Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Hak-İş tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "5. Uluslararası Kadın Emeği Buluşması"nda yaptığı konuşmada, çalışan kadının yükünün, giderek arttığını, çünkü çalışan kadının aynı zamanda anne olarak aile içinde sorumluluklarını da yerine getirmeye devam ettiğini söyledi. Bunun için kadının çalışma hayatındaki rolüyle, evindeki sorumlulukları arasındaki dengeyi sağlamanın çok önemli olduğunu belirten Erdoğan, son dönemde bu çerçevede yapılan düzenlemelere dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğum sonrası izinlerinden, iş yerlerindeki kreşlerin yaygınlaştırılmasına kadar pek çok düzenlemeyle çalışan kadınlara kolaylık sağlandığını bildirdi.
"Siyasi hayatımın her safhasında kadınlardan çok büyük destek görmüş birisi olarak, kadınların iş hayatı yanında sosyal ve siyasi alanda da etkili olmaları gerektiğine inanıyorum" diyen Erdoğan, bunun için sadece çalışanlara değil, tüm kadınlara ilgi alanlarına yönelik faaliyetlerini yapabilmeleri için gerekli imkanların sağlanması gerektiğine işaret etti.
Birtakım çevrelerin ısrarla, kendi deyimleriyle, "özgürleştirmek" adına, kadınları kadın yapan farklılıkları, güzellikleri, imtiyazları ortadan kaldırmaya çalıştığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte bu zihniyetin yansımalarına bazı belediyelerin, birtakım siyasi partilerin güya Kadınlar Günü için hazırladıkları afişlerde, etkinliklerde şahit oluyoruz. Bu topraklara yabancı ne varsa getirip 'işte kadın' diye sunan, inancını ve kılık- kıyafetini aşağılayarak kadına hakaret eden bu karanlık zihniyet esasen, en büyük kadın düşmanıdır. Kadını, 'başında örtü var, başında örtü yok' diye ayrıma nasıl tabi tutarsın? Yani, 'başında örtü varsa kadın değil, başında örtü yoksa kadındır', böyle bir tanımlama olabilir mi? Yıllarca bu ülkede bu yapıldı. Eğer başında örtü varsa üniversiteye almadılar, okullara almadılar, örtü varsa devlet dairelerine almadılar, işe almadılar, yoksa aldılar. Ayrımcılığın ta kendisi bu, bunu yaptılar. İşte bunu hamd olsun biz değiştirdik. Nisa, insan. Ve insan olduğu için değer verdik. Giyiminden kuşamından dolayı değil. Bunların kadını özgürleştirmekten anladıkları, kadını kendi ideolojilerine, kendi zihinlerinde kurdukları dünyaya köle yapmaktır."
"TEMENNİ EDERİM Kİ BU PARAYI ALARAK DÖNER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailesinden, mahallesinden, toplumundan, değerlerinden kopararak, savunmasız bıraktıkları kadını, emeğiyle ve bedeniyle istismar etmenin adını, "özgürlük" koyanların, aslında nesilleri hedef aldığını vurguladı.
Geçen hafta Afrika'nın dört ülkesine ziyaret yaptığını anımsatan Erdoğan, bu dört ülkede insanlara yapılan sömürüyü gördüğünü söyledi.
Bu dünyada, "gelişmiş ülke" olarak geçinenlerin bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Niçin, bunlar acaba buralara ellerini uzatmazlar? Niçin buralara acaba ellerini uzatıp da oradaki yavruları, çocukları ele alıp yetiştirmezler? Neden? İşte bunun hesabını vermek gerekir. Onun için biz ne diyoruz, 'Dünya 5'ten büyüktür.' Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görevini ifa etmiyor. Sadece beş ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış bir dünyayı, biz özgür dünya olarak kabul etmiyoruz. 191 ülke, beş ülkenin iki dudağının arasına sıkışmış. Onlar ne derse, onu yapıyorlar. İşte Suriye'de, Irak'ta yapılanlar. Şu anda üç milyon insan ülkemde. Bu üç milyon insana biz şu ana kadar 10 milyar dolar harcadık. Bunlar faturalı olan. STK'ların, belediyelerin yaptıklarını konuşmuyorum. 'Üç milyar avro destek vereceğiz' dediler. Dört ay geçti, hala verecekler. Sayın Başbakan şu anda Brüksel'de. Temenni ederim ki bu parayı alarak döner."
