OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 11, 2004 00:00
BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan, KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ'a seslenerek, ''Ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat'' dedi.ErdoÄŸan, ''Türkiye'ye gelip de bazı marjinal gruplarla birlikte, ben KKTC'nin CumhurbaÅŸkanı'nın bu tür toplantıları yapmasını maalesef üzüntüyle izliyorum'' diye konuÅŸtu. BaÅŸbakan ErdoÄŸan, resmi ziyaret için Japonya'ya giderken, Ä°zmir Uçağı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.     ''Muhalefet Annan Planı'nın 9 bin sayfa olduÄŸunu ve iyi anlatılamadığını ifade ediyor. Bu eleÅŸtirileri nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine ErdoÄŸan, hükümet olarak attıkları adımları kendi gruplarında ve TBMM'de açıkladıklarını ifade etti.  ''Bizim yaptığımız açıklamalara raÄŸmen muhalefetin üzerinde durduÄŸu tek konu var; 9 bin sayfa...'' diyen ErdoÄŸan, ÅŸunları söyledi:      ''BaÅŸka bir hareket kaynakları yok. 9 bin sayfa nasıl yazıldı nasıl deÄŸerlendirildi, nasıl bu adımlar atılıyor? Tabii her ÅŸeyden önce parlamento içindeki milletvekillerinin büyük çoÄŸunluÄŸu, kanunu hazırlayanlar veya teknik sahiplerini iÅŸin dışında tutacak olursak, hiçbiri bugüne kadar metni okumamıştır veya 'okuyoruz' diyorlarsa bunun yüzde 90'ı doÄŸru konuÅŸmuyor. Bu çalışmalar esnasında tek tek incelenmiÅŸtir ve özet bilgiler çıkarılmıştır. Bu özet bilgiler içerisinde de bu adımların hepsi atılmıştır. Bir defa buradaki çerçeve ve ilkelerimiz bellidir. Bu ilkeler, çerçeveler dahilinde de çok açık bir ÅŸey söylüyoruz. Diyoruz ki, buradan iki kurucu devletle bir BirleÅŸik Kıbrıs Cumhuriyeti çıkıyor.      Bugüne kadar Türkiye'den baÅŸka dünyanın tanımadığı ortada bir KKTC varken, ÅŸimdi 2 kurucu devlet, birisi Güney Kıbrıslı Rumlar, diÄŸeri Kuzey Kıbrıslı Türkler. Bunların kurduÄŸu BirleÅŸik Kıbrıs var, federal bir devlet. Burada bazı benzetmeler yapılıyor. 'Philedelphia' deniliyor. Philedelphia ile bu iÅŸin bir alakası yok. Bunlar daha sonra eyaletler olarak birçoÄŸu kurulmuÅŸ. Burada böyle bir ÅŸey yok. Tam aksine ikisi birden kuruluyor.     Sayın Papadopulos'un, hani gözleri yaÅŸlı söylediÄŸi ifade, 'ben devletimi kaptırmam' diyor. Neticesinde iÅŸin eÄŸer ruhunu okursak, burada devletini kaptırmak olarak bu kadar ağır, bu kadar maÄŸdur bir pozisyona sokmayalım. Ama en azından devletini bizimle paylaÅŸma noktasına geliyor. Kaldı ki, çok daha ilginç ifadeler var; 'ne kuzeyin güneye ne güneyin kuzeye tahakkümü olamaz' kaydı var. Egemenlik de orada kendi egemenliÄŸini kaydetmek suretiyle bir kere egemenlik saÄŸlıyor aslında. Hani deniyor ya, egemenlik verilmiyor burada böyle tersten bir yaklaşımla kuzeyin egemenlik kazanması söz konusudur. Biz hep ÅŸunu söyledik; burada (gerçekten yüzde 100 çok büyük baÅŸarı kazandık) anlayışı içinde deÄŸiliz.''        ''KONUYA MÄ°LLÄ° MESELE OLARAK BAKIYORUZ'' KKTC'yi gelebileceÄŸi ideal bir konuma getirdiklerini ifade eden ErdoÄŸan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunu 'kazan-kazan' anlayışından hareketle yaptık. Güneyin burada kazancı ne oldu? Güneyin kazancı büyük ölçüde toprak oldu. BaÅŸka ne oldu? Güneyden kuzeye geçebilecek olan Rumlar oldu. Åžimdi kusura bakmayın da burada karşılıklı bir anlaÅŸma yapıyorsunuz. Bu anlaÅŸmayı yaparken öyle tek taraflı olarak kalkıp da size 'buyur ne istiyorsan al' denmez. O zaman Lozan'ı masaya yatırın. O zaman (Lozan'da neler alındı, neler verildi) diye bakıldığı zaman burada da karşılıklı olarak bir ÅŸeyler alındı verildi. Bunların da o zaman üzerinde durmak gerekir. O zaman kalkıp da bu adaları verenler ihanet içinde miydiler? Ä°ÅŸi bu noktalara getirmek çok çirkin, yakışıksız. Bizler, ÅŸu anda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak konuya bir milli mesele olarak bakıyoruz. Ama milli mesele olarak bakarken de KKTC'li kardeÅŸlerimizin, soydaÅŸlarımızın bir devlet olabilme imkanını yakalamasını istedik.     Olaya milli mesele olarak bakıyorsunuz. Uluslararası hangi toplantıda acaba Türkçemiz beynelmilel bir dil olarak kullanılıyor? Ama ÅŸimdi burada uluslararası bütün toplantılarda dilimiz beynelmilel dil olarak kullanılmaya baÅŸlanacak, bizzat elimle kayıt düştük. 1 Mayıs'tan itibaren teknik noktada sıkıntısı olmayan kuruluÅŸlarda Türkçe hemen uygulamaya girmeli, diÄŸer yerlerde ise 5 yıl kaydı vardı onu çıkardık. DiÄŸer yerlerde ise en kısa zamanda bu sıkıntılar giderilmek suretiyle bu adımların atılması durumu var. Uluslararası kuruluÅŸlara 200 civarında eleman yetiÅŸtirip, hazırlayıp vereceÄŸiz. Bunlar orada simültane tercüme yapacaklar. Bunların hepsi bu anlaÅŸmayla elde edilen kazanımlar. Görmezlikten gelmek bana göre doÄŸru deÄŸil. Olumsuz yanlarını da söyledik. Bu, daha önceki Annan Planı'nda olan 29.2'dir.      ''KALACAK GÖÇMEN SAYISI 45 BÄ°NE ÇIKARILDI''Bir ÅŸey de hedefinden saptırılıyor. O da ÅŸudur: Efendim ÅŸu kadar Rum kuzeye gidecek. Gelir gelmez onu bilemeyiz ama bu oran bellidir; yüzde 21'dir. Biz bunu yüzde 18'e indirdik. Belli bir sürede gelecek. Ne kadarı gelir ne kadarı gelmez, orası ayrı bir mesele.      Burada bir diÄŸer adım da, 'Türkler'i çıkarmak için bir adımdır...' Böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Åžu anda orada Türkiye'den giden belli bir vatandaşımız var. Göçmen diye ifade edeyim, bunu 30 bin küsur olarak deÄŸerlendirelim. Karşılıklı müzakerelerle bunu 45 bine çıkarmaya muvaffak olduk. Orada kalıyor. Bunu niye konuÅŸmuyorsunuz? Bunu da açalım. 'Türk askeri buradan çıkarılıyor' deniliyor, Yunan askerini niye konuÅŸmuyorsunuz? 2018'den sonra 650 askerimiz kalacak, 950 de onların askeri kalacak. Ama 3 yılda bir anlaÅŸmayla görüşülecek. Tamam da görüşülecek orada bir madde var ama ne dedik? 'Karşılıklı mutabakata dayalı olarak' dedik. Yani mutabık kaldığınız sürece... Taraflardan biri buna evet demediÄŸi sürece bir defa oradan bizim askerimizin çıkması söz konusu deÄŸil.      'Efendim ya farklı bir hükümet gelirse?' Böyle deÄŸerlendirmeler de yapıyorlar. Görüyorsunuz, ne demek farklı bir hükümet gelirse? Farklı bir hükümet ÅŸu anda da varsa aynı ÅŸeyi yapar.''      