Erdoğan: "Biz ne padişahız, ne hükümdarız"

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: Biz ne padişahız, ne hükümdarız
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2010 17:32

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Şanlıurfa'da ‘Padişahım çok yaşa’ pankartı açılınca, “Biz ne padişahız, ne hükümdarız. Millet bizim efendimizdir. Olmaz öyle şey. İndirin onu” diyerek uyarda bulundu.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN ŞANLIURFA'DA KONUŞTU / FOTO GALERİ

Erken seçime gitme niyetlerinin olmadığını belirten Erdoğan “Muhalefet liderleri, ‘Yıl sonuna kadar seçim olur, erken seçim olmalı’ diyorlar. Siz daha çok sayıklarsınız çok. Bu boyacı küpü mü sok çıkar, var mı böyle bir şey?” diye konuştu. Erdoğan, yargı reformu konusunda muhalefet liderleriyle görüşmek istediklerini belirterek, “Referandum demokratik bir haktır. Yargı reformu da bal gibi olur” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, yanında eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ile birlikte, Şanlıurfa'da Topçu Meydanı'nda toplu açılış törenine katıldı. Türkçe, Arapça, ve Kürtçe yazılı pankartlarla karşılanan Başbakan Erdoğan'ın bulunduğu alana üzerinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad imzası bulunan Türkçe ve Arapça yazılı pankart asılması dikkat çekti. Yaklaşık 15 bin kişinin bulunduğu miting alanında, zaman zaman birbirini itenlerin yarattığı izdihamda, kadınlar ve çocuklar ezilme tehlikesi geçirdi. Aşırı kalabalık nedeniyle çok sayıda kadın da baygınlık geçirirken, bu kişilere alanda bekletilen ambulanslarda müdahale edildi.
Kalabalıktakiler Erdoğan için sık sık ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sloganı attı. Erdoğan'ın konuşması sırasında kalabalık arasında gençlerden oluşan grup ‘Padişahım çok yaşa’ yazılı pankartı kaldırdı ve aynı şekilde slogan atmaya başladı. Erdoğan bu grubu, “Biz ne padişahız, ne hükümdarız. Millet bizim efendimizdir. Olmaz öyle şey. İndirin onu” diyerek uyardı. Bunun üzerine grup pankartı indirdi.

MİLLET İÇİN YOLLARA DÜŞTÜK

Zılgıtlar eşliğinde kouşmasını sürdüren Erdoğan, milletin derdini kendi derdi olarak görüp, çözümü için yollara düştüklerini, Türkiye'nin 81 ilinin yanı sıra 7 yılda, 81 ülkeye, 233 ziyaret yaptığını belirterek, şöyle devam etti:
“Mevlana diyor ya ‘Bizim derdimiz var’ diye, biz de milletin derdiyle dertliyiz. Onun için yollara düştük. 81 ili, ilçeyi dolaştık, köylere ulaşmak istiyoruz. Türkiye'nin çıkarı neredeyse biz oradayız. Orada milletimizin, memleketimizin çıkarları için gayret sarf ediyoruz. Türkiye içinde 81 vilayeti gezerken aynı zamanda 7 yılda 81 ülkeye tam 233 kez ziyarette bulundum. Yanımda bakanlarımla, milletvekillerimle, işadamlarıyla ülke ülke dolaştım. Türkiye'nin ihracatının, ticaretinin, yatırımlarının artmasının mücadelesini verdim. Derdi olmayan bizi anlamaz. Dertli olmayanlar, milletin derdiyle dertlenmeyenler, milletin içine girmeyen bizi anlayamaz. Bakın 100 kilometre uzakta Suriye var. Daha 10 yıl öncesine kadar Türkiye ile Suriye ilişkileri yok denecek kadar azdı. İki ülke basit meselelerden, iletişim bozukluğundan dolayı savaşın eşiğine gelmişti. Biz geldik ‘Böyle olmaz, yüzlerce yıl birlikte yaşadık kız aldık verdik, birbirimize akraba kardeş olduk’ dedik. ‘Nedir şu meseleler görelim’ dedik. İki ülke arasındaki meseleler incir kabuğunu bile doldurmuyor. Aştık sorunları, şimdi sınırda mayınları temizliyoruz, aramızda tren seferleri başladı, vizeleri kaldırdık. Yüzlerce yıl bir arada yaşamış iki ülke, iki toplum, iki halk artık kucaklaşıyor.”