Erdoğan, bir taraftan, "Mülteciler gelmesin" dendiğini belirterek, "Tamam da mültecileri biz göndermiyoruz ki. Bak, denizden geliyorlar. Bunların birçoğu da maalesef ölüyorlar. Biz şu ana kadar sadece denizlerden 100 bine yakın mülteciyi botlarımızla kurtardık. Ama diğerleri, botları şişleyerek onların ölümüne neden oldular. Farkımız bu. Biz insana böyle bakıyoruz, onlar ise öyle bakıyorlar" dedi.
"TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EN BÜYÜK GÜÇ KAYNAĞI BU YENİ NESİL PROFİLİDİR"
Bugün topla tüfekle yapılan saldırlardan çok daha tehlikelisinin, nesilleri hedef alan kuşatma teşebbüsü olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun için televizyondan internete, müzikten sinemaya, modadan mimariye her türlü araç kullanılıyor. Gençlerimizi ruhsuz bir ceset gibi sadece dünyevi hazların peşinde koşmaya yönlendiren bu tehdide karşı, hep birlikte mücadele etmeliyiz. Terör örgütlerinin en büyük güç kaynağı, bu yeni nesil profilidir. Bu bakımdan bölücü terör örgütü de DAİŞ terör örgütü de paralel devlet yapılanması örgütü de aynı kaynaktan besleniyor. Bu operasyonlar, Güneydoğu'daki, Doğu'daki, ülkemizin neresi olursa olsun, bölücü terör örgütü bu terörü estirdiği sürece durmayacaktır. Huzuru yakalayacağımız ana kadar bu devam edecektir. Çünkü insanımızın huzuruna kastedenlere karşı gerekli her türlü tedbiri aldık, alıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusundaki tartışmalara da değindi.
"Bu ülkede, parlamentoya girip de hala terör estirenlere karşı ben, parlamentodaki diğer siyasi partilerin, bunlar hakkında atılması gerekli adımları geciktirmeden atmalarının gereğine inanıyorum" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Anayasa, yasalar ortada. Bunların yaptığı özgürlükçü bir mücadele değildir. Bütün bunların bedeli, silahla parlamentoya girmek değildir. Siz silahla mı girmek istiyorsunuz? O zaman buyurun anayasanın, yasalarının amir hükümleri ortadadır, bunun gereğini yaparız, iş olur biter. Geldin, girdin parlamentoya, demokratik şekilde mücadeleni ver, sözle, kalemle ver ama 'silahla' dersen kusura bakma."
"Bu millete 'şöyle de yaparım, böyle de yaparım' anlayışını dayatanlar, hem kadınlarımızın hem de halkımızın düşmanıdır. Bu mesele, hayat tarzı meselesi değildir. Tam tersine bu mesele ülkemizin ve milletimizin geleceği meselesidir" diyen Erdoğan, "Hani bir de 'Türkiye'ye özgü başkanlık, Türkiye'ye özgü anayasa' diyoruz ya, işte bu konuda da Türkiye'ye özgü bir model geliştirmek ve uygulamak mecburiyetindeyiz. Kadın haklarını, illa batıdaki formatta ve üslupta ifade etmek, savunmak, hayata geçirmek zorunda değiliz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kendi tarihi ve kültürel birikimimiz ışığında, yanlışları düzelterek, eksikleri tamamlayarak, kadının bir insan, bir birey, bir fert olarak varlığını güçlendirecek adımları hep birlikte atabiliriz. İnanın bana, böylesi çok daha etkili olacaktır. Eğer Batı'da gerçek anlamda bir kadın hakları savunuculuğu olsaydı, bugün Suriye'de yüz binlerce kadının çocuklarıyla birlikte hayatlarını kaybetmesine böyle sessiz kalınmazdı.
