Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Kanal 7'de yayınlanan “Sözün Özü” programında, Nazlı Ilıcak'ın sorularını yanıtladı.
Son günlerde meydana gelen terör olaylarının kaynağında iç ve dış etkilerin bulunduğunu ifade eden Erdoğan, kırmızı çizgileri arasında ”etnik milliyetçiliğe karşı çıkmanın” da bulunduğunu söyledi.
“Türkiyeliyim” demenin eleştirildiğini kaydeden Erdoğan, ”Burada tabii birşeyi birbirinden ayırt etmek lazım. Şimdi yurtdışına gidersiniz sorarlar. Türkiyelim demek bize bir kayıp mı getiriyor. 'Ama bunu şunlar kullanıyor'. Canım onlar kullanabilir” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“ABD vatandaşı gelir sorarsınız 'Amerikalıyım' der. 'Fransızım' der, 'Almanyalıyım' der. Yani, bu dendiği zaman farklı birşeye mi kayıyor? Filanca şöyle söyledi, sen bunu böyle söylersen sen de ondan olursun. Yani, aynı kelimeyi, kavramı farklı zihniyette olan kimseler de kullanabilir. Patent hakkı ona aittir diye birşey yok. Yalnız kullanılan bu şey doğru mudur, değil midir bunun üzerinde durabiliriz. Kaldı ki bizim coğrafya bakımından 780 bin kilometrekare içinde yaşayan her insan kendini anlattığı zaman Türkiyeliyim diye anlatır.
Türk olma noktasında (Türk'üm) demekten gocunmayan da (Ben Türküm) der. Bundan gocunmaya da gerek yok. Öbür tarafta (ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım) demek için de hangi etnik unsurdan olursa olsun deriz ki onları birbirine bağlayan bu üst kimlik de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bununla da iftihar etmesi lazım. Bunun için de herhangi bir sıkıntının içine girilmemesi gerekir. Kaldı ki, bizi birbirine bağlayan o üst vatandaşlık kimliği, anayasal kimlik budur. Buna hepimizin birlikte sahip olması lazım.”
Bu zenginlikten kimsenin rahatsız olmasına gerek olmadığını kaydeden Erdoğan, “Örneğin hala bakıyorum ana muhalefet lideri çıkıyor; (hangi millet, bunu söylesin) diyor. Kaç kere söyledik. Sen anlamaktan acizsen bunu kaç kere anlatayım” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTÜ BU MESAJLARI ALMAZ”
Diyarbakır'a yaptığı ziyarette önemli mesajlar verdiğini kaydeden Erdoğan, “Terör örgütü bu mesajları zaten almaz, alamaz. O mesajlar onun işine gelmez. Çünkü, o mesajların muhatabı olarak terör örgütünü görmüyoruz. O mesajların muhatabı benim bu bölgedeki halkımdır” dedi.
Hiçbir zaman terör örgütünü etnik yapısı Kürt olan vatandaşların temsilcisi olarak görmediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kürt vatandaşım benim vatandaşım, kardeşim, canım, ciğerimdir. Türk de benim canım, ciğerim, kardeşim, vatandaşım. Bunlar birbiriyle omuz omuza olmuşlar bu ülkede. Tarih boyunca bir sıkıntı olmamış. Şimdi, terör örgütü adeta benim Kürt vatandaşlarımı sanki tasarrufu ona aitmiş gibi, onların temsilcisiymiş gibi bir havaya girerek bizi de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Kürt vatandaşlarımızla hasım durumuna getirmenin gayreti içine giriyor. Ellerinden şimdi bu gidiyor, bu gittiği için bundan rahatsızlar.”
Ilıcak'ın, “Siz hapishaneden başbakanlığa çıktınız. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de bunu örnek mi alıyor?” sorusu üzerine, “Bu tür olaylarda bizim benzetilmemiz hiç hoş olmaz. Sanırım o da özenmez. Çünkü çok farklı dünyanın, çok farklı ideallerin insanlarıyız. Hiç mukayese kabil değil” dedi.
