Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
12 yıl öncesine kadar bu makinenin bazı çarkları dönüyor, bazıları dönmüyordu. Makinenin çarkları arasındaki uyum yitirilmişti. Her yerinden ses gelen bir makine vardı. Üretemiyordu.
Belli seçkin zümreler servetlerine servet katarken ülkenin geri kalanı yoksulluk altında eziliyordu.
Ekonomi bir yıl bir adım ileri gitse ertesi yıl 10 adım geriye gidiyordu.
Makinenin her bir parçasının uyum içinde aynı hedef ve idealler için çalışması verimi de kaliteyi de huzuru da arttırdı.
Bu uyumun bozulmasına hep birlikte asla ve asla müsaade etmemeliyiz, etmeyeceğiz
Eski Türkiye’de olduğu gibi makinenin tek bir parçasının bile arıza yapması ilerde daha büyük sorunlara neden olacaktır.
Son 1.5 yıldır Türkiye içerden ve dışarıdan belli operasyonlarla hedef alınıyor. Sanmayın ki bunlar şahsıma yöneliktir, sanmayın ki hükümete yöneliktir. Bu operasyon ya da operasyonların tamamı Türkiye’ye yönelik operasyonlardır.
Bunların arkasında bir üst akıl var dedim. Gündeme oturdu:
Kim olduğunu biliyorsunuz. Bunları siz araştıracaksınız.
Bu operasyonu yapanların hedefi şahsımı değil benim şahsımda aslında sizleri hedef alıyorlar.
“YÜKSEK FAİZ OLMAMALI”
Başbakanlığım döneminde dünya krizi yaşarken biz yatırımlara asla dur demedik. Kriz döneminde siz yatırımları durduracak olursanız orada bitersiniz. Türkiye şu anda da asla yatırımlarına dur demeyecek. Dur dememesi için yüksek faizin olmaması gerekir. Yatırımlarla birlikte üretim, istihdam artacak.
“İNŞAAT SEKTÖRÜNE ASLA DUR DEMEDİK”
Bizi özellikle o özellikle o sıkıntılı dönemlerde biz yapan şu olmuştur: Biz inşaat sektörüne asla dur demedik. İnşaat sektörüne yürüyün dedik. Başı da TOKİ çekti.
İnşaat sektörüne dur, sanayiye ilerle derseniz çöküntü başlar.
Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle birlikte bu sektörü ayakta tutması gerekir. Birine dur derseniz olmaz.
Bunların at başı gitmesi lazım.
“SİYASET RİSKTİR. TİCARET RİSKTİR. YAŞAM RİSKTİR”
Risk almadan netice olmaz. Siyaset risktir. Ticaret risktir. Yaşam risktir. Ecelle risk ortak. Her gün terörle mücadele eden, istikrarı olmayan yoksul bir Türkiye bunların hepsinin işine geliyordu. Üst akıl diyorum ya. Bunların yeni Türkiye’den rahatsızlıkları var. Maskelere asla aldanmayın. Görünüşe sakın ha sakın itibar etmeyin.
Gezi olayları dediler. Bahane ağaç dediler. Yalova’da bu Gezici’ler neden ortada yoklar. Taksim’de ağaç eksilmedi. 12 ağaç bir yerden başka bir yere taşınıyor. Bir tanesi de çıktı mesele ağaç değildi dedi. O tencere tavacılar yok. Neden yok? Tencere tavaları mı kaybettiler yoksa.
“VAY HALLERİNE...”
Ağaç bahaneydi. Taksim’de polisin göstericilere müdahalesini günlerce, haftalarca ulusal ve uluslararası medya verirken kendi ülkelerindeki hadiseleri görmezden geldiler
Uluslararası medya Türk ekonomisini kötülemek için yalan üstüne yalan yazıyorlar
Kredi derecelendirme kuruluşları… Vay hallerine... İstedikleri zaman istedikleri gibi. Türkiye’yi düşürmeye gayret ediyor. Batan ülkelerin kredi notlarını arttırırken Türkiye için yalan yanlış puanlar çizebiliyorlar.
Bunlar belli odaklardan yönetiliyor. Amaç bizi etkisiz hale getirmek
Bu sayede eski Türkiye’ye bir geri dönüş yapabilmek.
Türkiye’nin bağımsızlığına her ne şekilde olursa olsun o namahrem elin uzanmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
“17 ARALIK’TA YARGI İÇİNDEKİ BAZI ODAKLAR HAREKETE GEÇTİLER”
Bu millet kendi istikametini kendisi çizer. Sokak eylemleri, faiz ve rant lobileri değil nu milletin rotasını sadece millet tayine der.
Eski Türkiye’ye inşallah geri dönüş olmayacak.
Bundan bir yıl önce 17 Aralık’ta yargı içindeki bazı odaklar harekete geçtiler. Bazı operasyonlar yaptılar. Bahane yolsuzluk iddiasıydı. Maske ambalaj kılıf yolsuzluk iddiasıydı. Ulusla ve uluslararası medya algı operasyonuna başladılar.
17 Aralık’ta eğer bu oyunu görmeseydik 25 Aralık operasyonunu yapacaklardı. Her şey hazırdı. Başbakan, bakanlar nasıl alınacak, bunların planı hazırdı.