GAZZE'YE, KUDÜS'E SIRTIMIZI DÖNEMEYİZ

Komşu ülkelerle ilişkileri geliştirdikleri ve kardeşlik duyguları ile hareket ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, küçülen dünyada Türkiye'nin büyüdüğünü söyleyerek, şunöyle devam etti:
“Şam, Amman, Trablusgarp, Tiran, Beyrut bizim kardeşimiz. Nasıl ki Üsküp, Piriştine, Sofya, Bükreş, Tiflis, Batum kardeşimizse, Halep, Bağdat, Riyad'da bizim kardeşimiz. Biz onlara sırtımızı dönmeyeceğiz. Yıllarca onların hüznüyle hüzünlenip, sevinciyle sevindik. Şimdi Gazze’ye, Kudüs’e, Kahire’ye sırtımızı dönemeyiz. İşte onun için biz meseleye çok geniş ufuktan bakıyoruz. Biz diyoruz ki; dünya küçülüyor ama o küçülen dünyada artık Türkiye büyüyor. Nereye girerseniz gidin, Türkiye’nin dik duruşu konuşuluyor. Dünyanın hangi şehrine giderseniz gidin, barış çağrımız, adalet çağrımız, hoşgörü çağrımız konuşuluyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, pasaportunu da cebindeki parayı da büyük gurur ve onurla taşıyor. Artık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, Medeniyetler İttfakı’nda, İslam Konferansı Örgütü’nde biz varız. Nerede barış için, adalet için gayret varsa tüm imkanlarımız ile orada biz varız. Çünkü biz büyük bir ülkeyiz, büyük milletiz. Hz. İbrahim’in, Hz. Şuayip, Hz. Elyesa, Hz. Eyyüp’ün memleketine küçük düşünmek yakışmaz. Kılıç Aslan’ın şehrine küçük düşünmek yakışmaz. Peygamberlerin, evliyaların, kahramanların, hoşgörünün, medeniyetin şehrine küçük düşünmek yakışmaz. Varsın birileri büyüklüğümüzü henüz kavramamış olsun. Varsın birileri tarihini kültürünü medeniyetini anlamış olsun, onlara da biz anlatacağız.”

Başbakan Erdoğan bu sırada alanda asılı olan ‘Bu şehirde binlerce yıldır Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni kardeşçe yaşıyoruz. Biz birlikte Şanlıurfa'yız’ yazılı pankartı okuyarak, “İşte görüyorsunuz. Kolay mı, öyle ise bu fitne unsurlarını aramıza sokmayacağız, biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Anladınız mı?” diye sordu. Hep birlikte “Evet anladık” yanıtı veren kalabalığa Başbakan Erdoğan da “Sizin anlamanıza kurban” diyerek karşılık verdi.

