Güncelleme Tarihi:
SALON CUMHURİYETÇİSİ
“Ülkemizde yıllarca milletimizin pek çok ortak değeri gibi Gazi Mustafa Kemal’i, Cumhuriyet Bayramımızı, Zafer Bayramımızı da kendi tekellerine almaya çalışan bir kesim var. Bu kesimin ne Cumhuriyet’e, ne milletimize en küçük bir hizmetlerinin geçtiği vaki değildir. Tam tersine ülkenin ve milletin hayrına atılan ne adım varsa hepsini engellemeye çalışmışlardır. Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz. Yıllarca cumhur ile Cumhuriyet’i, Gazi ile Atatürk’ü birbirinden uzaklaştırarak gizli iktidarlarını korumaya çalışan bu kafa, sözleri ve eylemleriyle de milletimizi hep aşağılamışlardır. CHP bu zihniyetin siyasetteki en önemli temsilcisidir. Bunlar Atatürk’ün ismini ve resmini pullardan, Türk parasından çıkarmadılar mı? Sınıflardan tabloları kaldırmadılar mı? Yerine İnönü’yü koydular. Hadi bunu nereye koyacaksın Bay Kemal? Hadi izah et bakalım.
SEN YAP DA NEREDE YAPARSAN YA
CHP’nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım. Cumhuriyet kavramını istismar ettikleri kadar icraat ortaya koysalar herhalde Türkiye bugün bambaşka bir yerde olurdu. İşte bu zihniyetin, İstanbul Havalimanımızın açılışını 29 Ekim’de yapmamızı ve bu vesileyle Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’nu havalimanında veriyor olmamızı eleştirdiğini görüyoruz. Vah zavallılar. Sen yap da nerede yaparsan yap.
ATATÜRK’E SAYGIMIZIN ÖLÇÜSÜ
Güya artık geride kalmış bir tartışma olan ant meselesini köpürterek de milletimizle aramıza nifak sokacaklarını sanıyorlar. 2015’ten bugüne neredeydiniz? Son günlerde kara önlükler giyerek sokaklara dökülen koca koca adamlar garibime gitti. Ant metnini okuyacağım derken saçmalayıp çocukların önünde rezil duruma düşenlere şahit olduk. Bizim cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü bu ülkeye ve millete hizmetler, eserlerdir. Bizim Atatürk’e olan saygımızın ölçüsü, İstiklal Harbimizin Başkomutanı ve tarihi süreklilik içinde taze bir nefes olarak gördüğümüz yeni devletimizin kurucusu olmasıdır. Bizim Türklüğümüzün ölçüsü tek parti devrinden kalma bir metin değil, milletimizin gönlündeki yerimizdir.
DONARAK ŞEHADETE YÜRÜMEK DE VAR
(Tunceli’de iki askerin donarak şehit olması) Benim dedem de Sarıkamış’ta tüfeğine sarılmış vaziyette donarak öldü. Şehadetin içerisinde kurşunla şehadete yürümek de var, donarak şehadete yürümek de var. Şu anda askerimizin bütün bu noktadaki teçhizatı; elbisesinden uyku tulumuna, yiyeceğine, giyeceğine, postallarına kadar hepsi dünyadaki en modern ordulardaki malzemelerdir. Ama senin şehadet diye bir anlayışın yok. Zaten bittin, gidiyorsun. Dürüst ol ve şehitlerimiz üzerinden rant elde etmeye çalışma. İnşallah 31 Mart bu yürüyüşün sonu olacak. CHP de millet de senden kurtulacak.
TERÖRİSTLERİN TEPESİNE BİNECEĞİZ
Bir yandan rejimi kışkırtarak, diğer yandan DEAŞ’ı hortlatarak önce İdlib’i, sonra tüm Suriye’yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Sadece bununla kalmayacak, Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla terör örgütünün tepesine bineceğiz.”
BİZ İCRAATLA KUTLUYORUZ
(İstanbul Havalimanı açılışı) Biz Cumhuriyetimizi lafla değil icraatla kutluyoruz. Ve öyle bir kutlama ki günübirlik değil, inşallah yıllarca devam edecek. Her uçuşta, her inişte ‘Burası 29 Ekim’in 95. yıldönümünde açılmıştı’ denilecek. Bunu bahane edip gelmeyenler de oldu tabii, o ayrı mesele. Neymiş, ‘Cumhuriyet Bayramı’nın bu tür resepsiyonları sadece Ankara’da kutlanırmış’. Bu nasıl bir anlayıştır? Dikkat edin, 42 ayda burası bitti. İşte Berlin, 2006’da temel attı, hâlâ devam ediyor ve şimdi Almanlar kendi gazetelerinden ‘Buradan 3 kat, 4 kat büyük olan İstanbul Havalimanı bitti Berlin ne halde’ diyorlar. İman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır.
MELİH BEY YOL ARKADAŞIM
(Toplantının ardından gazetecilerin Melih Gökçek ve MHP’den adaylık tartışmalarıyla ilgili sorusu üzerine) İsimler üzerinden spekülasyonlara girmeyi doğru bulmam. Melih Bey benim 94’ten beri, benim belediye başkanlığım, onun Ankara Belediye Başkanlığı, yol ve dava arkadaşım. Bu yol, dava arkadaşlığımızda bugüne kadar beraber geldik. Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum. (Kabine revizyonu) Gündemimizde böyle bir şey söz konusu değil, bakanlık sayılarımızda söz konusu değil. Biz zaten bakanlık sayılarını düşürmek suretiyle bir yeni sistem kurduk. Bunu bu şekilde sürdüreceğiz. Bunlar olmaz değil, yeri geldiğinde bu tür şeyler de olabilir.
KAŞIKÇI SORUŞTURMASI
(Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi) Dün (önceki gün) başsavcımız onlara suçun işlendiği yerin İstanbul olması nedeniyle, İstanbul’da yargılanabileceğini kendilerine ifade etti. Yönelttiği bazı sorular var. Bir, bu 15 kişiyi buraya gönderen kim, bir Suudi başsavcısı olarak onu çıkartmanız lazım. İki, öldürme olayının 18 kişinin içinde olduğu belli, bunu da sizin çıkartmanız lazım. Dışişleri Bakanınızın söylediği bir söz var, ‘Yerli işbirlikçilere teslim ettik’. Yerli işbirlikçi kimse bilelim, bunu da biz çıkartırız. Bu işi ortada bırakamayız. İpe un sermenin, bunun altından birilerini kurtarmanın da anlamı yok.