Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, millete “efendi değil hizmetkar olmak için” göreve geldiklerini söyledi.
“Toprağı aziz, insanı azizi, kendisi aziz Elazığ'ı, gakkoşlar diyarını selamlıyorum” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz bu kardeşinizi bağrınıza bastınız, kucak açtınız. Bu kardeşinizden desteğinizi, hayır duanızı eksik etmediniz. Bu kardeşiniz de size mahçup olmadı, Allahın izniyle bundan sonra da mahçup olmayacak. Bizim siyasetimiz, hizmet siyaseti, millet siyaseti, biz millete efendi olmak için değil, hizmetkar olmak için geldik. Gönüllerinizi fethetmeye, gönüllerinizin sultanı olmaya geldik. Biz gösteriş peşinde değiliz, makam, mevki peşinde değiliz, paranın pulun peşinde, itibarın peşinde değiliz. Bu millet bugün yarın ya da bu dünyadan göçtükten sonra 'bir zamanlar şöyle bir AK Parti geldi geçti. İşte başında Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bakan arkadaşlarıyla geldiler, bu ülkede yollar yaptılar, sular getirdiler, refah getirdiler, huzur getirdiler, tren yollarımızı rehabilite ettiler, hızlı tren getirdiler, doğalgaz getirdiler. İşsizlik almış başını gidiyordu onlar bizi ayağa kaldırdılar. Allah razı olsun' desin bu bize ziyadesiyle yeter.”
“ADAM ALDIRMA DA GEÇ GİT DİYEMEM...”
Gittikleri her yerde yurt içinde ve dışında Yunus'un diliyle konuştuklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, “kavga için değil gönüller yapmak” için geldiklerini söyledi.
Muhalefet partilerinin kullandığı dil ve üslubu eleştiren Erdoğan, “Diğer partilerin nasıl bir öfke içinde olduklarını görüyorsunuz. Hakaretle, yalanla, iftirayla nasıl üzerimize geldiklerini görüyorsunuz. Biz bunlara aldırmıyoruz. Biz bunlara kulak asmıyoruz. Bunlarla vaktimizi heba etmiyor, millete hizmetten kendimizi alıkoymuyoruz. Ama bir de 'aldırma da geç git' diyemiyeceğimiz yerler var” diye konuştu.
Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un “Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar taaa ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. (Adam aldırma da geç git) diyemem. Aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim. Hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım ama, severim mazlumu” dizelerini okuyarak, şöyle devam etti:
“Bu durumlarda, bu dönemlerde geçip gitmiyor hakkı söylüyor, dik duruyor, mazlumun yerinde yerimizi alıyoruz. İnsanlara zulmedenlere, haksızlık edenlere karşı susmuyoruz. Başımızı öne eğmiyoruz. Görmezden gelmiyoruz, gözümüzü yummuyor, yüreğimizi ortaya koyuyoruz. Bize yakışan, tarihimize yakışan işte budur. Kültürümüze, medeniyetimize yakışan budur. İşte benim gakkoşuma yakışan budur. Monşer eskileri bunları anlamaz. İkitelli medyasının maaşlı köşe yazarları bunu anlamaz. Milliyetçiliği slogan zannedenler bunu anlayamaz. Tarihini, kültürünü, ecdadını tanımayanlar bunu anlayamaz. Ama Türkiye bunu anlar, Elazığ bunu anlar. İşte onun için göğsümüzü gere gere gür bir sesle diyoruz ki sen Türkiye'sin, sen Elazığ'sın...”
“BUGÜN NEVRUZ, BUGÜN YENİ GÜN”...
