Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Hükümet'i oluşturan 3 partinin kendi aralarında yeni bir başbakan belirleyerek ''seçim hükümeti kurması'' gerektiğini söyledi.
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık durumu ile ilgili gelişmelere ve erken seçim tartışmalarına değindi.
Erdoğan, Başbakan Ecevit'in sağlık durumunun siyasete alet edilmesini hep eleştirdiklerini belirterek ''Bu nedenle biz hastaneye düşünceye kadar, Ecevit'in öteden beri var olduğunu bildiğimiz hastalığını bir muhalefet argümanı olarak kullanmamaya gayret sarf ettik'' dedi.
Ama gelinen son durumun ''bir kişinin sağlık meselesi olmaktan çıktığını'' söyleyen Erdoğan, Başbakan'ın görevlerini yapabilecek yeterlilikte olup olmadığını, dolayısıyla durumun, Türkiye'ye verdiği ve verebileceği zarar meselesine dönüştüğünü öne sürdü.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Artık bir kişi değil, hep beraber, bütün yetkili organlar ve kurumlar olarak, gerçeği kabul etmeli ve söylemeliyiz. Şunu açık ve net olarak söylemeliyim. Ecevit, Türk siyasi hayatının kilometre taşlarından bir tanesidir. Bizim katılmadığımız çoğu tezlerine, eleştirdiğimiz eksikliklerine rağmen, ülke siyaseti için önemli bir devlet adamı olduğunu kabul etmeliyiz.
Lakin, Ecevit'e yönelik takdir duygularımız, bugün Türk siyaseti için ortaya koyduğu son derece zararlı uygulamaları eleştirmekten bizleri alıkoymaz. İnsani takdirlerimiz, siyasi tenkitlerimizin önünü kapatmamalıdır.
Şu anda ise çok vahim bir durum var ortada... Artık açıkça anlaşılmıştır ki, Ecevit, ciddi bir şekilde rahatsızdır ve başbakanlık görevini yapamayacak durumdadır. Ecevit, siyasi teamülleri, yasaları, Başbakan da olsa bireylerin millete ve devlete karşı görev, sorumluluk ve saygı gereğini göz önüne alarak derhal istifa etmelidir. İstifa ederek, ülkenin önünü açmak, tıkanan siyasetin ve devlet organlarının yeniden normal hale dönmesine fırsat vermelidir.''
''GÖREVİNİ YAPAMIYOR...''
Ecevit'in, yasalara göre de başbakanlık görevini yapamadığını öne süren Erdoğan, Türkiye'nin ''şu anda başsız ve başbakansız'' olduğunu kaydetti.
Kimsenin her ne gerekçe ile olursa olsun, Türkiye'yi başsızlığa vebaşbakansızlığa mahkum etmeye hakkı bulunmadığını anlatan Erdoğan, Başbakan'ın görevlerini düzenleyen kanunu notlarından okuyarak, Ecevit'in bu görevlerinin hiçbirini yerine getiremediğini iddia etti.
Bu nedenle Başbakan Ecevit'in, ''hakkını veremediği bir makamı, daha fazla işgal etmeden, hem başbakanlıktan hem de milletin gündeminden çekilmesi'' gerektiğini ifade eden Erdoğan, ''Ecevit'in Başbakanlığa bu kadar devam etmeye mecbur kılmak da ancak kendisine karşı büyük bir haksızlık olacaktır'' dedi.
Erdoğan, ''sağlığı yerinde olmayan, görevini yerine getiremeyecek bir kişiden, sağlıklı bir vatandaştan beklenen işlerin beklenemeyeceğini'' söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''57. Hükümet zaten çoktan istifa etmeliydi. Başbakanın son durumu ise istifayı daha da kaçınılmaz ve acil hale getirmiştir. Sayın Ecevit, başbakanlıktan istifa etmelidir. Hükümet'i oluşturan 3 parti, kendi aralarında yeni bir başbakan başkanlığında bir seçim hükümeti kurmalıdır. Mevcut Hükümet ortaklarının dışında başka arayışlara girilmemeli ve vakit kaybedilmemelidir. Seçime bu hükümet ile gidilmeli ki, bu siyasi partiler 3 yılın hesabını millete versin. Fark sadece başbakan değişmiş olacak...
