Güncelleme Tarihi:
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunlara o medya rota çiziyor, yol gösteriyor. Yalanlarını, iftiralarını, çamurlarını o medya sayfalarına taşıyor. Bak, dün Bursa'da söyledim, Sayın Bahçeli son birkaç gündür diyor ki 'Sayın Başbakan önce şunu açıklasın. Kara kapılar arkasında, karanlık odalarda hangi savcılarla görüştü de parlamentoya geldi, milletvekili seçildi. Bunu bir açıklasın'. Hukukta, müfteri yani iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Sen böyle bir iddianın sahibisin, eğer dürüstsen diyorum ki 'Bunu açıklamaya mecbursun. Açıklamadığın takdirde namertsin' diyorum. Tayyip Erdoğan'ın karanlık odalarda görüştüğü hiçbir savcı yoktur. Bugüne kadar milletten başka hiç kimseden icazet almadı, almaz. Hayatım benim bununla geçti.
Bunu ispat etmeye, açıklamaya mecbursun. Açıklamadığın takdirde bir müfteri olarak anılacaksın. Namert olarak anılacaksın, bunu açıklamadığın takdirde. Bak bu kadar yüksek perdeden konuşuyorum, Çünkü Tayyip Erdoğan'ın ak sayfalarında böyle bir leke yok, olmayacaktır da. Çünkü, mücadelem hep böyle geçti. Bunu açıklamak zorundasın. Ben milletimden de şunu rica ediyorum. Bakınız, bu tür iftiraları yapan liderlere sandıkları mezar etmeniz lazım. Çünkü Türkiye ne çektiyse buradan çekti. Bu kadar açık konuşuyorum. Dürüst olmaya mecburuz, eğer siyasi liderler dürüst olmazsa, meydanlarda kimseye dürüstlük dersi veremez. Her şey ortada, hangi savcıyla, nerede, ne konuşmuşuz açıkla.
Buradan Balıkesir'den bir kez daha söylüyorum. Türkiye'de bu tarz siyaset milletim nezdinde itibar bulamaz. Milletin dışında kendisine destek arayanlar, kılavuz arayanlar mutlaka yolda kalacaklardır. AK Parti'yle bu ülkede, bu tür siyaset artık tedavülden kalkmıştır. Artık bu ülkede insan odaklı, millet odaklı siyaset tedavüle girdi. Medyanın desteğini istediğin kadar arkana al, çetelerin, mafyaların verdiği destekle de bir yere gitmeniz mümkün değil.”
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ne CHP'nin MHP'den, ne MHP'nin CHP'den hiçbir farkı yok. Bu ikisinin kılavuzu da İkitelli'deki yandaş medyadır. Bunlara o medya rota çiziyor, yol gösteriyor. Bunların yalanlarını, iftiralarını, çamurlarını, o medya sayfalarına, ekranlarına taşıyor” dedi.
Erdoğan, partisinin Kuvayı Milliye Meydanı'nda düzenlediği mitingde, 'Balıkesir'e gelip de Çanakkale Savaşı döneminde bütün öğrencilerini vatan savunmasına gönderdiği için mezun veremeyen okulları anmamanın, Ömer Seyfettin'i hatırlamamanın, Mehmet Akif'in Balıkesir için yazdığı dizeleri anmamanın mümkün olamayacağını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Balıkesir'e gelip de Gazi Mustafa Kemal'in Balıkesir Hutbesini anmamak mümkün mü? Ne diyordu Gazi, 'Milli emeller, yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. İşte bizim yolumuzu bu büyük insanlar aydınlatıyor. Bizim yolumuzu bu fedakarlıklar aydınlatıyor. Bizim yolumuzu ecdadımız aydınlatıyor, onların manevi ruhu aydınlatıyor. Bizim yolumuzu bu aziz millet çiziyor, siz çiziyorsunuz.”
Ömer Seyfettin'in hikayelerini okuyarak büyüdüklerini anlatan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir ferdinin, dağdaki çobanından başbakanına kadar her bir ferdinin onurlu, gururlu ve asil olduğunu belirtti. Erdoğan, “Bu ülkenin hiçbir ferdi yabancıların önünde başını eğemez, eğmemelidir. Bu ülkenin hiçbir ferdi, hiçbir vatandaşı başkalarının karşısında kendini ezik hissetmemelidir” dedi.