Bu günün çok özel bir anlamı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bugün 21 Mart, bugün Nevruz, bugün yeni gün bayramı. Bu vesile ile bütün Türkiye'nin ülkemiz dışında bu bayramı kutlayan tüm milletlerin, bütün Elazığlı kardeşlerimin Nevruz bayramını tebrik ediyorum. Orta Asya'dan Avrupa içlerine kadar uzanan ortak kültür coğrafyamızda yer alan bütün insanlarımızın Nevruz Bayramı'nı kutluyorum. Bugün baharın başladığı, toprağın dirildiği gün, tazelenmenin, yenilenmenin, dirilişin günü. Bugünü bütün milletimizle el ele gönül gönüle kutlayacağız. Birbirimize her zamankinden daha sıkı sarılacağız. Düşman nazarlarla bakmayacağız birbirimize. Öfkeyle, kinle bakmayacağız, bir olacağız, diri olacağız. Böyle bakacağız birbirimize çünkü gün birlik günüdür, gün beraberlik günüdür. 'Bu Türkmüş', 'bu Kürtmüş', 'bu Lazmış', 'bu Zazaymış, Çerkezmiş, Gürcüymüş, Abhazmış' bunların hepsine saygı duyacağız. Ama birbirimizi 'yaradılanı yaradandan ötürü severiz' anlayışıyla seveceğiz. Bütün unsurlarımızı, bütün farklılıklarımızı, bu toprağın, bu vatanın asli unsuru olarak göreceğiz. Bağrımıza basacağız. Dinsel, bölgesel, etnik milliyetçilik yapmayacağız. Birlik içinde, bütünlük içinde kardeşliğimizi muhafaza ederek ortak geleceğimizi şekillendirmeye devam edeceğiz. Ayrımcılık yapanlar varsın olsun, elimizin tersiyle iteceğiz. Demokratik yollarla onları sandığa gömeceğiz, sandığa...”
“SEVİNÇLERİMİZ DE BİR, KADERİMİZ DE BİR, ÖYLEYSE BU KAVGA NİYE”
Erdoğan, bunun en iyi örneğinin üç gün önce Çanakkale şehitlerini anma törenlerinde sergilendiğini vurgulayarak, 94 yıl önce Çanakkale'de bu toprakların yeni bir ruh kazandığını, şimdi aynı dayanışma, aynı ruh birlikteliği içinde bu vatana, bu ülkeye sonsuza dek sahip çıkma günü olduğunu söyledi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Vatanımız, ülkemiz, bayrağımız, istikbalimiz birdir, ortaktır. Bunu asla unutmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olma onurunu, şerefini, haysiyetini, 71.5 milyon vatandaşımızla birlikte yürekten paylaşacağız. Artvin'den Çanakkale'ye, Hakkari'den Muğla'ya, Sinop'tan Mersin'e, İstanbul'dan Elazığ'a kadar... Heyecanlarımız, taleplerimiz bir kederimiz de bir sevinçlerimiz de bir, kaderimiz de bir öyleyse bu kavga niye... Hiç bir değerimizi birbiriyle çarpıştırmıyoruz, çarpıştırmayacağız, bütün değerlerimize aynı samimiyetle sahip çıkıyoruz. Bundan sonra da aynı samimiyetle sahip çıkacağız. Türkiye'nin 81 vilayetini aynı şekilde kalkındıracak, 780 bin kilometrekareye eşit hizmet götürecek, 71.5 milyon vatandaşımızı adil bir şekilde refaha kavuşturmanın gayreti içerisinde olacağız. Türkiye bunu başarabilir, Türkiye bunu başarıyor. Yeter ki aramıza nifak sokmaya çalışan, bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara karşı tek yürek olalım. Yeter ki bu toprakların binlerce yıldır devam eden kardeşliğini, huzurunu bozmaya çalışanlara karşı yek vücut olalım. Bunu başardığımız sürece bizi kimse yıkamayacaktır. Bunu böyle biliniz..”
TRT'NİN YENİ KANALI
TRT'nin Ocak ayında önemli bir açılım yaptığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“TRT 6, TRT Şeş adıyla Kürtçe yayına başladı. Bu akşam TRT yeni bir kanalı daha devreye alıyor. Bu yeni kanal da Türkçe olarak tüm 'Türk Dünyası'na sesleniyor. Bosna-Hersek'ten Çin'e, Kazakistan'a, Sırbistan'dan Afganistan'a, Gürcistan'dan Türkmenistan'a, Macaristan'dan, Moğolistan'a kadar çok geniş bir coğrafyada soydaşlarımıza, kardeşlerimiz, akrabalarımıza, dostlarımıza artık Türkçe bir TV kanalı ile ulaşıyoruz. Avrupa'dan, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya,
Uzak Asya bu yeni kanalla Anadolu ile buluşacak. Yani Elazığ'la buluşacak. Özbek şarkıcılar, Boşnak hafızlar, Azeri şairler, Türkmen ressamlar bu kanalla geniş bir coğrafyaya seslenecekler. TRT'nin bu yeni kanalının da hayırlı olmasını diliyorum.”
