Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, 2007 yılı bütçesi üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, sözlerine karaciğer nakli yapılan TBMM Başkanvekili Ali Dinçer'e acil şifalar dileyerek başladı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında ekonomideki gelişmeleri anlattı. 2006 bütçesi gibi 2007 yılı bütçesini de 3 yıllık bir gelecek perspektifiyle hazırladıklarını belirten Erdoğan, bütçenin, tarihte ilk kez 5. yıl için hazırlanan bir bütçe olduğunu söyledi.
Erdoğan, geleceğe doğru bakmak ve geleceği doğru planlamanın insan hayatında olduğu gibi toplum hayatında da önem taşıdığını kaydederek, “Eğer siyasetimiz gelecek için yol göstermiyorsa, bugün yaptıklarımız yarınki nesillerinin güven duygularını beslemiyorsa biz görevimizi hakkıyla yapmış olmayız” dedi.
Hükümetlerin esas görevinin günü kurtarmak değil, geleceği planlamak olduğunu belirten Erdoğan, 3-5 aylık hedeflerle değil, 3 yıllık bir bütçeyle, 7 yıllık bir kalkınma hedefiyle, cumhuriyetin 100. yıldönümü olan 2023 yılı hedeflerini hesaba katarak Türkiye'yi yönettiklerini bildirdi.
“CUMHURİYETİN 100. YILINI DÜŞÜNEN KADRO”
Erdoğan, “Siyasetin kör noktalarına saplanıp kalmadan, kısa vadeli kazanımlar için ülkemizin gelecek hedeflerinden asla vazgeçmeyeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. yılını bugünden düşünebilen bu kadro, popülizmin tuzaklarına düşmeyecek, ülkemizin gelecek hedeflerinden şaşmayacaktır” diye konuştu. Türkiye'nin istikrarsızlıktan yeterince çektiğini, bu ülkenin bırakın yıllarını, aylarını; tek bir gününü bile kaybetmeye tahammülü olmadığını bildirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Tek parti dönemini bir yana bırakırsak, son 60 yılda 45 hükümet kurmuşuz. Türkiye'nin normal bir demokratik istikrar çizgisi olsaydı, 60 yılda 45 değil 15 hükümetimizin olması gerekirdi, milletimiz bunun muhasebesini gayet iyi yapacaktır. 60 yılda 45 hükümet. hükümet başına düşen süre ne? 16 ay... Bunun maliyetini Türkiye ne yazık ki ağır bedellerle ödemiştir.
Yatırımcı, üretici, memur, çiftçi, işçi kimse yıllarca önünü görememiştir. Bu tabloyla Türkiye'ye dışarıdan bakan hiç kimse istikrarla güven arasında bir ilişki kuramamıştır. Oysa dünyanın güçlü ülkelerinin önemli özelliği ekonomik ve siyasi istikrardır.”
Başbakan Erdoğan, acı reçeteler uygulamadan ülkeyi bugünlere getirmenin kendileri için bahtiyarlık olduğunu söyledi.
“4 YILDA AŞIMIZ, EKMEĞİMİZ BÜYÜDÜ”
Milletle birlikte Türkiye'yi karanlık bir tünelden çıkarıp bugünlere getirdiklerini anlatan Erdoğan, “4 yılda aşımız, ekmeğimiz büyüdü, güven ve itibar arttı” dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye'nin geldiği bu noktada sormak gerekiyor. Şimdi hangi yapay tartışma bu başarıyı gölgeleyebilir. Türkiye'nin normalleşmesinden, demokratik süreçlerin normal işleyişinden, anayasal takvimlere bağlı kalınmasından kim, niçin rahatsız oluyor? Cumhuriyetimizin karakteristik 4 asli özeliğini tanımlayan demokrasinin, laikliğin, sosyal devlet ve hukuk devlet olma anlayışının bu özelliklerle güçlenmiş olmasından kim rahatsız olabilir? Toplumun demokratik hukuk devleti ile güçlenmesinden kim rahatsız olabilir?”
Türkiye'nin AK Parti iktidarı ile güçlü ve itibarlı bir yönetimin semeresini her alanda aldığını belirten Başbakan Erdoğan, bütün alanlarda Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını dile getirdi. Erdoğan, daha önce belirttikleri gibi, bugün hiç bir şeyin eskisi olmadığını söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, “(Başarı başımızı döndürmeyecek) dedik. Allah'a şükürler olsun ki başardık ama başımız dönmedi” diyerek, Türkiye'nin kaynaklarını Türkiye'ye kazandırma sözünü yerine getirdiklerini anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ek Protokolün, TBMM'den geçmedikçe kendilerini bağlamayacağını belirterek, “Kıbrıs'ta ne verilmiştir, bunu söyleyin” dedi.
İstanbul'da yaptıkları icraatları anlatan Erdoğan, ili bir kongre merkezi haline getirdiklerini söyledi. Lütfi Kırdar Kongre Merkezinin kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde açıldığını ifade eden Erdoğan'a, CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen itiraz etti.
Sözen'den, “dürüst olmasını ve doğruları konuşmasını” isteyen Erdoğan, ”Habitat-2 toplantısından önce o merkez, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katıldığı törenle açıldı... Genel Başkanını da böyle aldattın herhalde. Niye İstanbul'da kalmadın da Sivas'a kaçtın?” diye konuştu.
