Güncelleme Tarihi:
BÖYLE ADALET OLUR MU
“SURİYE’de 7 yıldır yaşanan bir süreç var. Bu emperyal güçler acaba Suriye’den ne kadar insanı kendi ülkelerine aldılar? Almadılar. Ama Türkiye 3.5 milyon insanı kendi ülkesinde barındırıyor, onlara misafirperverliğini gösteriyor. Peki onlar ne yaptı? Onlar geldiler, kimyasal silah dediler ve vurdular. O çocuklar bize geliyor. O çocukların ne halde olduğunu ben görüyorum ama diğerleri bunu görmüyor. Tutturdukları tek şey var, kimyasal silah kullanıldığı için vurduk. Ben de diyorum ki niye sadece kimyasal silahı değerlendiriyorsunuz, konvansiyonel silahı neden değerlendirmiyorsunuz? Kimyasal silahla 1 kişi öldüyse, konvansiyonel silahla 10. Konvansiyonel silahlarla ölenleri bir kenara koy, sadece kimyasal silahlarla öldürülenlere bak. Böyle adalet olur mu? Diyoruz ki, gelin bu dünyada yeni bir barışın temelini atalım ve böyle rastgele bu ülkelere bombaları yağdırmayalım. Varil bombalarını yağdırmayalım.
OLMAZ OLSUN BÖYLE BARIŞ
Bunun bedelini çıkarttığınız zaman bu kadar büyük rakamların kullanıldığı, öbür tarafta sefaletin maalesef aşırı derecede üzdüğü bir dünya bizim için reva mıdır? Ama lafa gelince varız. Nasıl varız? Ya vur burayı, ondan sonra barış de. Olmaz olsun öyle barış. Dürüst olalım, samimi olalım… Birçok tekliflerimiz oldu. Bizim sınırımızda olabilir, Suriye’de olabilir. Burada onlara yeni şehirler kuralım, güvenli bölgeler oluşturalım ama ona da olumlu yaklaşmadılar. Ama bombaya gelince bombalar yağıyor. Bunun maliyeti ne? Bunun maliyetini buradaki girişimci ruhuna sahip dostlarımız biraz düşününce çıkartırsınız. Milyarlarca dolar burada kullanılıyor. İşte Sayın Trump da ifade etti. Trilyonlar konuştu.
İLK VURDUKLARI YER BİZ OLUYORUZ
Avrupa’nın mülteci göçü karşısında yaşadığı panik ve aldığı insanlık dışı önlemleri unutamayız. Bizim Suriye ile 911 kilometre sınırımız var. İlk vurdukları yer biz oluyoruz. Kimse bizi suçlayamaz. Peki 12 bin kilometre mesafeden buraya niye geliyor? Öbür taraftan bakıyorsunuz Avrupa’dan buraya vurmak için niye geliyor? Bunların hepsi düşündürücü. Kimseyi zalimlerin insafına veya denizlerde boğulmaya terk etmeden, herkese kapımızı ve soframızı açtık.
MÜSLÜMANLARA SALDIRI DALGASI
11 Eylül terör saldırılarından bu yana Müslümanlar olarak çok taraflı, çok katmanlı bir saldırı dalgasıyla yüzleşiyoruz. İşte DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi katil sürülerinin terör eylemleri bize zarar vermesinin yanında İslam karşıtı çevrelere dört gözle bekledikleri fırsatı da veriyor. Sizin İslam dediğiniz bu mu diyorlar. Öyleyse bizim bu işi tersine çevirmemiz lazım. Bu örgütlerin hunharca katlettiği veya hayatını kararttığı Müslümanların masumiyeti görmezden gelindiği gibi işlenen vahşi cinayetlerin faturası da dinimize ve müminlere kesiliyor. Birçok batı ülkesi de kendi iç sorunlarını perdelemek için adeta bu ateşe benzin döküyorlar, çok temizler ya... Ahlaksızlığın daniskası onlarda, katliamın daniskasını onlar yaptı, utanmadan sıkılmadan buradan kalkıp fatura kesiyorlar.
KOKU ALMIŞ KÖPEK BALIĞI GİBİ GELİYORLAR
Giderek kötüleşen tablo karşısında Müslümanlar olarak bize düşen görev bellidir. Biz asla saldırılar karşısında sinemez, kendi kabuğumuza çekilemeyiz. Müslümanların başka din mensuplarıyla bir arada barış içinde yaşama problemi yoktur. Müslümanların kanı, canı ve hayatı söz konusu olduğunda sergilenen çifte standart karşısında bizim sahada olmamız gerekiyor. Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını, ortalığı nasıl ayağa kaldırdıklarını hepimiz görüyoruz. Mesele petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz.”
KİTAP SİNYALİ
OĞUL Bush, göreve geldiğimde Amerika’nın başındaydı. İlk Irak’a vurdukları zaman onunla vurdular. Oradan daha sonra Obama aynı şekilde devam. Birçok şeyleri yine konuştuk. Artık bu noktada epeyce bir deneyimli bir tecrübe, hakikaten kitabımız oluşuyor. İnşallah bu iş bittikten sonra bunları kaleme alacağız. Ve gerçekleri orada daha çok ortaya koyacağız. Tecrübe edilmiş olarak ortaya koyacağız.”