Son dönemlerde bazı belediye başkanlarının teröre zemin hazırlayan açıklamalar yaptıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bir siyasi partinin lideri de gerilla ifadesini kullanıyor. Bir taraftan bir demokratik kitle örgütü olacaksınız, onun başında olacaksınız, ondan sonra gerillalardan bahsedeceksiniz. AB üyesi tüm ülkeler 'PKK terör örgütüdür' dediği halde siz PKK'yı terör örgütü olarak görmeyeceksiniz. Ondan sonra da bir taraftan gerilla, bir tarafta o. Bunlar ne yapıyor, bindikleri dalı kesiyorlar, yanlış iş yapıyorlar. Siz bu ülkede en önemli bir Güneydoğu ilinin başına belediye başkanı seçiliyorsunuz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.”
“BUNLAR ELMAYLA ARMUDU KARIŞTIRIYOR”
Erdoğan, Hamas'ın ziyaretiyle bu olayların karşılaştırılmasının yanlış olduğunu da belirterek, “Bunlar birbirinden farklı şeyler. Bir defa Türkiye'de buralar işgal atında olan yerler mi? Nasıl böyle birşeyi konuşursunuz?” dedi.
Filistin'de Hamas'ın seçimle geldiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Burada bir siyasi irade var. Bu, Filistin halkının siyasi iradesidir. Ben zaten seçimle gelmiş olan Osman Baydemir'i makamımda kabul etmişim. Tunceli Belediye Başkanı'nı makamımda kabul etmişim. Yaptığı benzetme yanlış birşeydir. Yani bizde güzel bir laf var: Teşbihte hata olmaz diye. 'Teşbihte hata olmaz' demek istediğin gibi benzetme yapabilirsin anlamına gelmez. Benzetme hata kabul etmez anlamına gelir. Bunlar elmayla armudu birbirine karıştırıyor.”
ŞEMDİNLİ
Erdoğan, bir başka soru üzerine de Şemdinli olaylarının iddianamesini hazırlayan savcıyla ilgili tasarrufta bulunma yetkisinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda olduğunu anımsattı. Adalet Bakanlığı'nın müfettiş görevlendirdiğini belirten Erdoğan, konunun yargıya intikal ettiğini söyledi. Erdoğan, “Yargı safhası başladıktan sonra bu konu üzerinde konuşmamız mümkün değil” dedi.
Erdoğan, Ilıcak'ın ABD ile ilişkileri anımsatarak, “ABD'nin size soğuk baktığı söylenebilir mi” sorusu üzerine, “Üst düzey siyasetçiler olarak böyle birşey söz konusu değil. Biz aynen stratejik ortaklar olarak münasebetlerimizi devam ettiriyoruz” dedi.
Yapılan üst düzey karşılıklı ziyaretleri hatırlatan Erdoğan, ”Sıkı bir trafik devam ediyor. Basın biraz bu tür şeyleri körüklüyor. Olmayan birşeyi varmış gibi gösterme gayretleri var” dedi.
HAMAS
Ilıcak'ın, “Hamas liderinin gelmesi pek hoş karşılanmadı” sözleri üzerine de Erdoğan, “Doğrudur, karşılanmayabilir. Herhalde dış politikayla ilgili bu tür kararlarımızı verirken kendi kararımızı kendimiz vereceğiz” dedi.
Filistin halkının seçtiği bir partinin mensuplarını talepleri üzerine parti olarak kabul ettiklerini ifade eden Erdoğan, “Filistin halkının iradesine saygı duymazsak bunu demokrasinin neresine sığdıracağız. Bu yanlış olmaz mı? Yaptığımız budur” dedi.