Bazı kentlerde yaptıkları hizmetleri sıralayan Başbakan Erdoğan, İzmir'i örnek vererek, yerel yönetimler arasında ayrım yapmadıklarını vurguladı.
Erdoğan, bütün şehirlere aynı mesafede olduklarını belirterek, “Bu yükseliş, kalkınma seferberliği sizin göğsünüzü kabartmıyor mu? O meydanlarda konuşurken, o bulvarlarda yürürken eminim sizin de göğsünüz kabarıyor” dedi.
Korunmaya muhtaç çocukların ailelerinin veya bakıcı ailelerin yanında kalmaları için yeni bir proje başlattıklarını bildiren Erdoğan, muhtaç çocuklara bakan ailelere ayda 700 YTL destek verdiklerini söyledi.
Özürlülerin eğitilmesi için de çalışma başlattıklarını anlatan Erdoğan, evlerinde eğitim alan özürlülere ayda 388 YTL yardım yaptıklarını ve özürlülerin okullara ücretsiz taşındığını hatırlattı.
Erdoğan, 2013 yılına kadar 1500 kilometre demiryolu inşa etmeyi planladıklarını bildirerek, “Bizim fiillerimize sizin hayalleriniz bile yetişmez” dedi.
Marmaray Projesinin 2009'da bitirileceğini kaydeden Erdoğan, Bolu Tüneli'nin İstanbul-Ankara geliş yönünü, 23 Ocak'ta, İtalya Başbakanı Romano Prodi'nin de katılacağı törenle açacaklarını söyledi.
TÜRK UYDUSU
Başbakan Erdoğan, bilgi ve teknoloji alanında da atılım içinde olduklarını belirterek, TÜRKSAT-5A uydusunu 2014 yılında uzaya göndereceklerini açıkladı.
Kararlılıklarından taviz vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Türkiye, sosyal hukuk devleti niteliğini hiç zaman kaybetmeyecektir” diye konuştu.
Devletin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerinin kağıt üstünde kalmayacağını ifade eden Erdoğan, “SSK'lıya ayrı, Bağ-Kur'luya ayrı, memura ayrı vatandaşlık hukuku uygulanıyordu. Bu, millete reva mıdır? Bütün vatandaşlarımızın genel sağlık sigortası şemsiyesi altına alınmasından kim rahatsız olabilir” dedi.
Başbakan Erdoğan, “söyleyecek sözü olmayanlar, ister istemez kriz pazarlıyor. Çünkü onlar kriz tüccarı” diye konuştu.
KIBRIS
Kıbrıs sorununun BM zemininde çözülmesi için gayret gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, bu konuda asla taviz vermeyeceklerini vurguladı. Kıbrıs konusunda sözlerin saptırıldığını ve konunun doğru dürüst konuşulmadığını savunan Erdoğan, ”Sayın Baykal, ben görüşmeleri yaparken yanımda mıydınız? Ne konuştuğumu nereden biliyorsunuz? 17 Aralık'ta neler konuştuğumun istihbaratı size yanlış gelmiş. Kıbrıs'ta ne verilmiş, bunu söyleyin” dedi.
Kıbrıs konusunda şu ana kadar verilen bir şey bulunmadığını vurgulayan Erdoğan, “Size gelen bilgiler, iletişim kaynaklarınız sakat” diye konuştu.
Türkiye'nin, Ek Protokolü imzalarken Kıbrıs konusunda çekince koyduğunu hatırlatarak, bu metinden bazı bölümler okuyan Erdoğan, “Şu ana kadar ne kaybedilmiştir, çıkıp söyleyin” dedi.
“BAĞLAMAZ...”
Erdoğan, “Ek Protokol, şu çatının (Meclis) altından geçmedikçe bizi bağlamaz” diyerek; bu konuda, altında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'nın imzası olan bir tek belge bile bulunmadığını kaydetti.
CHP'lilerden iletişim kanallarını düzeltmelerini isteyen Erdoğan, Ortadoğu'da etkin bir diplomasi yürüttüklerini bildirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a, Lübnan ziyaretinde Türk askerlerini ziyaret ettiği için teşekkür eden Erdoğan, “Biz, 780 kilometre kareye sıkışmış bir ülke değiliz. Biz, dünya ülkesiyiz” diye konuştu.
SAVUNMA SANAYİİ
Erdoğan, Türk Ordusunun dünyanın en büyük ordularından biri olduğunu belirterek, 2003 yılına kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının yüzde 20'sinin Türkiye'den karşılandığını, bugün ise bu oranın yüzde 40'a yükseldiğini bildirdi.
Bu oranı en kısa zamanda yüzde 50'ya çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden Erdoğan, ilk milli tasarım olan savaş gemisinin 2007'de kızağa konulacağını açıkladı.
Özgür ve müreffeh bir Türkiye'den yana olduklarını kaydeden Erdoğan, “Ben burada muhalefet liderinin diliyle konuşmayacağım. O dili kabul etmiyorum. O dil bize yakışmaz. Biraz önce bu kutlu çatının altında Cumhuriyet tarihinin en provokatif olayına şahit olduk” diye konuştu.