Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2005 00:00
BAŞBAKAN Erdoğan’ın ABD gezisinde ekibinde yer alan isimlerden biri aradı. ‘Başbakan’ın ABD gezisi son derece başarılı geçti. Amaçlanan her şey gerçekleşti’ dedi.‘Amaçlanan neydi?’ diye sordum. ‘Irak, PKK, Suriye ve İran konularında Türkiye’nin düşüncelerini aktarmaktı. Bunu da başardık’ dedi. ‘İran’la ilgili basına yansıyan bir durum olmadı ama özellikle Suriye konusunda ABD tarafı bizim yaklaşımımızdan pek de memnun kalmamış’ dedim. ‘Yoo, böyle bir şey söz konusu değil’ diyerek anlattı: ‘Aslına bakarsanız gezi çok olumlu geçti. Şu kadarını söyleyeyim bazı çevreler gezinin bu kadar başarılı ve yapıcı olmasından, ABD yönetiminin Türkiye’nin önerilerini dikkate almasından rahatsız olup tersine bir lobi oluşturma çabasına girdiler. Bardağın boş tarafını göstermeye çalışıyorlar. Ama gerçek durum bu değil.’ Güldüm. ‘Yabancı basını okumuyorsunuz galiba. Post’ta, New York Times’ta ve hatta İngiliz basınında çok olumsuz yazılar çıktı’ dedim. ‘İşte benim de kastettiğim bu. Bazı lobiler bizim fikirlerimizin ciddiye alınmasından rahatsızlar. İlişkileri gergin tutmak istiyorlar. Özellikle Suriye konusu hiç de zannedildiği gibi değil’ dedi. ‘Siz görüşmelerde yer aldınız mı?’ diye sordum.‘Elbette’ dedi. ‘O zaman ne konuşuldu, nasıl konuşuldu anlatın’ dedim. Detaya girmeden anlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başkan Bush’a Suriye ile ilgili tavsiyelerde bulunmuş ve mealen şöyle demiş: ‘Irak’ta bir düzen vardı. Irak’ın sorunu sistem değil, sistemin başındaki adamdı. Sadece adamı değiştirip sistemi korusaydınız bugün Irak’ta bu kadar sıkıntılı bir durumda olmazdınız. Suriye’de ise tam tersi bir durum var. Beşar Esad, Suriye’de liderlik yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim. Ancak Suriye’de sorun adamda değil sistemde. Suriye’de Beşar Esad’a yardımcı olup, sistemi geliştirmek ve değiştirmek hem bölge, hem de dünya için çok daha doğru bir yol. Suriye’yi karıştırarak çözemezsiniz. Suriye’yi Esad’a yardımcı olarak demokratik ve barışçı bir ülke haline getirebiliriz. Başka her türlü yol bölgede sıkıntıyı ve tansiyonu artırır.’‘Peki Tayyip Bey bunları söyleyince Bush ne dedi?’ diye sordum. ‘Dinledi’ dedi. ‘Onayladı mı, aynı fikirde olduğunu söyledi mi?’ diye tekrar sordum. ‘Dinledi ve farklı bir bakış açısını duydu. Büyük ihtimalle etkilendi’ dedi. ‘Bakın ben bunları yazarım. Bunların da bilinmesi lazım. Ama ben ABD’nin Suriye ilgi ilgili sıkıntılarının sizin düşündüğünüz gibi olmadığına inanıyorum. Bu nedenle Bush sizi dinlemiş olabilir ama bu aynı fikirde olduğu anlamına gelmez’ dedim. Türkiye son dönemde ‘değişik’ bir dış politika izlemeye başladı. Bu dış politikanın Dışişleri Bakanlığı’nın oda ve koridorlarında oluşturulmadığını ‘adım gibi’ biliyorum. Ancak Başbakan’ın da bu ‘eserekli’ dış politikanın Türkiye’yi taşımadığını, dünya gerçekleriyle bağdaşmadığını bilmesi gerekiyor. Elbette ki, uygulanan dış politikanın hedefleri kulağa ve vicdanlara hoş geliyor olabilir. Ama dünya gerçekleriyle bağdaşmadığı ve Türkiye’yi uzun vadede çok sıkıntıya sokacağı da bir gerçek.Türkiye’de açık kalp ameliyatı dediler İsviçre’de yarım saatte hallettilerGEÇTİĞİMİZ günlerde ‘By-pass mı, stent mi?’ diye sormuş ve ABD’de yaşayan bir Türk kardiyoloğun fikirlerini aktarmıştım. Profesör Dr. Bingür Sönmez de bana bir yanıt yollamıştı. Bu konuda pek çok faks ve telefon alıyorum. Dün arayan bir okur yaşadıklarını aktardı: ‘Eşimin geçirdiği bir rahatsızlık sonucu kalbinde bir delik olduğu ortaya çıktı. Hemen Türkiye’nin en önemli kalp cerrahlarından birine başvurduk. Çocuk yaşlarda bu ameliyatın çok kolay olduğunu ama ileri yaşlarda ortaya çıkan böyle durumlarda hastaya açık kalp ameliyatı uygulandığını söyledi. Yaklaşık 4-5 saatlik bir ameliyat yapılacağını, göğüs kafesinin açılacağını, kalbin durdurulup vücudunun soğutulacağını, sonrasında deliğin onarılacağını söyledi. Açıkçası korktuk ve paniğe kapıldık. Daha sonra bir dostumuz bu ameliyatların ABD’de çok daha basit yapıldığını söyledi. Araştırdık, doğruydu ama eşimin durumu nedeniyle ABD’ye gidemedik ve İsviçre’ye gittik. Burada açık kalp ameliyatı şeklinde yapılacağı söylenen operasyon İsviçre’de anjiyo gibi, kasıktan kalbe girilerek yarım saatte halledildi. O kadar basit oldu ki, lokal anestezi yeterli oldu. Hastanede bir tam gün bile kalmadık. Daha sonra ameliyatı yapan Profesör Maier’e bu ameliyatın Türkiye’de açık kalp ameliyatı olarak önerildiği söyledik ve Türkiye’ye bu teknolojiyi niye öğretmiyorsunuz diye sorduk. Yanıt ibret vericiydi. Prof. Maier, ‘Türkiye’de bu teknoloji biliniyor. Ancak hastaneler ve cerrahlar bu teknolojiye karşılar. Çünkü çok ucuz’ dedi. Bu yanıt bizi şoke etti. Biz size bilgi veren kardiyoloğun doğru söylediğine inanıyoruz. Çünkü burada bize ameliyat için yaklaşık 25 milyar liralık bir harcamadan söz etmişlerdi. Oysa biz iki kişi İsviçre’ye gittik. Bir hafta kaldık. Yedik, içtik, ameliyat olduk ve bu kadar para harcamadık.’ Değerli okurlar konunun başka boyutları da var. Onları da önümüzdeki günlerde aktarmaya devam edeceğim.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Sadece iyileri duymak isteyenler, kötüleri yaşamaya hazır olmaları gerektiğini anladıkları zaman.
button