AMERİKA'YA ŞAŞIYORUZ

Amerika Dış İlişkiler Komitesi'nde, görüşülen Ermeni Tasarısı sonucuna da değinen Başbakan Erdoğan, Amerika'nın tutumuna şaştığını ifade ederek, basit bir seçim hesabına Türkiye'yi feda edecek olanlara acıyıp güldüğünü anlatarak şunları söyledi:
“Amerika'da, Dış İlişkiler Komitesi toplanmış. Birileri elini kaldırıyor, birileri elini indiriyor. Bu toprakların tarihini yargılamak gibi son derece mesnetsiz, son derece temelsiz kararlar alıyorlar. 22 kişi ‘hayır’ diyor, 23 kişi ‘evet’ diyor. Güya tarihin akışı değişiyor. Tarih oradaki 45 kişinin veya 23 kişinin eline bırakılmayacak kadar ciddi bir ilim dalıdır. Tarihi gerçekleri arayanlar gelsinler Şanlıurfa'da o gerçekleri bulurlar. Bu Şanlıurfa'nın çektiği acıları, uğradığı mezalimi biz biliriz. Urfa boşu boşuna şanlı olmadı. Şanlıurfa'nın nasıl kükrediğini, şaha kalktığını, düşmana karşı nasıl kahramanlık sergilediğini ve topraklarını işgalden kurtardığını biz biliriz. Yine biz bu şehrin binlerce yıldır nasıl bir medeniyet şehri olduğunu, nasıl hoşgörü şehri olduğunu, karşılıklı saygı, sevgi şehri olduğunu biz biliriz.”

“Ermenistan'ın yerini haritada gösteremeyecek olanlar kalkıyorlar, Türkiye ile Ermenistan arasındaki meseleye müdahil oluyorlar. Hale bak hale” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye bu tür komedilere, ayak oyunlarına, bu tür ciddiyetsiz yaklaşımlara prim vermeyecek kadar büyük, yüce, asil bir ülkedir. Yani biz Amerika’ya şaşıyoruz. Basit bir seçim hesabına Türkiye’yi feda edebilecek anlayışa doğrusu ben acıyorum ve gülüyorum. Biz gerekenleri kendilerine söyledik, yanlış yaparsınız dedik. Türkiye Ermenistan ilişkilerini kalkıp basit bir seçim hesabına feda ederseniz yanlış yaparsınız dedik. Sonra bu işin geri dönüşü olmaz. Geçmişe takılıp kalanların uluslararası ilişkileri kin, nefret, intikam duygusu üzerine inşa edenler her zaman kaybetmeye mahkumdur. Biz geçmişten ders alacak ama geçmişe takılı kalmayacağız. Yüzümüz hep geleceğe dönük olacak.”

‘ERKEN SEÇİM YOK’

Halka hizmet anlayışıyla yola çıktıklarını ve millete hizmetkar olmak istediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, muhalefeti eleştirip, erken seçimin söz konusu olmadığını söyledi. Erdoğan, “Anayasa'da ne diyor? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde duvarda arkamızda bu yazıyor. Yegane karar merci millettir. En son kararı verecek, son sözü söyleyecek, yetki sahibi, mühür sahibi, karar sahibi millettir. Sizin oylarınızla seçtiğiniz, sizin belirlediğiniz, sizin sahibi olduğunuz meclis üzerinde bir güç, bir irade olabilir mi? Olamaz, olmaması lazım” diye konuştu.

“7.5 yıl boyunca sizin yetkinizi, iradenizi, tercihinizi, gasp etmeye çalışanlara karşı yıkılmadan, eğilmeden, bükülmeden, dimdik durduk” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Mafyalarla, çetelerle, hukuk dışı örgütlenmelerle, senaryolarla üzerimize geldiler. Hukuku zorlayarak, yasaları, Anayasa'yı eğip bükerek, kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayarak üzerimize geldiler. Yılmadık, yıkılmadık, asla taviz vermedik. Milletten aldığımız yetkiyi, milletin emirleri doğrultusunda kullandık, öyle de kullanacağız. Çünkü her türlü hukuksuzluğun millet adına karşısındayız. Her türlü demokrasi müdahalesi karşısında cesur duruş sergiledik, ‘Herkes yerini bilecek’ dedik. Yıllarca defalarca tartışmaya açtıkları konuları bugün yeniden tartışmaya açıyor, ne diyorlar; ‘Harranlı çobanın, Siverekli köylünün oyu ile İstanbul'daki bir profesörün oyu bir olmaz’ diyorlar. ‘Yüzde yüz ittifak bile etse bunun bir manası yok’ diyorlar. Nasıl ‘Cumhurbaşkanı seçtirmeyiz’ dedilerse, ‘Anayasa'yı da değiştirtmeyiz’ diyorlar. Yasaları daha belli değil ne var ne yok içinde belli değil ama ‘Anayasa'ya götürürüz iptal ettiririz’ diyorlar. ‘Yıl sonuna kadar seçim olur, erken seçim olmalı’ diyorlar. Siz daha çok sayıklarsınız çok. Benim milletim bize ne yetki verdiyse kullanıyoruz, kullanacağız. Bu boyacı küpümü sok sok çıkar, var mı böyle bir şey. Bu demokrasi dersi, bunlar demokrasi dersinden sınıfta kaldılar.”