Ortadoğu'da barışı sağlamaya çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Siz kalkıp (Hamas şunu, şunu yapmadıkça biz kabul etmiyoruz) derseniz, bunlar dayatmadır. Seçilmiş bir hükümet var. Şu anda nasırına basmanın anlamı yok. Burada bazı şeyler istenir, ortaya konur. Neye yönelik olarak? Demokratik yönetime yakışan neyse ona yönelik olarak, demokratik bir Filistin devletinin yapması gereken neyse ona yönelik olarak. Bunlar için de bana göre kapıyı kilitlememek lazım. Açık tutalım ki o kapıdan girebilelim.”
“KISA SÜREDE BÖYLE BİRŞEY BEKLEMİYORUM”
Ilıcak'ın, “ABD'nin İran ve Suriye'ye yönelik tutumu Türkiye açısından bir tehlike arzediyor mu? İran ve Suriye'de bir kriz çıkarsa biz ne yapacağız?” sorusuna karşılık da Erdoğan, “Ben kısa süre içinde böyle birşey beklemiyorum” dedi.
Lübnan konusunda Suriye nezdinde Türkiye'nin girişimlerini anlatan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye ziyareti sonrasında Suriye'nin Lübnan'dan askerlerini çektiğini, bunun da Türkiye'nin rolünü ortaya koyduğunu kaydetti.
Erdoğan, “Kalkıp en ufak birşeyde farklı tehdit yollarını kullanmak. Artık bu çağda bunlar doğru değil” dedi.
“YANLIŞ OLUR”
Irak'ta yaşanan sorunlara işaret eden Erdoğan, “Bu sorunlar Amerika için huzur verici mi? Tüm Amerikan halkını da rahatsız ediyor. İnanıyorum ki sayın Bush yönetimini de rahatsız ediyor. Olaylar şöyle uçaklarla bombalarla gel, geç, bitmiyor. Diplomatik mekanizmaları bence açık ve diri tutmamız gerekiyor” dedi.
Sürecin BM şemsiyesi altında işlemesini gönlünün arzu ettiğini, ancak olayın çok farklı bir zemine kaydığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Korkumuz Irak'ta bir sivil savaşın geliyor olması. Bu hiç hoş değil. Bunun tehlike boyutu çok büyük olur. Bize yansıması olmasını istemeyiz, beklemeyiz. Bizde olmazsa farklı ülkelerde olabilir. Bu üzücü olur. İran bu noktada tahrik edilirse bu yanlış olur.”
İran'da kitle imha silahı olmasını Türkiye'nin de istemeyeceğini ifade eden Erdoğan, BM sürecine işaret etti ve, “Temenni ederiz ki burada yine mutabakat sağlanmış olsun ve bu şeffaflık ilkesi yerine getirilerek burada bir çözüme kavuşturulsun” dedi.
“İZOLASYON KALKMADAN”
Erdoğan, bir başka soru üzerine de KKTC üzerindeki izolasyonlar kalkmadan kimsenin Türkiye'den ne limanlarını ne de havaalanlarını Güney Kıbrıs'ın gemi ve uçaklarına açmasını beklememesi gerektiğini yineledi. Ek Protokol'ün de TBMM'den geçmeyeceğini belirten Erdoğan, ”Bu iş bitecek ondan sonra oturup konuşcağız. Önce şu izolasyonun kalkması lazım” diye konuştu.
SABRİ UZUN
Erdoğan, Ilıcak'ın, “Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök önce (Biz birinci sınıf bir ülkeyiz. Masaya yumruklarımızla değil beynimizle vururuz) dedi. Sonra da başka bir açıklama yaptı. Ondan sonra siz istihbarat daire başkanı Sabri Uzun'u görevden aldınız. Niçin?” biçimindeki sorusu üzerine, “Genelkurmay Başkanımızın yaptığı açıklamayla bunun yakından uzaktan bir ilişkisi yok” dedi.