Erdoğan, muhalefet liderlerinin kaç kere Balıkesir'e geldiğini sorarak, seçim dönemleri dışında buralara uğramadıklarını, “çok işleri olduğunu” söyledi. Balıkesir'e 5 kez geldiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Biz hem devleti hem partimizi yönetiyoruz. Fakat biz istiyoruz ki onlar bu meydanlarda projeler ve planlarla dolaşsınlar. Ama böyle bir dertleri yok. Bizimle sürekli olarak bakıyorsunuz bir Höşmerim kavgasıdır gidiyor. Şimdi o değil, Balıkesirlilere kızıyor. Balıkesir'in Höşmerimi mi güzel, Kırşehir'inki mi güzel? Böyle bir rekabet ortamı da oluşturuyorlar. Bu bakımdan güzel. Eğer buraya uğrarlarsa ikram etmeyi ihmal etmeyin. Çünkü Balıkesir'de Höşmerime peynir, irmik, yumurta, safran katarlar. Gel bir de burada Höşmerimin tadına bak. Hem burada Keşkek de yersin. Balıkesir'in Tiridi var. Misafirperver vatandaşlarım var. Fakat asıl ikramı 29 Mart akşamı benim milletim yapacak. Sayın Bahçeli de zaman zaman bu tür rekabetin içerisinde yerini alıyor. Çünkü bunların ikisi ruh ikizidir, ruh. Böyle bir özellikleri var. Bakıyorsunuz, sağa gidiyorlar, sola gidiyorlar, yalpalıyorlar. Anlamak, çözmek mümkün değil. Bakıyorsunuz, aynı dille hitap ederken, bir de farklı farklı gelişmeler izliyoruz. Çünkü, İkitelli medyası bunlara gayet güzel yandaşlık da yapıyor. Bunla beraber süreci devam ettiriyorlar. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar her şey burada, bu meydanda, Kuvayı Milliye Meydanı'nda. Kararı burası verecek, burası.
Bu nasıl ilişkidir, bunu anlamakta zorlanıyorum. Ortaya bir Ergenekon meselesi çıkıyor, Sayın Baykal şunu söylüyor, 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' diyor. Biz de diyoruz ki 'Biz milletin avukatıyız.' Çünkü milletim bana şunu diyor: 'Yolsuzlukların, mafyanın, çetenin sonuna kadar takipçisi olacaksınız' diyor. Bu ülkede yasama, yürütme, yargı var. Bütün bu erkler görevini yapacak. Biz de görevimizi yapacağız ve bunların sonuna kadar takipçisi olacağız. Eğer bu ülkede bir temiz eller olsun isteniyorsa, bunu takip etmeye mecburuz. Eğer bu ülkede bugüne kadar sıkıntılar yaşanmışsa bu sıkıntılar nereden kaynaklanıyor bunu çözmek için sonuna kadar üzerine gitmeye mecburuz. Biz, dönemimizi kurtarmaya değil, geleceğimize tertemiz bir Türkiye bırakmak için bunu yapmaya mecburuz. Bunun için bu mücadele önemli. Ben isterdim ki Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, burada çıksınlar hükümetin, yargının yanında yer alsınlar. Ama tam aksini yaptılar, Sayın Baykal avukatlığa soyundu, Sayın Bahçeli de maalesef susmayı tercih etti. Biz, hiçbir zaman yargısız infazdan yana olmadık. Yargı bu işi kovalıyorsa, bırak devam etsin, kararını versin, neticelendirsin ondan sonra konuş. Ama yargının üzerinde baskı oluşturmaya gayret etme, savcıların üzerinde baskı oluşturmaya gayret etme, bırak kendi haline. Ama bırakamadılar. Biz diyoruz ki yargı yürütmeden ne istiyorsa biz şu anda bunu yapıyoruz, yapacağız. Sonuna kadar. Niçin? Çünkü gelecek nesillere tertemiz bir Türkiye bırakmak zorundayız, onun için.”