YÜZLERİ YOK GELEMİYORLAR

Muhalefet partisi liderlerini meydanlara gitmekten korkmakla suçlayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“İşte millet, halk burada. Urfa'nın meydanında diyorum ki ‘Cesaretiniz varsa Urfa meydanına gelin.’ Ama buraya girecek yüzleri var mı? Gelemezler. Ben ‘Gelin’ diyorum, ‘Tahrik ediyorsun’ diyorlar. Güzellikle söylüyorum, maksat demokrasi güçlü olsun. Ama gelemez, çünkü ne olacağını biliyor. Gel benim milletimle yüzleş. ‘Referandum demokratik haktır’ diyorum. Bundan güzel şey olur mu? Ben vekilim, milletim asil. Siz vekalet verdiniz ama bunlar kendilerini vekil kabul etmiyorlar. Ama er veya geç seçimler geliyor. Çünkü bunlar oturdukları koltuktan güç alanlar, koltuğa güç katanlardan değil.”

MUHALEFETE ARKADAŞLARIMI GÖNDERECEĞİM

Demokrasinin en önemli mekanizmalarından biri olan referandumu, muhalefetin kabul etmediğini söyleyen Erdoğan, “Modern demokrasilerin olmazsa olmazıdır referandum. Yaklaşamıyorlar. Niye? Çünkü gerçek yüzleri ortaya çıkacak” dedi. Şu anda yargı reformunun konuşulduğunu belirten, Erdoğan şöyle devam etti:
“Parti kapatılmaması hususu veya kapatılmasının ciddi manada önlenmesi için çalışılıyor. ‘Tartışalım’ diyoruz, ama içini bilmeden, daha görmeden ‘İstemeyiz’ diyorlar. Ne var bunun içinde, AK Parti ne yapsın. Parlamento içi ve dışı tüm partilerle oturup konuşup görüşeceğiz. ‘Yok’ demelerine rağmen arkadaşlarımı göndereceğim, onlar kapılarından geri çevirsin. Millete de söyleyeceğim ’ey millet arkadaşımı gönderdim kabul etmediler’ diye size geleceğim. Niye çünkü nihai nokta sizsiniz. Nerede tıkanıklık varsa onu referandumla millet aşar. Referandum millete danışılmasıdır. Kimse referandumdan korkmasın, hele milletin oyuyla gelenler için. Meclis Anayasa yapamaz diyorlar, böyle saçmalık olur mu? Dünyanın neresinde görülmüş. Meclis niçin oluşur yasa yapmak için, Anayasa yapmak ve değiştirmek için. Bunun için kurulan meclise sen olmaz diyorsun. Hani bir şarkı var ya ’Olur olur bal gibi olur’ diye. Bu da olur ve olacak. Millet sizi seçecek, meclise gönderecek sen olmaz diyeceksin. Kendi kimliklerini reddediyorlar, bu siyasetçiye yakışır mı? ’Meclis yasa çıkaramaz’ ya bunu nasıl dersin, böyle bir anlayış olur mu?. Biz nasıl millet diyorsak, maalesef onlar da milletten kaçışı ifade ediyorlar. Egemenlik diyoruz, onlar ne yazık ki belli kurumları milletin iradesinin üstünde tutuyorlar, hukukun üstünlüğüne inanmıyorlar.”