İddianameler İstanbul’da o malum polisler tarafından yazılmış, bekletiliyordu.
“FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERE BULAŞTIKLARINI GÖRÜYORUZ”
Gezi olaylarına, 17-25 Aralık operasyonlarına darbe girişimi dediğimde bazıları bunu kabul etmek istemiyor. Gezi darbe girişimiydi, burada bunu başaramadılar. 17-25 Aralık darbe girişimiydi ama biz sağlam durduk, o da işe yaramadı.
17 Aralık sonrasında inlerine gireceğiz dedik.
Aradan bir yıl geçti. İnlerine girdik ve giriyoruz. Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının bir takım kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını dahi bugünlerde görüyoruz. Daha fazlası da çıkıyor. Zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı şeyler de duyacaksınız.
"GÜNEYDE SEVDİKLERİ ÜLKE BUNLARI MAŞA OLARAK KULLANDI"
Paralel yapı hiçbir zaman yalnız hareket etmedi.
Güneydeki sevdikleri ülke yönetimi bunları maşa olarak kullandı ve hala kullanıyor.
Muhalefet partileri eski Türkiye’nin aktörleri bu yapıya destek çıktılar.
İş dünyasından, medya dünyasından bu yapıya destek verenler çıktı.
Bu ihanet şebekesini çökertecek ve hesabını soracağız.
Kimi zaman bakıyorsunuz muhalefet bu şebekeyle iş tutuyorlar. Kimi zaman terör örgütü, onun gölgesinde siyaset yapan parti dahi bu şebekeyle iş tutuyor.
İş ve medya dünyası da bugün hala bu ihanet şebekesiyle iş tutuyor.
“ESKİDEN MÜZİK KUTULARI VARDI…”
Eskiden müzik kutuları vardı, bozuk parayı atarsanız istediğiniz şarkıyı seçersiniz, 3-5 dakika orada şarkıyı dinlerdiniz. Bu şebekeye bozuk parayı atan istediği gibi kullanıyor.
“12 YILDIR NE SÖYLEDİLERSE TERSİ OLDU”
Bunlara giden her kuruş vatana ihanete gitmiştir. Bu mesele sadece paralel yapı meselesi değildir. Asıl mesele vatana kast eden çevrelerle mücadeledir.
Ekonomimize ilişkin pompalanan olumsuz haberlere karşı hassas, dikkatli olmanızı rica ediyorum.
Türkiye ekonomisine ilişkin çıkan haberlere temkinli yaklaşmanızı sizlerden rica ediyorum
12 yıldır ne söyledilerse tersi oldu.
Aylardır olumsuz haber yapıyorlar peki ne oldu? İhracatta Kasım sonunda yine rekor bir seviyedeyiz.
Çözüm sürecini sokakla, dağ ile tehdit edenler artık Güneydoğu nezdindeki vatandaşlarımızdan itibar görmüyorlar.
6-7 Ekim olaylarında ellerine bulaşan kanı temizleyecekler.
Göreceksiniz ucuz ve kuru tehditlerinin altında da kalacaklardır.
Senin bir derdin var mı? Varsa Parlamento’dasın orada hallet. Dağ ile bu hallolmaz, silah ile hallolmaz.
Bu ülke gerek askeri gerek polisiyle sokakları molotofla kan gölüne çevirenlere fırsat vermeyecektir.
Molotofu suç unsuru olmaktan çıkaralım. Allah aşkına bir güvenlik gücü elinde molotofla dolaşan, araçları yakanlara karşı ne diyecek? İyi yaptın mı diyecek? Asla hükümetimiz hiçbir zaman böyle bir şeye fırsat vermedi, bundan sonra da vermeyecek.
Burayla ilgili de garip garip şeyler söylüyorlardı. Giderken sarayı da götürdü diye. Buranın tekerleği yok. Başbakanlık sarayı olarak düşünülen, daha sonra cumhurbaşkanlığına. Çankaya da Başbakanlığa dönüşüyor. Bu seni niye rahatsız ediyor ki. Burası da Çankaya da bu millete hizmet edecek. Bunu anlamayacak kadar aklı muvazzanesi yerinde olmayanlar var.
“CAMERON’A SORDUM: SİZİN ORADA YAYGARA VAR MI?”
Westminster Sarayı restorasyona giriyor. 3 milyon pound ayrılan para. İngiltere gazetelerinde böyle bir yaygara görüyor musunuz.
Geçenlerde Cameron buradaydı. Orada yaygara var mı. O da ‘yok, normal şeyler bunlar’ dedi.
Kaçak saray odluğunu söylemek edebe, adaba sığmaz.
TC yapmış olduğu sarayı ne gerekiyorsa buna göre yapmıştır. Danıştay kararları, hepsi bunun içinde var.
Şu kadar ağaç kesildi falan hepsi yalan. Bunlar her şeye karşı çıktılar. Bu ülkede güzellik adına millete ne yapılıyorsa hepsine karşı çıktılar.
Bir büyüğümüzün güzel sözü var. İtibardan tasarruf yapılmaz. Burası Türk milletinin itibarıdır. Sonucu 600-650 milyon dolardır.