Güncelleme Tarihi:
Babasının doğum gününü kutlamak istediğini belirterek ifadesine başlayan Kalı, gözaltı sürecinde ve cezaevinde işkence gördüğünü, doktorun anına jandarma eşliğinde girdiğini söyledi, “İşkenceyi doktorun kulağına fısıldadım” dedi. Askerden önce bir GSM firmasında çalışan elektronik teknisyeni Kalı, sosyal medya üzerinden geliştirdiği projeyle firma tarafından ödüllendirildiğini belirterek, “Ödüllü bir teknisyenim. Cep telefonunu yalamış yutmuş biriyim. Şu an verin bir telefonu, birkaç saniyede göstereyim. İsteseydim cep telefonundaki mesajı, delili 10 saniyede silerdim. O mesajlar bana ait değil” diye konuştu.
BABAMIN DOĞUM GÜNÜYDÜ DÜN
Utku Kalı, bulunduğu Sivas Askeri Cezaevi’nden yaklaşık 8 saatlik yolculuk sonucu Samsun adliyesine getirildi. Kalı gelmeden önce babası, annesi, avukat kız kardeşi Ceren Kalı ve arkadaşlarının yanı sıra CHP milletvekilleri Hüseyin Aygün ve Muharrem Yılmaz da adliyedeydi. Adliye önünde bir dernek adına yapılan açıklama bekleyiş sürecinin ilk hareketliliğiydi. Pankart açan grup, Kalı’ya destek verip, Reyhanlı katliamının gerçek faillerinin yargılanmasını istedi, sloganlar attı. Milletvekili Yılmaz da yaptığı açıklamada doktor olduğunu hatırlatarak Utku Kalı’nın gördüğü baskılar sonucu psikolojisinin bozulduğunu ve tedavisinin yapılmayarak suç işlendiğini savundu. Yaklaşık 30 kişilik, basık ve havasız salona iki jandarma arasında alınan Kalı gözlüklüydü ve sakin görünüyordu. Gri bir yelek altına çizgili beyakz gömlek giyen Kalı, avukatı ve ablası Ceren Kalı ile sık sık diyalog halindeydi. Mahkeme başkanının görev itirazlarını reddinin ardından iddianame okundu ve ifade alınmasına geçildi. İddianamede Kalı’nın bazı kağıtları çöp kutusunda yakarken kameraya takıldığı öne sürüldü. Kalı dün babasının doğum günü olduğunu ve kutlamak istediğini söyledi. Hakim, duruşma bitimi kutlama yapmasını istedi. Bu diyaloglar sırasında baba Mahmut Kalı hüzünlüydü. Unutkanlık başladığını belirten Kalı, 5 sayfalık savunmasını satır atlayarak okumaya başladı. İlk etapta askere nasıl başladığını ve son olarak Amasya Cezaevi Karakolu’ndaki görevlerini anlattı.
KANIN MI ÇEKİLDİ, PARA İÇİN Mİ YAPTIN?
Olay günü karakolda iken sakallı iki sivil kişinin geldiğini, bunların asker olduğunu, ardından biri alay komutanı iki albayın ve bazı astsubayların da karakola gelerek kendisini kısıtlı bir alana alıp sorular yöneltmeye başladığını belirten Kalı şu ifadeyi verdi:
“Bir astsubay bana ‘kanın mı çekildi, para için mi yaptın?’ diyerek üç kez tokat attı, boğazımı sıktı, karın boşluğuma yumruklar attı. Bu kişi ‘intikam soğuk yenen yemektir. Bildiklerinden daha fazlasını biliyorsan sanin a. k., o.ç., vatan haini, hapislerde çürüyeceksin’ dedi. Doktora çıkarıldığımda uygulanan işkenceyi açıklamama izin vermediler. Jandarmalar yanımda odaya girdik. İşkenceyi doktorun kulağına fısıldadım. Cezaevinde işkence gördüm. İşkence derken illa darp gibi, ıslatmak gibi değil, sürekli çırılçıplak soyularak arandım. Ailem görüşe geldi, görüş sonrası çırılçıplak arandım. Ablam geldi, aynı şekilde arandım. Cezaevindekiler beni Reyhanlı katliamının faili sanıyordu. Can güvenliğim nedeniyle tek kişilik hücre istedim.
STK’LARDA ÇALIŞTIM, HUZUREVLERİNİ GEZDİM, EĞİTİM VERDİM
Utku Kalı sivil hayattayken bir STK’de gönüllü olarak çalıştığını, ilkokul öğrencilerine ders verdiğini, huzurevlerini ziyaret ettiğini, engelli kişilerin topluma kazandırılması için çalıştığını anlattı. Elektronik teknisyeni olarak bilgisayar konusunda uzman olduğunu, çalıştığı firmadaki bir projesi nedeniyle fark yaratan eleman ödülünü aldığını, cep telefonunu avucunun içi gibi bildiğini söyleyen Kalı, “Alayda herkesin cep telefonu vardı, sadece benim telefonum bulundu bir de herkesin şarj aletleri bulundu. Cep telefonunu yalayıp yutmuş biri olarak istesem delil olduğu söylenen o mesajları 10 saniyede silerdim. Bana ait değiller, kabul etmiyorum.” dedi.
Utku Kalı ile en son ailesi 30 Ekim’de açık görüş yaptı. Kalı’nın uzun süren mücadele sonucu önce bazı bölümleri kesilip kırpılarak verilen gazetelere kavuştuğu, televizyon da seyredebildiği bildirildi.
SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?