AÇILIMDA KARARLIYIZ

Şanlıurfa'da, değişik etnik kökene sahip yurttaşların binlerce yıldır bir arada yaşadıklarını ve hiçbir sorunlarının olmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, demokratik açılım konusunda da kararlı olduklarını vurgulayarak şöyle devam etti:
“72.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu yolda çok kararlıyız ve devam ediyoruz. Urfa, birlikte yaşamanın, kardeşliğin, akrabalığın, diyalogun adeta abideleşmiş şehri olmuştur. Urfa ile milletçe gurur duyuyoruz, her türlü etnik grup, inanç, özgür biçimde birbirine saygı çerçevesinde bir ve bütün olarak varlığını sürdürüyor. Bu topraklar bizi birbirimize kardeş yaptı. Biz hepimiz Harran'ın bereketli topraklarının, Dicle’nin, Fırat’ın, Sakarya’nın, Çoruh’un, Kızılırmak’ın çocuklarıyız. Aramıza nifak sokmak isteyenler, fesat tohumları ekmek isteyenler, birbirimize düşürmek isteyenler, tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bilmeyenler nasıl kardeş olduğumuzu bilmeyenlerdir. Bizim tarih boyunca hüznümüz, tasamız, derdimiz bir oldu, sevincimiz, coşkumuz, heyecanımız da bir oldu. Aynı gök kubbenin altında yaşamakla kalmadık, aynı bayramı kutladık, aynı halayı çekiyoruz, aynı gönül diliyle konuşuyoruz ve şu Urfa’daki peygamberlerin hepsine yürekten inanıyor, hepsine aynı derecede saygı duyuyoruz. Aramızda ayrı gayrı olmaz, asla ve asla husumet olmaz.”

YARALARIMIZI SARIYORUZ

“Bu ülkenin her vatandaşı; Arap, Türk, Kürt, Roman olsun bir tarağın dişleri gibi eşittir” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Devlet önünde, hukuk önünde, her türlü imkan ve fırsat önünde bu ülkenin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi eşittir. Her vatandaş birinci sınıf vatandaştır. Geçmişte bir takım hatalar yapılmış, ihmaller yaşanmış olabilir. Bugün artık geçmişi unutmak, bugün artık geleceğe bakmak zorundayız. Yaralarımızı da sarıyoruz, buruk gönülleri, kırgın gönülleri hızla tamir etmenin gayreti içindeyiz. Milli birlik ve kardeşlik projesi adını verdiğimiz süreçte samimiyetimizi, yüreğimizi ortaya koyduk. Bu süreçte devletle millet arasındaki mesafeyi azaltıyor, kucaklaştırıyoruz. Süreç hız kesmeden kararlı şekilde ivme kaybetmeden devam ediyor. Buralara gelemeyenler, buralara adım atamayanlar, insanların halini hatırını soramayanlar açılımın bittiğini, sürecinin hız kestiğini düşünebilir. Biz buna asla müsaade etmeyiz. Bu son derece önemli süreci kararlılıkla yürütüyoruz, nihayete de erdireceğiz. Geçmişi nasıl birlikte inşa ettiysek, geleceği de birlikte inşa edeceğiz.”

Başını kuma gömenlerin meseleleri göremedğini, idrak edemediğini söyleyen Erdoğan, “Mevlana'nın dediği gibi ‘Sen gözünü kapatınca alem yok olmuyor’ ama görmezden gelince, duymazdan gelince, sırtını dönünce gençlerin ölümü sona ermiyor, kan durmuyor, anaların göz yaşı dinmiyor. Biz var olan sorunları gördük, ‘Bu sorunlar daha da büyümesin, geleceğimizi karartmasın’ dedik. ‘Her türlü etnik grubun, inanç gruplarının sorunları bizim sorunumuzdur’ dedik” diye konuştu.

