' diye telefon etse, bu da duyulsa ondan sonra 'Başbakan bu telefonu niye açtı' mantık bu şekilde çalışıyor. Ama ne derlerse desinler, bu kervan yoluna aynı kararlılıkla devam edecektir. Dedim ya, abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz.”
“Her vatandaşın kazancının, aslında bu ülkenin topyekün kazancı olduğu gerçeğini göremeyenler bulunduğunu” da kaydeden Erdoğan, “Türkiye'nin bunları çok önceden geride bırakmış olması gerektiğini” söyledi.
“İŞİ İFTİRAYA VURMUŞ DURUMDALAR”
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Kendileri 2008'lerde yaşadığı halde kafası 1940'larda, 1960'larda kalmış olanları milletimiz görüyor ve değerlendirmesini de çok iyi yapıyor. Türkiye'de kafası yarım yüzyıl geride değil, yarım yüzyıl ileride olan, bu derinlikte vizyon ortaya koyabilen siyasi kadroların, aydınların, iş adamlarının ve sivil toplum önderlerinin ön plana çıkması gerekiyor. Zira, Türkiye'ye hangi alanda çalışırsa çalışsın, işini iyi yapacak kadrolar lazım. Bunu başarmamız şart. Burada gördüğünüz gibi işlerini gayet iyi yapıyorlar. 188 DWT'luk bir geminin sacı kesilecek. Bu, Türkiye'nin rekoru olacak.”
Erdoğan, bununla övündüğünü, kendilerine düşen ne ise yapmaya hazır olduklarını ve hep birlikte destek verilmesi gerektiğini belirterek, “Hırsları gözlerini kapatanların, hırsları sebebiyle işlerini doğru dürüst yapmadıkları gibi bir de kişisel kavgaların peşinde koştuklarını görüyoruz. Bunların bir kenara koyacağı, Türk milletinin geleceği için bugüne kadar hiçbir hayırlı iş yapmadıkları gibi, bundan sonrası için de hiçbir projesi olmayanlar, işi iftiraya vurmuş durumdalar” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bunların kullandıkları imkanlar kötü olduğu için yaptıkları işlerin sonucundan da hayır çıkmayacağını, yöntem kötüyse sonucun da kötü çıkacağını ifade ederek, Türkiye'nin ihtiyacının bu tartışmalar ve bu kavgalar olmadığını söyledi.
Kendilerinin gönüllerinin de geleceğe dönük bulunduğunu ifade eden Erdoğan, üretim, yatırım ve istihdamın önemine vurgu yaptı.
Erdoğan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç konumunun netleşmesinin önemine de dikkati çekerek, bu doğrultuda atılan her adımı, taş üstüne taş koyan herkesi sonuna kadar destekleyeceklerini bildirdi.