“DUVARLAR ÖRÜLDÜ ARAMIZA...”
Erdoğan, Nisan ayı içinde “TRT Türk” adıyla tüm dünyaya hitap edecek BBC ölçeğinde yeni bir kanalı da devreye alacaklarını belirterek, şunları söyledi:
“Dünyanın 20 farklı bölgesinde temsilciliği olacak. Bağdat'tan, Saraybosna'ya, Bişkek'ten Moskova'ya kadar geniş bir coğrafyayı buluşturacak bir dünya kanalı kuruyoruz. Orada da durmuyoruz. Ardından Arapça kanalımızı, ardından İngilizce kanalımız gelecek. Çünkü biz büyük düşünüyoruz. Burada Kürtçe yayın yapan radyomuz yayına giriyor. Ayrıca Ermenice yayın yapan radyomuz yayına giriyor. İstiyoruz ki her yere en geniş şekilde ulaşalım ve ulaşacağız. Yıllarca bunlar ihmal edildi. Bunlar yapılmadığı için işte duvarlar örüldü aramıza. Şimdi bunu aşıyoruz. Çünkü bizim ufkumuz var.”
Moğolistan'daki Orhun anıtlarını dünya mirasına yeniden kazandırdıklarını, Bosna Hersek'te köprü ve Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın restorasyonlarını yaptıklarını, Çanakkale'de şehitlerin hatırasına ve Kudüs'teki Yusufiye şehitliğine de sahip çıktıklarını anlatan Erdoğan, “Bütün bunları yaparken, ufku olmayan, vizyonu olmayan, hayalleri olmayan, hedefleri olmayan muhalefetle de baş etmeye çalışıyoruz. Onlar Sivas'ın ötesine dahi geçemiyorlar” dedi.
“ANKARA'DA KALAN TÜRKİYE İSTEMİYORUZ”
Melbourne'de Türklerle bir araya geldiklerinde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisini harcırah almak için Avustralya'ya gitmekle ve seyahat etmeyi sevmekle eleştirdiğini ifade eden Erdoğan, “Sayın Bahçeli, ayıp olmadı mı? Senin uçakla seyahat etme özrün varsa ondan bana ne? Bu ülkede Başbakan yardımcılığı yaptın. 3 tane yerden başka yere gitmemişsin. Nereye ulaşırsan ülkeni oraya tanıtırsın. Ankara'da kaldığın sürece Türkiye Ankara'da kalır” diye konuştu.
Erdoğan, “Ankara'da kalan Türkiye değil, dünyanın dört bir yanına açılan Türkiye istediklerini ve onun mücadelesini verdiklerini” kaydederek, Türkiye'nin bu sayede BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi, medeniyetler ittifakına eş başkan ve ikinci kez İKÖ Genel Sekreteri olduğunu belirtti.
“Marmaray'ı inşa ediyoruz, Londra'yı Pekin'e bağlıyoruz. Onlar Ankara'dan dışarıya başlarını dahi uzatamıyorlar” diyen Erdoğan, muhalefetin dünya barışı bir yana Türk dünyasına, vatandaşlara ve soydaşlara ilişkin bir hayali olmadığını ifade etti.
Sorusu üzerine miting alanında toplananlardan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Elazığ'a gelmedikleri cevabını alan Erdoğan, “Buranın adresini mi bilmiyorlar” dedi.
“ÜÇ KAFADAR”
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Diyorum ya bunlar iki ruh ikizi. Takılmış birbirinin peşine gidiyorlar. Onlar küçük düşünecek, biz büyük düşüneceğiz. Onlar engelleyecek, biz engelleri aşacağız. Onlar Türkiye'yi paçasından tutup çekiştirecek, biz Türkiye'yi 21. yüzyılın güçlü ülkesi yapmak için mücadeleye devam edeceğiz. Bunlar üç kafadar. CHP, MHP ve bunların İkitelli'deki medyası.
