Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon'a tüm Konyalılarla birliğin, beraberliğin, dayanışmanın selamını getirdiğini belirterek, "Sizler aynen Konya'da olduğu gibi inanıyorum ki 15 Temmuz'daki o ruhun bugün yeni bir dirilişisiniz" ifadesini kullandı.
Bu sırada vatandaşlar, "Dik dur eğilme bu millet seninle." diye slogan attı. Bunun üzerine Erdoğan, "Sevgili hemşehrilerim, biz biliyorsunuz sadece Allah'ın huzurunda, rükuda eğiliriz. Bunun dışında bize eğilmek yaraşmaz, yakışmaz. Bugüne kadar da kula kul olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Onu Pensilvanya'ya kul olanlar düşünsün" değerlendirmesini yaptı.
Vatandaşların "idam, idam" şeklindeki ifadeleri üzerine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi kardeşlerim diyor ki 'İdam isteriz.' Ben de diyorum ki bir defa benim 241, 15 Temmuz şehidimi bizim af yetkimiz yoktur, bu şehidimizin failleri asla affedilemez. Yasalarımızda idam yok, çıkartıldı. Şimdi diyorum ki çıkartan neresiydi? Parlamento. Şimdi parlamento bunu yeniden ne yapabilir? Getirebilir. Öyleyse siyasi partilere düşen ne? Bunu parlamentoda hemen gündeme almak suretiyle Genel Kurul'a getirmek. Genel Kurul'a getirilir de Genel Kurul'dan geçerse ben bunu onarım. Ben bunu onarım çünkü bu ülkede Gabar Dağları'nda şehit edilen Mehmedimin katillerini biz affedemeyiz, Tendürek'te şehit edilen Mehmedimin katillerini biz affedemeyiz, 241 şehidimizin katillerini biz affedemeyiz, 2 bin 194 gazimiz var, bunların faillerini biz affedemeyiz. Niye? Bunlar devlete karşı işlenen suçlar değil, birinci derecede bireye karşı yani sana karşı işlenen bir suçtur. Dolayısıyla onu affetme yetkisi kimindir? O şehidimin kalanı kim? Ancak onlar affedebilir."
Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin bir de devlete karşı işlenen boyutu olduğunu dile getirdi. Bunun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne darbe yapmaya, devleti yıkmaya teşebbüs etmek olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yani bunlar bir kere değil, iki kere yargılanmaya mahkumdur. Şimdi Batılılar ne diyor? Bana diyorlar ki 'Ama siz idam istiyorsunuz.' Senin anan, baban, çocuğun, kardeşin ölmemiş ki. Ama bizim canımız yanmış, ciğerimiz yanmış. Dolayısıyla kusura bakmayın eğer bu parlamento bu kararı verirse demokrasilerde parlamentoların verdiği karara saygı duymak zorundasınız, biz de buna saygı duyarız" diye konuştu.
Parlamentoya bu konuyla ilgili daha önce de seslendiğini hatırlatan Erdoğan, "Şimdi Trabzon'dan da sesleniyorum; parlamento bunu gündemine alır ve çıkarırsa bana düşen, geldiği zaman onu onamaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu birliğiniz, şu beraberliğiniz var ya bu millet başka bir millet. Bu milletin dünyada benzeri yok, bu millet azizdir, bu millet gerçekten yücedir. Çünkü o 15 Temmuz gecesinde 'Haydi meydanlara' dediğimiz zaman bu kardeşiniz size 'Facetime'dan seslendiği zaman sizler meydanlara döküldünüz ya 1 saat içerisinde, 1,5 saat içerisinde, sizler 81 vilayetin meydanlarını doldurdunuz ya bu millet hiçbir şeye benzemez. Allah sizlerden razı olsun, Rabbim yar, yardımcınız olsun." ifadelerini kullandı.
'ONLAR ŞEHADETE YÜRÜDÜLER'
Vatandaşlara, "İstiklal Marşımızda ne diyor?" sorusunu yönelten Erdoğan, şöyle devam etti:
"(Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.) İşte o gece öyle oldu. Hep beraber ne yaptık? Gövdelerimizi siper ettik. Tankın altına attı mı bizim insanımız? Gümüşhaneli Sabri, kendini attı tankın altına. Birinci tankın altından geçti, geliyor ikinci tank, onun altına da attı kendini. Aradım kendini; Sabri nasılsın? 'İyiyim Reis'im, sen bize bakma, sen nasılsın?' Sabri ne iş yaparsın? 'Reisim' dedi, 'Ben 6 yaşından beri hava savunma sistemleri üzerinde yazılımla oyalandım. Sonra imam hatip okuluna gittim, orayı bitirdim. Sonra ilahiyatı bitirdim.' dedi. 'Ondan sonra da yazılım sistemleri üzerinde şu anda özel sektörde çalışıyorum.' dedi. Allah, Allah... İmam hatip, ilahiyat... Bunların bu işle ne alakası var? Mesele bu. Şimdi bu Sabriler olduğu müddetçe, imandır o cevher ki o ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür. Şimdi bir tarafta iman ne ile bütünleşiyor? İşte zaferle ve onlar nereye yürüdüler, onlar şehadete yürüdüler. Başka bir yol, o yol başka bir yol. Onlar şehadete yürüdüler, onlar şehadeti gördüler."