GERÇEKLERLE YÜZLEŞİYORUZ

Doğusuyla batısıyla artık birbirini anlamak kendisini ötekinin yerine koyarak düşünmek ve buna göre hareket etmek zorunda olduklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu ülkenin batısındaki vatandaş; köy boşaltmanın, köy yakmanın, faili meçhullerin, OHAL’in, çaresizliğin, istismarın ne demek olduğunu anlamak zorunda. Aynı zamanda bu ülkenin doğusundaki vatandaşta evine ateş düşen, gencecik evladının yolunu gözlerken şehadet haberini alan ana babanın feryadını, acısını anlamak zorundadır. Bunu başardığımızda, birbirimizi anladığımızda kendimizi ötekinin yerine koyduğumuzda inanın mesele çözülmüş olacaktır. Bizim yapmaya çalıştığımız işte bu, gerçeklerle yüzleşiyor ülkeyi de yüzleştiriyoruz. Ben Türk’ü de, Kürt’ü de, Arap’ı da, Roman’ı da, Laz’ı da, Gürcü’ye de, Abaza’yı da seviyorum. 72,5 milyon bu vatan evladının tamamını seviyorum. Birbirimizin hassasiyetlerine dikkat edelim. Hassas noktalara saygı gösterelim, el birliği içerisinde omuz omuza vererek gönülleri birleştirerek, bu acıları dinlendirelim."

RELAKS OLUN

Başbakan Erdoğan, açılım sürecinde her türlü çalışmayı yürüttüklerini ifade ederken, muhalefet liderlerine de ’Relaks olun’ diyerek, şöyle devam etti:
“Bu noktada biz her türlü adımı atmaya hazırız. Ana dilin konuşulması, ana dilde yayın yapılması, farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için kurs açılması için adımlarımız oldu. Üniversitelerde farklı dillerde enstitülerin kurulmasını mümkün hale getirdik. Daha ileri gittik, biliyorsunuz TRT Şeş'i kurduk. Ne diyorlardı ‘Olur mu öyle şey canım, olmaz. Bu ülkeye yakışmaz. Ama biz yaptık oldu. Ne oldu, ne yıkıldı, ne kaybettik? Dedim ya olur olur bal gibi olur ve oldu. Böyle anlaşıp kaynaşacağız. Rahmetli Özal'ın aynı şekilde kaset muhabbeti olmuştu, ona da olmaz demişlerdi. Ama ana dilde kasetler yayınlanmaya başladı. Hemen ilk önce hücum sonra rolantiye girildi. Demek oluyormuş. Rahat olun, yeni dilde diyorlar ya relaks, relaks olacağız, rahat olacağız. Birbirimize sevgiyle bakacağız. Biz OHAL'i kaldırdık ona da ‘Kalkmaz’ diyorlardı. Şimdi yol kontrollerini azaltıyoruz. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nı kurduk. Ayrımcılıkla mücadele konusunda yeni kurumlar kurmak için çalışıyoruz. Kısa vadede atacağımız adımları atıyoruz. Orta ve uzun vadede atılacak adımları yeri ve zamanı gelince yapacağız.”

Başbakan Erdoğan, yapımı tamamlanan 30 bin kişilik Şanlıurfa Arena Stadyumu'nun yaz ayında, Suriye'nin bir takımı ile Şanlıurfaspor arasında oynanacak maç ile açılışını yapacaklarını ve törene Beşar Esad'ı da getirmeyi planladıklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından kent merkezi ve ilçelerinde yapımı tamamlanan okul, sağlık ocağı, lojman, spor sahaları, etüt merkezleri, tiyatro ve sinema salonlarının toplu açılışını gerçekleştirdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!