Sayın Bahçeli CHP'nin kuyruğuna takılmış, bir de kızıyor. Kızma. Biz gerçekleri söylüyoruz. DSP'nin arkasına takıldın, barajın altında kaldın. Şimdi de Sayın Baykal'ın iftira, istismar siyasetini taklit ediyorsun. Ankara'da İstanbul'da CHP, MHP üzerinden varlık kazanmaya çalışıyor. Bu oyuna geliyorsun. Gel bu sevdadan vazgeç. CHP'nin gölgesinden kurtul.”
Bahçeli'nin “IMF'siz Türkiye hayali”ne ilişkin sözlerini anımsatan Erdoğan, MHP'nin koalisyon hükümeti döneminde IMF'den 30 milyar dolar borç alındığını, borcun 23.5 milyar dolarını devraldıklarını söyledi. Erdoğan, “Dürüst ol dürüst. Halkımı aldatma. Doğru konuş. Madem IMF'siz ortam düşünüyordun, neden hem stand-by imzaladın, borçlandın. Siz IMF önünde el pençe divan durdunuz. Ne şartları varsa sorgusuz sualsiz kabul ettiniz” dedi.
Erdoğan, ülkenin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını ve buna ters bir anlaşmayı imzalamayacağını belirtti.
“BÜROKRASİYE BU TAVIR ÇİRKİN”
CHP Genel Başkanı Baykal'ın üslubunu da eleştiren Erdoğan, ana muhalefet liderinin son günlerde hırçınlığını artırdığını ve valileri tehdit etmeye başladığını söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Baykal, bürokrasiye karşı bu tavır çok çirkin, çok yanlış. Biraz devlet terbiyesi olanlar valileri, bürokratı bu şekilde tehdit etmez. Yeri geliyor savcıları, yargıyı tehdit ediyorsun. Ama sana karşı nedense suskunlar. Anayasa'nın içindeki maddeler çiğneniyor ama bakıyorum ki yargı suskun. Bu nasıl dayanışmadır anlamak mümkün değil. Bunlar uzaydan gelmedi. Bu valiler bu devletin memurları. Diğer bürokraside, teknokraside olanlar bu devletin memurları. 10, 15, 20 yıl bu kadrolarda çalışmışlar. AK parti iktidarında bunlar belli görevlere getirilince niçin rahatsız oluyorsun. Senden mi izin alacaktık, onayını mı isteyecektik, sana mı soracaktık? Eğer sana sorsaydık aynen benzin kuyrukları 12 Eylül öncesinde nasıl olduysa, şimdi akaryakıt istasyonlarında kuyruklardan geçilmezdi. Delikli kuruşa Türkiye'yi muhtaç ettiniz.
Kampanyaya başladığı günden beri televizyon sevdası içinde. Kendisine yarenlik edecek şovmenler bulmuş. Sen o şovmenlerinle devam et. Çarkıfelek'te mi oynarsın, Televole'de mi oynarsın, nerede oynarsan oyna. Bizim öyle bir derdimiz yok. Bizim için meydanların dili önemli. Halkımla iç içeyim.
Baykal, 'biz Cumhuriyet'ten eskiyiz, Atatürk'ün partisiyiz' diyor. Atatürk'ün partisini getirdiğin yere bak, Atatürk'ün partisini özdeşleştirdiğin şovmenlere bak. İnsan partisine, seçmenine karşı bu kadar insafsız olur mu?”
Baykal'ın telefonların dinlendiği ve insanların rahatça küfür edemediğini söylediğini belirten Erdoğan, “Sen küfürbaz olmaya devam et. Benim milletim küfürbazdan Başbakan aramıyor. Bu ülkede benim milletim adam gibi adamı Başbakan yapar” dedi.