Seçim tarihi uzak bir tarih olarak da belirlenmemelidir. İleri bir tarih, bundan önce edindiğimiz tecrübeler gösteriyor ki, ülkeyi çok daha farklı bir kaosa itebilir. Kesinlikle, 2003'e kalmamalıdır. 2003'ü kaybedecek bir lüksümüz yoktur.
2002'nin en geç Ekim, Kasım bilemediğiniz Aralık ayında erken seçim, hatta erken seçimin adını değiştiriyorum, acil seçim, hemen seçim yapılmalıdır. Türkiye artık daha fazla zaman kaybedemez.''
''ERKEN SEÇİM TARİHİ BELİRLENSİN''
Erdoğan, ''Hükümet'in 4. ortağı'' olarak tanımladığı Devlet Bakanı Kemal Derviş'in ''erken seçim Türkiye'nin gündemine girmiştir, bu nedenle erken seçim tarihi belirlenmelidir'' sözlerini hatırlatan Erdoğan, ''Ekonomi, öyle kötü bir haldedir ki, seçim bile olsa etkilenmese marifet değildir'' dedi.
Ekonomideki çöküşün hızla devam ettiğini ve durdurulamaması halinde Türkiye'nin yeni krizlere gebe olduğunu belirten Erdoğan, ''Sayın Derviş, ihtiyaç halinde Türkiye'nin IMF ve Dünya Bankası'ndan yeni kaynaklar alamayacağını çok iyi bilmektedir'' görüşünü savundu.
Türkiye'nin borçlarını çevirebilmesi ve ekonomik sistemi ayakta tutması için kendi kaynaklarını devreye sokması, üretimi artırması ve büyümeye geçmesi gereğine işaret eden Erdoğan, oysa halkın hükümet ve programa güvensizliğinin sürdüğünü söyledi.
Güvensizlik sürdükçe ekonominin doğal seyrine dönemeyeceğini ifadeeden Erdoğan, Derviş'in mevcut hükümet ile sözkonusu güvenin sağlanamayacağına inandığı için erken seçimden bahsettiğini ileri sürdü.
Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında 16. sıradan 20. sıraya gerilediğini, göstergelerin giderek bozulmaya devam ettiğini ileri süren Erdoğan, ilk bakışta iyi bir gelişme gibi görünen dış ticaret açığının azalmasının bile ''tehlike sinyali'' olduğunu ifade etti.
''ECEVİT SONRASI DÖNEM...''
''Türkiye bugün itibarıyla, dünyanın en istikrarsız ülkelerinden biridir'' diyen Erdoğan, ekonomide, program hedeflerine ulaşabilmek için en önemli unsurun güven ve istikrar olduğunu belirterek, Türkiye'nin Arjantin ve Venezüella'dan sonra dünyanın en istikrarsız ülkesi olduğunu ileri sürdü.
Konuşmasında, ''istikrar'' kavramı üzerinde duran Erdoğan, Hükümet'in bu kavrama sığınarak bazı tartışmaları engellediği gibi, Türkiye'nin önünü de tıkadığını savundu. Dün akşam yapılan Liderler Zirvesi sonrasında yapılan açıklamada da bu kavrama sığınıldığını ileri süren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Liderler Zirvesi'nden sonra yapılan açıklamada; (erken seçim ifadelerinin ekonomoyi olumsuz etkilediği, bu tür eleştirilerin kendilerini ve ülkeyi olumsuz etkilediği) gibi sığınma ifadelerini kullanacak hale gelmişlerdir. Onlar da artık Ecevit sonrası dönemin başladığına inanmışlardır. Bu, onun göstergesidir.''
Hükümet'in ''istikrar'' denince siyaset alanının bütünüyle daraltılması ve ekonomik alanda durağanlığı savunduğunu vurgulayan Erdoğan, kalkınmış ülkelerde bu kavramın siyaset ve ekonominin kesintiye uğramadan sürekli gelişmesi ve genişlemesi anlamına geldiğini söyledi.