Özkök'ün demokratça bir ifade kullandığını, bundan daha açık, net ve güzel bir mesaj olamayacağını belirten Erdoğan, “Sayın Uzun bizim işbaşına getirdiğimiz bir arkadaşımız. Getirdiğimiz gibi alırız. Bu, bizim tasarrufumuzdur. Almamız gerektiği için almışızdır. Ne araştırma komisyonundaki ifadesi ne de başka yaklaşımlar bizi bu noktada etkilememiştir” diye konuştu.
Bir başka soru üzerine, soldan bir siyasal partinin parlamentoda yerini almasını istediğini kaydeden Erdoğan, yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarında AK Parti'nin güçlenerek yoluna devam ettiğini, CHP dışında diğer partilerin barajın altında göründüğünü ifade etti.
DEMİREL
Erdoğan, “Yeni bir siyasi partiden sözediliyor. Süleyman Demirel, toplantılar yapıyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi gibi bir anayasa değişikliği gündeme gelirse bir tarafta Erdoğan bir tarafta da laik oyları alan Demirel aday olacak deniliyor. Demirel'i rakip olarak görür müsünüz?” sorusuna karşılık da, “Sayın Cumhurbaşkanımızın emekliliğin tadını çıkarması lazım. Öyle zannediyorum ki; öyle yeni bir süreci zaten istemez. Bir duayen olarak kendisine sorulduğu zaman soruları cevaplar verecektir. Bir şekilde Türkiye siyasetine katkıda bulunacaktır” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ
Bir başka soruyu yanıtlarken de cumhurbaşkanını seçmenin bu TBMM'nin hakkı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu parlamento bu cumhurbaşkanını seçmeyecek” ifadesinin meclise saygısızlık olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi konusunda Anavatan Partisi ile bir işbirliği yapıp yapılamayacağının sorulması üzerine Erdoğan, “Bunların hepsi olabilir de bugüne kadar bunlar gündeme geldiğinde şimdi bu ifadeyi kullananlar o zaman niye halka seçtirmediler. Bunu söyleyen sayın cumhurbaşkanı, kendisi, niye halkın oylarıyla gelmedi de meclisin oylarıyla geldi. O zaman niye demedi (hayır ben parlamentonun değil halkın seçimiyle gelmek istiyorum) Bana helal, sana haram” diye konuştu.
“BAKANLAR KURULU REVİZYONU GÜNDEMDE DEĞİL”
Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nda bir revizyonun gündemlerinde olmadığını da kaydetti.
Erdoğan, “Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a çok sıkı bir şekilde sahip çıktınız. Burada (surda delik açtırmam) mantığıyla mı hareket ettiniz, yoksa gerçekten Unakıtan'ın iftiraya uğradığını mı düşünüyorsunuz?” sorusunu, şöyle yanıtladı:
“Bunların hepsi de var. Bir insanın görevi esnasında eksikleri, hataları olabilir. Bu her bakan arkadaşım için ve şahsım için de söz konusudur. Ama bunları düzeltmemiz esastır. Aileler içinde de bu tür eksiklikler, noksanlıklar olabilir. Bunların giderilmesi esastır. Eğer bunlar o bakan arkadaşımın şahsında devlete zarar veriyorsa bunun üzerine ısrarla gideriz ve gereğini yaparız. Burada biz kar-zarar hanesine bakarız. Kar, devletten yana ağır basıyorsa burada biz ısrarlı oluruz. Ama medya kalkıp da talep ediyor diye ben hiçbir milletvekilimi, bakanımı, belediye başkanımı ve bürokratımı yedirtmem. Bunu bilmeleri lazım. Maliye Bakanı da bütün bu olanlardan ciddi manada rahatsızdır. Hatta bana gelip (istifa edeyim) bile dedi. Burada zamanlamayı medya değil, arkadaşım kendi belirler ben belirlerim. Belge var mı? kanıt var mı? Yok. Kaç kere anlatıldı.”