“BÖYLE MUHALEFETLE YARIŞ KOLAY”
Başbakan Erdoğan, Baykal'ın AK Parti'nin yüzde 52'nin altında oy alması halinde başarısız olacağına dair sözlerini de hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Bir siyasi parti yola çıktığı zaman ebediyen muhalefette kalmak için mi çıkar? En azından ikinci olmayı kabul etmiş de AK Parti yüzde 52'nin altında kalırsa başarısız diyor. Senin gibi muhalefete ben kurban olayım be. Sen bu göreve devam et. Böyle muhalefetle yarış kolay. Ama demokrasi kaybediyor, ona üzülüyorum. Bu liderlerle muhalefet olmaz. İktidarın güçlü olması biraz da saygın muhalefetle olur, kaliteli muhalefetle olur, böyle küfreden muhalefetle olmaz, halkına saygı duymayan muhalefetle olmaz.”
Türkiye'nin yeni günlerin ve taze baharların arifesinde olduğunu dile getiren Erdoğan, “21 Mart nasıl ki toprağın yeniden dirilişini temsil ediyorsa, 29 Mart bütün Türkiye'nin yeniden şahlanması olacak. 29 Mart, siyasetimiz için, demokrasi için adeta bir Nevruz olacak. Türkiye tazelenecek, Türkiye bereketlenecek. 6.5 yıldır hükümette, 5 yıldır belediyelerde sürdürdüğümüz hizmet kervanı 29 Mart'tan itibaren çok daha kararlı adımlarla yolculuğuna devam edecek” diye konuştu.
6,5 YIL ÖNCE TUVALET PARASI 1 LİRAYDI
Erdoğan, İstasyon Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, göreve geldikleri tarihten itibaren Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasının 230 milyar dolardan 750 milyar dolara çıktığını söyledi. Devletin borçlanma faizinin yüzde 13'lerde bulunduğunu belirten Erdoğan, eskiden tuvalete 1 liraya gidildiğini, 6.5 yıl önce ise tuvalet parasının 1 milyon olduğunu söyledi. Paradan 6 sıfırı atacaklarını söylediklerini, eleştirilere rağmen enflasyonun patlamadığını tam tersine “çatladığını” söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunların ikisi de çıkıyor, 'bu paranın değerini düşürmek lazım' diyor. Hani siz milliyetçiydiniz, nasıl olur da bunu düşürmek gerekir diyorsunuz. Bunları anlamak mümkün değil, akşam başka, sabah başka. İkide bir kalkıp 'Türkiye'nin 500 milyar dolar borcu var' diyor. Ayıptır ayıp. Türkiye'nin şu an kamu borcu olarak söylüyorum; 142 milyar dolar. Özel sektörü de katarsak ki onların ödeme mecburiyeti yok, onu da katarsak 342 milyar dolar. Aradaki fark ortada. Ayıptır, dürüst ol, doğru konuş ama konuşmuyor. İftira at, tutmazsa iz bırakır. Mantık bu, anlayış bu. Ama benim milletim 29 Mart'ta bunun cevabını verecek.
Diğer tarafta, aynı CHP dün konuşuyor, 'Sayın Başbakan' diyor, 'sen hiç ekmek bulamayan fakiri gördün mü?' Sayın Baykal, ben oralardan geliyorum, ben oralardan geliyorum. Bana sen bunları anlatma. Benim okul çağlarımdan gelişim, bugünlere kadar hep oralardan. Kazıya kazıya toprağı geldik biz. Damdan düşmedik, sipariş üzerine gelmedik, kazıya kazıya geldik. Bizim geçmişimizi bilenler, senin geçmişini bilenler de bu işi çok iyi bilir. Biz öyle geldik. Onu da sana anlatmaya mecbur değilim.
Biz fakir fukara, garip gureba dediğimizde, AKP olarak fakir fukaranın derdine derman olmaya çalıştığımızda niye rahatsız oluyorsun? “
Şu anda belediyelerin öğrencilere burs veremediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Niçin? CHP yüzünden... Hani sen yoksulun yanındaydın? Niçin engelledin? Bunların sözü ile özü aynı değil” dedi.
“Artık hortumların kesildiğini” belirten Erdoğan “Bu hortumlar kesildiği için ne yapıyoruz? IMF'ye olan borcumuzu ödüyoruz. Kesildiği için ne yapıyoruz? Merkez Bankasının döviz rezervini yükseltiyoruz” dedi.