DAİŞ terör örgütünün internete koyduğu şov amaçlı videolar karşısında ortalığı ayağa kaldıranlar neden Esed'in devlet terörünün katlettiği masum çocukları ve kadınları görmezden geliyorlar? Rusya'nın uçaklarıyla bombardıman ettiği Bayırbucak Türkmenlerini, oradaki Arapları, oradaki kardeşlerimizi niçin görmezden geliyorlar? Yine çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu Akdeniz'in ve Ege'nin karanlık sularında yitip giden hayatlar, ağızlarından kadın haklarını, hümanizmi düşürmeyenlerin niçin umurlarında değil? Bakınız, aranızda ülkemizdeki mülteci kamplarından gelen Türkmen, Arap ve Kürt hanım kardeşlerimiz var. Bu kardeşlerimizin her biri, 5 yıldır Suriye'de yaşanan zulüm ve katliamın en yakın şahitleridir. Onların acısına, göz yaşlarına duyarsız kalanların, kadın haklarından bahsetmelerinin hiçbir anlamı yoktur."
Mültecilere kapılarını kapatan ülkeleri eleştiren Erdoğan, "Sınırlarına çektikleri tel örgülerle, kapattıkları kapılarla en sert polis müdahaleleriyle kadınları ve çocukları çaresizliğe terk edenlerin, Suriye'deki DAİŞ şovlarına karşı hassasiyeti bize asla inandırıcı gelmiyor. Biliyoruz ki bunların aslında 'kadın' diye, 'çocuk' diye, 'mazlum' diye, 'mağdur' diye bir dertleri yok. Onların derdi başka" değerlendirmesinde bulundu.Erdoğan, "Biz, ne onlar gibi meseleye bakabiliriz, ne de onlar gibi davranabiliriz. İnancımız ve tarihimiz, böyle bir hoyratlığa, böyle bir vicdansızlığa, böyle bir ahlaksızlığa izin vermez. Sonuna kadar Suriye başta olmak üzere dünyanın her köşesindeki mazlumların, mağdurların yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.
Afrika'daki bazı ülkelere yaptığı ziyaretlere ilişkin bilgi aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her biri ayrı yer altı zenginliklere sahip bu ülkelerdeki insanların, nasıl zor bir hayat yaşadıklarını kendi gözlerimizle gördük. Altı zenginlik, üstü sefalet kaynayan Afrika'daki sömürge düzeni, çok daha ağır bir şekilde bugün Suriye'ye ve tüm Ortadoğu'ya, Kuzey Afrika'ya uygulanmak isteniyor. Biz, buna asla rıza göstermeyeceğiz. Celladına aşık kurbanların ihanetine rağmen, bölgede kurulmak istenen bu düzene karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadeleyi, en çok da kadınlarımız için vereceğiz. Çünkü onlar özgürleştirilmek adına yeni bir köleliğe maalesef teslim edilecekleri modern kölelik düzenini değil, insan sıfatına layık bir hayatı hak ediyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın kutlanacak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ederek, "Hak-İş Konfederasyonumuza, Sayın Başkan'a, yönetim kurulu üyelerine, kadın komitesine, bu güzel buluşmaya vesile oldukları için şükranlarımı ifade ediyorum. Buradan ülkemizdeki muhacir kardeşlerimiz başta olmak üzere, Suriye'nin ve Irak'ın tüm yiğit kadınlarını gönülden selamlıyorum. Toplantıya yurtdışından gelerek iştirak eden tüm misafirlerimizden, ülkelerine,
oralarda yaşayan kardeşlerimize selamlarımızı iletmelerini özellikle rica ediyorum. Uluslararası 5. Kadın Emeği Buluşması'nın hayırlı olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.