“İNSANLARA HAKARET ETMEYİN”
Erdoğan, bazı siyasi partilerin ortamın gerildiğini söylediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün mesele ne biliyor musunuz? Yeter ki siz insanlara edep, adap dışı konuşmayın, insanlara hakaret etmeyin. Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz sadece yapılanları konuşuyoruz. Ben diyorum ki Sayın Baykal, Allah aşkına şu ülkede bir eser olarak ne yaptın, onu söyle. De ki 'Bizim iktidar ortağı olduğumuz dönemde, geçmişte, biz bu ülkede, şu ilde şunu yaptık.' Bunu söyle. Ama ben şunu biliyorum ki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığınız dönemde, ben arabamın benzinini almak için kuyruklarda çok bekledim. Biliyorum ki benim çiftçi kardeşim traktörüne mazot alabilmek için o benzin istasyonlarında kuyruklarda çok bekledi. Benim Balıkesirli çiftçi kardeşim bunu iyi bilir. Karaborsaya düşmüştü, hatırlayın. Aynı şekilde gaz yağı.
Çok enteresan bir olayla karşılaştım. Geçen Eskişehir'de yaşlı bir vatandaşım, amca geldi yanıma. Bana nüfus kağıdını verdi. Çok ilginç. Dedi ki, “Ah Başbakanım, evladım' dedi. 'Bak buradaki mühürleri görüyor musun?' dedi, 'Evet, vizeleri görüyorum' dedim. Ne diyor burada? Ekmek mührü var. Burada, patiska almak için Sümerbank'ın mührü var, şeker almak için mühür var. Bunları yaşayanlar var mı aramızda?”
“DEMOKRASİYİ BİZ CHP'DEN ÖĞRENDİK”
CHP'nin cemaziyelevvelini milletin iyi bildiğini ifadea eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Sayın Baykal, ikide bir bize gelip, Atatürkçülük yapıp duruyorsun. Ya bırak bu işi. Atatürk üzerinden geçinme. Buna Atatürkçülük denmez, buna Atatürk üzerinden geçinmek denir. Geçinme. Yalnız, bu CHP'yi biliniz. Atatürk edebiyete intikal etti, ilk işiniz paraların üzerinden resmini kaldırıp, İnönü'nün resmini
oraya koymak oldu. Öyle mi? Posta pullarının üzerinde resimleri vardı, kaldırdınız İnönü'nün resmini koydunuz. Devlet dairelerinden Atatürk posterlerini kaldırdınız. Getirdiniz İnönü'nün posterlerini koydunuz. Siz değil miydiniz, bu ülkede il başkanlarını vali yapan. CHP'nin il başkanı bu ülkede valilik yaptı. Bu günleri gördük biz. Yani demokrasiyi biz CHP'den öğrendik, biliyor musunuz? Şimdi kalkıyorsun, benim Tunceli valime hakaret ediyorsun. Neymiş, 350 tane buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtmış. 350 tane, 500 tane ayni yardım olarak görevi olan bir şeyi yapan bir valiyle Tunceli'de seçimin mukadderatı mı değişiyor? Helal olsun, hayırlı olsun. Bunlar geçen seçimde de AK Parti 16 milyon 500 bin oy aldı, dediler ki 'herkese çeyrek altın dağıttı.' Burada da her halde çok altın alan vardır herhalde? Aldınız değil mi? Bunu diyen hep CHP, aynı mantık, değişen bir şey yok. Sayın Bahçeli'de bunun ruh ikizi. Aynı. Bakıyorum o da aynı şeyleri konuşuyor. Bahçeli, sen hiç olmazsa daha fazla ömürlü koalisyon ortaklığı sürdün. Merhum Ecevit ile 3.5 yıl. Niye 5 yıl kalmadın da 3.5 yılda bırakıp gittin? Seni çok arzuluyordu bu millet kalsaydın, niye bıraktın gittin? Neden? Muktedir değil. Bırakıp kaçtılar, gitmediler. Niçin? Artık duvara çarptılar, duvara. Gitmiyordu bu araba. Ne oldu? O barajın altına gitti, biz de geldik, parlamentonun yüzde 65'ini milletim bize verdi, iktidar olduk. 16 aylık partiyken bizi iktidar yaptınız.