Bahçeli'nin iktidara ortak olduğu dönemde 16 bankanın iflas ederek fona devredildiğini belirten Erdoğan, bunun bedelinin 40 milyar dolar olduğunu söyledi.
İŞSİZLİKLE MÜCADELE
Kendi iktidarlarından önce, hastanelerde “ölülerin dahi hastanelerde rehin bırakıldığını” ifade eden Erdoğan, sosyal güvenlik reformundan söz etti. Bireyin, doğumundan 18 yaşına kadar sosyal güvence içinde olacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, bunu hükümetlerinin gerçekleştirdiğini, demokratik laik, sosyal bir hukuk devletinde sosyal devlet olmanın gereğinin bunu gerektirdiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ondan sonra çıkıyor diyor, 'işsizlik, işsizliz, işsizlik'. Dün akşam TV programında da açıkladım. İşsizlik diyorsunuz. Şu anda ABD'de yüzde 8.1 şu anda işsizlik var, dünyanın 1 numaralı ülkesi. Avrupa'da işsizlik almış başını gidiyor. Almanya, Hollanda, Fransa hepsinde. Türkiye'de biz 10.3 ile devraldık, şu anda 13.6, buralardayız. Mücadelemizi veriyoruz, kavgamızı veriyoruz. Allah'ın izniyle bütün bu ekonomik krizden Türkiye'nin şu anda çektiği sıkıntı, bu denli az. Buradayız. Dünyanın hiçbir yerinde işsizliği sıfırlayan bir ülke yok. Hepsinde bu sıkıntı var. Az veya çok. İspanya bizim çok üstümüzde. Orada yüzde 15 işsizlik. Bunlar, dünyanın bize göre daha gelişmiş ülkeleri...”
YSK KARARI
Elazığ'a yapılan yatırımlardan söz eden Erdoğan, vatandaşlardan sandık başına mutlaka gitmelerini isteyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Pazar günü seçim sandıklarında demokratik hakkınızı kullanmanızı istiyorum. Onun için nüfus kimlik numarası çok önemli. Nüfus kimlik belgesini almanız lazım. Eğer almayanlarınız varsa gidin. Almışlar demeyin, ihmal etmeyin. Bunları alın, nüfus kağıdı, pasaport, ehliyet, buna benzer kartlarla bunları gözden geçirin. Bilmeyenler bilenlere bunu sorsun. Ben üzülürüm. Benim vatandaşım sandığın başına gidip de, 'numaran yok, kullanamazsın' denilip de geri dönerse biz üzülürüz. Bu demokratik mücadele şansınızı değil, hakkınızı kullanacaksınız. Çok önemli bu. Unutmayınız hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Zaten biz, bunun için böyle hemen bunu anlamakta hala zorlanıyoruz.
Yani Yüksek Seçim Kurulu burada aldığı kararla bilemiyorum, ama tarihi noktada bana göre ciddi bir yanlış yapmıştır. Bugüne kadar gelen bir yöntem var, o da kullanılır, o da kullanılır. Yani bunlar devletin resmi kimlikleri değil mi?
Nüfus kimlik cüzdanı veya ehliyet. Bunlar böyle olduğuna göre, bunları kullanmak
suretiyle vatandaşımızın demokratik hakkını, hele hele böyle AB sürecinde, hele bir de düşünün ki dışarıdan birileri gelip de bizi izler, takip eder, orada oyunu kullanmak isteyen bir insan, bundan dolayı oyunu kullanmadan geri dönerse... Bu seçim sathımailini gölgelemeye kimsenin hakkı yok. 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' dedik. Son söz sizin, karar sizin. Bu ülke hepimizin. 29 Mart'ta bir kez daha Türkiye'nin yarınlarına sahip çıkalım. Gelin 29 Mart'ta güç birliği yapalım. Daha güçlü bir Türkiye inşa edelim, bir olalım, iri olalım, diri olalım.”
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, Elazığ adaylarını kürsüye çağırarak vatandaştan destek istedi. Vatandaşlar sık sık sevgi gösterisinde bulunurken, meydandaki “One minute gadan alam/ sen hiç canını sıkma/ Elazığ'da hizmete devam” yazılı pankart dikkati çekti.