DENKTAÅž'A MESAJLARBaÅŸbakan ErdoÄŸan, bir baÅŸka gazetecinin, ''Bu sözleri DışiÅŸleri Bakanı'na söyleyen Sayın DenktaÅŸ oldu. Bu sözleriniz DenktaÅŸ'ı da etkiliyor mu? Bu sözler DenktaÅŸ'a bir mesaj olabilir mi?'' sorusuna, ''Ben bilemiyorum. Åžimdi bunlar konuÅŸuluyor. Gazetelerde yazılanları böylece cevaplandırdım ki halkım yanıltılmasın. Enteresan olan bir ÅŸey de ÅŸu: Maalesef ÅŸu anda ağırlıklı olarak niçin bu iÅŸ Türkiye'de yapılıyor? Onu da merak ediyorum. Böyle bir ÅŸey varsa, bu Kıbrıs'ta yapılsın. Yani mitingler yapılacaksa orada yapılsın. KonuÅŸulacak ÅŸeyler orada konuÅŸulsun'' yanıtını verdi.     ''Türkiye'deki muhalefet tartışmayı Kıbrıs'a taşıyor. Nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?'' diye soran bir gazeteciye, ErdoÄŸan, ''hangi muhalefet'' sorusunu yöneltti. Gazetecinin, ''parlamento dışındaki muhalefet'' demesi üzerine ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:      ''Onlar iÅŸi çok çirkin bir yere de taşıdılar. Orada hakarete varan ÅŸeyler var. Oradaki marjinal partilerin ve ülkemizle de kontaklı olan bazı siyasi partilerin genel baÅŸkanlarının oralarda yaptığı çok çirkin ÅŸeyler var. Bunları da tabii dışiÅŸlerimiz yakından takip ediyor. Bu atılan adımların bizi bu noktaya getirmemesi gerekirdi. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti gerek Türkiye Cumhuriyeti'nin gerekse KKTC'deki kardeÅŸlerimizin menfaatinin en az onlar kadar hassasiyeti içindedir. Çözümsüzlük çözüm deÄŸildir. Siyaset, sorun üretme sanatı deÄŸildir. Siyaset, çözüm üretme sanatıdır. 30 yıldır, 40 yıldır bu iÅŸi çözemeyenler bugünleri hazırlamışlardır. Dolayısıyla burada iyi düşünerek adımlarımızı da ona göre atmamız gerekir.'' ''Ä°sviçre'de düzenlediÄŸiniz basın toplantınızda, DenktaÅŸ ile ilgili soruya 'gönlümüzde yeri var' dediniz. Siyasi olarak aranızdaki iliÅŸki nedir?'' sorusunu da ErdoÄŸan, şöyle yanıtladı:      ''Oradaki konuÅŸmamız da görüşmemiz de gayet iyi geçti. Hassasiyetlerimizi, düşüncemizi söyledik ve 'biz sizin endiÅŸe ettiÄŸiniz kadar endiÅŸe taşımıyoruz' dedik ve kendisi hatta 'kampanya için Kıbrıs'a gelecek misiniz? Milletvekilleriniz gelecek mi?' diye sordu. 'Hayır' dedik. Ama ben 'Siz Türkiye'ye gelecek misiniz?' sorusunu sormayı unuttum. Benim de ondan bunu istemem lazımdı. Yani yapılacak bir ÅŸey varsa, buyur Kıbrıs'ta onu yap. Ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat. Ama Türkiye'ye gelip de bazı marjinal gruplarla birlikte ben KKTC'nin CumhurbaÅŸkanı'nın bu tür toplantıları yapmasını maalesef üzüntüyle izliyorum ve bunu kendisine de söyledim. Daha önce biliyorsunuz ATO'ya geldiler. Malum gruplarla bir toplantı yaptılar. O toplantıya katılanların çoÄŸu TSK'ya 'iÅŸgalci kuvvetler' diyenlerdi. Onlarla beraber ben aynı fotoÄŸraf karesi içinde kendilerini görmenin bahtsızlığını yaÅŸadığımı kendisine söyledim ve 'sizleri o karelerde görmek istemezdim' dedim. Bunu da kendisine söyledim.''     Â
button