Şimdi, Sayın Baykal diyor ki 'Biz cumhuriyetten eskiyiz.' MHP diyor ki, 'Biz çok çok eski bir partiyiz.” Güzel. Tamam da niçin benim milletimin gönlünü kazanamıyorsunuz? Sayın Baykal diyor ki, 'Çarşıya, pazara gel.' Ben zaten çarşıdan, pazardan çıkmadım ki, çarşıya pazara geleyim. Ama, ben buradan bir çağrı yapıyorum: Ben şimdi 29 Martta pazara geliyorum ve 29 mart pazarının akşamında da genel merkezde olacağım. Ama sen nerede olacaksın, merak ediyorum? 'Televizyon, televizyon' diyorsun. Geçen seçimde üç gün kayıptın, kayıp ilanı verildi. Ama şimdi nerede olacaksın, onu da merak ediyorum. Fakat benim böyle de söylemem iyi oluyor. O zaman planında olmayanları da yapıyor. Bak dün Mardin'e gitti, Sivas'ı geçti. Söylemesek Mardin'e de gitmeyecekti. Bu da oldu. Güzel şeyler bunlar, gitsin. Hakkari'ye de gitsin, hakikatten seviniyorum. Çünkü siyaseti beraber yapmamız lazım ki Türkiye'nin genelinde parlamenter demokrasinin egemenliğini görelim, bu çok güzel bir şey. Sadece tabelaları orada görmek bizi üzüyor. Olmaması lazım. Kendisi de oraya gitmesi lazım.
Biz, geçen seçimde ne demiştik: Oy verin MHP'ye gitsin CHP'ye demiştik. Çünkü, ne CHP'nin MHP'den, ne MHP'nin CHP'den hiçbir farkı yok. Bu ikisinin kılavuzu da İkitelli'deki yandaş medyadır. Bunlara o medya rota çiziyor, yol gösteriyor. Bunların yalanlarını, iftiralarını, çamurlarını, o medya sayfalarına, ekranlarına taşıyor. Allah aşkına bu nasıl bir iştir?”
Erdoğan, 6.5 yıldır hükümet yatırımlarıyla, 5 yıldır belediyenin hizmetleriyle Balıkesir'in çehresini değiştirdiğini, 10 yıllardır gelemeyen hizmetlerin iktidarları döneminde geldiğini anlattı.
TOKİ olarak bugün Balıkesir'de 2 bin 745 konutun anahtarını teslim edeceklerini ifade eden Erdoğan, “Hala Sayın Bahçeli 'TOKİ'de yolsuzluk var' diyor. Sayın Bahçeli, aynaya bak, aynaya. TOKİ'den sen sorumluydun, kaç konut yaptın? Onu söyle. Biz 350 bin konutun inşaatını yapıyoruz, 250 bin konutu da şu anda sahiplerine teslim ettik. Sen ne yaptın onu söyle? Yok, ortada eser yok” diye konuştu.
Göreve geldiklerinde Balıkesir'de sigortalı sayısının 67 bin 657 olduğunu belirten Erdoğan, “Şimdi ne kadar? Hani diyorlar ya işsizlik, işsizlik. Şimdi 106 bin 508. Bu kadar insanın ailesi sosyal güvenlik kapsamındadır demek bu. Eksikler yok mu var? Öyle git, ara bul üç beş kişiyi, ondan sonra iki üç kişiyi. Bugün Amerika'da yüzde 8.7 işsizlik var, gelişmiş ülke olduğu halde durumları bu. Biz gelişmekte olan ülkeyiz, bizde de yüzde 12 küsur. Aradaki fark bu. Biz görevi devraldığımızda yüzde 10.3 ile aldık. Biz nüfusu artan bir ülkeyiz, diğerleri gibi eksilen değil” dedi.
Balıkesir'e yapılan yatırımları rakamlarla anlatan AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ey CHP'liler Balıkesir'e ne yaptınız? Ey MHP siz ne yaptınız? Bunları söyleyin” diyerek, Balıkesir'i dünya şehri yapmayı amaçladıklarını ifade etti.