REDHACK TWİTTER’DAN YAYINLADI
11 Mayıs 2013 tarihinde, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yapılan iki ayrı bombalı araç saldırısı sonucu resmi açıklamalara göre 52 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da büyük yankı uyandıran patlamanın hemen ardından resmi makamlar saldırganların belirlendiğini, operasyonların sürdüğünü açıkladı ve Suriye rejiminin gizli istihbarat servisi Muhaberat’ı işaret etti. İddiaya göre organizasyonu Suriye’de bulunan THKP-C Acilciler örgütü lideri Mihraç Ural planlamıştı. Patlamadan birkaç gün sonra MİT’in olay öncesi failleri takibe aldığı ve hatta polisi uyardığı öne sürüldü, ilgili belgeler kamuoyunda tartışıldı.
UTKU KALI TUTUKLANDI
Hacker grubu Redhack, patlamadan kısa süre sonra olayın failinin Suriye rejimine karşı savaşan El Kaide’ye bağlı El Nusra örgütü olduğunu öne süren, jandarmaya ait bazı belgeler yayınladı. “Gizli” ibareli belgelerde Suriye’nin muhaliflerin kontrolündeki Rakka’da hazırlanan bomba yüklü araçların Türkiye’ye sokulduğu belirtiliyordu. 24 Mayıs’ta, Sivas’ta askerliğini yapan 26 yaşındaki er Utku Kalı’nın, devlete ait gizli belgeleri sızdırmaktan tutuklandığı ortaya çıktı. Sivas’taki 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın hazırladığı iddianamede; 21 Mayıs’ta Amasya İl Merkez Jandarma Komutanlığı santralına gönderilen 4 adet belgenin, santralda görevli er Utku Kalı tarafından alındığı, Kalı’nın bu belgelerden ikişer adet çoğalttığı, bir nüshayı komutanına verirken, diğerini kendisine ayırdığı öne sürüldü. İddianameye göre Kalı, elindeki istihbarat notlarına ‘gizli’ ve ‘ivedi’ damgası vurduktan sonra İstanbul’da yerel bir gazetede çalışan E.P.’ye cep telefonu yoluyla göndermişti.
CASUSLUK SUÇU SAYILDI
İddianamede, telefonda yapılan incelemede Kalı ile E.P. arasında o gün iki görüşme olduğu; belgelerin saat 18.53 ve 18.54’te gönderildiği öne sürüldü. Telefonda ‘keybord’ adı verilen hafıza sisteminde yapılan araştırmada bulunan binlerce kelime yan yana getirilerek, anlamlı cümle oluşturulmaya çalışıldı. Kelimeleri art arda sıralayan savcılık, Kalı’nın bu yazışmalarını delil saydı. İddianamede, Jandarma Genel Komutanlığı’nın görüşü doğrultusunda, Kalı’nın gönderdiği öne sürülen 4 belgenin ‘devletin güvenliği, iç ya da dış siyasal yararları bakımından ve niteliği açısından gizli kalması gereken’ nitelikte olduğu kaydedildi. Er Kalı için, “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin belgeleri açıklama” suçlarını zincirleme işlediği iddiasıyla TCK 327 gereği 3 ile 8 yıl” ve “TCK 329 gereği 5 ile 10 yıl arasında hapsi istendi. Sivil isim E.P.’nin dosyası ayrıldı.
İŞKENCE VE PSİKOLOJİK TEDAVİ
Er Utku Kalı’nın askerken gözaltına alındığı ve resmen kayda girmeyen bu süre içinde işkence gördüğü, çırılçıplak soyularak küfür ve hakeret edilip psikolojik şiddete uğradığı öne sürüldü. Kalı, avukat ablasının başvurusu üzerine Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde gözlem altına alındı ve “İntihara meyilli olduğu” belirtilerek uzun süreli tedavi görmesi gerektiği rapor edildi. Ardından GATA’ya sevkedilen Kalı, 15 günlük gözlemin ardından yeniden cezaevine gönderildi. Er Kalı 15 Temmuz’da ilk kez hakim karşına çıktı. Avukatlarının katılamadığı Kalı için askeri mahkeme, atılı suçun ‘devletin aleyhine işlenen suçlar’ kapsamına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verdi ve dosya TMK 10. Maddeyle görevli Samsun Özel Yetkili Mahkemesi’ne gönderildi. İlk duruşma Samsun 3’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 21 Ekim’de görüldü. Kalı, “duruşmaya travma sonrası stres bozukluğu ve intihar eğilimi olduğu gerekçesiyle Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde tedavi gördüğü” için katılmadı. Kalı’nın avukatı Şerif Özgür Urfa, belgelerin üstünde sadece “Gizlidir” damgasının bulunduğunu öne sürüp itiraz ettiği bilirkişi raporunun, iddianamenin hazırlanmasından 10 gün sonra dosyaya girdiğini belirtti. Avukat Ceren Kalı da kardeşinin işkenceye tabi tutulduğunu, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin “Kötü muameleye maruz kaldığı için stres bozukluğu ve intihar eğilimi” tespitiyle rapor düzenlemesi üzerine önce Erzurum’a, oradan GATA’ya sevk edildiğini belirtip, tahliye isteminde bulundu. Tahliye talebi reddedildi. Avukat Ceren Kalı, halihazırda, ‘gözaltında baskı’, ‘cezaevinde çıplak arama’, ‘doktora kelepçeli götürme’ gibi iddialarla ilgili 6 ayrı suç duyurusunda bulunduklarını ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdıklarını belirtti.