Güncelleme Tarihi:
AKDENİZ Parlamenterler Asamblesi 4. Genel Kurulu’nun açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’de orantısız güç kullandığını, çoluk çocukların da aralarında olduğu bin 500 kişiyi öldürdüğünü söyledi.
Conrad Otel’de düzenlenen Kurul toplantısının açılış konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un tarih boyunca büyük medeniyetlere ev sahipliği yaptığını, Karadeniz ve Akdeniz havzasının bir özeti olduğunu belirtti. Erdoğan, İstanbul’un Doğu için Batı'nın kapısı, Batı için ise Doğu'nun kapısı olduğunu söyledi. Akdeniz’in herkese eşit fırsatlar sunduğunu, çevresindeki tüm ülkelere zengin imkan ve potansiyeller sağladığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Fırsatlar kadar tehditlerin de ortak olduğu biliniyor. Terörizm, iklim değişikliği, çevre kirliliği, başta insan kaçakçılığı ve yasa dışı göç olmak üzere sınır aşan suç örgütlerinin faaliyetleri ile yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük, tüm dünya için olduğu gibi Akdeniz ülkeleri için de tehdit teşkil ediyor. Orta Doğu’daki çözümsüzlük ve Balkanlar’daki kırılgan güvenlik ortamı olarak söylüyorum, yakınımızdaki diğer bölgelerdeki sorunlar, Akdeniz havzası üzerindeki Akdeniz’in güneşini gölgeleyen riskler olarak varlığını sürdürüyor.”
Erdoğan ayrıca, Akdeniz bölgesinin sahip olduğu barış, huzur, istikrar, kalkınma ve refah potansiyelinin ortaya çıkartılabilmesi için geleceğe ümitle bakılması gerektiği inancında olduğunu, karşı karşıya bulunulan tehdit ve risklerin herkesi ilgilendirdiğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. Akdeniz’e kıyısı olan hiçbir ülkenin terör örgütlerine ve terörizme seyirci kalamayacağını hatırlatan Erdoğan, Kıbrıs’ta çözüme ulaşılmasının öncelikleri olduğunu belirtti.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İSRAİL'İ YİNE ELEŞTİRDİ
İsrail’in Gazze’de orantısız güç kullandığını ve aralarında çocuklar ile kadınların da bulunduğu bin 500 insanı öldürdüğünü hatırlatan Erdoğan söyle konuştu:
“Filistin meselesine karşı da kayıtsız kalmak asla mümkün değildir. Böyle bir lüksümüz yoktur. Gazze’de olup bitenler sadece Gazze’de yaşayanları değil tüm bölgeyi Akdeniz’i etkisi altına alıyor. Gazze’deki drama sessiz kalarak hala yaşanmakta olan trajediye gözlerimizi kapatarak kulaklarımızı tıkayarak Akdeniz’i bir barış gölü haline getiremeyiz. Bin 500 insanın ölümü, 5 bin insanın yaralanması ki bunlar benim ülkeme de geldi. Bunları kitle imha silahlarıyla vurmaya yönelik adımlara karşı sessiz kalınamaz. Bu insani bir sorundur. İsrail’in güvenliği ne kadar önemliyse Filistin’in güvenliği de o kadar önemlidir. Bu gün Gazze’ye gıda ilaç çok zor bir şekilde giriyor ama inşaat malzemesi giremiyor. Evleri yıkılmış alt yapısı tamamen çökmüş Gazze’de hala insanlar çadırlarda yaşıyor. Buna sessiz kalma imkanımız var mı?.”
Kıbrıs Sorunu’nun çözümünü bölgesel hassasiyet nedeniyle önemli çok önemli bulduklarını hatırlatan Erdoğan, Rum Kesimi’nin uzlaşmacı bir tutum takınmadığını vurguladı. Annan Planı’na olumlu yaklaşan Kuzey Kıbrıs’ın adeta cezalandırıldığını anlatan Erdoğan “Kuzey Kıbrıs, eroin kaçakçılığının mı, insan kaçakçılığının mı merkezi? Bu dünyada nereler devlet olarak kabul edildi, nereler AB’ye üye kabul edildi. Kuzey Kıbrıs’a uygulanan bu yaklaşım tarzını uluslararası hukukla bağdaştıramıyoruz” dedi.
1,5 MİLYARLIK İSLAM DÜNYASI AB YE GÜÇ KATACAKTIR
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bir açıklamasında “Güney Kıbrıs’ın AB’ye alınması yanlış olmuştur” dediğini, eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in de yazdığı eserinde “Türkiye’ye yapılan ahlaksızlıktır” tespitinde bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, devam eden müzakere sürecine desteklerinin tam olduğun ifade etti. Türkiye’nin AB’ye girmesi durumunda bundan AB’nin kazanacağını anlatan Erdoğan, 1,5 milyarlık İslam dünyasının da AB’ye güç katacağını vurguladı.
Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs konusunda garantör ülke olduğunu anımsatan Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile de konuyu 15 gün önce İstanbul’da görüştüklerini belirterek, “Bizlerin, garantör ülke olarak bu konuda yere sağlam basmamız lazım. Sayın Hristofyas BM toplantısında ’Oturalım, konuşalım’ dedi. ’Niçin biz sizinle konuşacağız’ dedim. ’Eğer konuşacaksak, o zaman bu işi dörtlü konuşacağız’ dedim. ’Kim olacak bu kişiler’ dedi. Dedim ki, ’Siz olacaksınız, Sayın Talat olacak, Karamanlis kalırsa Karamanlis kalmazsa Papandreu olacak, bir de biz olacağız. İki garantör ülke, iki taraf ülke’ dedim. ’Sayın Talat hangi sıfatla olacak?’ dedi. Şu anda sayın Talat ile 42 toplantı yaptınız. Hangi sıfatla görüşüyorsunuz? Hangi sıfatla görüşüyorsanız, aynı sıfatla olacak. Olay budur. Çözüm istiyorsak, çözüme böyle gideceğiz. Aksi taktirde gidemeyiz” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ardından konuşan TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Akdeniz Parlamenter Asamblesi’nin Akdeniz Havzası'nda istikrarın ve kalıcı barışın tesisi için önemli bir oluşum olduğunu belirterek, “Akdeniz’in latinc anlamının Dünya’nın merkezi anlamına gelmesi tesadüfi değildir. Akdeniz Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 7’sinin yaşadığı bir bölgedir. Akdeniz’e kıyısı olan 5 ülke Dünya’nın ilk 30 ülkesi arasındadır. Ticaretin sermaye haraketlerinin arttırılması gerekiyor” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından Akdeniz Parlamenterler Asamblesi 4. Genel Kurulu’na katılan ülkelerin temsilcileri Başbakan Erdoğan ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ile birlikte aile fotoğrafı çektirdi. Fotoğraf çekiminin ardından İsrail Meclisi Knesset’in başkan yardımcısı Mjallie Whbee ile ayakta bir süre konuşan Erdoğan, “Genel kurul açılışındaki konuşmanızın ardından yanınıza gelen İsrailli parlamenter ile ne konuştunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Onlar da çocuk öldürüyor. “Benim de söylediğim şu; Onlar da öldürüyor, ne kadar öldürüyor, siz ne kadar öldürüyorsunuz. Bunlar savunmasız insanlar. Kullandığınız fosforlu bombalar. Yani bunlar orantısız güç noktasında kalkıp da Filistin’le mukayese edilebilir mi? Yani Filistin’in savunma noktasında gücü nedir, diğerlerinin, İsrail’in savunma imkanı, gücü nedir? Bugün İsrail’in dünyada farklı bir yeri var. İsrail dünyada nükleer silahı olan bir ülke durumunda. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? Ben bunu gizleyeyim mi? Yani ben aramızdaki münasebet sebebiyle söylemeyeyim mi? Ben rüşvet-i kelamdan pek hoşlanmam. Gerçek neyse bu gerçeği söylemek zorundayım.”
İLK GELEN KAFİLEDEKİ GÖRÜNTÜLERE ŞAHİT OLMAK İSTEMİYORUZ
Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Avrupa’dan ayın 28’inde bir grup PKK’lının geleceği ile bir tarihin söz konusu olmadığını belirterek, “İlk kafiledeki görüntülere tekrar şahit olmak istemiyoruz. Bir bayram sevinci gibi, bir dostun bir dosta kavuşması gibi yaklaşımları da doğru bulmuyorum. O bayram sevinçleri evlerde yaşanabilir. Aksi takdirde bunlar daha sonra bir bölücü terör örgütünden koparak, Eve Dönüş Yasası çerçevesinde olayları değerlendirirken, dikkat edin ifadelerimi seçerek söylüyorum, yargımızın bunları suçsuz bulması sebebiyle bu işte serbest bırakma sürecini görüyoruz. Bu serbest bırakıldıktan sonra atılan adımlar, planlanan eylemler bizi düşündürüyor. Çünkü bunları tahrik ederek, bunların üzerinden bir devşirme gayreti içerisine girmeyi doğru bulmuyorum. Bu, birlik, kardeşlik sürecine de hizmet etmez. Bu yaklaşım tarzı yanlıştır. Bırakalım gelen insanlar ailelerinin yanına geçsinler. Normal hayata değil de yine anormal süreç için bunları bir figüran olarak kullanma gayreti içerisine samimi düşünce içinde olmayanlar girerse, bu bizi de üzer, ülkemizin diğer kesimlerini de üzer” dedi.